AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun süt konusundaki eleştirilerine cevap verdiği konuşmasında, Kılıçdaroğlu'nun muhalefet şeklini eleştirdi.
Erdoğan, "Çocukların eline taş verip askere, polise taş attırmak çocukların eline molotof tutuşturup dersaneye, yurda, hatta belediye otobüsüne saldırtmak, o çocukların arkasına sığınıp siyaset yapmak nasıl bir vicdansızlıksa, sütün arkasına sığınıp siyat yapmak da o kadar vicdansızlıktır. Çünkü biri gidiyor Doğu'da, Güneydoğu'da o masum çocukların arkasına sığınıp siyaset yapıyor bunlar da gidiyor 7 milyon 200 bin kişinin sütünün arkasından siyaset yapıyor" diye konuştu.
Partisi'nin AK Parti Genel Merkezi'ndeki Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katılan Başbakan Tayyip Erdoğan, konuşmasının büyük bir bölümünde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi. AK Parti'nin 60 ildeki kongrelerini tamamladığını ve kongrelerin büyük bir coşkuyla gerçekleştirdiğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "AK Parti her alanda olduğu gibi ilk kongrelerinde de farkını ortaya koymuştur" dedi.
Birçok şehirdeki il kongrelerini stadyumlarda yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "14 Ağustos 2001’de yola hangi duygularla çıktıysak, bugün de aynı duygularla, hatta daha fazla coşku, azimle yollardayiz. Allah nazardan saklasın, maşallah diyorum. Bu manzarayı ciddi şekilde kıskanalar var. Kendi partilerinin il kongrelerinde ak partinin statta yaptığı kongreleri örnek gösterip salonu sükunate davte edenler var. Biz statlarda dev salonlarda kongre yaparken bazı partiler büyük kongerelerini, kurultaylarını bile küçük salonlarda yapıyorlar. Buna rağmen yeteri kadar partileri toplayamıyor, yeterince heyecan sergileyemiyor. Biz kongrelerimizde kardeşlik, dayanışma, paylaşma, hoşgörü, demokrasi dersi veriyoruz. Ama diğer partilerde mazallah sandalyeler, koltuklar havada uçuşuyor, hakaretler, küfürler, yumkuklar konuşuyor. Makam peşinde olanlar fikirlerini değil yumruklarını konuştururlar. Bir dava peşinde olanlar ise fikrlerini konuştururlar. Biz bir dava peşindeyiz. Biz millete hizmet etme davasnınınpeşindeyiz. Biz makam kapma yarışı değil, hizmette bayrak yarışı yapıyoruz." BUNLARIN YOL ARKADAŞI MİLLİ İRADE DÜŞMANLARI Başbakan Erdoğan, CHP'nin yol arkadaşını yanlış seçtiğini bu yüzden de tökezleyerek yoluna devam ettiğini belirterek şunları ifade etti: "Biz, kim var denildiğinde üstadın ifadesiyle 'ağına soluna bakmadan ben varım diyerek öne atılan gençlerle, kadınlarla tüm yol arkadaşlarıyla büyük bir Türkiye Cumhuriyeti'nin mücadelesini veriyoruz. Bizim yol arkadaşımız bizzat ve bizzat milletin ta kendisinidir.
Biz seçkinlerle değil, belli sınıflarla değil, belli zümrelerle değil bizatihi milletimizle yürüyoruz. Bunun için gittiğmiz her ilde her ülkede vatandaşlarımız kardeşlerimiz tarafından hasrertle, muhabbetle kucaklanıyor, hayır dualarını alıyoruz. Yola kiminle çıktığınız çok ama çok önemli. Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu. Olay bu. Eskilerin yine çok önemli sözü var. Yani önce yol arkadaşı sonra yol. Yol arkadaşını, onunla birlikte klavuzunu iyi seçmeyen yolda kalır, hedefine varamaz.
