Chp Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Her gün yalan söyleyen adama nasıl güveneceğiz biz.

Şunu sormak isterim, 76 milyonluk Türkiye’yi Abdullah Öcalan’ın ağzına baktırdın, bundan utanmadın mı? Biz güvenmiyoruz, Recep Tayyip Erdoğan’a ve hükümetine güvenmiyoruz” dedi.

Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kimsenin yapılanlardan haberdar olmadığını, milletin kaygılı olduğunu ve ortak paydasından kaygı duyduğunu ifade etti.

Bu kaygıyı gidermenin hükümetin görevi olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu,”Kaygıyı gidermiyor, derinleştiriyorsun. Hiç kimsenin yapılanlardan haberi yok, 5 kişi dışında. AK Parti milletvekillerine soruyorum, ‘gelişmelerden Haberiniz Var Mı? Yapılanlardan Haberiniz Var Mı?’ siz nasıl iktidar milletvekilisiniz, siz neden sesinizi çıkartmıyorsunuz, siz kapıkulu musunuz? Siz neden sesinizi çıkartmıyorsunuz. Kapalı kapılan ardında terör örgütü ile oturacaksınız anayasa görüşmeleri yapacaksınız, TBMM’yi noter gibi göreceksiniz. Bunu asla kabul etmiyoruz. Ülkemizin doğusunda yaşayan yurttaş ile batısında yaşayan yurttaşta kaygılı. Türkiye’de demokrasi eksikliği var. Önce bu ülkenin aydınlarının bunu iyi bilmesi lazım. Sizi susturuyorlar, yazdırmıyorlar, işinizden atıyorlar, attıran kim? Oturuyorsunuz sabahtan akşama CHP’yi eleştiriyorsunuz, biz mi sizin işinize son verdik?” diye konuştu.

HÜKÜMETE 16 MADDELİK SAMİMİYET ÖNERİSİ Hükümete 16 maddelik samimiyet önerilerinde bulunan Kılıçdaroğlu şu ifadelerde bulundu. “Hükümete sesleniyorum; siz demokrasi konusunda samimi misiniz? Barış konusunda, insan hakları konusunda, samimi misiniz? Samimiyseniz benim bazı önerilerim olacak. Bir; özel yetkili mahkemeleri kaldıralım, gelin kaldırın. Sıkıyönetim mahkemesi, DGM, bunları bırakın. Halkıda kandırmaktan vazgeçin atık. Demokrasiyi mi, hukuku mu istiyorsunuz? Gelin DGM’leri özel yetkili mahkemeleri kaldıralım. Özel yetkili mahkemeleri kaldıralım, ama 2006 yılından bu yana verilen mahkemelerin tamamını yeniden görüşülmek üzere doğal mahkemelere verelim. Yeniden yargılama yolu açalım. Bu mahkemeler siyasi otoritenin emrinde olan mahkemeler. Baskı aracı olan mahkemeler, Recep Tayyip Erdoğan’ın sopa olarak kullandığı mahkemeler, adaletsizlik dağıtan mahkemeler. Siyasi emirle karar veren mahkemelerin kararlarını bozmalıyız ve yeniden yargılama yolunu açmalıyız. İkinci önerimiz bu. Üç; milletin seçtiği milletvekillerini hangi gerekçe ile siz hapislerde tutuyorsunuz?. Demokrasi mi istiyorsunuz, barış mı, özgürlük mü istiyorsunuz, açın kapıları o milletvekilleri gelip parlamentoda görev yapsınlar. Dört; uzun tutuklamalar var, her hakimin keyfine bağlı. Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, siyasi partilerin liderleri şikayet ediyor, neden çözülmüyor. Demokrasi, insan haklarına saygı mı istiyorsunuz, getirin değiştirelim. Beş; terör suçunu gelin yeniden tanımlayalım, şiddet olmadığı sürece terörden vazgeçelim. Kalem tutan adam ile elinde silah tutan adamı nasıl aynı kefeye koyarsınız? Yazarı, çizeri, gazetecisi hapiste, terörist diye. Silah elinde olan, o da Recep Tayyip Erdoğan’ın yol arkadaşı, masada oturuyor. Kişi özgürlüğünü güvence altına mı almak istiyorsunuz? Getirin uzun tutukluluk süresini adam gibi yeniden yasal statüye kavuşturalım. Altı; Anayasa’nın 54. Maddesi ‘herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’ der. Gelin bir yürüyüş yapın bakalım neler oluyor. Eğer siz demokrasi mi istiyorsunuz, özgürlük mü, barış mı getirmek istiyorsunuz? Getirin bu yasayı değiştirelim, bırakın millet özgürce konuşun. Demirel ne demişti ‘yürümekle yollar aşınmaz’ demişti. Bırakın millet yürüsün. Yedi; özel yetkileri mahkemeler yüzünden üniversite öğrencileri üniversitelerden atıldı. O anneler babalar çocuklarını üniversiteye hangi umutlarla gönderdiler. Bu ayıba da son vermeniz lazım. Getirin bu ayıba da son verelim. Sekiz; siyasal partiler yasasını getirin değiştirelim. Açıkça söylüyorum, lider cuntasına son verelim diyorum. Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunuyorum, getir siyasi partiler yasasını milletin vekillerini milletin kendisi seçsin. Getirin elinizden tutan mı var? Dokuz; yeni ceza evleri inşasından bahsetti sayın Başbakan; Diyarbakır’da ‘modern bir hapishane yapacağım’ dedi.

