Chp Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Soruları Yanıtladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Ben sorunun çözümüne yönelik, hükümetin kafasında oluşmuş net bir stratejinin olduğuna inanmıyorum'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Çin'e giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Paris'te 3 kadının öldürülmesi olayının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, olayı dikkatle izlediklerini belirterek, ''Sonuçta olayın aydınlığa kavuşturulmasını hep beraber bekliyoruz. Bu konuda asıl görev Fransız hükümetine düşmektedir. Olayın olduğu yer Fransız istihbaratının, polisinin sürekli gözetim altında tuttuğu bir yer olduğu biliniyor. O nedenle önümüzdeki süreçte bu olayın aydınlığa kavuşacağına inanıyorum'' dedi.
''Süreci etkiler mi-'' sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Önce olayın gerekçelerini bilmek gerekiyor. Bir infaz olduğu belli ama hangi gerekçe ile yapıldı bunun ortaya çıkması gerek. Süreç kendi içinde gelişmeli, bir yerde bir cinayet oldu, infaz oldu. Dolayısıyla süreç aksadı diye bakmak doğru değil. Süreç kendi içinde, eğer hükümetin böyle bir kararlılığı varsa, kendi içinde yürümeli'' diye konuştu.
''Sizin kredi açıklamanızdan sonra Başbakan'ın bir çıkışı oldu. Aranızda terminolojik bir polemik çıktı'' denmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Benim yaptığım açıklamadan sonra, Sayın Başbakan'ın tavrı doğrusunu isterseniz bende de şaşkınlık yarattı. Türkiye'nin en temel sorununu çözme konusunda, anamuhalefet partisinin olaya olumlu yaklaşımına olumsuz tepki vermek, aslında sorunu çözmemek gibi bir iradeyi dolaylı yoldan ortaya koymak anlamına geliyor. Ben öyle yorumluyorum. O nedenle süreci büyük bir dikkatle takip edeceğiz'' değerlendirmesinde bulundu.
Her toplumun yaşadığı sorunlardan kurtulması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu sorunlar bazen dar bir alanı, bazen ülkenin genelini ilgilendiriyor. Ama sorun kronikleştikçe yayıldığı alan ülke sınırlarını aşabiliyor. 30 yıldır bir sorun çözülemiyorsa bu sorunun çözümü konusunda, herkesin sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. CHP olarak biz bu sorumluluğun bilincinde hareket ediyoruz. Sorunun çözülmesine katkı vermek istiyoruz, eğer çözülecekse 'niye çözüyorsunuz-' diye tepki göstermenin hiç bir anlamı yok. Kendi insanınızı seviyorsanız, bu ülkede herkesin barış, huzur içinde yaşamasını istersiniz. Bizim beklentimiz ve talebimiz bu. 'Biz bu ülkeye barışı getireceğiz' derlerse biz bundan mutluluk duyarız.''
''Hüseyin Çelik, somut gelişme olmadan CHP'ye bilgi verilmeyeceğini söyledi'' denmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Bilgi verip, vermemek onların takdirinde olan bir şey. Biz illa 'gelin bize bilgi verin' diye bir talebimizde yok zaten. Söylemimiz şu, 'Eğer siz bu sorunun çözümü için CHP'den katkı bekliyorsanız, gelişmeleri sağlıklı işleyen demokrasilerde anamuhalefet partilerine bilgi verilir, sizde gelin bilgi verin'. Dolayısıyla o gelişmelerden bizim de bilgimiz olsun. Bize bilgi vermeleri şart değil, parlamentoya da verebilirler. Biz oradan da bilgileniriz. Bütün mesele şu, siz sorunun çözümünde, gerçekten de bir toplumsal uzlaşma arıyor musunuz, aramıyor musunuz- Benim gördüğüm, bizim çıkışımıza karşılık, hükümetin bir toplumsal uzlaşma aramadığı, böyle bir niyetinin olmadığı şeklinde. Çok farklı tepkiler geldi. Sayın Başbakan'ın tepkisi ile AKP'deki diğer sözcüler arasında da çok fark var. Ben sorunun çözümüne yönelik, hükümetin kafasında oluşmuş net bir stratejinin olduğuna inanmıyorum. Eğer öyle bir strateji olsaydı, bu herhalde bir şekliyle daha net ortaya konurdu.''
