Arjantin'de Devlet Başkanlığı Seçimlerine Doğru
Arjantin'de 25 Ekim'de yapılacak devlet başkanlığı seçimleriyle ülkedeki "Kirchnerler dönemi" de sona erecek
Güney Amerika'nın en büyük ikinci ekonomisi olan Arjantin'de düzenlenecek devlet başkanlığı seçimleri ile birlikte 12 yıllık "Kirchnerler dönemi"nin de giderek sonuna yaklaşılıyor.
Arjantinli seçmenler, ülkedeki derin ekonomik kriz sonrasında 2003 yılında yönetime gelen Nestor Kirchner ve ardından devlet başkanlığı görevini devralan eşi Cristina Fernandez de Kirchner ile 12 yıl süren "Kirchnerler dönemi"nden sonra ülkeyi 2019'a kadar yönetecek devlet başkanını seçmeye hazırlanıyor.
Kirchner, Venezuela Lideri Nicolas Maduro, Ekvator Lideri Rafael Correa, Nikaragua Lideri Daniel Ortega, Bolivya Lideri Evo Morales gibi Arjantin'in Latin Amerika'daki diğer "dost ve müttefik" ülke liderlerinin yaptığı şekilde yeni bir başkanlık süreci için anayasal engelden dolayı yarışamıyor.
2011'de yapılan son seçimde yüzde 54 oy alarak ikinci kez seçilen Kirchner, Arjantin anayasasında yer alan bir devlet başkanının iki kez üst üste seçildikten sonra yeniden aday olamayacağını belirten anayasa maddesi nedeniyle bu seçimlere giremedi.
Arjantin'in eski liderlerinden Juan Domingo ve Eva Peron'un bir nevi devlet baba ve sosyal adalet anlayışını birleştiren politik mirasını sürdürmeyi amaçlayan bir siyasi hareket olan Peronizm'in, devamı konumundaki 12 yıllık "Kirchnerizm" iktidarının seçimde son bulacak olması seçimlerin önemini daha da artırıyor.
- Adaylar Scioli, Macri ve Massa
Ön seçimlerde Kirchner'in de desteğiyle yüzde 40,1 oy alan Buenos Aires Eyalet Valisi Daniel Scioli'nin seçimin galibi olabilmek için pazar günü yüzde 45'in üzerinde oy alması gerekiyor.
Eğer muhalif adaylar karşısında bu başarıyı yakalayamazsa, Scioli'nin 22 Kasım'da düzenlenecek ikinci turda karşısında birleşen bir muhalif blokla yüzleşebileceği vurgulanıyor.
Ön seçimde yüzde 29,2 ile ikinci en yüksek oy oranına ulaşan ve aynı zamanda başkent Buenos Aires'in Belediye Başkanlığı görevini de sürdüren Mauricio Macri, devlet başkanlığı yarışında ülkedeki işverenlerin ve ana akım medyanın desteğini almış görünüyor.
Macri'nin partisinde neoliberal teknokratlar, sivil toplum liderleri ve iş dünyasından siyasete giren isimlerin yoğun olması dikkati çekiyor.
Seçimlerde bir başka güçlü muhalif lider ise önseçimde yüzde 21.6 oy alan Kongre üyesi Sergio Massa olarak görünüyor.
Yıllardır Peronizm'in temsilcisi olarak ülkeyi yöneten "Kirchnerler"den memnuniyetsizliğini ortaya koyan ve "Yenilikçi Cephe"den aday olan Massa, 2009 yılına kadar Kirchner hükümetlerinde görev almıştı.
Öne çıkan 3 ismin yanında, yenilikçilerin adayı Margarita Stolbizer, sol cepheden Nicolas del Cano ve Peronist adaylardan Adolfo Rodriguez Saa da 25 Ekim'deki devlet başkanlığı yarışına katılacak isimler.
- Oy oranlarında büyük değişimler beklenmiyor
9 Ağustos'ta düzenlenen ön seçim sonuçlarının seçim tahminlerini büyük ölçüde boşa çıkarmasının ardından, pazar günü yapılacak seçimlerde oy oranlarında çok küçük değişimlerin olması bekleniyor.
