Hdp Grup Toplantısı

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Paris’te yaşanan terör saldırısının 2 yıl önce yine Paris’te 3 Kürt kadının öldürülmesi ile başlayan bir sürecin devamı olduğunu söyledi.

Hdp Grup Toplantısı

HDP Grup Toplantısı öncesinde, geçirdiği rahatsızlık nedeniyle hayatını kaybeden HDP Adana Milletvekili Murat Bozlak için saygı duruşunda bulunulurken, Bozlak’ın bir fotoğrafı grup salonuna konuldu.

PARİS’TE YAŞANAN TERÖR SALDIRILARI
Partisinin grup toplantısındaki konuşmasına Paris’te yaşanan terör saldırısını kınayarak başlayan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 2 yıl önce 9 Ocak’ta Paris’te 3 Kürt kadının öldürüldüğünü hatırlatarak, o katliamı gerçekleştirenlerin hala hesap vermediklerini belirtti.

İktidarın bu cinayetlerle ilgili topu paralel yapıya attığını kaydeden Yüksekdağ, “Eğer 2 yıl boyunca Paris’te katledilen 3 kadın siyasetçinin katilleri açığa çıkartılabilseydi bugün belki de bu günkü kaotik tabloyla karşı karşıya kalmayacaktık, bugün yapılan katliam belki de yaşanmayacaktı” dedi.

“IŞİD’in Kobani’de yaptığı katliamlar Türkiye’nin sorumsuz politikaları ile adeta kollandı, teşvik edildi” ifadelerini kullanarak IŞİD terör örgütünün yaptığı katliamlara dikkat çeken Yüksekdağ, bütün dünyayı tehdit edecek bir canavarın büyütüldüğünü ifade ederek bu gücün Avrupa kentlerinde de olabileceğini gösterdiğini söyledi.

Yüksekdağ, “Bu; onları koruma, Türkiye sınırlarında özgürlük tanıma politikasının bir sonucudur” diye konuştu.

Paris’te çok sayıda ülke liderinin teröre karşı katıldığı yürüyüşe ilişkin açıklamalarda bulunan Yüksekdağ, “Bugün Paris’te düzenlenen yürüyüşe Sayın Davutoğlu gidiyor ve uluslararası anlamda teröre karşı siyasi tavrını ifade ediyor. Sayın Davutoğlu Paris’te olursa bu katliamcı çetelere karşı yürüyüşe katılıyor, ama Türkiye’de bu saldırılara karşı yürüyenlerin üzerine polisi salıyor, bunun adı Türkçede ikiyüzlülüktür” şeklinde konuştu.

İslam inancı başta olmak üzere bütün inançların eşitliğine, saygınlığına ve bir arada yaşanmasına inandıklarını belirten Yüksekdağ, “Müslüman topluma dönük gerçekleştirilen her ırkça saldırının karşısında herkesten önce biz vardık, biz olacağız. Ama bu saldırıların üzerini İslamafobi ile örtmeye çalışmak bir siyasi iktidarın tutumu olamaz. İktidar, Türkiye sınırları içinde IŞİD’in beslendiği bütün merkezleri açıklama, ortadan kaldırma ve bu temelde işlenen suçları ifşa etme sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır” ifadelerini kullandı.

ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecine ilişkin konuşan ve hükümetin müzakere sürecini başlatmak yerine kendileri ile mücadele ettiğini ifade eden Yüksekdağ, “Hala zaman kazanma politikası, süreci erteleme politikası bugün belirgin olan hükümet yaklaşımı olarak karşımızdadır. Kürt sorunun çözümünü sağlayacak en temel yönelim; siyasi dilin demokratikleşmesi, siyasi yöntemin çözüme uygun hale getirilmesi yaklaşımı hükümet tarafından hala benimsenmiş değildir” açıklamasında bulundu.

CİZRE OLAYLARI
Cizre’de herkesin bir provokasyondan bahsettiğini kaydeden Yüksekdağ, Cizre’de yaşanan gelişmeleri paralelin işi olarak, “çözüm sürecine darbe teşebbüsü olarak söylemin sürdürüldüğünü söyleyen Yüksekdağ, “Eğer Cizre’de bir provokasyon varsa bu provokasyonu ortaya çıkarma olanağına sahip olan siyasi iktidardır. Cizre’de yaşananlar çözüm ve barış umudunun önündeki en önemli engeldir. Bu provokasyonun aydınlatılması ve hükümetin Cizre’deki sorunu çözme çabası ve uğraşısı içinde olması bu süreç içindeki halkımızın en temel beklentisidir. Kamu güvenliğini bozan yaklaşımlardan dem vuruyorlardı, ne ilginçtir ki Cizre halka bir süre önce kazdığı hendekleri kapattığı gün saldırı gerçekleştirildi.

Bu asla hükümetin siyasi sorumluluk alanının dışındaki bazı güçlerin marifeti olarak görülemez. Cizre üzerinden sürecin hükümetin siyasi tavrı ile bozulması anlamına gelen bir çizginin ilerletilmesine tanık oluyoruz” dedi.

Kaynak: İHA