Bu Filmin Başrol Oyuncusu "sarı İnek"
MUĞLA - DURMUŞ GENÇ - Malatya'da bir okulun bahçesindeki Atatürk büstünü kırınca sahibi tarafından "sürgüne" gönderilen ineğin öyküsünden yola çıkılarak beyaz perdeye uyarlanan "Sürgün İnek" filminin çekimleri Yatağan ilçesine bağlı Bozüyük köyünde devam ediyor.
Senaryosunu Serkan Öztürk'ün yazdığı, Hasan Kaçan, Şebnem Sönmez ve Vildan Atasever'in başrollerini paylaştığı Sürgün İnek filmi için Yeşilçam'ın fenomen oyuncuları ve genç kuşağığın başarılı isimleri bararaya geldi. Senaryo yazarı Serkan Öztürk, aynı zamanda filmin oyuncu kadrosunda da yer alıyor.
Filmde yaklaşık 120 kişi figüranlık yapıyor. Filmin başrol oyuncusu "Sarı İnek" ise Pınarbaşı Mahallesi muhtarı, aynı zamanda filmin oyuncularından Ali Haney tarafından ahırında özenle bakılıyor.
Serkan Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Sürgün İnek" filminin fikrinin 2009 yılında yaşanan bir olay neticesinde ortaya çıktığını, televizyon haberlerinde olayın ayrıntılarını gördükten sonra senaryonun şekillendiğini söyledi.
2011 yılından bu yana film üzerinde çalıştıklarını belirten Öztürk, "Zaten başlı başına bir olay vardı, sadece onu biraz süslemek durumunda kaldık. Çok keyifli bir iş olduğunu düşünüyoruz. Yazarken de oynarken de setteyken de çok keyif aldık. İnşallah seyirci de aynı keyfi beyaz perdede hissedecek. Olay o kadar güzel, yalın ve sade ki kendi içerisinde mesajını zaten barındırıyor" dedi.
Öztürk, filmde bir ineğin yaptığı işgüzarlığın nelere sebebiyet verdiğini anlatmanın dışında, ineğin etrafındaki işgüzarların da nelere sebep olduğunu göstermek istediklerini ifade etti.
Küçük bir korkunun dalga dalga büyüyerek insanlara neler yaptırdığına şahit olunacağını anlatan Özürk, "Bu korkunun getirmiş olduğu baskı neticesinde yaşanan mizah, ortaya çok keyifli bir durum komedisi çıkarttı. Biz de bunu mümkün olduğu kadar korumaya çalıştık. Biraz daha köpürtülebilir veya daha aşağı çekilip farklı bir dram filmi de ortaya çıkartılabilirdi. Sınırda bırakarak hoş bir komedi yakaladığımızı ümit ediyorum" diye konuştu.
Çok tecrübeli bir oyuncu kadrosu ile çalıştıkları filmi, oyunculara senaryoyu gönderdiklerinde hemen kabul etiklerini kaydeden Öztürk, "Galiba senaryoyu içerisinde barındıran minik hikayeciğin oyunculara cazip gelmesi de etkili oldu. Filmde sadece güldürmek istemedik. Güldürürken bir şeyler anlatalım, bir şeyler de fısıldayalım istedik" diye konuştu.
-"Gülsüm ineği, yavruları oynasaydı"
Öztürk, olaydan sonra ineği satın alan ve geçen yıl kestiren Ömer Ataş'ın, filmde başka bir ineğin rol almasının yerine Gülsüm ineğin yavrularının oynaması istediğinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
"Her yaşanmış hadise beyaz perdeye taşındığında olayı yaşayanlar veya çevresindeki insanlar buna benzer taleplerde bulunuyor. Bunun da yaşanması gayet normal ama hayvanı bu sıcakta Malatya'dan Muğla'ya getirip eziyet etmektense buradan bir hayvanı kullanmak daha mantıklıydı. Ayrıca etrafındaki insanların yaşadığı mizah bizim içinde önemliydi. Burada ineğin cinsi, kim olduğu bir yerde çok önemli değil."
-"Herkes kendi fikrine göre çıkarımda bulunsun"
Filmin yönetmeni Ayhan Özen ise yaşanan olayın başlı başına bir hikaye olduğunu dile getirdi. Senaristin olayı yorumlayarak çok güzel bir senaryo haline getirdiğini vurgulayan Özen, senaryoyu okuduğunda çok beğendiğini, çekimlerin tamamlandığında kuru bir komedi filmi olmayacağını kaydetti.
