Başbakan Erdoğan Açıklaması
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’deki saldırılarına sessiz kalan BM’ye sert eleştirilerde bulunarak, “BM bir defa bu işin bir numaralı sorumlusudur.
Ben hep soruyorum; BM sen ne işe yararsın? Ne için kuruldu BM. Dünya barışını sağlamak için değil mi? Bunu temin için değil mi? Eğer dünya barışını sağlamak için bu görevini yerine getiremiyorsa kendini bir defa gözden geçirmesi lazım. BM’ye bakıyorsunuz zaten orası 5 tane ülkenin iki dudağının arasında. Onlar ne derse o. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı sevilmez. Tabi sevilmez… Doğruları söyleyen bu dünyada nerede sevildi ki? Ama biz doğruları söylemeye devam edeceğiz” dedi.
Başbakan Erdoğan, Ankara’da mukim diplomatlara iftar daveti verdi. AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı’nca parti genel merkezinde düzenlenen ‘7. Geleneksel Büyükelçiler İftar Yemeği’ne çok sayıda büyükelçinin yanı sıra İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ve basın yayın kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.
İftar davetinde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırıları sert bir şekilde eleştirdi.
Büyükelçilere seslenen Erdoğan, Ramazan ayının dargınlıkların unutulup, anlaşmazlıkların bir kenara bırakıldığı, aile ve kardeşlik bağlarının güçlendiği, birlik ve beraberlik duygusunun en geniş şekilde hissedildiği müstesna bir ay, müstesna bir dönem olduğunu söyledi.
“SURİYE’DE 200 BİNDEN FAZLA MASUM İNSAN ÖLDÜ”
Son günlerde bu temennilerin gerçekleşmediğini gördüklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, “Orta Afrika Cumhuriyeti’nden Myanmar’a kadar birçok ülkede dinler arası bir çatışma tetiklenmeye çalışılıyor. Suriye’de 200 binden fazla masumun canına mal olan bir iç savaş dünyanın gözleri önünde tüm vahşetiyle sürüyor” dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye’de şu anda 1 milyon 150 bin Suriyeli sığınmacının bulunduğuna dikkat çekti.
Irak’ın hızla Suriye’nin sürüklendiği şiddet sarmalının içine çekildiğine vurgu yapan Erdoğan, “Filistin’e İsrail’in bu mübarek ayda başlattığı operasyon ne yazık ki 8. gününe girdi ve orada da 200’e yakın insan hayatını kaybetti ve bin 700 sivil yaralandı. Ortadoğu’da kimlik siyasetinin tüm çoğulcu hareketlerin üzerine çıktığı bir dönemden geçiliyor. Din ve mezhep ayrımı toplumları ayıran tehlikeli fay hatları olarak giderek derinleşiyor. Irak’ta 2006-2007 yıllarına benzer şiddetli mezhep çatışması yaşanmasından endişe duyduğumuzu ifade etmek isterim. Biz Irak’ta mezhepsel dayatmacı ve çatışmacı politikaların ülkeyi nasıl bir uçuruma sürüklediğini muhataplarımıza anlatabilmek için yıllardır adeta çırpınıyoruz. Maalesef ülkenin şu anda içinde bulunduğu durum bizim endişelerimizi haklı çıkardı. Ülkenin anayasasında yer alan yetki ve gelir paylaşımı ilkelerini özellikle dikkate almayan merkezi hükümet bugün yaşananlarda büyük sorumluluk sahibidir. Irak’taki kaos ortamı ülkemiz başta olmak üzere bölgeyi ve tüm dünyayı tehdit eden aşırı unsurları adeta bir hayat alanı oluşturmak suretiyle saklıyor, gizliyor” diye konuştu.
“TÜRKİYE BÖLGESİNDEKİ OLAYLARDAN DOĞRUDAN ETKİLENİYOR”
Irak’ta IŞİD adlı örgütün faaliyetlerinin bölgeyi olduğu kadar Türkiye’yi de doğrudan ve dolaylı etkilediğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, Musul’da sadece Türkiye’nin diplomatik misyonu bulunduğunu kaydetti.