''Süreçten umutlu musunuz-'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Bu sorunu çözeceğiz herhalde bir gün'' yanıtını verdi.
''2013 olabilir mi-'' denilmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Yakın olduğuna ihtimal vermiyorum. Nedeni de hükümetin elinde bu konuda bir strateji yok'' dedi.
Kılıçdaroğlu, ''Selahattin Demirtaş, sizin çıkışınızı çok cesur bulduğunu söyledi.
'Görüşme trafiği CHP'ye de açık olmalı' demişti. Bu yönde talep gelirse nasıl karşılarsınız'' sorusuna, ''Biz o sürecin içinde olmak istemeyiz. O süreç bizim dışımızda bir süreç, onu yapan hükümet'' şeklinde yanıt verdi.
-''Millete hesabını veremeyeceğin angajmana girmeyeceksin''-
''CHP tam olarak neye kredi açıyor ve ne kadar-'' sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Hükümet, 'sorunu çözeceğim' diyor. Eğer sorunu çözeceksen, biz bundan memnunluk duyarız. Bunu ifade ettik, hükümete kredi açarken de 4 koşul ileri sürdük. O koşullar, millete hesabını veremeyeceğin angajmana girmeyeceksin, samimi olacaksınız, kişisel beklentiler olmayacak ve anamuhalefet partisine veya parlamentoya bilgi vereceksiniz. Bunları söyledik, bunları yaptığı takdirde, elbette ki o görüşmelerden bizim anlayışımıza uygun bir çözüm yakalanmışsa ona destek vereceğiz, odur. Ama boyutları belli olmayan görüşmelerin, içeriği belli olmayan bir konuda bizim kalkıp da yüzde 100 her konuda size destek vereceğiz, dememiz doğru değil.''
Angajmandan neyi kastettiğinin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, halkın duyarlılığını kastettiğini bildirdi.
-''Aziz Nesin olsa ona çok güzel bir yanıt verirdi''-
''Başbakan'ın Fransa Cumhurbaşkanı'na bir çağrısı oldu, 'teröristle ne görüşüyorsun açıkla' diye bunu nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Valla Aziz Nesin olsa ona çok güzel bir yanıt verirdi. Kalkıyorsunuz, 'niye onunla konuştun' diyorsunuz. E sormaz mı yarın o 'sen kiminle konuşuyorsun' diye sormayacık mı- Ağzınızdan çıkanı, eyleminizin ne olduğunu düşünerek konuşacaksınız. Bir eylemde bulunmuşsunuz, görüşmeler sürdürüyorsunuz, öbür tarafa diyorsunuz ki 'niye görüşüyorsunuz'. 'E sen niye görüşüyorsun' diye sorarsa, ne yanıt verecek Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Komedi yani'' yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine yaptığı açıklamalara yönelik partide farklı sesler olmadığını bildirdi.
Kılıçdaroğlu, ''Bu olayın 30 yıldır silahla çözülmediğini herkes biliyor, kabul ediyor. O zaman bizim sorunun çözümüne yönelik farklı düşünceler oluşturmamız, yol haritaları belirlememiz gerekiyor. Biz bu yüzden toplumsal uzlaşmadan bahsediyoruz'' diye konuştu.
''Ahmet Türk, görüşmeden sonra, Öcalan'ın talepleri olarak bazı formüller açıkladı.
