Tbmm Başkanı Çiçek: Bugün bu kanı dökenler, Cahiliye Devri insanlarından daha cani, vahşi, hunhar yaratıklardır'
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''Bırakın 21. yüzyılda, haklar, özgürlükler çağında, Cahiliye Devri'nde bile belirli aylarda kan dökülmezdi. Bugün bu kanı dökenler, Cahiliye Devri insanlarından daha cani, vahşi, hunhar yaratıklardır'' dedi.
Çiçek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki bakım ve koruma altındaki çocuklar ile huzurevlerinde kalan yaşlılara, TBMM'de iftar verdi.
Çiçek, eşi Gülten Çiçek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara ile yaşlı ve çocukları kapıda karşılayarak, tek tek tokalaştı.
Yemeğin ardından konuşan Çiçek, yemekte, çok güzel bir tablonun bulunduğunu dile getirdi. Çiçek, ''Küçücük yavrularımız, gençlerimiz, ülkeye hizmet etmiş büyüklerimiz var. Aslında burada Türkiye var demektir. Çocuklarımız umutlarımızdır. Gençlerimiz dinamizmi, bugünü; büyüklerimiz de geçmişi, tecrübeyi temsil ediyor. Eğer tecrübe, dinamizmi, umudu birleştirirsek -ki birleştiriyoruz- Türkiye'nin geleceği bugünden daha iyi olacak. Bütün çabamız, gayretimiz, gelecek ile bugün arasında doğru köprüyü kurmaktır. Bu köprünün sağlam ayakları bugün buradadır'' diye konuştu.
Çiçek, eğer bir ülkede, huzur, barış isteniliyorsa öncelikle büyüklere saygının öğrenilmesi gerektiğini vurguladı.
Gençlerin de bir milletin en dinamik unsurunu oluşturduğuna işaret eden Çiçek, Türkiye'nin gelecek yıllarda dünyanın önde gelen bir kaç ülkesinden birisi olmasının teminatının, genç nüfusu olduğunu vurguladı. Çiçek, çocukları, gençleri iyi yetiştirmek, geleceğe iyi hazırlamak gerektiğine dikkati çekti.
TBMM Başkanı Çiçek, bulundukları coğrafyanın, zorlukları, sıkıntıları olduğunu belirterek, ''Üzerinde yaşanılan toprağın ne mübarek bir toprak, vatan olduğunun farkında olabilirsek, bu toprağı bize vatan yapanların ne büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalarak bizi bugünlere getirdiğinin farkında olabilirsek, bu duygu, düşünceyi, şuuru çocuklarımıza, gençlerimize verebilirsek, Türkiye'nin geleceği çok parlak, aydınlık olacaktır'' diye konuştu.
Zaten böyle olması nedeniyle Türkiye'nin önüne, her dönemde farklı bazı engellerin, sıkıntıların çıkarıldığını vurgulayan Çiçek, milletin önemli bir kısmının, bu tuzaklara, oyunlara düşmediğini, bu çatışmaların içerisine girmediğini, başkalarının telkin etmeye çalıştığı yanlış yollara itibar etmediğini söyledi.
-''Karlı çıkanlar, bu tezgahı kuranlardır''-
Çiçek, milletin çok büyük bölümünün, kültürü, tecrübesi, sağduyusuyla bir ve beraber, dayanışma içinde olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Zaten içinden geçtiğimiz bu güzel atmosfer, manevi iklim, mübarek Ramazan, kardeşliğimizin, dostluğumuzun, dayanışmamızın, birlik şuurumuzun en kuvvetli olduğu, zirveye çıktığı bir iklim, aydır. Bu coğrafyada inşa ettiğimiz medeniyet de bir Ramazan medeniyetidir. İnşallah bunlara sahip çıkacağız. Bize kurulmak istenen tuzaklara düşmeyeceğiz. Maalesef düşenlerimiz var. Bunları bilmemiz lazım ki bunlar dış mihraklıdır. Bunların arkasında planlar, projeler var. Bu tuzaklara, projelere itibar ederek bu hatalı yollara girmiş olanlar var. Mübarek Ramazan ayında, Cenab-ı Hak'tan temenni ediyoruz ki bu oyunlara bu insanlar gelmesin. Bir an önce girdikleri yanlış yoldan dönsünler, gelsinler bu ülkede birlik ve beraberliği, kardeşliği daha kalıcı kılalım, daha güvenli kılalım. Birbirimize dostça, kardeşçe sarılalım.
