Kılıçdaroğlu'dan Gündeme İlişkin Değerlendirmeler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ülkeyi kan gölüne döndüren birisini, hangi ülkenin insanları cumhurbaşkanı yapacak ki.
Halkına doğruları söylemeyen, kendi çıkarı için ülkenin çıkarlarını göz ardı eden bir kişi bu ülkede nasıl cumhurbaşkanı olur" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Habertürk Televizyonu'nun canlı yayınına katılarak, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Başbakanın, cumhurbaşkanlığına aday olduğu takdirde kazanıp kazanamayacağı yönündeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Ülkeyi kan gölüne döndüren birisini, hangi ülkenin insanları cumhurbaşkanı yapacak ki. Halkına doğruları söylemeyen, kendi çıkarı için ülkenin çıkarlarını göz ardı eden bir kişi bu ülkede nasıl cumhurbaşkanı olur" diye konuştu.
Eğitimli, bilgili, kültürlü bir kadının Türkiye'de cumhurbaşkanı olmasını tercih ettiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şu anda bir adayları olmadığını söyledi.
Seçim anketleriyle ilgili görüşü sorulan Kılıçdaroğlu, "Bizim AK Parti gibi sürekli anket yapma şansımız yok. Yani bizim Hazine'den aldığımız para bellidir, onu nasıl harcadığımız bellidir. Dolayısıyla o kadar olağanüstü bir paramız söz konusu değil. Ama bütün anketlerden şu veya bu şekilde yararlanmaya çalışıyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "İmam hatipleri terörist çıkmadığı için mi kapattınız" ve "Bunlar Kur'an-ı Kerim'den kaçarlar" sözleriyle ilgili olarak şunları kaydetti: "Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı olmak istiyor. Cumhurbaşkanı olacağını kamuoyuna deklare eden birisi, okul bahçesinde öğrencileri topladığı zaman ayrışmayı mı yapar toplumda, yoksa onların kucaklaşmasına yol açan söylemlerde mi bulunur? Oturdu oraya kalktı imam hatip dışındaki öğrencileri suçladı. 'Bunlar terörist mi yetiştiriyordu?' Her okuldan terörist çıkabilir. Nitekim imam hatipten de çıkmış. Niye böyle bir ayrım yapma ihtiyacı duyuyor Sayın Başbakan? İmam hatipte okuyanlar da bizim çocuklarımız. Eğer bilgi toplumu olursak dünyada çok daha saygın bir konumumuz olur. Bilgi toplumu olmanın yolu eğitimden, sevgiden, hoşgörüden geçiyor, bunları anlatır. Ama siz toplumda fay hatları yaratıp o küçük çocukların beynini başka şekilde yıkıyorsunuz. Sonra bu kişi kalkıyor, 'ben cumhurbaşkanı olacağım' diyor. Allah korusun. Cumhurbaşkanı olursa bu ülkenin başına ne gelir, doğrusunu isterseniz ben de merak ediyorum." "TEK AMACI BÜTÜN İNANÇLARI, KENDİ ÇIKARLARI İÇİN İSTİSMAR ETMEK" "Hiçbir kitaptan kaçmadıklarını" ifade eden Kılıçdaroğlu, "İfade, tırnak içinde söylüyorum aşağılık bir ifadedir. Neden? Hiçbir ülkede bir başbakan kendi insanlarına dönüp onların kutsal bildikleri kitap ne ise 'Siz bundan kaçıyorsunuz' diye bir ifade kullanamaz" dedi.
"Onun tek amacı var. Bütün inançları, bütün değerleri kendi çıkarları için istismar etmek" diye devam eden Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: "Tıpkı Neşet Ertaş'ın cenaze törenini istismar ettiği gibi. Musalla taşına yaslanmış ahkam kesiyor. İmam orada, namazı kılacağız, kıldık namazı, defnedeceğiz. Hayır efendim, bir de konuşma yapacak. Hiç böyle bir olaya tanık olmadım ben hayatım boyunca. İlk kez oluyor böyle bir olay. Neden? 'Neşet Ertaş'ın toplumda yarattığı sevgiyi ben nasıl istismar edip oya dönüştürebilirim' diye. Neşet Ertaş'ın naaşının başında, orayı miting alanına dönüştürüp orayı istismar etmeniz hangi ahlakla, inançla bağdaşır? Ertaş, toplumun ortak paydasıdır, herkesin sevdiği biridir." "O YARGIÇLARIN ÇOCUKLARI UTANACAK" Kılıçdaroğlu, Balyoz Davası kararlarının hakkaniyete uygun olmadığını savundu. Darbeye karşı olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Ama bir insanı yargılayacaksan hukukun üstünlüğü kavramı içinde yargılayacaksın. Özel mahkemeler olmaz. Özel mahkemeler, iktidarın emrinde olan mahkemedir" diye konuştu.