Bunlardan bir tanesi barış konseyi kurulması, sonra hakikatleri araştırma komisyonundan söz etti. Bu öneriler sizin gündeme getirdiğiniz önerilerle örtüşür görünüyor. Bu örtüşme nasıl bir sonuç yaratır'' sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Bizim görüşümüz, sorunun çözümünde zeminin parlamento olduğudur. Dolayısıyla bu görüşü kim paylaşırsa seviniriz. Bizim sorunun çözümünde bir yol haritamız var, ona uygun bir strateji belirlememiz gerekiyor. O önerimizi daha önce Sayın Başbakan'a götürdük, ifade ettik, kamuoyuyla paylaştık. Ama hayata geçme olanağı olmadı'' dedi.
Kılıçdaroğlu, toplumsal uzlaşmanın, oy çokluğu ile bir sorunun çözülmesi demek olmadığını ifade ederek, ''Sizden 3 kişi, bizden 3 kişi. Geldik yan yana neyi çözeceğiz. Ben merak ediyorum, neyi konuşacaklar- Toplumsal uzlaşma bu sorunun çözümünde kilit sözcüktür'' değerlendirmesinde bulundu.
''Bundan İmralı sürecine desteğinizi devam ettirmiyor musunuz, diye anlamak mı lazım-'' denmesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''Çözümün ne olduğunu bilmiyoruz ki'' yanıtını verdi. ''Bir temas başladı en azından'' denmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''O temas yeni başlamadı ki. Bana söyler misiniz bu temas kaç kez oldu. Kaç kez mektuplaşıldı, kaç görüşme yapıldı. Hepsi neyle sonuçlandı, fiyaskoyla'' cevabını verdi.
''Zonguldak'taki maden kazası ve sonrasında yaşanılanların'' hatırlatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Normal demokrasilerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji Bakanının koltuklarından ayrılması lazımdı. Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, en az 6 kez o patlamanın olduğu maden ocağında 'burada uygun çalışma koşulları yoktur' diye tutanak tutuldu. Her seferinde bakanın önüne kondu o tutanaklar ama 'siz çalışmanıza devam edin' dendi. İşçiler yaşamını yitirdi, hesabını kim verecek-'' diye konuştu.
İzmir'de bekçilik yapan kardeşinin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Aman bu işi hiç sormayın, çalışıyor adamcağız emekli zaten'' dedi.
Muhabir: Barış Gündoğan
Yayıncı: Selçuk Aval
Kaynak: AA
Paris'te 3 kadının öldürülmesi olayının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, olayı dikkatle izlediklerini belirterek, ''Sonuçta olayın aydınlığa kavuşturulmasını hep beraber bekliyoruz. Bu konuda asıl görev Fransız hükümetine düşmektedir. Olayın olduğu yer Fransız istihbaratının, polisinin sürekli gözetim altında tuttuğu bir yer olduğu biliniyor. O nedenle önümüzdeki süreçte bu olayın aydınlığa kavuşacağına inanıyorum'' dedi.
''Süreci etkiler mi-'' sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Önce olayın gerekçelerini bilmek gerekiyor. Bir infaz olduğu belli ama hangi gerekçe ile yapıldı bunun ortaya çıkması gerek. Süreç kendi içinde gelişmeli, bir yerde bir cinayet oldu, infaz oldu. Dolayısıyla süreç aksadı diye bakmak doğru değil. Süreç kendi içinde, eğer hükümetin böyle bir kararlılığı varsa, kendi içinde yürümeli'' diye konuştu.
''Sizin kredi açıklamanızdan sonra Başbakan'ın bir çıkışı oldu. Aranızda terminolojik bir polemik çıktı'' denmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Benim yaptığım açıklamadan sonra, Sayın Başbakan'ın tavrı doğrusunu isterseniz bende de şaşkınlık yarattı. Türkiye'nin en temel sorununu çözme konusunda, anamuhalefet partisinin olaya olumlu yaklaşımına olumsuz tepki vermek, aslında sorunu çözmemek gibi bir iradeyi dolaylı yoldan ortaya koymak anlamına geliyor. Ben öyle yorumluyorum. O nedenle süreci büyük bir dikkatle takip edeceğiz'' değerlendirmesinde bulundu.
