AB’den Suriye’ye Yeni Yaptırımlar
Avrupa Birliği dışişleri bakanları başta Suriye olmak üzere çeşitli uluslararası konuları görüşmek üzere bugün Belçika’nın başkenti Brüksel’de bir araya geldi.
Suriye’ye yeni yaptırımların tartışıldığı ve Afrika’daki gelişmelerin görüşüldüğü toplantı öncesi basına konuşan liderlerden AB dönem başkanı Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu, Suriye konusunda Arap Birliği’nin önemini vurgulayarak “Biliyorsunuz ki her zaman bu bölgesel organizasyonu destekledik ve onlar durumun aslını öğrenmek için en iyi durumdalar. Bu yüzden onları en baştan beri destekliyoruz. Suriye hükümetine daha fazla yaptırım uygulamalıyız. Yaptırımı siyasi baskıyla birlikte kullanarak görmek istediğimiz değişimi sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt de “Güvenlik Konseyi bariz bir şekilde tıkandı. Gözlemcilerin görev süresini 30 gün arttırmak iyi oldu ve bundan sonrasına bakacağız. Bundan başka Rusya ve Çin’in (BM Güvenlik Konseyi’ndeki) tasarıyı veto etmesi, bu yaklaşımın şu anda hayati bir önem taşımadığını gösteriyor. Bu yaklaşım, bir dereceye kadar kendi seyrinde ilerliyor. İnsani durum, göz ardı edilmemeli. Orada acı çeken çok fazla insan var. Yönetim düşecek. Dikkatimizi o günden sonrasına yoğunlaştırmalıyız, çünkü o gün gelecek” ifadelerini kullandı.
Suriye’ye baskı uygulamayı devam ettirmenin ve Esad’ın Suriye’nin geleceği için çekilmesinin önemine inanmanın altını çizen AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Catherine Ashton, “Esad, Suriye halkının geleceğini göz önüne almalı. Suriye için en uygun seçeneğin demokrasi ve özgürlük olduğuna inanıyoruz. Muhalif gruplara daha yakın çalışmaları ve geçiş için bir platform sağlamaları için tekrar sesleniyoruz. Herkesin şiddetin bitmesi için aynı mesajları uyumlu bir çaba içerisinde vermesi gerekiyor” dedi.
Lüksemburg Dışişleri ve Göç Bakanı Jean Asselborn ise “Suriye uçuş şirketinin Avrupa’ya inmesini ve Avrupalı şirketlerin Suriye’ye inmesini yasaklayacağız. Bunu biz yapabiliriz ve bence bu, şiddeti durdurmak için siyasi olarak Güvenlik Konseyi’nde önemli” ifadelerini kullandı.
Esad yönetimine daha fazla yaptırım uygulayacakları için mutlu olduğunu belirten İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague de “Sınırlara doğru gidenlere insani yardım için adım atmalıyız ve Suriye muhalefetine Esad sonrası duruma hazırlanmaları için daha fazla pratik yardım vermeliyiz. Ayrıca AB dışındaki ülkeleri, Esad yönetimine daha fazla ciddi ve etkili yaptırım uygulamaları yönünde cesaretlendirmeliyiz” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, toplantı sonrası yaptığı açıklamada bakanların yaptırımlar konusunda uzlaştığını belirterek “Geçiş hükümetiyle alakalı konuları görüştük çünkü durum öyle bir halde ki birilerinin Esad’dan görevi devralacak geçiş hükümetini oluşturmaya çalışması gerekiyor. Genel olarak bu yönetimin devrilmesi için çabalarımızın devamında mutabıkız. Şimdiye kadar 20 bin kişi öldü. Oradaki insani durumu düşünmek lazım. Orada hava 40 derece, artık elektrik yok, su yok, ne kötü bir durum” şeklinde konuştu.
Toplantıda 26 kişiye daha malvarlıkları dondurularak seyahat yasağı uygulandığı ve 3 şirketin de AB şirketleriyle iş yapmasının yasaklandığı belirtildi. Ayrıca AB hükümetlerine, Suriye’ye silah ya da yasaklanmış diğer ekipmanları taşıdığından şüphelendikleri uçaklar ve gemiler için arama zorunluluğu verildi.