Türkiye’den başka Musul’da diplomatik misyon bulunmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Bu misyon kuşatıldı. İçerideki çalışanlarımız, konsolosumuz ve ailesi bir aydan fazladır alıkonuluyor. Alıkonulan şoförlerimizi bölgeden almayı başardık ve geçen akşam Şanlıurfa’da kendileriyle beraber oldum. Konsolosluk çalışanlarımızın serbest bırakılması için de girişimlerimiz yoğun şekilde devam ediyor. Irak ve Suriye’de din, mezhep ve etnik ayrımcılığın üstüne çıkılarak halkların ülkeye aidiyet hislerini güçlendirecek siyasi süreçlerin geliştirilmesi gerekiyor. Bölgenin radikal unsurların mücadele alanı haline dönüşmesi ancak bu şekilde engellenebilir. Türkiye’nin güvenlik ve istikrarı bölgede yaşanan olumsuzluklardan doğrudan etkileniyor. Ancak sorunun daha da büyümesi halinde bölge kaynaklı istikrar ve güvenlik tehdidinin tüm dünyayı etkisi altına alması kaçınılmaz olacaktır. Batı başta olmak üzere diğer devletlerden Suriye’ye ve Irak’a savaşmaya gelen gençlerle ilgili öncelikle kendi ülkelerinde önlemler alınması gerekiyor. Biz Suriye’ye geçerek radikal unsurlara katılmayı planlayan üçüncü ülke vatandaşlarıyla ilgili büyük hassasiyet gösteriyor bu noktada gereken önlemleri alıyoruz. Terör örgütleriyle ilişkisi olduğu şüphelenilen veya yasadışı yollarla ülkemize giriş yapan yabancıları belirliyor ve sınır dışı ediyoruz. Ancak bu kişilerin kendi ülkelerin ve geliş güzergahlarındaki diğer devletlerin bu konuda yeterli hassasiyeti göstermediğini de üzülerek belirtmek istiyorum. Sadece hazırlanan listelerin bize iletilmesi bu konuda gerçekçi ve yeterli bir çaba olmadığı gibi böyle bir yaklaşım adilde değildir. Bu konuda tüm ülkelerin sorumluluğu paylaşmasını ve ülkemizle etkin bir şekilde işbirliği içine girmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“IRAK HALKI ULUSLARARASI TOPLUMUN SURİYE’DE İŞLEDİĞİ GÜNAHIN BEDELİNİ ÖDEMEKTEDİR”
“Şunu bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum; Irak halkı bugün büyük ölçüde uluslararası toplumun Suriye’de işlediği günahın bedelini ödemektedir” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kulaklarımızda halen Srebrenitsa’nın çığlıkları uğuldarken, Şam’a birkaç kilometre uzaklıkta bulunan kamptaki çocukların abluka altında açlıktan can vermeleri dahi Suriye’nin rejiminin üzerinde gerekli baskının kurulmasına yetmedi. Suriye rejimi BM’nin kararını hiçe sayarak ülkeye insani yardım ulaştırılmasını engellemeyi sürdürüyor. Uluslararası toplumun Suriye rejimi üzerinde gerekli baskıyı oluşturmak için süratli ve olumlu adımlar atması gerekiyor. Gerçi bugün bazı gelişmelerin olduğunun haberini alıyoruz. Tabi bizim için uygulama çok önemli. Aksi takdirde 21. yüzyılın en büyük insanlık trajedisi giderek büyüyecek çok daha vahim bir hal alacaktır. Ülkede krizin başlangıcından bu yana onda birini çocukları oluşturduğu 200 binden fazla insan hayatını kaybetti. 6.5 milyon kişi ülke içinde yerlerinden edildi. Suriye’de acil ihtiyaç duyanların sayısı 11 milyona ulaştı. Yaklaşık 1 milyon kadarı da az önce ifade ettiğim gibi ülkemizde üç milyondan fazla Suriyeli de diğer komşulara Lübnan gibi Ürdün gibi buralara sığındı.”
“TÜRKİYE’NİN SURİYELİ MİSAFİRLER İÇİN YAPTIĞI HARCAMA 3.5 MİLYAR DOLARI GEÇTİ”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için yaptığı harcamaları da açıkladı.
