Diyanet'ten “Tabure” Uyarısı

Diyanet İşleri Başkanlığı, taburede namaz kılanlara uyarıda bulundu.

Diyanet'ten “Tabure” Uyarısı
Camilere gönderilen bildiride, cami içerisinde nasıl oturulacağı, hasta ve yaşlı vatandaşların namazlarını nasıl kılacağı anlatıldı.
İslam alimlerince uygun bulunmayan tabureyle namaz kılma devri camilerde sona eriyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, son günlerde camilere tabureyle gidenlerin sayısı artınca devreye girdi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu cami cemaatlerini bu konuda bilinçlendirmek için, tabure konusunda görsellerin de bulunduğu bir açıklama yayınladı. Bildiride camide nasıl oturulması gerektiği anlatılırken, hasta vatandaşların namazlarını nasıl kılacağı ve görsellerle vatandaşlara sunuldu. Fatih Sümbül Efendi Camii’nin girişine de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan tabure bildirisi asıldı.

Cami görevlileri geçtiğimiz hafta cuma namazında vatandaşları bu konuda bilgilendirdi. Cami cemaatinden tabure ya da sandalyeyle gelmemeleri istendi. Ancak bazı vatandaşlar camiye tabureyle gelmeyi sürdürdü. Camiye gelirken taburesini de yanında getiren yaşlı vatandaşlar görevliler tarafından uyarıldı.

Cebrail Hatun isimli bir vatandaş, tabure üzerinde namaz kılınmasına karşı olduklarını belirterek, “Caminin düzeni kiliseye dönüştü. Bütün camilerde görüyoruz ve bu bizi rahatsız ediyor. Eskiden böyle bir şey yoktu. Fakat son senelerde öyle oldu ki; millet camileri taburelerle doldurarak sıralar oluşturmaya başladı.

Ve bu sıralarda oturanlar diğer insanların da sandalyeye oturmasına sebebiyet veriyor” diye konuştu.

Mehmet Dağ ise, “Bu durum hiç İslam’a uygun değil. Camiye girersin, oturursun, güzelce namazını eda edersin. İslam’ın adabına gönül vermiyoruz. Gönül versek bunlar yaşanmaz. Camilerde bölme olmaz” dedi.

Ayağında bulunan rahatsızlığa rağmen tabureye oturmayan ve ibadetini ayaklarını uzatarak gerçekleştiren Rıza Çakır da, “Ayakta veya oturarak kılamıyorsa, mecburen tabure lazımsa, oturması lazım. Yoksa başka türlü kılamaz. Mesela ben başka türlü kılamıyorum. Ben ancak oturarak kılabilirim. Sıhhatli olmayınca mecburen yatarak kıl, oturarak kıl, böyle bir hadis vardır.”
Ayağı kırılarak alçıya alındığı için cami bahçesinde sandalyede namaz kılan Ahmet Öcalan ise, sandalye ve taburenin uygun olmadığını ifade ederek şöyle konuştu: “Hocaların tavsiyesi, taburelerin sıraya dizilmesi kiliselerde olduğu için, İslam dininde böyle şeyler olmadığı için oturarak kılınması. Oturarak namazını kıl, ayağını uzatarak, rahat edebilecek şekilde namazını kıl. Ben hoca değilim ama İslam dininde tabure çok uygun değil. Mesela benim ayağım kırık. Şuanda ayağımda alçı var, oturamazdım. Oturacak durumda değildim, sandalyede oturuyorum. Ama inşallah yarın ayağımın üzerine bastığım zaman, ayağım da ağrısa bile oturarak kılacağım. Camilerde bu tabureleri kaldırmak lazım. Zorlanmak lazım, alnın secdeye gelmesi lazım.”

OSMAN ÜNLÜ: “CAMİLERİ NEREDEYSE KAHVEHANEYE BENZETECEKLERDİ”
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İlahiyatçı Yazar Osman Ünlü, tabureyle namaz kılmanın dinen uygun olmadığını, fıkıh kitaplarında namazın nasıl kılınacağı yeteri kadar anlatıldığını söyledi.

Kitaplarda yer alan namazı ayakta kılamayanlar için 'oturarak kılın' yazılarının yanlış yöne çekildiğini belirten Osman Ünlü, “Burada oturmaktan maksat bağdaş kurarak namaz kılın anlamındadır. Bağdaş da kuramıyorsa o zaman ayaklarını kıble istikametinde uzatın ve o şekilde namaz kılın. Secdeye de nasıl gider derseniz de secdeye gitmesine hiç gerek yok. Çünkü ayaklarını kıbleye istikametine uzatmıştır. Tekbirini oturduğu yerde alır, ellerini bağlar, rüku için de biraz eğilir. Secde için de bundan biraz daha eğilir buyuruyor. Dinimizin, nasıl kılınacağı konusu anlatılırken ayakta duramayanlar için bu bildirilmiştir” diye konuştu.

Her şeyin çok açık ve net bir şekilde yazıldığını ifade eden Ünlü, “Son zamanlarda bakıyoruz ki vatandaşlar kendi inisiyatifiyle taburesini alıyor camiye geliyor. Bir baktık ki bu iş çığırından çıkmış bir vaziyet alıyor. Ondan sonra da camilerde hasisi yerler yapılmaya başlanılıyor. Neredeyse kahvehaneye, kafeye benzeteceklerdi. Bunun önüne geçmek için Diyanet İşleri açıklamalarda bulundu. Oysaki kitaplara bakılsa bunlara hiç gerek kalmayacak” dedi.

Kaynak: İHA