Filmde insanlara bir şeyler anlatmaya çalıştıklarına işaret eden Özen, "İlk filmimde böyle bir hikaye çekmek beni heyecanlandırdı. Oyuncularımız da bize güvenerek büyük küçük demeden rollerini kabul etti. Filmin çekimleri bitmek üzere. Hiçbir oyuncunun bu kabul edişten pişman olmadığını görüyorum" dedi.
Filmi sadece insanların gülmesi için yapmadıklarına dikkati çeken Özen, şöyle devam etti:
"İzleyenler bu filmden bir şeyler çıkarsın, herkes kendi fikrine, görüşüne göre çıkarımda bulunsun, hayatı tekrar gözden geçirsin, ön yargıları bir tarafa bırakıp hayata öyle baksın. Filmin kadrosuna baktığımızda bu atmosferin, oyuncu kadrosunda oluştuduğunu görüyorum. Çok yakın zamanda üzücü olaylar meydana geldi. Birbirine çok yakın olmadığı düşünülen insanların bu filmde bir araya geldiklerini gördük. Demek ki biz daha çekime başlamadan kendi içimizde bu ruhu oluşturabilmişiz. Umarım seyrettikten sonra da seyirci bizim hissettiğimiz ruhu hissedebilir."
-"Sarı ineğe çok alıştım"
Filmin başrol oyuncusu Hasan Kaçan ise yaşanan olayın bir taraftan evrensel bir konu olduğunu ifade etti.
Filmde lüzumsuz bir baskının, lüzumsuz bir korkuyla birleşmesinin doğurduğu anları konu alan bir hikayenin anlatıldığını anlatan Kaçan, şöyle dedi:
"28 Şubat komedisi gibi algılansa da dünyanın her tarafında insanların karşılaşabileceği garip durumlardan bir tanesi, bizim ineğimizin başından geçenler. Atatürk büstünün kırılması ile ineğe sürgün verilir ve ineğimizin başından bir sürü olay geçer. Sahipleri ineği kurtarmak için bir sürü takla atmak zorunda kalır. Lüzumsuz bir baskının getirdiği lüzumsuz bir korkunun yol açtığı acayip, sinir bozucu bir kara komedi."
Usta oyuncularla aynı filmde yer almaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Kaçan, "Buradan ayrılınca sarı kızımı da çok özleyeceğim. Ona da çok alıştım. Arabamın gürültüsünden benim geldiğimi anlıyor. Hemen sesini çıkarmaya başlıyor. Yanına gidip sarılıyorum. Kocaman ineğe sarılmak ilk başlarda çok acayip geliyordu ama şimdi birbirimizi sevmeye başladık. Şimdi ineğimizden nasıl ayrılacağız onun üzüntüsündeyiz" diye konuştu.
Kaynak: AA
Filmde yaklaşık 120 kişi figüranlık yapıyor. Filmin başrol oyuncusu "Sarı İnek" ise Pınarbaşı Mahallesi muhtarı, aynı zamanda filmin oyuncularından Ali Haney tarafından ahırında özenle bakılıyor.
Serkan Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Sürgün İnek" filminin fikrinin 2009 yılında yaşanan bir olay neticesinde ortaya çıktığını, televizyon haberlerinde olayın ayrıntılarını gördükten sonra senaryonun şekillendiğini söyledi.
2011 yılından bu yana film üzerinde çalıştıklarını belirten Öztürk, "Zaten başlı başına bir olay vardı, sadece onu biraz süslemek durumunda kaldık. Çok keyifli bir iş olduğunu düşünüyoruz. Yazarken de oynarken de setteyken de çok keyif aldık. İnşallah seyirci de aynı keyfi beyaz perdede hissedecek. Olay o kadar güzel, yalın ve sade ki kendi içerisinde mesajını zaten barındırıyor" dedi.
Öztürk, filmde bir ineğin yaptığı işgüzarlığın nelere sebebiyet verdiğini anlatmanın dışında, ineğin etrafındaki işgüzarların da nelere sebep olduğunu göstermek istediklerini ifade etti.
Küçük bir korkunun dalga dalga büyüyerek insanlara neler yaptırdığına şahit olunacağını anlatan Özürk, "Bu korkunun getirmiş olduğu baskı neticesinde yaşanan mizah, ortaya çok keyifli bir durum komedisi çıkarttı. Biz de bunu mümkün olduğu kadar korumaya çalıştık. Biraz daha köpürtülebilir veya daha aşağı çekilip farklı bir dram filmi de ortaya çıkartılabilirdi. Sınırda bırakarak hoş bir komedi yakaladığımızı ümit ediyorum" diye konuştu.
