Hasan Tahsin 94 Yıl Sonra Anıldı
94 yıl önce ilk kurşunu sıkan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin, Konak’taki anıtı başında anıldı.
Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı’nın simge isimleri arasında yer alan İzmir’in düşman işgalinden kurtulmasında öncü olan Hasan Tahsin’i anma töreninde Vali Yardımcısı İbrahim Ballı, CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu, ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) temsilcileri, Türkiye Gazeteciler Sendikası üyeleri, siyasi parti temsilcileri, Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Ortaokulu öğrencileri, sivil toplum örgütleri ve dernek temsilcileri ile vatandaşları katıldı.
Hasan Tahsin için düzenlenen törende verilen mesajlar ise, günümüzde gazeteciliğin geldiği noktayı çarpıcı biçimde gözler önüne serdi.
HASAN TAHSİN TÜRKİYE VE İZMİR’İN ONURU
Konak Meydanı’nda yer alan İlk Kurşun Anıtı önünde düzenlenen anma töreninde söz alan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Misket Dikmen, günün anlam ve önemine değinerek basın özgürlüğünün ortadan kalktığını belirtti.
Hasan Tahsin’in Türkiye ve İzmir’in onuru olduğunu dile getiren Dikmen, şunları kaydetti: “Sıkılan o ilk kurşun, Türk ulusunun özgürlük simgelerinden birisidir. Hasan Tahsin sadece gazetecilerin değil, İzmir’in, İzmirlilerin de onurudur. Aynı inanca sahip birçok gazetecimiz basın özgürlüğüne sıkılan kurşunların hedefi olmuştur. Basın, düşünce ve anlatım özgürlüğüne, toplumun bilgi alma edinme, haber alma hakkına inancın bedelini nice yürekli gazeteci yaşamları ile ödemiştir. Gazetecilere yönelik baskılar, tehditler özgürlük ateşini söndüremez. O ateş için verilen mücadelede de, cesur gazeteciler bir adım bile geri adım atmaz.”
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Misket, günümüzde basın özgürlüğünün kısıtlanarak gazetecilerin özgürlüklerinin elinden alındığına işaret ederek şunları söyledi: “Türkiye ve dünyada basın, ifade özgürlüğü, halkın haber hakkını savunan gazeteciler çeşitli saldırılara maruz kalmaya devam ediyor. Günümüzde gazeteciler, aydınlar cezaevlerine atılarak susturulmaya, sindirilmeye ve ağır ağır öldürülmeye çalışılıyor. Ne hazindir ki, Türkiye tutuklu ve hükümlü gazeteci sayısı bakımından dünya birinciliğini sürdürüyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de bu konuda hakkında en çok dosya bulunan ikinci ülkeyiz. Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında en gerilerde. Türkiye bugün 'Dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi' olarak tanımlanıyor. Öyle bir ülke istiyoruz ki, düşünmek, konuşmak, bilgiyi paylaşmak ve yazmak ceza konusu olmasın. Bu ağır, zorlu mesleki koşullar içinde umutlarımızı yitirmeden, mesleğimizin olmazsa olmazlarından ödün vermeden, ulusça birlik ve beraberlik inancı ile mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Ülkemiz tarihinin işgalle en karanlık ve kurtuluşla en aydınlık günlerinin yaşandığı, ilk ve son kurşunların atıldığı bu meydanda Şehit Gazeteci Hasan Tahsin ve arkadaşlarını onurla anarken, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, vatanımız için şehit olanların anıları önünde saygıyla eğiliyoruz” Tören katılımcıların Tahsin’in anıtına çelenk bırakması ile son buldu.
DUYARSIZLIK TEPKİSİ
Bu arada anma törenine katılan bir grup, belediye başkanı ve valinin anma törenine katılmamasına tepki gösterirken, katılım az olduğu için İzmirlileri eleştirdi.
Grup daha sonra Hasan Tahsin Anıtı önünde toplanarak T.C. yazılı kırmızı şemsiyeler açarak,”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan attı.
Kaynak: İHA
Hasan Tahsin için düzenlenen törende verilen mesajlar ise, günümüzde gazeteciliğin geldiği noktayı çarpıcı biçimde gözler önüne serdi.
HASAN TAHSİN TÜRKİYE VE İZMİR’İN ONURU
Konak Meydanı’nda yer alan İlk Kurşun Anıtı önünde düzenlenen anma töreninde söz alan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Misket Dikmen, günün anlam ve önemine değinerek basın özgürlüğünün ortadan kalktığını belirtti.
Hasan Tahsin’in Türkiye ve İzmir’in onuru olduğunu dile getiren Dikmen, şunları kaydetti: “Sıkılan o ilk kurşun, Türk ulusunun özgürlük simgelerinden birisidir. Hasan Tahsin sadece gazetecilerin değil, İzmir’in, İzmirlilerin de onurudur. Aynı inanca sahip birçok gazetecimiz basın özgürlüğüne sıkılan kurşunların hedefi olmuştur. Basın, düşünce ve anlatım özgürlüğüne, toplumun bilgi alma edinme, haber alma hakkına inancın bedelini nice yürekli gazeteci yaşamları ile ödemiştir. Gazetecilere yönelik baskılar, tehditler özgürlük ateşini söndüremez. O ateş için verilen mücadelede de, cesur gazeteciler bir adım bile geri adım atmaz.”
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Misket, günümüzde basın özgürlüğünün kısıtlanarak gazetecilerin özgürlüklerinin elinden alındığına işaret ederek şunları söyledi: “Türkiye ve dünyada basın, ifade özgürlüğü, halkın haber hakkını savunan gazeteciler çeşitli saldırılara maruz kalmaya devam ediyor. Günümüzde gazeteciler, aydınlar cezaevlerine atılarak susturulmaya, sindirilmeye ve ağır ağır öldürülmeye çalışılıyor. Ne hazindir ki, Türkiye tutuklu ve hükümlü gazeteci sayısı bakımından dünya birinciliğini sürdürüyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de bu konuda hakkında en çok dosya bulunan ikinci ülkeyiz. Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında en gerilerde. Türkiye bugün 'Dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi' olarak tanımlanıyor. Öyle bir ülke istiyoruz ki, düşünmek, konuşmak, bilgiyi paylaşmak ve yazmak ceza konusu olmasın. Bu ağır, zorlu mesleki koşullar içinde umutlarımızı yitirmeden, mesleğimizin olmazsa olmazlarından ödün vermeden, ulusça birlik ve beraberlik inancı ile mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Ülkemiz tarihinin işgalle en karanlık ve kurtuluşla en aydınlık günlerinin yaşandığı, ilk ve son kurşunların atıldığı bu meydanda Şehit Gazeteci Hasan Tahsin ve arkadaşlarını onurla anarken, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, vatanımız için şehit olanların anıları önünde saygıyla eğiliyoruz” Tören katılımcıların Tahsin’in anıtına çelenk bırakması ile son buldu.
DUYARSIZLIK TEPKİSİ
Bu arada anma törenine katılan bir grup, belediye başkanı ve valinin anma törenine katılmamasına tepki gösterirken, katılım az olduğu için İzmirlileri eleştirdi.
Grup daha sonra Hasan Tahsin Anıtı önünde toplanarak T.C. yazılı kırmızı şemsiyeler açarak,”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan attı.