Ramazanda Sağlık İçin Öğün Sayısı Artırılmalı
ESKİŞEHİR - YILDIZ NEVİN GÜNDOĞMUŞ - Eskişehir Devlet Hastanesi Diyet ve Beslenme Bölümü Diyetisyeni Taner Kuşat, "Ramazan ayında yemek düzeni, sahur ve iftarda 2 ana öğün, iftardan sonra 1-1,5 saat arayla, en az 2-3 ara öğün şeklinde, toplamda 4-5 öğün olarak, düzenlenmelidir" dedi.
Kuşat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ramazan ayının yaz günlerine rastlaması ve ortalama açlık süresinin 17 saati bulması nedeniyle, oruç tutanların sağlığına daha fazla önem göstermeleri gerektiğini söyledi.
"Hızlı yemek, çabuk doyulacağı anlamına gelmiyor" diyen Kuşat, "Besinler çok iyi çiğnenmeli, yavaş yavaş yenilmelidir. Aşırı yağlı, tuzlu, şekerli ve unlu gıdalar ile kızartmalar, kavurmalar, salam, sosis, sucuk, pastırma gibi şarküteri ürünlerinden uzak durulmalıdır. Yüksek kalorili olmayan, haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmış kuru baklagil, et ve sebze yemekleri tüketilmelidir" ifadelerini kullandı.
Oruçta iftar yapıldıktan sonra, hem sıvı ihtiyacının karşılanması hem de içerdiği besin ögeleri nedeniyle, mercimek, ezo gelin, sebze çorbası gibi posa yönünden zengin çorbaların tercih edilmesi gerektiğini kaydeden Kuşat, şöyle konuştu:
"Ana yemeğe, 10-15 dakika sonrasında geçilmesi, en uygun yaklaşım olacaktır. Yemeğin yanında muhakkak bir veya 2 dilim tam buğday ekmeği alınmalıdır.Tam buğday ekmeği hem doğru bir karbonhidrat kaynağıdır hem de uzun süre tokluk sağlamaktadır. Yemeklerin yanında her akşam az zeytinyağlı salata yenilebilir. Kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten, kuru baklagiller, kepekli tahıllar,sebze ve meyvelerden oluşan lif oranı yüksek besinler tercih edilmeli. Soyulmadan yenilebilen sebze ve meyveler, mümkünse kabuklarıyla tüketilmelidir."
-Sahura mutlaka kalkılmalı
Sahura mutlaka kalkılması gerektiğini dile getiren Kuşat, bu öğünün sadece su içerek, geçiştirilmemesini tavsiye etti.
Sahur vakti, yatmadan önce, iftar sonrası ve yatana kadar sıvı tüketiminin ihmal edilmemesine dikkati çeken Kuşat, şöyle devam etti:
"Susama hissi olmasa bile, iftar ve sahur arasında en az, 12-14 bardak su içilmelidir. Çünkü, sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak, vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma, uyum sağlamaya çalışmaktadır. Sıcaklıkların etkisiyle, artan terlemeyle birlikte, yeterince sıvı alınmazsa, su ve mineral kaybı sonucu bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri yaşanabilir. Ayrıca sahurda kafein içeriği yüksek olan içecekler tercih edilmemeli, bunun yerine süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları içilmelidir."
İftar sonrası kısa mesafeli yürüyüşler yapılmasının önemli olduğunu aktaran Kuşat, diyabet, böbrek hastalığı, yüksek tansiyon gibi kronik hastalığı olanların, sürekli ilaç kullananların, sindirim sistemi rahatsızlığı olanların, gebe ve emziren kadınların, büyüme ve gelişme çağında olan çocukların, sağlıkları açısından, oruç tutmadan önce doktora danışmalarının uygun olduğunu da sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
"Hızlı yemek, çabuk doyulacağı anlamına gelmiyor" diyen Kuşat, "Besinler çok iyi çiğnenmeli, yavaş yavaş yenilmelidir. Aşırı yağlı, tuzlu, şekerli ve unlu gıdalar ile kızartmalar, kavurmalar, salam, sosis, sucuk, pastırma gibi şarküteri ürünlerinden uzak durulmalıdır. Yüksek kalorili olmayan, haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmış kuru baklagil, et ve sebze yemekleri tüketilmelidir" ifadelerini kullandı.
Oruçta iftar yapıldıktan sonra, hem sıvı ihtiyacının karşılanması hem de içerdiği besin ögeleri nedeniyle, mercimek, ezo gelin, sebze çorbası gibi posa yönünden zengin çorbaların tercih edilmesi gerektiğini kaydeden Kuşat, şöyle konuştu:
"Ana yemeğe, 10-15 dakika sonrasında geçilmesi, en uygun yaklaşım olacaktır. Yemeğin yanında muhakkak bir veya 2 dilim tam buğday ekmeği alınmalıdır.Tam buğday ekmeği hem doğru bir karbonhidrat kaynağıdır hem de uzun süre tokluk sağlamaktadır. Yemeklerin yanında her akşam az zeytinyağlı salata yenilebilir. Kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten, kuru baklagiller, kepekli tahıllar,sebze ve meyvelerden oluşan lif oranı yüksek besinler tercih edilmeli. Soyulmadan yenilebilen sebze ve meyveler, mümkünse kabuklarıyla tüketilmelidir."
-Sahura mutlaka kalkılmalı
Sahura mutlaka kalkılması gerektiğini dile getiren Kuşat, bu öğünün sadece su içerek, geçiştirilmemesini tavsiye etti.
Sahur vakti, yatmadan önce, iftar sonrası ve yatana kadar sıvı tüketiminin ihmal edilmemesine dikkati çeken Kuşat, şöyle devam etti:
"Susama hissi olmasa bile, iftar ve sahur arasında en az, 12-14 bardak su içilmelidir. Çünkü, sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak, vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma, uyum sağlamaya çalışmaktadır. Sıcaklıkların etkisiyle, artan terlemeyle birlikte, yeterince sıvı alınmazsa, su ve mineral kaybı sonucu bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri yaşanabilir. Ayrıca sahurda kafein içeriği yüksek olan içecekler tercih edilmemeli, bunun yerine süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları içilmelidir."
İftar sonrası kısa mesafeli yürüyüşler yapılmasının önemli olduğunu aktaran Kuşat, diyabet, böbrek hastalığı, yüksek tansiyon gibi kronik hastalığı olanların, sürekli ilaç kullananların, sindirim sistemi rahatsızlığı olanların, gebe ve emziren kadınların, büyüme ve gelişme çağında olan çocukların, sağlıkları açısından, oruç tutmadan önce doktora danışmalarının uygun olduğunu da sözlerine ekledi.