Türkiye’nin Suriyeli misafirler için yaptığı harcamaların tutarının 3.5 milyar doları geçtiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Bizim komşuluk dayanışması içinde sergilediğimiz ve insani bir duyarlılık olarak gördüğümüz bu tutumu Suriye’nin diğer komşuları da ciddi ekonomik ve sosyal sonuçlarını katlanmak suretiyle ortaya koyuyor. Bu noktada uluslararası toplumdan gerekli desteği görmediğimiz üzülerek burada belirmek isterim” dedi.
“ULUSLARARASI TOPLUMUN NE DENLİ DUYARSIZ OLDUĞUNUN BİR GÖSTERGESİ”
BM’nin Suriye için bildirdiği insani yardım taleplerini yarısından dahi azı için söz verilmesinin bu konuda uluslararası toplumun ne denli duyarsız olduğunun göstergesi olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, “Libya da uluslararası toplumun ciddi destek sağlaması gereken ülkelerden biri durumuna geldi. Güvenlik güçlerinin kapasitelerinin geliştirilmesi başta olmak üzere, Libya’nın kendi kendini yönetilmesini sağlayacak her çaba bu ülkenin geleceği için hayati öneme sahiptir” diye konuştu.
“İSRAİL’İN TÜRKİYE İLE NORMALLEŞMESİ İÇİN ÜÇ ŞARTI YERİNE GETİRMESİ GEREKİR”
Filistin meselesinin bölge istikrarı için önemli konuların başında yer almaya devam ettiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını sert bir dille eleştirdi.
Başbakan Erdoğan, İsrail’in, Gazze üzerindeki hukuksuz ambargosuna devam ederken aynı zamanda yasadışı yerleşimleri sürdürerek iki devletli çözümü pratikte imkansız hale getirdiğini kaydetti.
Filistinlilere insan onuruna yakışır bir hayat hakkı tanımayan bu anlayışın bölgede barış umutlarının önündeki en büyük engel olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu olumsuz iklim İsrail’in Gazze’ye yönelik toplu cezalandırma mantığıyla bir haftadır sürdürdüğü saldırılar sebebiyle insani bir drama dönüştü. Burada huzurlarınızda bir kez daha İsrail’e Gazze’ye yönelik saldırılarını derhal durdurması çağrısını yapıyorum. Bakınız Mavi Marmara olayı ile ilgili olarak normalleşme süreci ne yazık ki tamamiyle ortadan kalkmıştı. Özür kabul edilmişti, tazminatta anlaşma noktasına geldik ve Filistin’e ambargo çözüm noktasına gelmişti ki bu olay patlak verdi. Şimdi böyle bir olay karşısında İsrail ve Türkiye ilişkileri normalleşebilir mi? Bir tarafta burada 400-500 bomba yağdıracaksınız ve burada dünya gözü üzerinde barışı tehdit edeceksiniz, savunmasız insanları tehdit edeceksiniz, öldüreceksiniz ve ondan sonara da İsrail-Türkiye ilişkileri normalleşsin diyeceksiniz. Böyle bir şeyi kabullenmemiz mümkün değil. Eğer İsrail Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmek istiyorsa ortaya koyduğumuz üç şartın üçünün de yerine gelmesi gerekir. Bu olmadığı sürece İsrail-Türkiye ilişkileri normalleşemez. Bunu çok açık ve net söylemek zorundayım. Çünkü bu bizim tarihi, insani, vicdani görevimizdir.”
“ORTADA DEZENFORMASYON VAR, YALAN VAR”
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına sessiz kalan dünya devletlerine de seslenen Başbakan Erdoğan, “Bir taraftan dünyada barış diyeceğiz, e güzel, e dünyada barış diyorsak, dostluk diyorsak peki bu ölümler niye? Söylenen şey şu; Hamas roket attı. Peki roket attı da kaç tane İsrailli öldü? Bu roketler o zaman herhalde çöle gitti. Bu roketler herhalde sivil yerleşim alanlarına atılmış olsa İsrail şu kadar kişi öldü diye bunu da açıklar. Bu da yok. Ortada o zaman dezenformasyon var. Bir yalan politikası var ve bütün bu politikalar karşısında batının duyarsızlığı var. Dünyanın duyarsızlığı var. Ama öbür tarafta ekranlarda, kameraların çekimlerini görüyoruz ve gördüğümüz şu ki çocuklar acımasızca öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, insanlar öldürülüyor ve bunun yanında 700’ü aşkın yaralı var. Bu insanlar bakın burası da çok acı hastanelere götürülmek isteniyor şu anda benim bugün itibariyle saat 19.00’da elime gelmiş kesin ajans rakamları var. Bakın çok ilginç bin 400 yaralı, 194 ölü, bin 470 İsrail’in vurduğu hedef. Yıkılan ev sayısı 660. Zarar gören ev 12 bin 600, vurulan cami 19, yıkılan cami 4, zarar gören okul 33, zarar gören tıp merkezi 6… Kim yapıyor bunları? İsrail. İsrail’in bu yaptıklarını acaba bizler insan olarak hangi dinden olursak olalım neyle izah edeceğiz?” dedi.