Çok tecrübeli bir oyuncu kadrosu ile çalıştıkları filmi, oyunculara senaryoyu gönderdiklerinde hemen kabul etiklerini kaydeden Öztürk, "Galiba senaryoyu içerisinde barındıran minik hikayeciğin oyunculara cazip gelmesi de etkili oldu. Filmde sadece güldürmek istemedik. Güldürürken bir şeyler anlatalım, bir şeyler de fısıldayalım istedik" diye konuştu.
-"Gülsüm ineği, yavruları oynasaydı"
Öztürk, olaydan sonra ineği satın alan ve geçen yıl kestiren Ömer Ataş'ın, filmde başka bir ineğin rol almasının yerine Gülsüm ineğin yavrularının oynaması istediğinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
"Her yaşanmış hadise beyaz perdeye taşındığında olayı yaşayanlar veya çevresindeki insanlar buna benzer taleplerde bulunuyor. Bunun da yaşanması gayet normal ama hayvanı bu sıcakta Malatya'dan Muğla'ya getirip eziyet etmektense buradan bir hayvanı kullanmak daha mantıklıydı. Ayrıca etrafındaki insanların yaşadığı mizah bizim içinde önemliydi. Burada ineğin cinsi, kim olduğu bir yerde çok önemli değil."
-"Herkes kendi fikrine göre çıkarımda bulunsun"
Filmin yönetmeni Ayhan Özen ise yaşanan olayın başlı başına bir hikaye olduğunu dile getirdi. Senaristin olayı yorumlayarak çok güzel bir senaryo haline getirdiğini vurgulayan Özen, senaryoyu okuduğunda çok beğendiğini, çekimlerin tamamlandığında kuru bir komedi filmi olmayacağını kaydetti.
Filmde insanlara bir şeyler anlatmaya çalıştıklarına işaret eden Özen, "İlk filmimde böyle bir hikaye çekmek beni heyecanlandırdı. Oyuncularımız da bize güvenerek büyük küçük demeden rollerini kabul etti. Filmin çekimleri bitmek üzere. Hiçbir oyuncunun bu kabul edişten pişman olmadığını görüyorum" dedi.
Filmi sadece insanların gülmesi için yapmadıklarına dikkati çeken Özen, şöyle devam etti:
"İzleyenler bu filmden bir şeyler çıkarsın, herkes kendi fikrine, görüşüne göre çıkarımda bulunsun, hayatı tekrar gözden geçirsin, ön yargıları bir tarafa bırakıp hayata öyle baksın. Filmin kadrosuna baktığımızda bu atmosferin, oyuncu kadrosunda oluştuduğunu görüyorum. Çok yakın zamanda üzücü olaylar meydana geldi. Birbirine çok yakın olmadığı düşünülen insanların bu filmde bir araya geldiklerini gördük. Demek ki biz daha çekime başlamadan kendi içimizde bu ruhu oluşturabilmişiz. Umarım seyrettikten sonra da seyirci bizim hissettiğimiz ruhu hissedebilir."
-"Sarı ineğe çok alıştım"
Filmin başrol oyuncusu Hasan Kaçan ise yaşanan olayın bir taraftan evrensel bir konu olduğunu ifade etti.
Filmde lüzumsuz bir baskının, lüzumsuz bir korkuyla birleşmesinin doğurduğu anları konu alan bir hikayenin anlatıldığını anlatan Kaçan, şöyle dedi:
"28 Şubat komedisi gibi algılansa da dünyanın her tarafında insanların karşılaşabileceği garip durumlardan bir tanesi, bizim ineğimizin başından geçenler. Atatürk büstünün kırılması ile ineğe sürgün verilir ve ineğimizin başından bir sürü olay geçer. Sahipleri ineği kurtarmak için bir sürü takla atmak zorunda kalır. Lüzumsuz bir baskının getirdiği lüzumsuz bir korkunun yol açtığı acayip, sinir bozucu bir kara komedi."
Usta oyuncularla aynı filmde yer almaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Kaçan, "Buradan ayrılınca sarı kızımı da çok özleyeceğim. Ona da çok alıştım. Arabamın gürültüsünden benim geldiğimi anlıyor. Hemen sesini çıkarmaya başlıyor. Yanına gidip sarılıyorum. Kocaman ineğe sarılmak ilk başlarda çok acayip geliyordu ama şimdi birbirimizi sevmeye başladık. Şimdi ineğimizden nasıl ayrılacağız onun üzüntüsündeyiz" diye konuştu.