“Özgür Sesler” Tarık Ali’yi Ağırladı

Çankaya Belediyesi’nin dünyaca ünlü edebiyatçı, düşünür, yazar ve sanatçıları Başkentlilerle buluşturduğu “Özgür Sesler” söyleşilerinin ikincisi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Söyleşiye politik analizleriyle dünya çapında takip edilen Tarık Ali konuk oldu

Çankaya Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Özgür Sesler” söyleşilerinin ikincisi, edebiyatçı kimliğinin yanı sıra politik analizleriyle de dünya çapında takip edilen Tarık Ali’yi konuk etti. Türkiye’de yaşanan son gelişmeler özelinde dünyada yaşanan direniş hareketlerinin konuşulduğu söyleşide gazeteci-yazar Doğan Tılıç da moderatör olarak Tarık Ali’ye eşlik etti. Her yaştan Başkentli’nin ilgi gösterdiği söyleşi Ezgi Irmak, Yaz Irmak ve Evrim Turan’ın verdiği mini klasik müzik konseriyle başladı.

Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, söyleşi programlandığında Türkiye’nin şu günlerde tecrübe ettiği hızlı değişimi henüz başlatmadığını söyleyerek, “Dünyanın her yerinde yaşanan toplumsal değişimleri ve deneyimleri bunları en iyi gözlemleyen; edebiyat alanına herhangi bir toplumsal baskı altında ezilmeden yansıtan yazarları, düşünürleri ve sanatçıları konuk ettiğimiz bu söyleşilerin bugünkü konuğunun vatanı bütün dünya” dedi

Tarık Ali’nin başka coğrafyalarda yaşananları evrensel bir dil ve duyguyla aktarabilen nadir yazarlardan olduğunu vurgulayan Tanık, “Onun Türkiye’yi yakından izlediğini biliyorum. Birkaç hafta önce Türkiye’de başlayan özgür sesleri; gençlerimizin başlattığı o yürekli çığlığı yakından dinlediğini biliyorum. Yaşananların arkasındaki ekonomik ve toplumsal dinamikler, nedenleri en az bizler kadar yakından gözleyip, analiz ediyor. Bize ufuk kazandıracağını, umutlarımızı tazelememize ve önyargılarımızı kırmamıza; dünyada herkes için yeni bir yaşam biçimi olduğunu hepimize hatırlatacağına inanıyorum” diye konuştu.

"MEDYA KAYBETTİĞİ UTANMA DUYGUSUNU HATIRLADI"
Söyleşinin açılışını ise moderatör Doğan Tılıç yaptı. Birgün Gazetesi yazarı Tılıç, sözlerine “Bize umut veren bu iki haftada, maalesef hayatını kaybeden ve yaralanan insanlarımız oldu. Öncelikle onları saygıyla selamlamak isterim” diyerek başladı.

Geçtiğimiz iki haftada yaşananların pek çok kuruma ve kişiye ders verdiğini kaydeden Tılıç, “Her şeyden önce iktidara ve iktidarın hiç kimseyi dinlemeyen, kibirli tek adamına bir ders verdi. Kendilerini, halkı dinlemeyi ve halka danışmadan adım atılmaması gerektiğini öğretti. Umarım iktidar gereken dersi çıkarmıştır. Ama galiba muhalefete, sola ve sosyalistlere de; toplumsal muhalefete nasıl bir derinlik katılması gerektiğini de hatırlattı. Farklı seslere ve farklı eylem biçimlerine kucak açılması gerektiğini hatırlattı” diye konuştu

Gazeteciliğin kendisinin ilk mesleği olduğunu vurgulayan Tılıç, “Ben utanmayı, insanoğlunun en önemli hasletlerinden biri olarak tanımlarım. Farklı duygular pek çok insanda bulunabilir ama utanç, umut veren bir duygudur. Eğer utanmayı becerebiliyorsanız, orada düzelmeye yönelik bir umut da vardır. Bir gazeteci olarak söylüyorum ki bu son haftalarda yaşananlar, medyanın utanmasını da sağladı. Medyanın ekonomipolitiği ve sahiplik yapısı bu utançtan ne kadar iyi şeyler çıkarılabileceği konusunda soru işaretleri yaratsa da ben pek çok yerde tek tek gazetecilerin içinde fırtınalar koptuğunu ve onların utanma duygusuyla tanıştıklarını da gözlemledim” dedi

Tılıç, yaşananların halkın üzerindeki ölü toprağını atmasını ve ayağa kalkmasını sağladığını kaydederek, “Bunlardan eğer doğru dersler çıkarabilirsek, tüm bu süreç büyük bir kazanım olacak. Başbakan bugün kendi konuşmasında değindi; Afrika’dan döndüğü andan itibaren aklında bir erken seçim vardı. Tüm bu mitingler aslında bunun provaları, erken başlangıçları. Önümüzdeki yerel seçimlerin, sadece çocuklarımız için değil torunlarımızın yaşayacağı ülke için bile bir ‘ipotek’ riskini getirdiğini düşünüyorum. Bu nedenle sol da dikkatini ve enerjisini doğru kullanmalı” diye konuştu.

"YAŞANANLAR NEO-LİBERAL UYGULAMALARIN SONUCUDUR"
Sözlerine Türkiye’de yaşanan halk ayaklanmasının özel bir yanı olduğunu söyleyerek başlayan Tarık Ali, “Çünkü demokratik yollarla seçilmiş bir hükümete karşı başladı.

Çünkü insanlar sandıktan çıkmış olmanın, iktidara, kendilerine verilen bu yetkiyi kötüye kullanma ve demokrasi dışı yollarla hükümet etme hakkı vermediğini haykırıyor” dedi

Türkiye’de yaşananların geçtiğimiz yıllarda Avrupa’da yaşananlardan ve son olarak da Yunanistan’da yaşanan halk ayaklanmasından ayrı değerlendirilemeyeceğini söyleyen Tarık Ali, “Vurgulamak istediğim ilk nokta şu; Türkiye’de yaşananlar, kendi dinamikleri ve kültürel karakteri açısından farklı olabilir. Ancak burada da kitleleri sokağa döken şey, tıpkı dünyanın geri kalanında olduğu gibi artık sistemik hale gelmiş olan sorun. Bu sorun artık sürdürülemez hale gelen, milyonlarca insanı olumsuz etkileyen neo-liberal politikaların yol açtığı sorun. 90’ların başında Amerika’dan dünyaya yayılan, inanılmaz bir hızla yayılan ve nihayet tüm dünyayı saran; kamu sektörünü ve kamusal alanları yerle bir eden, özelleştirmede ısrar eden bu anlayışın yol açtığı sorunlardır insanların sokağa çıkmasına neden olan” şeklinde konuştu

Türkiye’de yaşananları tahlil etmek üzere sokağa bakıldığında çok farklı grupların bir arada olduğunun kolayca tespit edilebildiğini kaydeden Tarık Ali, “Artık ikinci haftasını dolduran bu hareket, bu farklı seslerin birlikteliği, eylemin gücünü kırmamak için vites değiştirmelidir. Bu söylediğim durma, geri çekilme, eve geri dönme anlamında anlaşılmasın. Ancak eylemin gücünü düşürmemek ve bir sonraki adıma taşıyabilmek için vites değiştirmek gerekir” diye konuştu.

Yaklaşık iki buçuk saat süren ve soru cevaplarla renklenen söyleşinin ardından Tarık Ali, okuyucuların kitaplarını imzaladı

Kaynak: İHA