Seçim kampanyalarına bakıldığında Scioli, Macri ve Massa'nın, yatırım, yerli üretimin rekabet gücü ve dolar kuru konusunda aynı düşünceleri paylaştığı görülüyor.
Ancak Macri'nin piyasa yanlısı radikal değişim yönelimine karşın, Scioli ve Massa'nın ticari faaliyetleri desteklerken Peronist refah ekonomisinden pek geri adım atmak istemediği görülüyor.
Scioli'nin zamana yayılmış dönüşüm yanlısı tutumuna karşın, Macri, sarsıcı değişiklik planlarıyla öne çıkıyor.
- Akbaba fonları
Pazar günü yapılacak seçimler sonrasında yeni devlet başkanının masasında çözüm bekleyen ilk konu, "akbaba fonları" olarak da nitelenen ülke borçlarının ödenmesi konusunda anlaşmaya yanaşmayan kreditörler sorunu olacak.
Ülke, 2001 yılındaki 95 milyar dolarlık borcunun temerrüte düşmesi sonrasında, serbest yatırım fonları karşısında 10 yılı bulan bir dava süreciyle yüzleşmek durumunda kaldı.
Ekonomistler bu çözülemeyen borç sorununun nedenini yüksek enflasyon, nakit rezervlerin reddi ve ekonomik büyüme yetersizliği sonrası Arjantin'i küresel ekonominin dışına itmesi olarak açıklıyor.
Ekonomi çevreleri seçimde yarışacak 3 lider arasında ön seçimlerde en fazla ikinci oyu alan Macri'nin Wall Street'in favorisi ve serbest yatırım fonları ile uzlaşmaya en yakın isim olduğunu belirtiyor. Macri'nin, yatırımcıları pek de memnun etmeyen Kirchner'in ekonomi politikalarına karşı reformcu tavrı ise bu algıyı güçlendiriyor
- Falkland Adaları konusu
Seçimleri Macri'nin kazanması durumunda Arjantin'in Falkland Adaları'ndaki egemenlik iddiaları sürse de İngiltere ile ilişkilerin bazı alanlarda ortak işbirliğine gitme düzeyine gelebileceği belirtiliyor.
İngiliz yayın kuruluşlarına konuşan Macri'nin dış politika danışmanı Fulvio Pompeo, Kirchner'in kabinesindeki "Falkland Adalarından Sorumlu Bakan" pozisyonuna Macri'nin olası kabinesinde gerek duyulmayacağını ifade etti. Pompeo, dışişleri bakanının bu konuda yeterli olduğunu söyledi.
Seçilmesi halinde Scioli'nin Falkland Adaları konusunda Kirchner dönemi politikaları sürdüreceği kaydediliyor.
- İlk kez Peronizm dışında bir siyasi iktidar ihtimali
Arjantin'in en saygın ve bağımsız gazetecilerinden Nestor Castro seçimlere yönelik olarak AA muhabirine yaptığı değerlendirmelerde, yıllardır "Peronize" olmuş siyasetin renginin değişmesi için bir ihtimalin ortaya çıktığını belirterek, ilk defa siyasi yapıda Peronist olmayan bir partinin hükümete gelebilme ihtimalinin oluştuğunu ifade etti.
Arjantin'de iktidarın el değiştirmesi durumunda Kirchnerizm'in ilişki kurmayı reddettiği dünya siyasetindeki anahtar ülkelerle açık bir iletişimin başlayabileceğini söyledi.
Castro, Kirchner döneminde en iyi dış politikanın ABD ve İngiltere'nin karşısında durmak olarak algılandığını vurguladı.
Scioli'nin, Kirchner'in yerinde emanetçi bir lider olacağı tartışmalarına da değinen Castro, Scioli'nin seçildiği takdirde gücü tümüyle eline alıp, 8 yıl boyunca yönetimde kalmak isteyeceğini söyledi.
Ayrıca Castro, Kirchner'in yeniden iktidara dönebilmesinin tek yolunun ise önümüzdeki seçimleri muhalif bir liderin kazanmasının olduğunu kaydetti.