Dünyanın hiçbir ülkesinde demokrasi algısı bu kadar gelişmemiş insan görmedim ben. Siz vaat ediyorsunuz ‘sizi hapishaneye atıyorum’ diye oy alıyorsunuz. Bırakın o cezaevlerini, Diyarbakır cezaevini demokrasi ve insan hakları müzesi yapalım. Yetmez, demokrasi bir denizdir. Şu Uludere işi; 34 tane bu ülkenin yurttaşı öldü, üstünü kapatıyorlar. Hangi barıştan söz ediyorsunuz. Çözüm mü? getirelim Uludere Komisyonu’nu her siyasi partiden eşit sayıda milletvekili olsun, katledenleri ortaya çıkartalım. Getirin biz CHP olarak biz varız. Ama sen getiremezsin, sen demokrasiyi içine sindirememişsin hala. Onbir; bir demokrasi hırsızlığı yaşanıyor bizim ülkemizde. Vatandaş A partisine oy veriyor B partisi milletvekili çıkartıyor. Bu hırsızlığa yol açan yüzde 10 seçim barajıdır. Gel şu barajı kaldıralım, ya 5 yapalım, ya 1 yapalım. Oturup terör örgütü mensuplarıyla bunu konuşacağına adam gibi yasayı getir parlamentoda konuşalım. Onüç; herkesin inancına saygı göstereceksin. Herkes nerede ibadet yapmak istiyorsa onun imkanını sağlayacaksın. Ondört; Son zamanlarda bir gizli tanık modası çıktı. Demokrasilerde var mı böyle bir şey? özel hayatın gizliliği diye bir kavram var demokraside, siz bunu darmadağın ettiniz. Tecavüzcü mü? gizli tanık yaptınız, yalancı mi_ gizli tanık yaptınız. Bu demokrasi ayıbıdır. O savcılar da bunların altında kalacaklar, o yargıçlarda b.unların altında kalacaklar. Getir buna son verelim, böyle rezalet mi olur? Onbeş; Nevruz Anadolu’nun geleneksel bayramıdır. Yasakladın sen Nevruzu. Gel bir barış estirelim, bir huzur olsun bu ülkede. Sen istediğin zaman bakanların atlamasın ateşin üzerinden, barış olacaksa gel Nevruz’u da bayram yapalım, bu ülkede herkes bayramı kutlasın. 19 Mayıs’ı, 23 Nisan’ı yasaklayan zihniyetten demokrasi mi beklenir? Kendi ülkesinin tarihine sahip çıkmayan insanlardan demokrasimi beklenir? Onaltı; Sen özgür bir medya mı istiyorsun? Gel altyapısını oluşturalım, yasasını çıkartalım, medya özgür olsun. Senin talimatınla haber yapmasın, senin talimatınla gazetecinin işine son verilmesin. Kendi ayıbını kendisi itiraf etti, ‘falan gazeteciyi satan alan bana geldi, hangi yazarı istiyorsunuz dedi.

