Mhp Grup Başkanvekili Vural Açıklaması
KONYA - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Ben de oy oranlarını açıklıyorum; AKP'nin oyu yüzde 34,5, CHP yüzde 20, MHP yüzde 20... AKP'nin kendi anketindeki oy oranları budur. Hüseyin Çelik açıkladı. Son yaptıkları anket bu" dedi.
Vural, partisinin Konya başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, hükümetin iç ve dış politikasını eleştirdi.
Bugün Türkiye'nin Irak'taki merkezi hükümetle problemleri olduğunu ifade eden Oktay Vural, artık Irak politikasının çöktüğünü savundu.
Bugün İran ile Türkiye arasında da karşılıklı güvensizliğin oluştuğunu ileri süren Vural, "İran gitti, Irak gitti, Suriye, 'kardeşim Esad'dan, 'düşman Esed'e döndü. Suriye ile İsrail arasındaki görüşmeleri dizayn eden Türkiye bir açılım yapmıştı, açılım bitti. Fiyasko, hurdalığa döndü. İran'da da nükleer pazarlıkla ilgili açılıma girdiler, orada da nükleer açılım pazarlığı hurdalığa döndü. Nerede bu açılımlar. Kıbrıs'ta açıldınız battınız. Ermeni soykırımında battınız. Büyük Ortadoğu projesinde battınız, İran'da nükleerde battınız. Suriye'de yine battınız" dedi.
Türkiye'nin dış politikasını, ABD güdümünde değiştirdiğini iddia eden Vural, şunları kaydetti:
"Bugün Türkiye maalesef Suriye'de bir çatışmanın parçası haline gelmiştir. Orada dökülen kan ve gözyaşı, sıkılan silahlar, kurşunlar, bombalar.. Düşünün eğer Türkiye'den gidense, bunun vebali kimin üzerindedir. Türkiye eğer Suriye'deki bir çatışmanın parçası halinde ise orada insanların öldürülmesi, tetikçiler, kurşunlar, bombalar Türkiye ile ilişki içinde gösteriliyorsa ne diyeceğiz, nasıl izahat vereceğiz? Suriye'de ABD'nin isteği üzerine taşeronluk görevini üstlendiler. 'Esad gider' dediler, 2,5 yıl oldu, ne oldu? Orada maalesef Türkiye tarafından bir takım terör grupları desteklendi. Şimdi ABD, 'terör gruplarıyla olmaz' dedi başka bir muhalefeti geliştirmek amacıyla ABD ile işbirliği yapar hale geldiler. Niye çünkü Türkçe bakmıyorlar. İngilizce bakıyorlar, İngilizce okuyorlar. İngilizce olunca da Washington'dan, İngiltere'den okunuyor. O yüzden aynı dili konuşmamız lazım."
-MGK bildirisine yönelik eleştiri...
Son Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde, Suriye'deki katliamı, "rejimin kimyasal silah kullanarak yaptığı" değerlendirilmenin bulunduğunu ifade eden Vural, "Şimdi geldiğimiz noktada, Mili Güvenlik Kurulu bununla ilgili, rejimin ya da muhalifin ne fark eder? İnsanlık ölüyor. İnsanlığın öldürüldüğü, katliamın yaşandığı bir yerde, rejim ya da diğeri tarafından yapılması, bundan siyasi bir rant çıkartmak anlamındadır. İnsanlık katliamlarında rant çıkarmak, ahlaki ve insanı değildir. Milli Güvenlik Kurulu gibi bir yer önce Türk milletinin ahlaki ve insanı değerlerinin farkına varacaktır" diye konuştu.
Bir terör örgütü üyesinin cenazesinin, devlet hastanesine getirildiğini gösteren görüntülerini gazetecilere izleten Vural, "Diyarbakır'da, Paris'te öldürülen teröristler geldiği zaman hastanedeki Türk bayrağı indiriliyor. PKK paçavrası asılıyor, çözüm bu mudur? Çözüm bayraktan, milletin dilinden, adından vazgeçmek midir? Çözüm Cumhuriyetten vazgeçmektedir. Barış dediğiniz PKK'ya teslimiyet, TSK'nın çekilmesi karakolların kapatılması mıdır? Analar, bu tabloları görmemek için ağladı. Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da ağladı. Terörle mücadelede ağladı. 'Bayrak inmesin, paçavralar onun yanına konmasın, milletim bölünmesin' diye analar ağladı. Neyi korumak için mücadele ettik?" diye konuştu.
"Başbakan Erdoğan'ın, böyle bir ortamda, bu kadar ağır bir yükün altında vicdani bir sorumluluk duyduğunu düşünüyorum" ifadelerine kullanan Vural, şöyle devam etti:
"Irak'ta akan kan, Suriye'de Müslüman'ın Müslümanı kırdırması, Mursi ekseninde darbenin yapılması, darbeyle birlikte insanların birbiriyle çatışma ortamına girmesi.. ABD'nin bu coğrafyayı enerji güvenliği ve İsrail'in güvenliği ekseninde yeniden dönüştürme projesinin eşbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, bu ağır yükün vicdani bir sorumluluğunu elbette hissetmelidir. Başbakanın belki de dünkü gözyaşlarının bir kısmı da bu oluşan tablodaki vicdani sorumluluğu hissetmesindendir. Birkaç damla da onun için dökmüş olabilir diye düşünüyorum."