Arjantin halkı 25 Ekim'de yapılacak federal seçimlerle devlet başkanlığının yanı sıra 8 eyaletten 24 senatör ile 23 eyaletten 130 milletvekilinin seçimi için sandık başına gidecek.
Kaynak: AA
Arjantinli seçmenler, ülkedeki derin ekonomik kriz sonrasında 2003 yılında yönetime gelen Nestor Kirchner ve ardından devlet başkanlığı görevini devralan eşi Cristina Fernandez de Kirchner ile 12 yıl süren "Kirchnerler dönemi"nden sonra ülkeyi 2019'a kadar yönetecek devlet başkanını seçmeye hazırlanıyor.
Kirchner, Venezuela Lideri Nicolas Maduro, Ekvator Lideri Rafael Correa, Nikaragua Lideri Daniel Ortega, Bolivya Lideri Evo Morales gibi Arjantin'in Latin Amerika'daki diğer "dost ve müttefik" ülke liderlerinin yaptığı şekilde yeni bir başkanlık süreci için anayasal engelden dolayı yarışamıyor.
2011'de yapılan son seçimde yüzde 54 oy alarak ikinci kez seçilen Kirchner, Arjantin anayasasında yer alan bir devlet başkanının iki kez üst üste seçildikten sonra yeniden aday olamayacağını belirten anayasa maddesi nedeniyle bu seçimlere giremedi.
Arjantin'in eski liderlerinden Juan Domingo ve Eva Peron'un bir nevi devlet baba ve sosyal adalet anlayışını birleştiren politik mirasını sürdürmeyi amaçlayan bir siyasi hareket olan Peronizm'in, devamı konumundaki 12 yıllık "Kirchnerizm" iktidarının seçimde son bulacak olması seçimlerin önemini daha da artırıyor.
- Adaylar Scioli, Macri ve Massa
Ön seçimlerde Kirchner'in de desteğiyle yüzde 40,1 oy alan Buenos Aires Eyalet Valisi Daniel Scioli'nin seçimin galibi olabilmek için pazar günü yüzde 45'in üzerinde oy alması gerekiyor.
Eğer muhalif adaylar karşısında bu başarıyı yakalayamazsa, Scioli'nin 22 Kasım'da düzenlenecek ikinci turda karşısında birleşen bir muhalif blokla yüzleşebileceği vurgulanıyor.
Ön seçimde yüzde 29,2 ile ikinci en yüksek oy oranına ulaşan ve aynı zamanda başkent Buenos Aires'in Belediye Başkanlığı görevini de sürdüren Mauricio Macri, devlet başkanlığı yarışında ülkedeki işverenlerin ve ana akım medyanın desteğini almış görünüyor.
Macri'nin partisinde neoliberal teknokratlar, sivil toplum liderleri ve iş dünyasından siyasete giren isimlerin yoğun olması dikkati çekiyor.
Seçimlerde bir başka güçlü muhalif lider ise önseçimde yüzde 21.6 oy alan Kongre üyesi Sergio Massa olarak görünüyor.
Yıllardır Peronizm'in temsilcisi olarak ülkeyi yöneten "Kirchnerler"den memnuniyetsizliğini ortaya koyan ve "Yenilikçi Cephe"den aday olan Massa, 2009 yılına kadar Kirchner hükümetlerinde görev almıştı.
Öne çıkan 3 ismin yanında, yenilikçilerin adayı Margarita Stolbizer, sol cepheden Nicolas del Cano ve Peronist adaylardan Adolfo Rodriguez Saa da 25 Ekim'deki devlet başkanlığı yarışına katılacak isimler.
- Oy oranlarında büyük değişimler beklenmiyor
9 Ağustos'ta düzenlenen ön seçim sonuçlarının seçim tahminlerini büyük ölçüde boşa çıkarmasının ardından, pazar günü yapılacak seçimlerde oy oranlarında çok küçük değişimlerin olması bekleniyor.
Seçim kampanyalarına bakıldığında Scioli, Macri ve Massa'nın, yatırım, yerli üretimin rekabet gücü ve dolar kuru konusunda aynı düşünceleri paylaştığı görülüyor.