Ben de ona falan yazarı önerdim’ diyor. Kendiniz rezil oluyorsun bari bizi dünyaya rezil etme. Medyanın özgürlüğü için yasayı çıkartalım, her siyasi partinin lideri çıkıp ‘medya özgürlüğüne saygı duyacağım, bunun şerefi için söz veriyorum’ diye millete taahhütte bulunsun.” KILIÇDAROĞLU GAZETECİLERİ ELEŞTİRDİ Medyayı 3 maymunu oynamakla suçlayan Kılıçdaroğlu, “Hal böyleyken diyebilirler ki, ‘yeni mi aklınıza geldi?’, ne söylüyorsak söylediğimiz her cümlenin arkasında olduk. Bu söylediklerimle ilgili CHP’nin kanun teklifi vardır. Bizim sözümüz sözdür, biz başkalarının yaptığı bugün söyleyip ertesi gün söylediklerimizden vazgeçmeyiz. Yalancıdan Başbakan olmaz. Biz bunları önerdik, kanun tekliflerimizi verdik, eyleme dönüştürdük. Bütün bunlara rağmen hangi gazeteci ile karşılaşsak ‘efendim CHP’nin çözüm önerileri nedir?’ pes yani. Duymuyorlar bizi, görmüyorlar bizi, 3 maymunları oynamak medya mensuplarına yakışmaz. Bir Allah’ın kulu da kalkıp sormuyor, bu adamın yarım sayfalık çözüm önerilerini gören var mı? Dönüyorlar ‘CHP’nin çözüm önerileri hangisi.’ Bu kadar saçmalığı başka bir ülkede görmedim. ‘Bana güvenin’ diyor Recep Tayyip Erdoğan, her gün yalan söyleyen adama nasıl güveneceğiz biz. Şunu sormak isterim, 76 milyonluk Türkiye’yi Abdullah Öcalan’ın ağzına baktırdın, bundan utanmadın mı? Biz güvenmiyoruz, Recep Tayyip Erdoğan’a ve hükümetine güvenmiyoruz. Oturacak adam gibi konuşacak anlatacak. Şimdi bize medya saldırıyor, ‘CHP neden konuşmuyor?’ Yahu kardeşim 300 milletvekili onlara niye bir şey söylemiyorsunuz? CHP yeri zamanı gelince konuşur. Süreçten kimsenin haberi yok. Milletvekillerinin haberi yok onları bıraktım zaten, bakanların da haberi yok. Geçen birisi söylemiş, ‘’mecliste sıkıldım sadece el kaldırıp indiriyorum’. Önemli bir görev yapıyor, belki kilo da verebilir. El kaldırıp indirdiğiniz yasanın ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, gittiğiniz bölgede vatandaş sormayacak mı size niye el kaldırıp indirdiğinizi? Parlamentoyu bu kadar küçümsemenin, bu kadar aşağılamanın bir milletvekiline yakışır tarafı var mı? Bizim temel kaygımız hayal kırıklığıdır. Hayal kırıklıkları telafisi imkansız sorunlara yol açar” diye konuştu.

Bir gazete kupürünü göstererek AB ile 2004 yılında yapılan müzakere anlaşmasına değinen Kılıçdaroğlu, “Sene 2004; Erdoğan gitti Bürüksel’de müzakerelere başlamak için imza attı geldi sözleşmelere. O dönem sağduyulu ses sadece CHP’den çıktı. Bastı imzayı geldi. Bir gazete, bütün gazeteler böyle de, ‘Avrupa ihtilali” diyor. Erdoğan; ‘bayramınız kutlu olsun’, ‘olağan üstü bir dönüşüm yaptık’, ‘Avrupa’nın yeni yıldızıyız’, ‘Avrupa ihtilali yaptık’, diyor. Peki o rekorlar, ihtilaller ne oldu, ne oldu AB? Derin bir hayal kırıklığı oldu. Sizi uyaran kimdi?, CHP. Biz o zaman söylediğimiz de ‘CHP AB’ye de karşı’ diyorlardı. AB sürecini başlatın bizim liderimiz, rahmetli İnönü. O imzayı atmış, niye karşı çıkalım? Devlet adamlığı zor iştir. Siz imza atıyorsunuz, sizi uyarıyorlar ‘imza atma’ diye, Türkiye’ye geliyorsunuz, sonra bir yazı gönderiyorsunuz ‘ben imza attım ama şuraya karşıyım’ Geçmiş olsun, ‘attığın imzanın gereğini yap’ diyorlar. ‘Rum kesimine Türk limanlarını, havaalanlarını aç’ diyorlar, ‘açmam’ niye imzaladın?” şeklinde konuştu.

Grup salonuna konulan LCD ekranlardan Başbakan ile ilgili bir videoyu partililere izlettiren Kılıçdaroğlu, videonun sonunda ”Kendi kasetini yasaklayan bir Başbakan. Yalancıdan Başbakan olmaz” ifadelerini kullandı .
Kaynak: İHA