Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Moody-s'in, Türkiye'nin kredi notunu "yatırım yapılabilir" seviyeye yükseltmesiyle ilgili, "Moody's'in aldığı bu karar, Türkiye'ye şimdiye kadar kendi iç kuralları, kendi iç sebepleriyle yatırım yapamayan yeni bir yatırımcı kitlesini cezbedecektir. Türkiye için bir bakıma en önemli konu bu" dedi.
Babacan, bu yıl 4'üncüsü düzenlenen Saraybosna İş Forumu'na katılmak üzere geldiği Bosna Hersek'te, Moody-s'in, Türkiye'nin kredi notunu "yatırım yapılabilir" seviyeye yükseltmesini değerlendirdi.
Fitch'ten sonra Moody's'in de Türkiye'nin kredi notunu "yatırım" seviyesine çıkardığını anımsatan Babacan, bazı kurumsal yatırımcıların, özellikle emeklilik fonları olsun, başka uluslararası yatırım fonları olsun, bunların yatırım için en az iki kredi derecelendirme kuruluşundan "yatırım" seviyesi notu beklediklerine söyledi.
Babacan, şunları kaydetti:
"Yani bir ülkeye girebilmek için, o ülkenin varlıklarına yatırım yapabilmek için en az iki kuruluşun yatırım seviyesinde kredi notu vermesini istiyorlar. Bu niye böyle, çünkü bu krizden çok önceki dönemlerde, bu fonlar kurulurken kendi çalışma kuralları olarak bu kurallar yazılmış ve o kuralların değişmesi de çok kolay olmuyor. Çünkü bunlar uzun vadeli ve emeklilik fonları olduğu için de biraz daha yavaş, kurallarını ve sistemlerini değiştiriyorlar.
Moody-s-in aldığı bu karar, Türkiye'ye şimdiye kadar kendi iç kuralları, kendi iç sebepleriyle yatırım yapamayan yeni bir yatırımcı kitlesini cezbedecektir. Yani Türkiye için bir bakıma en önemli konu bu. Ama bir başka açıdan baktığımızda da bu karar, atılan bu adım, Türkiye'nin krize rağmen, 2008-2009 yılından beri yaşadığımız krize rağmen pek çok alanda uyguladığımız politikaların da bir sonucudur. Türkiye-deki siyasi istikrar, güven ortamı ama bununla beraber uyguladığımız doğru ekonomi politikalarının sonucunda bu karar alınmıştır."
-"Türkiye çok daha yüksek kredi notlarını hak eden bir ülke"-
Babacan, Türkiye'nin krize rağmen kamu borçluluğunu düşüren bir ülke olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Borcumuzun milli gelire oranı, yüzde 46-dan yüzde 36-ya indi. Yine bütçe açığımız oldukça düşük seviyelerde seyrediyor. Üstelik 2011-de yükselmiş olan cari açığımız da 2012 yılında planlanmış, iyi kurgulanmış bir programla yaklaşık 4 puan aşağı çektik. 2012 yılında uyguladığımız politikalar, tüm risk göstergeleri tarihi düşük seviyelere indirdi.
Hazine'nin borçlanma faizleri artık yüzde 5-in altını görmeye başladı.
Aynı zamanda, Türkiye'nin uluslararası borçlanmadaki risk primi ve yine kredi temerrüt takas oranlarına baktığımızda da tarihi düşük seviyeleri görüyoruz. Yani bir bakıma aslında, gerçek yatırımcıları, piyasa oyuncuları, Türkiye-ye çoktan 'yatırım yapılabilir' notunu vermişti. Zaten bu kuruluşların pek çoğu Türkiye-ye yatırım yapıyordu. Alışverişteki fiyatlar zaten bunu gösteriyordu. Ama bu kararla beraber, şimdiye kadar Türkiye-ye girmeyen, giremeyen bir grup yatırımcı daha artık girebilecek."
İki kredi derecelendirme kuruluş tarafından Türkiye'nin notunun "yatırım yapılabilir" seviyeye yükseltilmesinin, 19 yıl sonra bir ilk olduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:
"Nasıl geçtiğimiz günlerde 19 yıldır ilk defa Türkiye'nin IMF-ye borcunu sıfır noktasına indirdiysek, yine 19 yıldan sonra ilk defa iki kuruluş birden Türkiye'nin kredi notunu bu seviyeye çıkarmış oldu. Diyeceksiniz ki bu not, Türkiye'nin hak ettiği bir not mu, değil. Bu hala yeterli değil. Türkiye çok daha yüksek kredi notlarını hak eden bir ülke. Bizim pek çok piyasa notlarımıza baktığınızda, sadece eşiğin hemen üzerinde yatırım yapılabilir seviyede değil, çok daha yukarılardaki seviyeleri hak ettiğimizi düşünüyoruz. Ben hep söylüyorum, biz Türkiye olarak koşacağız. Kuruluşlar da arkamızdan gelecekler."