“BU İŞİN BİR NUMARALI SORUMLUSU BM’DİR”
BM’ye de yüklenen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“BM bir defa bu işin bir numaralı sorumlusudur. Ben hep soruyorum; BM sen ne işe yararsın? Ne için kuruldu BM. Dünya barışını sağlamak için değil mi? Bunu temin için değil mi? Eğer dünya barışını sağlamak için bu görevini yerine getiremiyorsa kendini bir defa şöyle bir çek etmesi lazım. Gözden geçirmesi lazım. BM’ye bakıyorsunuz zaten orası 5 tane ülkenin iki dudağının arasında. Onlar ne derse o. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı sevinmez. Tabi sevilmez… Doğruları söyleyen bu dünyada nerede sevildi ki? Ama biz doğruları söylemeye devam edeceğiz.”
İSRAİL VE SURİYE ÇAĞRILMADI
AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı’nca geleneksel olarak düzenlenen iftara geçen yıl olduğu gibi bu yılda İsrail ve Suriye çağrılmadı. AK Parti Genel Merkezi’ndeki iftara yaklaşık 290 kişi davet edilirken, Mısır’ın da maslahatgüzarı seviyesinde çağrıldığı öğrenildi.
Öte yandan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone’nin görev süresinin dolması sebebiyle yerine ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Jess Baily katıldı.
DİNİ CEMAAT LİDERLERİ DE KATILDI
AK Parti Genel Merkezi’ndeki geleneksel iftar yemeğine Türkiye’de bulunan cemaat liderleri de katıldı.
Bazı cemaat liderlerinin dini kıyafetleri ile genel merkeze geldi. Yoğun ilgi gösterilen iftar yemeğinde görevliler tek tek davetlilerle ilgilendi.
Kaynak: İHA
Başbakan Erdoğan, Ankara’da mukim diplomatlara iftar daveti verdi. AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı’nca parti genel merkezinde düzenlenen ‘7. Geleneksel Büyükelçiler İftar Yemeği’ne çok sayıda büyükelçinin yanı sıra İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ve basın yayın kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.
İftar davetinde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırıları sert bir şekilde eleştirdi.
Büyükelçilere seslenen Erdoğan, Ramazan ayının dargınlıkların unutulup, anlaşmazlıkların bir kenara bırakıldığı, aile ve kardeşlik bağlarının güçlendiği, birlik ve beraberlik duygusunun en geniş şekilde hissedildiği müstesna bir ay, müstesna bir dönem olduğunu söyledi.
“SURİYE’DE 200 BİNDEN FAZLA MASUM İNSAN ÖLDÜ”
Son günlerde bu temennilerin gerçekleşmediğini gördüklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, “Orta Afrika Cumhuriyeti’nden Myanmar’a kadar birçok ülkede dinler arası bir çatışma tetiklenmeye çalışılıyor. Suriye’de 200 binden fazla masumun canına mal olan bir iç savaş dünyanın gözleri önünde tüm vahşetiyle sürüyor” dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye’de şu anda 1 milyon 150 bin Suriyeli sığınmacının bulunduğuna dikkat çekti.