Davada Hilmi Özkök'ün ve Aytaç Yalman'ın tanık olarak ifade vermemesine, sanık ailelerinin kırgın olmalarına da katıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Ben şundan çok eminim. Balyoz davasına bakan mahkemede görevli yargıçlar, Türk hukuk tarihine kara bir sayfa armağan ettiler. O yargıçların çocukları hiçbir zaman -benim babam Silivri'de görev yapmıştı- demeyecektir, diyemeyecektir. Çünkü utanacaktır. Bu kadar ağır bir mirası kendi çocuklarına bıraktılar. Hukuk bir vicdan işidir. Vicdan kabul etmezse sizin kararınızın hiçbir geçerliliği yoktur. Adnan Menderes'in idamı. Mahkeme yok muydu? Vardı. Bu toplumun vicdanı kabul etti mi? Etmedi. Adına üniversite kuruldu, adına havaalanı yaptık. Çünkü o yargı, o yargılama sistemi doğru değildi, özel yargıydı. Şimdiki de özel yargı. Deniz Gezmiş ve arkadaşları bir adam mı öldürdüler? Hayır. İdam edildiler. Toplumun vicdanı kabul etti mi? Hayır, kabul etmedi. Her zaman anıyorlar. Hepsinin, özel mahkemelerde yargılananların, onurunun iade edilmesi lazım." "DEVRAN DÖNECEK, BAŞBAKAN'A BUNUN HESABINI BİRİSİ SORACAK" Türkiye'nin özgürlükçü bir anayasaya sahip olması gerektiğini, anayasa çalışmalarına da samimi katkı verdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, 'Anayasa değişirse her şey değişecekmiş' gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını, bunun doğru olmadığını, darbe yasalarının da değişmesi gerektiğini kaydetti.
MİT Müsteşarı ile ilgili yasanın apar topar çıktığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Hiçbir demokraside devletin müsteşar yardımcısı, terör örgütü ile bir masaya oturmaz. Oturursa suçtur. Hukuk bunu öngörür. Eğer altında bir de hakem devletin imzaladığı anlaşmalar varsa bu da ikinci bir suçtur. Çünkü siz bu olayı artık uluslararası bir alana taşıyorsunuz demektir. O açıdan baktığınız zaman Sayın Başbakan 'yargılama bana ulaşacak' diyor. Sayın Başbakan bunun hesabını verecek zaten. Şimdi ulaşamadılar, güçlü olduğu için. Yarın devran dönecek, birisi bunun hesabını soracak. 'Sen bu anlaşmayı nasıl yaptın' diye soracaklar ona. Göreceksiniz, o zaman da vatana ihanetle yargılanacak bunlar" ifadelerini kullandı. SURİYE POLİTİKASI Hükümetin Suriye konusunda "bataklığa saplandığını" söyleyen Kılıçdaroğlu, "Hükümete Suriye konusunda öneriler sunduk. Ancak hükümet bu önerileri dikkate almadı, başbakanın Ortadoğu'da ağırlığı kalmadı" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun BBC'ye verdiği röportajın hatırlatılarak, "Suriye'de güvenli bölge oluşturulması için savaş riskinin göze alınabileceğini ima ediyor röportajda, olay nereye doğru gidiyor" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Sayın Davutoğlu artık uluslararası mizah konusu. Nereye giderseniz gidin. Suriye konusunda gideceksiniz BM'de Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı orayı ağlama duvarına çevirecek, itibar görmeyecek. Sayın Davutoğlu, Suriye'ye savaş mı açacakmış? Bir ara 'Çin'i ve Rusya'yı bizim izole etmemiz gerekir' diye de bir laf etmişti" yanıtını verdi. TERÖR OLAYLARI "Askerleri taşıyorsanız, yerini ve zamanını karşı taraf bildiği içindir ki ateş ediyordur. Konuşlanmıştır, demek ki bilgi alıyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Nedir bu, bir istihbarat zafiyeti var demektir. Her şey meydanda zaten. Bir devriye aracı gezerken, bir yere mayın konmuş o farklı bir şeydir. Ama askerlerin ne zaman taşınacağı bellidir" ifadelerini kullandı .