-Partilerin oy oranları...
Vural, toplantının son bölümünde, şehit Jandarma Er Oğuz Parparoğlu'nun ailesine yazdığı mektubu ve şehit olduğu sırada ailesiyle telefonda yaptığı son görüşme kayıtlarını okudu.
Toplantının sonunda Vural, bir gazetecinin "Dün gelen anketlerde AK Parti'nin oyu yüzde 52 küsürdü. O zaman siz mi anlatamıyorsunuz?" şeklindeki sorusu üzerine, "Ben memleketten bahsediyorum, oylardan bahsetmiyorum. Ben vicdanlara hitap ediyorum, bunları hiçbir vicdan meşrulaştıramaz. Mesele oy meselesi değildir. Mesele bunları gören göz, duyan kulağın olması meselesidir. Ben de oy oranlarını açıklıyorum; AKP'nin oyu yüzde 34,5, CHP yüzde 20, MHP yüzde 20... AKP'nin kendi anketindeki oy oranları budur. Hüseyin Çelik açıkladı.
Son yaptıkları anket bu... Biz Türkiye'nin bu hem dış hem iç politikada ortaya konulan bu tablo karşısında milletimizi uyandırmaya, milletimize anlatmaya devam edeceğiz" dedi.
-"Türkçe Mitingi" adı eleştirisi
Oktay Vural, aynı gazetecinin, MHP'nin yarın Konya'da yapacağı mitingin adının "Türkçe Mitingi" olmasının bazı çevrelerce, "bölücülük" anlamına gelebileceği yönünde eleştirildiğini söylemesine; "Bu ifadeyi aynen iade ediyorum. Türkçeye sahip çıkmayı bölücülük olarak değerlendirmek, bu milleti anlamamak demektir. Dilimizden, kimliğimizden, cismimizden vaz mı geçelim yani? Milletimizin dili Türkçedir, kim evinde, iş yerinde, şarkısında, türküsünde, hangi dille konuşuyorsa, şarkısını söylüyorsa hepsine saygımız vardır. Ancak unutmayalım ki birbirimizi anlayacaksak Türkçe anlayacağız. Ne yapalım, adımızdan da mı vazgeçelim? Rahatsız olanlar varsa olsun" şeklinde karşılık verdi.
Kaynak: AA
Bugün Türkiye'nin Irak'taki merkezi hükümetle problemleri olduğunu ifade eden Oktay Vural, artık Irak politikasının çöktüğünü savundu.
Bugün İran ile Türkiye arasında da karşılıklı güvensizliğin oluştuğunu ileri süren Vural, "İran gitti, Irak gitti, Suriye, 'kardeşim Esad'dan, 'düşman Esed'e döndü. Suriye ile İsrail arasındaki görüşmeleri dizayn eden Türkiye bir açılım yapmıştı, açılım bitti. Fiyasko, hurdalığa döndü. İran'da da nükleer pazarlıkla ilgili açılıma girdiler, orada da nükleer açılım pazarlığı hurdalığa döndü. Nerede bu açılımlar. Kıbrıs'ta açıldınız battınız. Ermeni soykırımında battınız. Büyük Ortadoğu projesinde battınız, İran'da nükleerde battınız. Suriye'de yine battınız" dedi.
Türkiye'nin dış politikasını, ABD güdümünde değiştirdiğini iddia eden Vural, şunları kaydetti:
"Bugün Türkiye maalesef Suriye'de bir çatışmanın parçası haline gelmiştir. Orada dökülen kan ve gözyaşı, sıkılan silahlar, kurşunlar, bombalar.. Düşünün eğer Türkiye'den gidense, bunun vebali kimin üzerindedir. Türkiye eğer Suriye'deki bir çatışmanın parçası halinde ise orada insanların öldürülmesi, tetikçiler, kurşunlar, bombalar Türkiye ile ilişki içinde gösteriliyorsa ne diyeceğiz, nasıl izahat vereceğiz? Suriye'de ABD'nin isteği üzerine taşeronluk görevini üstlendiler. 'Esad gider' dediler, 2,5 yıl oldu, ne oldu? Orada maalesef Türkiye tarafından bir takım terör grupları desteklendi. Şimdi ABD, 'terör gruplarıyla olmaz' dedi başka bir muhalefeti geliştirmek amacıyla ABD ile işbirliği yapar hale geldiler. Niye çünkü Türkçe bakmıyorlar. İngilizce bakıyorlar, İngilizce okuyorlar. İngilizce olunca da Washington'dan, İngiltere'den okunuyor. O yüzden aynı dili konuşmamız lazım."