Irak’ın hızla Suriye’nin sürüklendiği şiddet sarmalının içine çekildiğine vurgu yapan Erdoğan, “Filistin’e İsrail’in bu mübarek ayda başlattığı operasyon ne yazık ki 8. gününe girdi ve orada da 200’e yakın insan hayatını kaybetti ve bin 700 sivil yaralandı. Ortadoğu’da kimlik siyasetinin tüm çoğulcu hareketlerin üzerine çıktığı bir dönemden geçiliyor. Din ve mezhep ayrımı toplumları ayıran tehlikeli fay hatları olarak giderek derinleşiyor. Irak’ta 2006-2007 yıllarına benzer şiddetli mezhep çatışması yaşanmasından endişe duyduğumuzu ifade etmek isterim. Biz Irak’ta mezhepsel dayatmacı ve çatışmacı politikaların ülkeyi nasıl bir uçuruma sürüklediğini muhataplarımıza anlatabilmek için yıllardır adeta çırpınıyoruz. Maalesef ülkenin şu anda içinde bulunduğu durum bizim endişelerimizi haklı çıkardı. Ülkenin anayasasında yer alan yetki ve gelir paylaşımı ilkelerini özellikle dikkate almayan merkezi hükümet bugün yaşananlarda büyük sorumluluk sahibidir. Irak’taki kaos ortamı ülkemiz başta olmak üzere bölgeyi ve tüm dünyayı tehdit eden aşırı unsurları adeta bir hayat alanı oluşturmak suretiyle saklıyor, gizliyor” diye konuştu.
“TÜRKİYE BÖLGESİNDEKİ OLAYLARDAN DOĞRUDAN ETKİLENİYOR”
Irak’ta IŞİD adlı örgütün faaliyetlerinin bölgeyi olduğu kadar Türkiye’yi de doğrudan ve dolaylı etkilediğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, Musul’da sadece Türkiye’nin diplomatik misyonu bulunduğunu kaydetti.
Türkiye’den başka Musul’da diplomatik misyon bulunmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Bu misyon kuşatıldı. İçerideki çalışanlarımız, konsolosumuz ve ailesi bir aydan fazladır alıkonuluyor. Alıkonulan şoförlerimizi bölgeden almayı başardık ve geçen akşam Şanlıurfa’da kendileriyle beraber oldum. Konsolosluk çalışanlarımızın serbest bırakılması için de girişimlerimiz yoğun şekilde devam ediyor. Irak ve Suriye’de din, mezhep ve etnik ayrımcılığın üstüne çıkılarak halkların ülkeye aidiyet hislerini güçlendirecek siyasi süreçlerin geliştirilmesi gerekiyor. Bölgenin radikal unsurların mücadele alanı haline dönüşmesi ancak bu şekilde engellenebilir. Türkiye’nin güvenlik ve istikrarı bölgede yaşanan olumsuzluklardan doğrudan etkileniyor. Ancak sorunun daha da büyümesi halinde bölge kaynaklı istikrar ve güvenlik tehdidinin tüm dünyayı etkisi altına alması kaçınılmaz olacaktır. Batı başta olmak üzere diğer devletlerden Suriye’ye ve Irak’a savaşmaya gelen gençlerle ilgili öncelikle kendi ülkelerinde önlemler alınması gerekiyor. Biz Suriye’ye geçerek radikal unsurlara katılmayı planlayan üçüncü ülke vatandaşlarıyla ilgili büyük hassasiyet gösteriyor bu noktada gereken önlemleri alıyoruz. Terör örgütleriyle ilişkisi olduğu şüphelenilen veya yasadışı yollarla ülkemize giriş yapan yabancıları belirliyor ve sınır dışı ediyoruz. Ancak bu kişilerin kendi ülkelerin ve geliş güzergahlarındaki diğer devletlerin bu konuda yeterli hassasiyeti göstermediğini de üzülerek belirtmek istiyorum. Sadece hazırlanan listelerin bize iletilmesi bu konuda gerçekçi ve yeterli bir çaba olmadığı gibi böyle bir yaklaşım adilde değildir. Bu konuda tüm ülkelerin sorumluluğu paylaşmasını ve ülkemizle etkin bir şekilde işbirliği içine girmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“IRAK HALKI ULUSLARARASI TOPLUMUN SURİYE’DE İŞLEDİĞİ GÜNAHIN BEDELİNİ ÖDEMEKTEDİR”
