Tisk 25. Genel Kurulu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “2014 bütçesine 15 milyar lirayı, eski parayla 15 katrilyon lirayı belediyelere vermek üzere niye koyuyorsunuz? Yerel seçimler var.
Benim vergimle, benim ödediğim vergimle benim aleyhime olacak bir seçim sonucu elde etmek için para koyuyorsunuz oraya” iddiasında bulundu.
Tu¨rkiye İsveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) 25. Genel Kurulu, JW Marriott Otel’de gerçekleşti. Genel Kurul’da TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik açılış konuşmasını yaptı. Ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıc¸darogˆlu, HAK-İŞ Genel Bas¸kanı Mahmut Arslan, TU¨RK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak ve C¸alıs¸ma ve Sosyal Gu¨venlik Bakanı Faruk Çelik konuşma yaptı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yeni anayasaya çalışmalarına değinerek Anayasa'da basın özgürlüğüyle ilgili konuştu.
TBMM’deki bütçe görüşmeleriyle ilgili ise Kılıçdaroğlu, Sayıştay raporlarının Meclis'e gelmediğini söyleyerek, "Geçen yıl gelmesi beklenen 132 Sayıştay raporunun hiçbiri Meclis'e gelmedi. Bu raporlar gelmesin diye yasalar değiştirildi" dedi.
Polisle yapılan incelemenin olağanüstü dönemlere ait bir inceleme olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Kızdığınız holdinglere polis nezaretinde aramalı inceleme yaptırıyorsunuz. Vergi incelemeleri davul zurnayla değil, gizli yapılır” diye konuştu.
Anayasa değişikliklerinin neden gerçekleşmediğini de anlatan Kılıçdaroğlu, "4 siyasi parti 60 maddede uzlaşıyor ama siz başkanlık sistemini getirirseniz daha fazla uzlaşma olmaz” şeklinde konuştu.
Başkanlık sisteminin anayasa değişikliklerini sabote edeceğini belirten Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi talebinin geri çekilmesi isteklerine ise olumsuz cevap aldıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, orta gelir tuzağının aşılmasında, ihracat düzeyinin artışında tek önemli unsurun eğitim olduğunu kaydetti.
“MERKEZ BANKASI’NIN GERÇEK ANLAMDA ÖZERK OLMASI LAZIM”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“1-Merkez Bankası’nın gerçek anlamda özerk olması lazım. Merkez Bankası para politikaları ile ilgili karar alırken, 'Önce gidip Başbakana sorayım' dediği anda bütün dünyadaki itibarını kaybeder. Bağımsız ekonomik kuruluşların siyasi müdahalelere kapalı olması lazım. Buna uygun yasal düzenlemeler yapmak gerekiyor. Kamu İhale Yasası gerçek anlamda kamu kaynaklarının sağlıklı harcandığını gösteren bir yasa pozisyonunda olması, objektif olması lazım. Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB) kesinlikle özerk olması lazım. Vergi denetiminin sıcak siyasetten çok uzak olması lazım.”
Teşvik sisteminin yeniden değişmesi gerektiğini de kaydeden Kılıçdaroğlu, bir ülkenin başbakanının, "Şu kadar buzdolabı üretiyorum" diye övünmemesi gerektiğini belirtti.
Üniversite-sanayici iş birliğine değinen Kılıçdaroğlu, üniversiteleri özgür ve özerk olmayan bir ülkenin bilim üretemeyeceğini söyledi.
CHP lideri, "Üniversite bilim üretmiyorsa kimse kusura bakmasın biz buzdolabı, halı, tekstil üretmeye devam ederiz ve bununla da övünürüz" şeklinde konuştu.
“15 MİLYAR 802 MİLYON 919 BİN TL ÖDENEK”
Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen 2014 yılı bütçesinde, Maliye Bakanlığına, belediyelere verilmek üzere 15 milyar 802 milyon 919 bin TL ödenek konulduğunu ve bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2014 bütçesine 15 milyar lirayı, eski parayla 15 katrilyon lirayı belediyelere vermek üzere niye koyuyorsunuz? Yerel seçimler var. Benim vergimle, benim ödediğim vergimle benim aleyhime olacak bir seçim sonucu elde etmek için para koyuyorsunuz oraya. İnsanda biraz vicdan olur. Hadi ahlakı bir tarafa bıraktık. Böyle bir şey olabilir mi? Öyle bir yere de koymuşlar ki E cetveline, kimse fark etmesin diye. Bunlar doğru değil, ahlaki değil. Biz de her alanda başarıya imza atan çok sayıda insanımız var, romancımız var, tiyatrocumuz, sinemacımız, cerrahımız, bilim insanımız, sinemacımız var, her alanda ama eksik olan bir alanımız var, başarıya imza atan siyasetçimiz çok ama çok az. Yapmamız gereken ilk iş siyasi ahlak yasasını parlamentodan geçirmektir. Bizim siyasetin etik değerleri yok, ahlaki değerleri yok."