Kaynak: İHA
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Habertürk Televizyonu'nun canlı yayınına katılarak, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Başbakanın, cumhurbaşkanlığına aday olduğu takdirde kazanıp kazanamayacağı yönündeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Ülkeyi kan gölüne döndüren birisini, hangi ülkenin insanları cumhurbaşkanı yapacak ki. Halkına doğruları söylemeyen, kendi çıkarı için ülkenin çıkarlarını göz ardı eden bir kişi bu ülkede nasıl cumhurbaşkanı olur" diye konuştu.
Eğitimli, bilgili, kültürlü bir kadının Türkiye'de cumhurbaşkanı olmasını tercih ettiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şu anda bir adayları olmadığını söyledi.
Seçim anketleriyle ilgili görüşü sorulan Kılıçdaroğlu, "Bizim AK Parti gibi sürekli anket yapma şansımız yok. Yani bizim Hazine'den aldığımız para bellidir, onu nasıl harcadığımız bellidir. Dolayısıyla o kadar olağanüstü bir paramız söz konusu değil. Ama bütün anketlerden şu veya bu şekilde yararlanmaya çalışıyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "İmam hatipleri terörist çıkmadığı için mi kapattınız" ve "Bunlar Kur'an-ı Kerim'den kaçarlar" sözleriyle ilgili olarak şunları kaydetti: "Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı olmak istiyor. Cumhurbaşkanı olacağını kamuoyuna deklare eden birisi, okul bahçesinde öğrencileri topladığı zaman ayrışmayı mı yapar toplumda, yoksa onların kucaklaşmasına yol açan söylemlerde mi bulunur? Oturdu oraya kalktı imam hatip dışındaki öğrencileri suçladı. 'Bunlar terörist mi yetiştiriyordu?' Her okuldan terörist çıkabilir. Nitekim imam hatipten de çıkmış. Niye böyle bir ayrım yapma ihtiyacı duyuyor Sayın Başbakan? İmam hatipte okuyanlar da bizim çocuklarımız. Eğer bilgi toplumu olursak dünyada çok daha saygın bir konumumuz olur. Bilgi toplumu olmanın yolu eğitimden, sevgiden, hoşgörüden geçiyor, bunları anlatır. Ama siz toplumda fay hatları yaratıp o küçük çocukların beynini başka şekilde yıkıyorsunuz. Sonra bu kişi kalkıyor, 'ben cumhurbaşkanı olacağım' diyor. Allah korusun. Cumhurbaşkanı olursa bu ülkenin başına ne gelir, doğrusunu isterseniz ben de merak ediyorum." "TEK AMACI BÜTÜN İNANÇLARI, KENDİ ÇIKARLARI İÇİN İSTİSMAR ETMEK" "Hiçbir kitaptan kaçmadıklarını" ifade eden Kılıçdaroğlu, "İfade, tırnak içinde söylüyorum aşağılık bir ifadedir. Neden? Hiçbir ülkede bir başbakan kendi insanlarına dönüp onların kutsal bildikleri kitap ne ise 'Siz bundan kaçıyorsunuz' diye bir ifade kullanamaz" dedi.
"Onun tek amacı var. Bütün inançları, bütün değerleri kendi çıkarları için istismar etmek" diye devam eden Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: "Tıpkı Neşet Ertaş'ın cenaze törenini istismar ettiği gibi. Musalla taşına yaslanmış ahkam kesiyor. İmam orada, namazı kılacağız, kıldık namazı, defnedeceğiz. Hayır efendim, bir de konuşma yapacak. Hiç böyle bir olaya tanık olmadım ben hayatım boyunca. İlk kez oluyor böyle bir olay. Neden? 'Neşet Ertaş'ın toplumda yarattığı sevgiyi ben nasıl istismar edip oya dönüştürebilirim' diye. Neşet Ertaş'ın naaşının başında, orayı miting alanına dönüştürüp orayı istismar etmeniz hangi ahlakla, inançla bağdaşır? Ertaş, toplumun ortak paydasıdır, herkesin sevdiği biridir." "O YARGIÇLARIN ÇOCUKLARI UTANACAK" Kılıçdaroğlu, Balyoz Davası kararlarının hakkaniyete uygun olmadığını savundu. Darbeye karşı olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Ama bir insanı yargılayacaksan hukukun üstünlüğü kavramı içinde yargılayacaksın. Özel mahkemeler olmaz. Özel mahkemeler, iktidarın emrinde olan mahkemedir" diye konuştu.