“Şunu bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum; Irak halkı bugün büyük ölçüde uluslararası toplumun Suriye’de işlediği günahın bedelini ödemektedir” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kulaklarımızda halen Srebrenitsa’nın çığlıkları uğuldarken, Şam’a birkaç kilometre uzaklıkta bulunan kamptaki çocukların abluka altında açlıktan can vermeleri dahi Suriye’nin rejiminin üzerinde gerekli baskının kurulmasına yetmedi. Suriye rejimi BM’nin kararını hiçe sayarak ülkeye insani yardım ulaştırılmasını engellemeyi sürdürüyor. Uluslararası toplumun Suriye rejimi üzerinde gerekli baskıyı oluşturmak için süratli ve olumlu adımlar atması gerekiyor. Gerçi bugün bazı gelişmelerin olduğunun haberini alıyoruz. Tabi bizim için uygulama çok önemli. Aksi takdirde 21. yüzyılın en büyük insanlık trajedisi giderek büyüyecek çok daha vahim bir hal alacaktır. Ülkede krizin başlangıcından bu yana onda birini çocukları oluşturduğu 200 binden fazla insan hayatını kaybetti. 6.5 milyon kişi ülke içinde yerlerinden edildi. Suriye’de acil ihtiyaç duyanların sayısı 11 milyona ulaştı. Yaklaşık 1 milyon kadarı da az önce ifade ettiğim gibi ülkemizde üç milyondan fazla Suriyeli de diğer komşulara Lübnan gibi Ürdün gibi buralara sığındı.”
“TÜRKİYE’NİN SURİYELİ MİSAFİRLER İÇİN YAPTIĞI HARCAMA 3.5 MİLYAR DOLARI GEÇTİ”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için yaptığı harcamaları da açıkladı.
Türkiye’nin Suriyeli misafirler için yaptığı harcamaların tutarının 3.5 milyar doları geçtiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Bizim komşuluk dayanışması içinde sergilediğimiz ve insani bir duyarlılık olarak gördüğümüz bu tutumu Suriye’nin diğer komşuları da ciddi ekonomik ve sosyal sonuçlarını katlanmak suretiyle ortaya koyuyor. Bu noktada uluslararası toplumdan gerekli desteği görmediğimiz üzülerek burada belirmek isterim” dedi.
“ULUSLARARASI TOPLUMUN NE DENLİ DUYARSIZ OLDUĞUNUN BİR GÖSTERGESİ”
BM’nin Suriye için bildirdiği insani yardım taleplerini yarısından dahi azı için söz verilmesinin bu konuda uluslararası toplumun ne denli duyarsız olduğunun göstergesi olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, “Libya da uluslararası toplumun ciddi destek sağlaması gereken ülkelerden biri durumuna geldi. Güvenlik güçlerinin kapasitelerinin geliştirilmesi başta olmak üzere, Libya’nın kendi kendini yönetilmesini sağlayacak her çaba bu ülkenin geleceği için hayati öneme sahiptir” diye konuştu.
“İSRAİL’İN TÜRKİYE İLE NORMALLEŞMESİ İÇİN ÜÇ ŞARTI YERİNE GETİRMESİ GEREKİR”
Filistin meselesinin bölge istikrarı için önemli konuların başında yer almaya devam ettiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını sert bir dille eleştirdi.
Başbakan Erdoğan, İsrail’in, Gazze üzerindeki hukuksuz ambargosuna devam ederken aynı zamanda yasadışı yerleşimleri sürdürerek iki devletli çözümü pratikte imkansız hale getirdiğini kaydetti.
Filistinlilere insan onuruna yakışır bir hayat hakkı tanımayan bu anlayışın bölgede barış umutlarının önündeki en büyük engel olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu olumsuz iklim İsrail’in Gazze’ye yönelik toplu cezalandırma mantığıyla bir haftadır sürdürdüğü saldırılar sebebiyle insani bir drama dönüştü. Burada huzurlarınızda bir kez daha İsrail’e Gazze’ye yönelik saldırılarını derhal durdurması çağrısını yapıyorum. Bakınız Mavi Marmara olayı ile ilgili olarak normalleşme süreci ne yazık ki tamamiyle ortadan kalkmıştı. Özür kabul edilmişti, tazminatta anlaşma noktasına geldik ve Filistin’e ambargo çözüm noktasına gelmişti ki bu olay patlak verdi. Şimdi böyle bir olay karşısında İsrail ve Türkiye ilişkileri normalleşebilir mi? Bir tarafta burada 400-500 bomba yağdıracaksınız ve burada dünya gözü üzerinde barışı tehdit edeceksiniz, savunmasız insanları tehdit edeceksiniz, öldüreceksiniz ve ondan sonara da İsrail-Türkiye ilişkileri normalleşsin diyeceksiniz. Böyle bir şeyi kabullenmemiz mümkün değil. Eğer İsrail Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmek istiyorsa ortaya koyduğumuz üç şartın üçünün de yerine gelmesi gerekir. Bu olmadığı sürece İsrail-Türkiye ilişkileri normalleşemez. Bunu çok açık ve net söylemek zorundayım. Çünkü bu bizim tarihi, insani, vicdani görevimizdir.”