Her toplumun yaşadığı sorunlardan kurtulması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu sorunlar bazen dar bir alanı, bazen ülkenin genelini ilgilendiriyor. Ama sorun kronikleştikçe yayıldığı alan ülke sınırlarını aşabiliyor. 30 yıldır bir sorun çözülemiyorsa bu sorunun çözümü konusunda, herkesin sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. CHP olarak biz bu sorumluluğun bilincinde hareket ediyoruz. Sorunun çözülmesine katkı vermek istiyoruz, eğer çözülecekse 'niye çözüyorsunuz-' diye tepki göstermenin hiç bir anlamı yok. Kendi insanınızı seviyorsanız, bu ülkede herkesin barış, huzur içinde yaşamasını istersiniz. Bizim beklentimiz ve talebimiz bu. 'Biz bu ülkeye barışı getireceğiz' derlerse biz bundan mutluluk duyarız.''
''Hüseyin Çelik, somut gelişme olmadan CHP'ye bilgi verilmeyeceğini söyledi'' denmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Bilgi verip, vermemek onların takdirinde olan bir şey. Biz illa 'gelin bize bilgi verin' diye bir talebimizde yok zaten. Söylemimiz şu, 'Eğer siz bu sorunun çözümü için CHP'den katkı bekliyorsanız, gelişmeleri sağlıklı işleyen demokrasilerde anamuhalefet partilerine bilgi verilir, sizde gelin bilgi verin'. Dolayısıyla o gelişmelerden bizim de bilgimiz olsun. Bize bilgi vermeleri şart değil, parlamentoya da verebilirler. Biz oradan da bilgileniriz. Bütün mesele şu, siz sorunun çözümünde, gerçekten de bir toplumsal uzlaşma arıyor musunuz, aramıyor musunuz- Benim gördüğüm, bizim çıkışımıza karşılık, hükümetin bir toplumsal uzlaşma aramadığı, böyle bir niyetinin olmadığı şeklinde. Çok farklı tepkiler geldi. Sayın Başbakan'ın tepkisi ile AKP'deki diğer sözcüler arasında da çok fark var. Ben sorunun çözümüne yönelik, hükümetin kafasında oluşmuş net bir stratejinin olduğuna inanmıyorum. Eğer öyle bir strateji olsaydı, bu herhalde bir şekliyle daha net ortaya konurdu.''
''Süreçten umutlu musunuz-'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Bu sorunu çözeceğiz herhalde bir gün'' yanıtını verdi.
''2013 olabilir mi-'' denilmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Yakın olduğuna ihtimal vermiyorum. Nedeni de hükümetin elinde bu konuda bir strateji yok'' dedi.
Kılıçdaroğlu, ''Selahattin Demirtaş, sizin çıkışınızı çok cesur bulduğunu söyledi.
'Görüşme trafiği CHP'ye de açık olmalı' demişti. Bu yönde talep gelirse nasıl karşılarsınız'' sorusuna, ''Biz o sürecin içinde olmak istemeyiz. O süreç bizim dışımızda bir süreç, onu yapan hükümet'' şeklinde yanıt verdi.
-''Millete hesabını veremeyeceğin angajmana girmeyeceksin''-
''CHP tam olarak neye kredi açıyor ve ne kadar-'' sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Hükümet, 'sorunu çözeceğim' diyor. Eğer sorunu çözeceksen, biz bundan memnunluk duyarız. Bunu ifade ettik, hükümete kredi açarken de 4 koşul ileri sürdük. O koşullar, millete hesabını veremeyeceğin angajmana girmeyeceksin, samimi olacaksınız, kişisel beklentiler olmayacak ve anamuhalefet partisine veya parlamentoya bilgi vereceksiniz. Bunları söyledik, bunları yaptığı takdirde, elbette ki o görüşmelerden bizim anlayışımıza uygun bir çözüm yakalanmışsa ona destek vereceğiz, odur. Ama boyutları belli olmayan görüşmelerin, içeriği belli olmayan bir konuda bizim kalkıp da yüzde 100 her konuda size destek vereceğiz, dememiz doğru değil.''