Ancak Macri'nin piyasa yanlısı radikal değişim yönelimine karşın, Scioli ve Massa'nın ticari faaliyetleri desteklerken Peronist refah ekonomisinden pek geri adım atmak istemediği görülüyor.
Scioli'nin zamana yayılmış dönüşüm yanlısı tutumuna karşın, Macri, sarsıcı değişiklik planlarıyla öne çıkıyor.
- Akbaba fonları
Pazar günü yapılacak seçimler sonrasında yeni devlet başkanının masasında çözüm bekleyen ilk konu, "akbaba fonları" olarak da nitelenen ülke borçlarının ödenmesi konusunda anlaşmaya yanaşmayan kreditörler sorunu olacak.
Ülke, 2001 yılındaki 95 milyar dolarlık borcunun temerrüte düşmesi sonrasında, serbest yatırım fonları karşısında 10 yılı bulan bir dava süreciyle yüzleşmek durumunda kaldı.
Ekonomistler bu çözülemeyen borç sorununun nedenini yüksek enflasyon, nakit rezervlerin reddi ve ekonomik büyüme yetersizliği sonrası Arjantin'i küresel ekonominin dışına itmesi olarak açıklıyor.
Ekonomi çevreleri seçimde yarışacak 3 lider arasında ön seçimlerde en fazla ikinci oyu alan Macri'nin Wall Street'in favorisi ve serbest yatırım fonları ile uzlaşmaya en yakın isim olduğunu belirtiyor. Macri'nin, yatırımcıları pek de memnun etmeyen Kirchner'in ekonomi politikalarına karşı reformcu tavrı ise bu algıyı güçlendiriyor
- Falkland Adaları konusu
Seçimleri Macri'nin kazanması durumunda Arjantin'in Falkland Adaları'ndaki egemenlik iddiaları sürse de İngiltere ile ilişkilerin bazı alanlarda ortak işbirliğine gitme düzeyine gelebileceği belirtiliyor.
İngiliz yayın kuruluşlarına konuşan Macri'nin dış politika danışmanı Fulvio Pompeo, Kirchner'in kabinesindeki "Falkland Adalarından Sorumlu Bakan" pozisyonuna Macri'nin olası kabinesinde gerek duyulmayacağını ifade etti. Pompeo, dışişleri bakanının bu konuda yeterli olduğunu söyledi.
Seçilmesi halinde Scioli'nin Falkland Adaları konusunda Kirchner dönemi politikaları sürdüreceği kaydediliyor.
- İlk kez Peronizm dışında bir siyasi iktidar ihtimali
Arjantin'in en saygın ve bağımsız gazetecilerinden Nestor Castro seçimlere yönelik olarak AA muhabirine yaptığı değerlendirmelerde, yıllardır "Peronize" olmuş siyasetin renginin değişmesi için bir ihtimalin ortaya çıktığını belirterek, ilk defa siyasi yapıda Peronist olmayan bir partinin hükümete gelebilme ihtimalinin oluştuğunu ifade etti.
Arjantin'de iktidarın el değiştirmesi durumunda Kirchnerizm'in ilişki kurmayı reddettiği dünya siyasetindeki anahtar ülkelerle açık bir iletişimin başlayabileceğini söyledi.
Castro, Kirchner döneminde en iyi dış politikanın ABD ve İngiltere'nin karşısında durmak olarak algılandığını vurguladı.
Scioli'nin, Kirchner'in yerinde emanetçi bir lider olacağı tartışmalarına da değinen Castro, Scioli'nin seçildiği takdirde gücü tümüyle eline alıp, 8 yıl boyunca yönetimde kalmak isteyeceğini söyledi.
Ayrıca Castro, Kirchner'in yeniden iktidara dönebilmesinin tek yolunun ise önümüzdeki seçimleri muhalif bir liderin kazanmasının olduğunu kaydetti.
Arjantin halkı 25 Ekim'de yapılacak federal seçimlerle devlet başkanlığının yanı sıra 8 eyaletten 24 senatör ile 23 eyaletten 130 milletvekilinin seçimi için sandık başına gidecek.