“ORTADA DEZENFORMASYON VAR, YALAN VAR”
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına sessiz kalan dünya devletlerine de seslenen Başbakan Erdoğan, “Bir taraftan dünyada barış diyeceğiz, e güzel, e dünyada barış diyorsak, dostluk diyorsak peki bu ölümler niye? Söylenen şey şu; Hamas roket attı. Peki roket attı da kaç tane İsrailli öldü? Bu roketler o zaman herhalde çöle gitti. Bu roketler herhalde sivil yerleşim alanlarına atılmış olsa İsrail şu kadar kişi öldü diye bunu da açıklar. Bu da yok. Ortada o zaman dezenformasyon var. Bir yalan politikası var ve bütün bu politikalar karşısında batının duyarsızlığı var. Dünyanın duyarsızlığı var. Ama öbür tarafta ekranlarda, kameraların çekimlerini görüyoruz ve gördüğümüz şu ki çocuklar acımasızca öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, insanlar öldürülüyor ve bunun yanında 700’ü aşkın yaralı var. Bu insanlar bakın burası da çok acı hastanelere götürülmek isteniyor şu anda benim bugün itibariyle saat 19.00’da elime gelmiş kesin ajans rakamları var. Bakın çok ilginç bin 400 yaralı, 194 ölü, bin 470 İsrail’in vurduğu hedef. Yıkılan ev sayısı 660. Zarar gören ev 12 bin 600, vurulan cami 19, yıkılan cami 4, zarar gören okul 33, zarar gören tıp merkezi 6… Kim yapıyor bunları? İsrail. İsrail’in bu yaptıklarını acaba bizler insan olarak hangi dinden olursak olalım neyle izah edeceğiz?” dedi.
“BU İŞİN BİR NUMARALI SORUMLUSU BM’DİR”
BM’ye de yüklenen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“BM bir defa bu işin bir numaralı sorumlusudur. Ben hep soruyorum; BM sen ne işe yararsın? Ne için kuruldu BM. Dünya barışını sağlamak için değil mi? Bunu temin için değil mi? Eğer dünya barışını sağlamak için bu görevini yerine getiremiyorsa kendini bir defa şöyle bir çek etmesi lazım. Gözden geçirmesi lazım. BM’ye bakıyorsunuz zaten orası 5 tane ülkenin iki dudağının arasında. Onlar ne derse o. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı sevinmez. Tabi sevilmez… Doğruları söyleyen bu dünyada nerede sevildi ki? Ama biz doğruları söylemeye devam edeceğiz.”
İSRAİL VE SURİYE ÇAĞRILMADI
AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı’nca geleneksel olarak düzenlenen iftara geçen yıl olduğu gibi bu yılda İsrail ve Suriye çağrılmadı. AK Parti Genel Merkezi’ndeki iftara yaklaşık 290 kişi davet edilirken, Mısır’ın da maslahatgüzarı seviyesinde çağrıldığı öğrenildi.
Öte yandan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone’nin görev süresinin dolması sebebiyle yerine ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Jess Baily katıldı.
DİNİ CEMAAT LİDERLERİ DE KATILDI
AK Parti Genel Merkezi’ndeki geleneksel iftar yemeğine Türkiye’de bulunan cemaat liderleri de katıldı.
Bazı cemaat liderlerinin dini kıyafetleri ile genel merkeze geldi. Yoğun ilgi gösterilen iftar yemeğinde görevliler tek tek davetlilerle ilgilendi.