Geçen verdiğim iftara da bir şehit cenazesinden sonra katıldım. Bugünkü iftara da bir başka şehit cenazesinden geliyoruz. Akan kan bizim kanımız, yakılan can bizim canımız. Karlı çıkan, 16-17 yaşında dağlara çıkarılıp kandırılan insanlar değil; onların aileleri de değil, onların da yüreği yanıyor. Karlı çıkanlar, bu tezgahı kuranlardır. Biz bu tezgahı kuranlarla geçmişten beri bir mücadele içindeyiz. Eskiden bu insanlar ordularıyla yurdumuzu işgal etmeye çalıştılar. Şimdi kandırılmış insanlarla Türkiye'de kan dökmeye, can yakmaya, hayırlı, mübarek günde kan akıtmaya devam ediyorlar. Bırakın 21. yüzyılda, haklar, özgürlükler çağında, Cahiliye Devri'nde bile belirli aylarda kan dökülmezdi. Bugün bu kanı dökenler, Cahiliye Devri insanlarından daha cani, vahşi, hunhar yaratıklardır. Bunları görmemiz, anlamamız lazım. Gençlerimizi, çocuklarımızı iyi yetiştirebilirsek bu tuzaklara düşmeyecekler, düşmemeleri lazım. O zaman bu ülkede herkese yetecek iş, aş var.''
-''Amacımız, her ferdin mutlu olması''-
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de Meclis'te iftar yapmanın farklı olduğunu ifade ederek, ''Çünkü burası, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dediğimiz, milletin nabzı, kalbinin attığı, milletin sesi, nefesi olan bir yer'' dedi.
Şahin, Ramazan'ın sadece aç, susuz kalmak olmadığını, güzel huyları çoğaltıp, kötü olanlardan vazgeçme imkanı sağladığını dile getirdi.
Ailelerinin, dünyanın en büyük, güçlü ve zengin ailesi olduğunu belirten Şahin, ''Bir taraftan bilgeliği, hayat tecrübesiyle ak saçlı ninelerimiz, teyzelerimiz, ağabeylerimiz ailemizin en kıymetli mensupları. Diğer taraftan gençlerimizin heyecanı, enerjisi var, çocuklarımızın masumiyeti, gelecek vizyonu var. Böyle bir ailenin mensubu olmak, emanetine sahip olmak bizim için her yönden çok kutsal. Amacımız, bu ailedeki her ferdin çok mutlu ve huzurlu olması'' diye konuştu.
Muhabir: Meltem Yılmaz
Yayıncı: Sefa Salantur
Kaynak: AA
Çiçek, eşi Gülten Çiçek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara ile yaşlı ve çocukları kapıda karşılayarak, tek tek tokalaştı.
Yemeğin ardından konuşan Çiçek, yemekte, çok güzel bir tablonun bulunduğunu dile getirdi. Çiçek, ''Küçücük yavrularımız, gençlerimiz, ülkeye hizmet etmiş büyüklerimiz var. Aslında burada Türkiye var demektir. Çocuklarımız umutlarımızdır. Gençlerimiz dinamizmi, bugünü; büyüklerimiz de geçmişi, tecrübeyi temsil ediyor. Eğer tecrübe, dinamizmi, umudu birleştirirsek -ki birleştiriyoruz- Türkiye'nin geleceği bugünden daha iyi olacak. Bütün çabamız, gayretimiz, gelecek ile bugün arasında doğru köprüyü kurmaktır. Bu köprünün sağlam ayakları bugün buradadır'' diye konuştu.
Çiçek, eğer bir ülkede, huzur, barış isteniliyorsa öncelikle büyüklere saygının öğrenilmesi gerektiğini vurguladı.
Gençlerin de bir milletin en dinamik unsurunu oluşturduğuna işaret eden Çiçek, Türkiye'nin gelecek yıllarda dünyanın önde gelen bir kaç ülkesinden birisi olmasının teminatının, genç nüfusu olduğunu vurguladı. Çiçek, çocukları, gençleri iyi yetiştirmek, geleceğe iyi hazırlamak gerektiğine dikkati çekti.
TBMM Başkanı Çiçek, bulundukları coğrafyanın, zorlukları, sıkıntıları olduğunu belirterek, ''Üzerinde yaşanılan toprağın ne mübarek bir toprak, vatan olduğunun farkında olabilirsek, bu toprağı bize vatan yapanların ne büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalarak bizi bugünlere getirdiğinin farkında olabilirsek, bu duygu, düşünceyi, şuuru çocuklarımıza, gençlerimize verebilirsek, Türkiye'nin geleceği çok parlak, aydınlık olacaktır'' diye konuştu.