Davada Hilmi Özkök'ün ve Aytaç Yalman'ın tanık olarak ifade vermemesine, sanık ailelerinin kırgın olmalarına da katıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Ben şundan çok eminim. Balyoz davasına bakan mahkemede görevli yargıçlar, Türk hukuk tarihine kara bir sayfa armağan ettiler. O yargıçların çocukları hiçbir zaman -benim babam Silivri'de görev yapmıştı- demeyecektir, diyemeyecektir. Çünkü utanacaktır. Bu kadar ağır bir mirası kendi çocuklarına bıraktılar. Hukuk bir vicdan işidir. Vicdan kabul etmezse sizin kararınızın hiçbir geçerliliği yoktur. Adnan Menderes'in idamı. Mahkeme yok muydu? Vardı. Bu toplumun vicdanı kabul etti mi? Etmedi. Adına üniversite kuruldu, adına havaalanı yaptık. Çünkü o yargı, o yargılama sistemi doğru değildi, özel yargıydı. Şimdiki de özel yargı. Deniz Gezmiş ve arkadaşları bir adam mı öldürdüler? Hayır. İdam edildiler. Toplumun vicdanı kabul etti mi? Hayır, kabul etmedi. Her zaman anıyorlar. Hepsinin, özel mahkemelerde yargılananların, onurunun iade edilmesi lazım." "DEVRAN DÖNECEK, BAŞBAKAN'A BUNUN HESABINI BİRİSİ SORACAK" Türkiye'nin özgürlükçü bir anayasaya sahip olması gerektiğini, anayasa çalışmalarına da samimi katkı verdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, 'Anayasa değişirse her şey değişecekmiş' gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını, bunun doğru olmadığını, darbe yasalarının da değişmesi gerektiğini kaydetti.
MİT Müsteşarı ile ilgili yasanın apar topar çıktığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Hiçbir demokraside devletin müsteşar yardımcısı, terör örgütü ile bir masaya oturmaz. Oturursa suçtur. Hukuk bunu öngörür. Eğer altında bir de hakem devletin imzaladığı anlaşmalar varsa bu da ikinci bir suçtur. Çünkü siz bu olayı artık uluslararası bir alana taşıyorsunuz demektir. O açıdan baktığınız zaman Sayın Başbakan 'yargılama bana ulaşacak' diyor. Sayın Başbakan bunun hesabını verecek zaten. Şimdi ulaşamadılar, güçlü olduğu için. Yarın devran dönecek, birisi bunun hesabını soracak. 'Sen bu anlaşmayı nasıl yaptın' diye soracaklar ona. Göreceksiniz, o zaman da vatana ihanetle yargılanacak bunlar" ifadelerini kullandı. SURİYE POLİTİKASI Hükümetin Suriye konusunda "bataklığa saplandığını" söyleyen Kılıçdaroğlu, "Hükümete Suriye konusunda öneriler sunduk. Ancak hükümet bu önerileri dikkate almadı, başbakanın Ortadoğu'da ağırlığı kalmadı" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun BBC'ye verdiği röportajın hatırlatılarak, "Suriye'de güvenli bölge oluşturulması için savaş riskinin göze alınabileceğini ima ediyor röportajda, olay nereye doğru gidiyor" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Sayın Davutoğlu artık uluslararası mizah konusu. Nereye giderseniz gidin. Suriye konusunda gideceksiniz BM'de Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı orayı ağlama duvarına çevirecek, itibar görmeyecek. Sayın Davutoğlu, Suriye'ye savaş mı açacakmış? Bir ara 'Çin'i ve Rusya'yı bizim izole etmemiz gerekir' diye de bir laf etmişti" yanıtını verdi. TERÖR OLAYLARI "Askerleri taşıyorsanız, yerini ve zamanını karşı taraf bildiği içindir ki ateş ediyordur. Konuşlanmıştır, demek ki bilgi alıyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Nedir bu, bir istihbarat zafiyeti var demektir. Her şey meydanda zaten. Bir devriye aracı gezerken, bir yere mayın konmuş o farklı bir şeydir. Ama askerlerin ne zaman taşınacağı bellidir" ifadelerini kullandı .