Angajmandan neyi kastettiğinin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, halkın duyarlılığını kastettiğini bildirdi.
-''Aziz Nesin olsa ona çok güzel bir yanıt verirdi''-
''Başbakan'ın Fransa Cumhurbaşkanı'na bir çağrısı oldu, 'teröristle ne görüşüyorsun açıkla' diye bunu nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Valla Aziz Nesin olsa ona çok güzel bir yanıt verirdi. Kalkıyorsunuz, 'niye onunla konuştun' diyorsunuz. E sormaz mı yarın o 'sen kiminle konuşuyorsun' diye sormayacık mı- Ağzınızdan çıkanı, eyleminizin ne olduğunu düşünerek konuşacaksınız. Bir eylemde bulunmuşsunuz, görüşmeler sürdürüyorsunuz, öbür tarafa diyorsunuz ki 'niye görüşüyorsunuz'. 'E sen niye görüşüyorsun' diye sorarsa, ne yanıt verecek Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Komedi yani'' yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine yaptığı açıklamalara yönelik partide farklı sesler olmadığını bildirdi.
Kılıçdaroğlu, ''Bu olayın 30 yıldır silahla çözülmediğini herkes biliyor, kabul ediyor. O zaman bizim sorunun çözümüne yönelik farklı düşünceler oluşturmamız, yol haritaları belirlememiz gerekiyor. Biz bu yüzden toplumsal uzlaşmadan bahsediyoruz'' diye konuştu.
''Ahmet Türk, görüşmeden sonra, Öcalan'ın talepleri olarak bazı formüller açıkladı.
Bunlardan bir tanesi barış konseyi kurulması, sonra hakikatleri araştırma komisyonundan söz etti. Bu öneriler sizin gündeme getirdiğiniz önerilerle örtüşür görünüyor. Bu örtüşme nasıl bir sonuç yaratır'' sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Bizim görüşümüz, sorunun çözümünde zeminin parlamento olduğudur. Dolayısıyla bu görüşü kim paylaşırsa seviniriz. Bizim sorunun çözümünde bir yol haritamız var, ona uygun bir strateji belirlememiz gerekiyor. O önerimizi daha önce Sayın Başbakan'a götürdük, ifade ettik, kamuoyuyla paylaştık. Ama hayata geçme olanağı olmadı'' dedi.
Kılıçdaroğlu, toplumsal uzlaşmanın, oy çokluğu ile bir sorunun çözülmesi demek olmadığını ifade ederek, ''Sizden 3 kişi, bizden 3 kişi. Geldik yan yana neyi çözeceğiz. Ben merak ediyorum, neyi konuşacaklar- Toplumsal uzlaşma bu sorunun çözümünde kilit sözcüktür'' değerlendirmesinde bulundu.
''Bundan İmralı sürecine desteğinizi devam ettirmiyor musunuz, diye anlamak mı lazım-'' denmesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''Çözümün ne olduğunu bilmiyoruz ki'' yanıtını verdi. ''Bir temas başladı en azından'' denmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''O temas yeni başlamadı ki. Bana söyler misiniz bu temas kaç kez oldu. Kaç kez mektuplaşıldı, kaç görüşme yapıldı. Hepsi neyle sonuçlandı, fiyaskoyla'' cevabını verdi.
''Zonguldak'taki maden kazası ve sonrasında yaşanılanların'' hatırlatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Normal demokrasilerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji Bakanının koltuklarından ayrılması lazımdı. Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, en az 6 kez o patlamanın olduğu maden ocağında 'burada uygun çalışma koşulları yoktur' diye tutanak tutuldu. Her seferinde bakanın önüne kondu o tutanaklar ama 'siz çalışmanıza devam edin' dendi. İşçiler yaşamını yitirdi, hesabını kim verecek-'' diye konuştu.
İzmir'de bekçilik yapan kardeşinin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Aman bu işi hiç sormayın, çalışıyor adamcağız emekli zaten'' dedi.
Muhabir: Barış Gündoğan
Yayıncı: Selçuk Aval