-MGK bildirisine yönelik eleştiri...
Son Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde, Suriye'deki katliamı, "rejimin kimyasal silah kullanarak yaptığı" değerlendirilmenin bulunduğunu ifade eden Vural, "Şimdi geldiğimiz noktada, Mili Güvenlik Kurulu bununla ilgili, rejimin ya da muhalifin ne fark eder? İnsanlık ölüyor. İnsanlığın öldürüldüğü, katliamın yaşandığı bir yerde, rejim ya da diğeri tarafından yapılması, bundan siyasi bir rant çıkartmak anlamındadır. İnsanlık katliamlarında rant çıkarmak, ahlaki ve insanı değildir. Milli Güvenlik Kurulu gibi bir yer önce Türk milletinin ahlaki ve insanı değerlerinin farkına varacaktır" diye konuştu.
Bir terör örgütü üyesinin cenazesinin, devlet hastanesine getirildiğini gösteren görüntülerini gazetecilere izleten Vural, "Diyarbakır'da, Paris'te öldürülen teröristler geldiği zaman hastanedeki Türk bayrağı indiriliyor. PKK paçavrası asılıyor, çözüm bu mudur? Çözüm bayraktan, milletin dilinden, adından vazgeçmek midir? Çözüm Cumhuriyetten vazgeçmektedir. Barış dediğiniz PKK'ya teslimiyet, TSK'nın çekilmesi karakolların kapatılması mıdır? Analar, bu tabloları görmemek için ağladı. Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da ağladı. Terörle mücadelede ağladı. 'Bayrak inmesin, paçavralar onun yanına konmasın, milletim bölünmesin' diye analar ağladı. Neyi korumak için mücadele ettik?" diye konuştu.
"Başbakan Erdoğan'ın, böyle bir ortamda, bu kadar ağır bir yükün altında vicdani bir sorumluluk duyduğunu düşünüyorum" ifadelerine kullanan Vural, şöyle devam etti:
"Irak'ta akan kan, Suriye'de Müslüman'ın Müslümanı kırdırması, Mursi ekseninde darbenin yapılması, darbeyle birlikte insanların birbiriyle çatışma ortamına girmesi.. ABD'nin bu coğrafyayı enerji güvenliği ve İsrail'in güvenliği ekseninde yeniden dönüştürme projesinin eşbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, bu ağır yükün vicdani bir sorumluluğunu elbette hissetmelidir. Başbakanın belki de dünkü gözyaşlarının bir kısmı da bu oluşan tablodaki vicdani sorumluluğu hissetmesindendir. Birkaç damla da onun için dökmüş olabilir diye düşünüyorum."
-Partilerin oy oranları...
Vural, toplantının son bölümünde, şehit Jandarma Er Oğuz Parparoğlu'nun ailesine yazdığı mektubu ve şehit olduğu sırada ailesiyle telefonda yaptığı son görüşme kayıtlarını okudu.
Toplantının sonunda Vural, bir gazetecinin "Dün gelen anketlerde AK Parti'nin oyu yüzde 52 küsürdü. O zaman siz mi anlatamıyorsunuz?" şeklindeki sorusu üzerine, "Ben memleketten bahsediyorum, oylardan bahsetmiyorum. Ben vicdanlara hitap ediyorum, bunları hiçbir vicdan meşrulaştıramaz. Mesele oy meselesi değildir. Mesele bunları gören göz, duyan kulağın olması meselesidir. Ben de oy oranlarını açıklıyorum; AKP'nin oyu yüzde 34,5, CHP yüzde 20, MHP yüzde 20... AKP'nin kendi anketindeki oy oranları budur. Hüseyin Çelik açıkladı.
Son yaptıkları anket bu... Biz Türkiye'nin bu hem dış hem iç politikada ortaya konulan bu tablo karşısında milletimizi uyandırmaya, milletimize anlatmaya devam edeceğiz" dedi.
-"Türkçe Mitingi" adı eleştirisi
Oktay Vural, aynı gazetecinin, MHP'nin yarın Konya'da yapacağı mitingin adının "Türkçe Mitingi" olmasının bazı çevrelerce, "bölücülük" anlamına gelebileceği yönünde eleştirildiğini söylemesine; "Bu ifadeyi aynen iade ediyorum. Türkçeye sahip çıkmayı bölücülük olarak değerlendirmek, bu milleti anlamamak demektir. Dilimizden, kimliğimizden, cismimizden vaz mı geçelim yani? Milletimizin dili Türkçedir, kim evinde, iş yerinde, şarkısında, türküsünde, hangi dille konuşuyorsa, şarkısını söylüyorsa hepsine saygımız vardır. Ancak unutmayalım ki birbirimizi anlayacaksak Türkçe anlayacağız. Ne yapalım, adımızdan da mı vazgeçelim? Rahatsız olanlar varsa olsun" şeklinde karşılık verdi.