“ŞİMDİ SORUN BİR REJİM SORUNUNA DÖNÜŞÜYOR”
Eskiden siyasetçilerin, siyasette rekabet yaptığını ve sadece aralarında bir iktidar mücadelesi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "CHP vardı, Demokrat Parti vardı, ANAP vardı. Aramızda bir rejim sorunu yoktu. Bir iktidar kavgası, bir iktidar mücadelesi vardı. Şimdi sorun, bir rejim sorununa dönüşüyor. Sorunumuz bu. Gelecek güvencemizi, hukukun üstünlüğü üzerine inşa ettiğimiz bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. İşçimiz de işverenimiz de böyle düşünmeli" diye konuştu.
“15 MİLYAR AYIRMADIK”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, konuşmasında Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine cevap verdi. Çelik, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun hükümetin yerel seçimler için bütçeden 15 milyar lira ayırdığı yönündeki eleştirilerine karşılık vererek, "Genel Başkan yerel seçimler için 15 milyar lirayı ayırdığımızı söyledi.
Çok şaşırdım, bahsedilen rakam büyük bir rakamdı. O konuşma yaparken ben Maliye Bakanını aradım. Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.
Yani söz konusu para çok büyük bir para, 3 ay için bunun plan ve bütçesini yapmak imkansız" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun medyanın özgür olmadığı eleştirisine karşılık Çelik, "Geçmişte çok farklıymış gibi davranmayalım, önceden basın çok mu özgürdü?” dedi.
Hür teşebbüsün, demokrasinin olduğu ülkelerde yeşerdiğini vurgulayan Çelik, "Biz özel teşebbüs odaklı kalkınmayı hedefledik. Hür teşebbüs, demokrasinin olduğu ülkelerde yeşerir. Seçim derdi biter, geçim derdi bitmez” diye konuştu.
Seçim ekonomisi uygulamayacaklarını da belirten Çelik, kıdem tazminatı konusuna değinerek, bu fonun diğerleri gibi olmadığını belirtti.
Çelik, "Kıdem tazminatı tasarruf fonu gibi değil, bireysel fondur. Çalışan işçinin adına ödenir, bireysel fon Faruk Çelik adına benim hesabıma yatacak. Bu sistem bu açıdan işçi açısından önemli" ifadelerini kullandı.
Kıdem tazminatı konusunda tartışmaya ve diyaloğa açık olduklarına dikkati çeken Çelik, bu konunun sadece işçi açısından değil, işveren açısından da önemli olduğunu kaydetti.
“TİSK’İN YAKLAŞIK 1 MİLYON 500 BİN İŞVERENLE TEMSİL EDİLECEK BİR MODELİ GERÇEKLEŞTİRMESİ LAZIM”
HAK-İŞ Başkanı Arslan da Genel Kurul'un hayırlı olmasını dileyerek, HAK-İŞ olarak TİSK ile atılan adımları önemsediklerini ve yapılan çalışmaları daha da ilerletmek durumunda olduklarını vurguladı. Arslan, HAK-İŞ olarak TİSK ile ilgili çalışmalarda gördükleri eksiği ise şöyle ifade etti:
“Türkiye’nin ekonomik sosyal politikaları konusunda, endüstri ilişkiler sistemimizin geliştirilmesi ve çağdaş bir yere taşınması konusunda mevzuat değişiklikleri konusunda, hemen hemen işçi ve işveren örgütlerinin olması gereken farklı yerde durmasını esas kabul edersek ciddi bir ayrılığımız yok. Sorun TİSK’in temsil ettiği işverenler üyesi olduğu işverenlerin ötesinde Türkiye’de çok büyük işveren kesimi olduğunu ve bunların TİSK bünyesinde temsil edilmesini hukuken netlemek mümkün olmasa bile fiili olarak bunun nasıl gerçekleştiği konusunda uzlaşılması gerekiyor. Benim HAK-İŞ olarak isteğim şu: TİSK’in yaklaşık 1 milyon 500 bin işverenimizle temsil edilecek bir modeli gerçekleştirmesi lazım” dedi.