Zaten böyle olması nedeniyle Türkiye'nin önüne, her dönemde farklı bazı engellerin, sıkıntıların çıkarıldığını vurgulayan Çiçek, milletin önemli bir kısmının, bu tuzaklara, oyunlara düşmediğini, bu çatışmaların içerisine girmediğini, başkalarının telkin etmeye çalıştığı yanlış yollara itibar etmediğini söyledi.
-''Karlı çıkanlar, bu tezgahı kuranlardır''-
Çiçek, milletin çok büyük bölümünün, kültürü, tecrübesi, sağduyusuyla bir ve beraber, dayanışma içinde olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Zaten içinden geçtiğimiz bu güzel atmosfer, manevi iklim, mübarek Ramazan, kardeşliğimizin, dostluğumuzun, dayanışmamızın, birlik şuurumuzun en kuvvetli olduğu, zirveye çıktığı bir iklim, aydır. Bu coğrafyada inşa ettiğimiz medeniyet de bir Ramazan medeniyetidir. İnşallah bunlara sahip çıkacağız. Bize kurulmak istenen tuzaklara düşmeyeceğiz. Maalesef düşenlerimiz var. Bunları bilmemiz lazım ki bunlar dış mihraklıdır. Bunların arkasında planlar, projeler var. Bu tuzaklara, projelere itibar ederek bu hatalı yollara girmiş olanlar var. Mübarek Ramazan ayında, Cenab-ı Hak'tan temenni ediyoruz ki bu oyunlara bu insanlar gelmesin. Bir an önce girdikleri yanlış yoldan dönsünler, gelsinler bu ülkede birlik ve beraberliği, kardeşliği daha kalıcı kılalım, daha güvenli kılalım. Birbirimize dostça, kardeşçe sarılalım.
Geçen verdiğim iftara da bir şehit cenazesinden sonra katıldım. Bugünkü iftara da bir başka şehit cenazesinden geliyoruz. Akan kan bizim kanımız, yakılan can bizim canımız. Karlı çıkan, 16-17 yaşında dağlara çıkarılıp kandırılan insanlar değil; onların aileleri de değil, onların da yüreği yanıyor. Karlı çıkanlar, bu tezgahı kuranlardır. Biz bu tezgahı kuranlarla geçmişten beri bir mücadele içindeyiz. Eskiden bu insanlar ordularıyla yurdumuzu işgal etmeye çalıştılar. Şimdi kandırılmış insanlarla Türkiye'de kan dökmeye, can yakmaya, hayırlı, mübarek günde kan akıtmaya devam ediyorlar. Bırakın 21. yüzyılda, haklar, özgürlükler çağında, Cahiliye Devri'nde bile belirli aylarda kan dökülmezdi. Bugün bu kanı dökenler, Cahiliye Devri insanlarından daha cani, vahşi, hunhar yaratıklardır. Bunları görmemiz, anlamamız lazım. Gençlerimizi, çocuklarımızı iyi yetiştirebilirsek bu tuzaklara düşmeyecekler, düşmemeleri lazım. O zaman bu ülkede herkese yetecek iş, aş var.''
-''Amacımız, her ferdin mutlu olması''-
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de Meclis'te iftar yapmanın farklı olduğunu ifade ederek, ''Çünkü burası, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dediğimiz, milletin nabzı, kalbinin attığı, milletin sesi, nefesi olan bir yer'' dedi.
Şahin, Ramazan'ın sadece aç, susuz kalmak olmadığını, güzel huyları çoğaltıp, kötü olanlardan vazgeçme imkanı sağladığını dile getirdi.
Ailelerinin, dünyanın en büyük, güçlü ve zengin ailesi olduğunu belirten Şahin, ''Bir taraftan bilgeliği, hayat tecrübesiyle ak saçlı ninelerimiz, teyzelerimiz, ağabeylerimiz ailemizin en kıymetli mensupları. Diğer taraftan gençlerimizin heyecanı, enerjisi var, çocuklarımızın masumiyeti, gelecek vizyonu var. Böyle bir ailenin mensubu olmak, emanetine sahip olmak bizim için her yönden çok kutsal. Amacımız, bu ailedeki her ferdin çok mutlu ve huzurlu olması'' diye konuştu.
Muhabir: Meltem Yılmaz
Yayıncı: Sefa Salantur