Mültecilerin Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkelere kaçmalarına nasıl yardım edileceğini de tartışan AB ülkelerinden Güney Kıbrıs Rum yönetimi, nüfusunun dörtte birine tekabül eden 200 bine yakın mülteciyi almak için planlarını masaya koydu .
Kaynak: İHA
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt de “Güvenlik Konseyi bariz bir şekilde tıkandı. Gözlemcilerin görev süresini 30 gün arttırmak iyi oldu ve bundan sonrasına bakacağız. Bundan başka Rusya ve Çin’in (BM Güvenlik Konseyi’ndeki) tasarıyı veto etmesi, bu yaklaşımın şu anda hayati bir önem taşımadığını gösteriyor. Bu yaklaşım, bir dereceye kadar kendi seyrinde ilerliyor. İnsani durum, göz ardı edilmemeli. Orada acı çeken çok fazla insan var. Yönetim düşecek. Dikkatimizi o günden sonrasına yoğunlaştırmalıyız, çünkü o gün gelecek” ifadelerini kullandı.
Suriye’ye baskı uygulamayı devam ettirmenin ve Esad’ın Suriye’nin geleceği için çekilmesinin önemine inanmanın altını çizen AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Catherine Ashton, “Esad, Suriye halkının geleceğini göz önüne almalı. Suriye için en uygun seçeneğin demokrasi ve özgürlük olduğuna inanıyoruz. Muhalif gruplara daha yakın çalışmaları ve geçiş için bir platform sağlamaları için tekrar sesleniyoruz. Herkesin şiddetin bitmesi için aynı mesajları uyumlu bir çaba içerisinde vermesi gerekiyor” dedi.
Lüksemburg Dışişleri ve Göç Bakanı Jean Asselborn ise “Suriye uçuş şirketinin Avrupa’ya inmesini ve Avrupalı şirketlerin Suriye’ye inmesini yasaklayacağız. Bunu biz yapabiliriz ve bence bu, şiddeti durdurmak için siyasi olarak Güvenlik Konseyi’nde önemli” ifadelerini kullandı.
Esad yönetimine daha fazla yaptırım uygulayacakları için mutlu olduğunu belirten İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague de “Sınırlara doğru gidenlere insani yardım için adım atmalıyız ve Suriye muhalefetine Esad sonrası duruma hazırlanmaları için daha fazla pratik yardım vermeliyiz. Ayrıca AB dışındaki ülkeleri, Esad yönetimine daha fazla ciddi ve etkili yaptırım uygulamaları yönünde cesaretlendirmeliyiz” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, toplantı sonrası yaptığı açıklamada bakanların yaptırımlar konusunda uzlaştığını belirterek “Geçiş hükümetiyle alakalı konuları görüştük çünkü durum öyle bir halde ki birilerinin Esad’dan görevi devralacak geçiş hükümetini oluşturmaya çalışması gerekiyor. Genel olarak bu yönetimin devrilmesi için çabalarımızın devamında mutabıkız. Şimdiye kadar 20 bin kişi öldü. Oradaki insani durumu düşünmek lazım. Orada hava 40 derece, artık elektrik yok, su yok, ne kötü bir durum” şeklinde konuştu.
Toplantıda 26 kişiye daha malvarlıkları dondurularak seyahat yasağı uygulandığı ve 3 şirketin de AB şirketleriyle iş yapmasının yasaklandığı belirtildi. Ayrıca AB hükümetlerine, Suriye’ye silah ya da yasaklanmış diğer ekipmanları taşıdığından şüphelendikleri uçaklar ve gemiler için arama zorunluluğu verildi.
Mültecilerin Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkelere kaçmalarına nasıl yardım edileceğini de tartışan AB ülkelerinden Güney Kıbrıs Rum yönetimi, nüfusunun dörtte birine tekabül eden 200 bine yakın mülteciyi almak için planlarını masaya koydu .