Kaynak: İHA
Tu¨rkiye İsveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) 25. Genel Kurulu, JW Marriott Otel’de gerçekleşti. Genel Kurul’da TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik açılış konuşmasını yaptı. Ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıc¸darogˆlu, HAK-İŞ Genel Bas¸kanı Mahmut Arslan, TU¨RK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak ve C¸alıs¸ma ve Sosyal Gu¨venlik Bakanı Faruk Çelik konuşma yaptı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yeni anayasaya çalışmalarına değinerek Anayasa'da basın özgürlüğüyle ilgili konuştu.
TBMM’deki bütçe görüşmeleriyle ilgili ise Kılıçdaroğlu, Sayıştay raporlarının Meclis'e gelmediğini söyleyerek, "Geçen yıl gelmesi beklenen 132 Sayıştay raporunun hiçbiri Meclis'e gelmedi. Bu raporlar gelmesin diye yasalar değiştirildi" dedi.
Polisle yapılan incelemenin olağanüstü dönemlere ait bir inceleme olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Kızdığınız holdinglere polis nezaretinde aramalı inceleme yaptırıyorsunuz. Vergi incelemeleri davul zurnayla değil, gizli yapılır” diye konuştu.
Anayasa değişikliklerinin neden gerçekleşmediğini de anlatan Kılıçdaroğlu, "4 siyasi parti 60 maddede uzlaşıyor ama siz başkanlık sistemini getirirseniz daha fazla uzlaşma olmaz” şeklinde konuştu.
Başkanlık sisteminin anayasa değişikliklerini sabote edeceğini belirten Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi talebinin geri çekilmesi isteklerine ise olumsuz cevap aldıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, orta gelir tuzağının aşılmasında, ihracat düzeyinin artışında tek önemli unsurun eğitim olduğunu kaydetti.
“MERKEZ BANKASI’NIN GERÇEK ANLAMDA ÖZERK OLMASI LAZIM”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“1-Merkez Bankası’nın gerçek anlamda özerk olması lazım. Merkez Bankası para politikaları ile ilgili karar alırken, 'Önce gidip Başbakana sorayım' dediği anda bütün dünyadaki itibarını kaybeder. Bağımsız ekonomik kuruluşların siyasi müdahalelere kapalı olması lazım. Buna uygun yasal düzenlemeler yapmak gerekiyor. Kamu İhale Yasası gerçek anlamda kamu kaynaklarının sağlıklı harcandığını gösteren bir yasa pozisyonunda olması, objektif olması lazım. Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB) kesinlikle özerk olması lazım. Vergi denetiminin sıcak siyasetten çok uzak olması lazım.”
Teşvik sisteminin yeniden değişmesi gerektiğini de kaydeden Kılıçdaroğlu, bir ülkenin başbakanının, "Şu kadar buzdolabı üretiyorum" diye övünmemesi gerektiğini belirtti.
Üniversite-sanayici iş birliğine değinen Kılıçdaroğlu, üniversiteleri özgür ve özerk olmayan bir ülkenin bilim üretemeyeceğini söyledi.
CHP lideri, "Üniversite bilim üretmiyorsa kimse kusura bakmasın biz buzdolabı, halı, tekstil üretmeye devam ederiz ve bununla da övünürüz" şeklinde konuştu.
“15 MİLYAR 802 MİLYON 919 BİN TL ÖDENEK”
Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen 2014 yılı bütçesinde, Maliye Bakanlığına, belediyelere verilmek üzere 15 milyar 802 milyon 919 bin TL ödenek konulduğunu ve bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2014 bütçesine 15 milyar lirayı, eski parayla 15 katrilyon lirayı belediyelere vermek üzere niye koyuyorsunuz? Yerel seçimler var. Benim vergimle, benim ödediğim vergimle benim aleyhime olacak bir seçim sonucu elde etmek için para koyuyorsunuz oraya. İnsanda biraz vicdan olur. Hadi ahlakı bir tarafa bıraktık. Böyle bir şey olabilir mi? Öyle bir yere de koymuşlar ki E cetveline, kimse fark etmesin diye. Bunlar doğru değil, ahlaki değil. Biz de her alanda başarıya imza atan çok sayıda insanımız var, romancımız var, tiyatrocumuz, sinemacımız, cerrahımız, bilim insanımız, sinemacımız var, her alanda ama eksik olan bir alanımız var, başarıya imza atan siyasetçimiz çok ama çok az. Yapmamız gereken ilk iş siyasi ahlak yasasını parlamentodan geçirmektir. Bizim siyasetin etik değerleri yok, ahlaki değerleri yok."