-"Alternatif mekanizmalar oluşturulana kadar..."-
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kredi derecelendirme kuruluşlarının krizden sonra itibarlarının olumsuz şekilde etkilendiğine dikkati çekerek, "Biz aynı zamanda G-20-de bu kuruluşlara olan bağımlılığın nasıl azaltılabileceğini de çalışıyoruz ama alternatif mekanizmalar oluşturulana kadar da bu kuruluşlarla yaşamak zorundayız, bu da ayrı bir gerçek" şeklinde sözlerini tamamladı.
Muhabir: Ömer Çetres
Yayıncı: Necati Keleş
Kaynak: AA
Fitch'ten sonra Moody's'in de Türkiye'nin kredi notunu "yatırım" seviyesine çıkardığını anımsatan Babacan, bazı kurumsal yatırımcıların, özellikle emeklilik fonları olsun, başka uluslararası yatırım fonları olsun, bunların yatırım için en az iki kredi derecelendirme kuruluşundan "yatırım" seviyesi notu beklediklerine söyledi.
Babacan, şunları kaydetti:
"Yani bir ülkeye girebilmek için, o ülkenin varlıklarına yatırım yapabilmek için en az iki kuruluşun yatırım seviyesinde kredi notu vermesini istiyorlar. Bu niye böyle, çünkü bu krizden çok önceki dönemlerde, bu fonlar kurulurken kendi çalışma kuralları olarak bu kurallar yazılmış ve o kuralların değişmesi de çok kolay olmuyor. Çünkü bunlar uzun vadeli ve emeklilik fonları olduğu için de biraz daha yavaş, kurallarını ve sistemlerini değiştiriyorlar.
Moody-s-in aldığı bu karar, Türkiye'ye şimdiye kadar kendi iç kuralları, kendi iç sebepleriyle yatırım yapamayan yeni bir yatırımcı kitlesini cezbedecektir. Yani Türkiye için bir bakıma en önemli konu bu. Ama bir başka açıdan baktığımızda da bu karar, atılan bu adım, Türkiye'nin krize rağmen, 2008-2009 yılından beri yaşadığımız krize rağmen pek çok alanda uyguladığımız politikaların da bir sonucudur. Türkiye-deki siyasi istikrar, güven ortamı ama bununla beraber uyguladığımız doğru ekonomi politikalarının sonucunda bu karar alınmıştır."
-"Türkiye çok daha yüksek kredi notlarını hak eden bir ülke"-
Babacan, Türkiye'nin krize rağmen kamu borçluluğunu düşüren bir ülke olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Borcumuzun milli gelire oranı, yüzde 46-dan yüzde 36-ya indi. Yine bütçe açığımız oldukça düşük seviyelerde seyrediyor. Üstelik 2011-de yükselmiş olan cari açığımız da 2012 yılında planlanmış, iyi kurgulanmış bir programla yaklaşık 4 puan aşağı çektik. 2012 yılında uyguladığımız politikalar, tüm risk göstergeleri tarihi düşük seviyelere indirdi.
Hazine'nin borçlanma faizleri artık yüzde 5-in altını görmeye başladı.
Aynı zamanda, Türkiye'nin uluslararası borçlanmadaki risk primi ve yine kredi temerrüt takas oranlarına baktığımızda da tarihi düşük seviyeleri görüyoruz. Yani bir bakıma aslında, gerçek yatırımcıları, piyasa oyuncuları, Türkiye-ye çoktan 'yatırım yapılabilir' notunu vermişti. Zaten bu kuruluşların pek çoğu Türkiye-ye yatırım yapıyordu. Alışverişteki fiyatlar zaten bunu gösteriyordu. Ama bu kararla beraber, şimdiye kadar Türkiye-ye girmeyen, giremeyen bir grup yatırımcı daha artık girebilecek."
İki kredi derecelendirme kuruluş tarafından Türkiye'nin notunun "yatırım yapılabilir" seviyeye yükseltilmesinin, 19 yıl sonra bir ilk olduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:
"Nasıl geçtiğimiz günlerde 19 yıldır ilk defa Türkiye'nin IMF-ye borcunu sıfır noktasına indirdiysek, yine 19 yıldan sonra ilk defa iki kuruluş birden Türkiye'nin kredi notunu bu seviyeye çıkarmış oldu. Diyeceksiniz ki bu not, Türkiye'nin hak ettiği bir not mu, değil. Bu hala yeterli değil. Türkiye çok daha yüksek kredi notlarını hak eden bir ülke. Bizim pek çok piyasa notlarımıza baktığınızda, sadece eşiğin hemen üzerinde yatırım yapılabilir seviyede değil, çok daha yukarılardaki seviyeleri hak ettiğimizi düşünüyoruz. Ben hep söylüyorum, biz Türkiye olarak koşacağız. Kuruluşlar da arkamızdan gelecekler."
-"Alternatif mekanizmalar oluşturulana kadar..."-
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kredi derecelendirme kuruluşlarının krizden sonra itibarlarının olumsuz şekilde etkilendiğine dikkati çekerek, "Biz aynı zamanda G-20-de bu kuruluşlara olan bağımlılığın nasıl azaltılabileceğini de çalışıyoruz ama alternatif mekanizmalar oluşturulana kadar da bu kuruluşlarla yaşamak zorundayız, bu da ayrı bir gerçek" şeklinde sözlerini tamamladı.
Muhabir: Ömer Çetres
Yayıncı: Necati Keleş