“ŞİMDİ SORUN BİR REJİM SORUNUNA DÖNÜŞÜYOR”
Eskiden siyasetçilerin, siyasette rekabet yaptığını ve sadece aralarında bir iktidar mücadelesi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "CHP vardı, Demokrat Parti vardı, ANAP vardı. Aramızda bir rejim sorunu yoktu. Bir iktidar kavgası, bir iktidar mücadelesi vardı. Şimdi sorun, bir rejim sorununa dönüşüyor. Sorunumuz bu. Gelecek güvencemizi, hukukun üstünlüğü üzerine inşa ettiğimiz bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. İşçimiz de işverenimiz de böyle düşünmeli" diye konuştu.
“15 MİLYAR AYIRMADIK”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, konuşmasında Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine cevap verdi. Çelik, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun hükümetin yerel seçimler için bütçeden 15 milyar lira ayırdığı yönündeki eleştirilerine karşılık vererek, "Genel Başkan yerel seçimler için 15 milyar lirayı ayırdığımızı söyledi.
Çok şaşırdım, bahsedilen rakam büyük bir rakamdı. O konuşma yaparken ben Maliye Bakanını aradım. Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.
Yani söz konusu para çok büyük bir para, 3 ay için bunun plan ve bütçesini yapmak imkansız" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun medyanın özgür olmadığı eleştirisine karşılık Çelik, "Geçmişte çok farklıymış gibi davranmayalım, önceden basın çok mu özgürdü?” dedi.
Hür teşebbüsün, demokrasinin olduğu ülkelerde yeşerdiğini vurgulayan Çelik, "Biz özel teşebbüs odaklı kalkınmayı hedefledik. Hür teşebbüs, demokrasinin olduğu ülkelerde yeşerir. Seçim derdi biter, geçim derdi bitmez” diye konuştu.
Seçim ekonomisi uygulamayacaklarını da belirten Çelik, kıdem tazminatı konusuna değinerek, bu fonun diğerleri gibi olmadığını belirtti.
Çelik, "Kıdem tazminatı tasarruf fonu gibi değil, bireysel fondur. Çalışan işçinin adına ödenir, bireysel fon Faruk Çelik adına benim hesabıma yatacak. Bu sistem bu açıdan işçi açısından önemli" ifadelerini kullandı.
Kıdem tazminatı konusunda tartışmaya ve diyaloğa açık olduklarına dikkati çeken Çelik, bu konunun sadece işçi açısından değil, işveren açısından da önemli olduğunu kaydetti.
“TİSK’İN YAKLAŞIK 1 MİLYON 500 BİN İŞVERENLE TEMSİL EDİLECEK BİR MODELİ GERÇEKLEŞTİRMESİ LAZIM”
HAK-İŞ Başkanı Arslan da Genel Kurul'un hayırlı olmasını dileyerek, HAK-İŞ olarak TİSK ile atılan adımları önemsediklerini ve yapılan çalışmaları daha da ilerletmek durumunda olduklarını vurguladı. Arslan, HAK-İŞ olarak TİSK ile ilgili çalışmalarda gördükleri eksiği ise şöyle ifade etti:
“Türkiye’nin ekonomik sosyal politikaları konusunda, endüstri ilişkiler sistemimizin geliştirilmesi ve çağdaş bir yere taşınması konusunda mevzuat değişiklikleri konusunda, hemen hemen işçi ve işveren örgütlerinin olması gereken farklı yerde durmasını esas kabul edersek ciddi bir ayrılığımız yok. Sorun TİSK’in temsil ettiği işverenler üyesi olduğu işverenlerin ötesinde Türkiye’de çok büyük işveren kesimi olduğunu ve bunların TİSK bünyesinde temsil edilmesini hukuken netlemek mümkün olmasa bile fiili olarak bunun nasıl gerçekleştiği konusunda uzlaşılması gerekiyor. Benim HAK-İŞ olarak isteğim şu: TİSK’in yaklaşık 1 milyon 500 bin işverenimizle temsil edilecek bir modeli gerçekleştirmesi lazım” dedi.