İşte bugün muhalefet ciddi şekilde bu sıkıntıyı yaşıyor. Onlar kendilerine yol arkadaşı olarak çeteleri seçtiler, onlar kendilerine yol arkadışı olarak belli sınıfları, belli zümreleri sadece belli etnik kökenleri seçtiler. Onlar yol arkadaşı olarak kendilerine milli irade düşmanlarını seçtiler. İşte şimdi de o yol arkadaşlarıyla sürekli tökezleyerek yola devam ediyorlar. Millete bidon kafalı diyenlerle, millete aptal diyenlerle, beyinsiz diyenlerle, göbeğini kaşıyan adam diyenlerle el ele kol kola aynı yolda yürüyorlar. Millete hakeretle yetinmeyip şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dil uzatacak kadar ölçüyü kaçıranlarla yol arkadaşlığı yapıyolar. Aynı konuşma içinde bir yandan Kuvayi Milliye'den bahsedeceksin diğer yandan paşalara dil uzatan yazarlara sahip çıkacaksın. Esasında buna yol arkadaşlığı denmez, olsa ola tencere yuvarlanımış kapağını bulmuş denir. Bize düşen de nedir; hayırlı yoluculuk dileriz. Nereye kadar gideckesiniz? Biz de merakla bekleyecek, sizi seyretmeye devam edeceğiz." İKTİDAR OLMA GİBİ BİR DERTLERİ YOK Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir kısmında ise yapılan yatırımlardan bahsederek, Rize'de başlatılan Ovit Tüneli Projesi'nin de kendilerine nasip olduğunu söyledi.
1880 yılında 2. Abdülhamit'in o dönemde Ovit Tüneli'ni yapmak istediğini belirten Başbakan Erdoğan, projenin 2015 yılında hayata geçeceğini belirterek, 800 trilyonu bulan bir maaliyeti olacağını kaydetti.
"Biz raflardan projeleri indirdik ve onları hayata geçirdik" diyen Başbakan Erdoğan, "Ama onlar sadece kuru kuruya söz verdiler. Biz 20 yıl önce temeli atılmış yatırımları bitirdik. AK Parti iktidarının özelliği bu. İsraf kültürünü, israf ekonomisini ortadan kaldıran AK Parti iktidarı olmuştur ve biz yatırım ekonomisini biz hayata geçirdik. Avrupa’ınn dünyanın hali ortada. Bizde yatırımlarda durdumu, durmadı. Eğer yatırımlar durmuş olsaydı Türkiye Cumhuriyeti dururdu ve istihdam aynı şekilde İspanya'nın uğradığı duruma uğrardı" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, CHP'nin elinde belediyelerin olduğunu, hangi hizmetleri ürettiklerini anlatabileceklerini söyleyerek şunları kaydetti: "Biz eserlerimizle konuşuruz, hizmetlerimizle konuşuruz. Ama diğerleri sadece bu işin lafını yaparlar. Muhalefetin elinde belediyeler var, buyursun onlar da belediyelerinin hizmetleriyle konuşsunlar. Buyursunlar 2009 yılından bugüne kadar Diyarbakır'da, Mersin'de, Antalya'da, Van'da neler inşa ettiklerini yaptıkalrını anlatsınlar. 10 yıllardır idare ettikleri, kale olarak gördükleri büyükşehir belediyelerinde hangi eseri ürettiklerini buyursunlar anlatsınlar. Belediyecilik iktidarın bir nevi provasıdır. Belediyecilikte başarılı ol iktidarı al. Biz bunu yaşadık. Bu kardeşiniz de bunu yaşamız birisidir. Çünkü belediyecilik yüz yüzedir. Böyle olduğu için halk sizi belediyede başarılı gördü mü iktidara taşır. Bunların yönettikleri belediyelere bakın, onun için iktidarlarını tahaylül edin. Onun için bunların iktidar olma hevesleri yok, yapamayacaklarını biliyorlar, böyle bir dertleri yok. Sadece şu anki iktidarı nasıl engelleriz. Dertleri bu. Diyarbakır’a, Mersin’e Antalya'ya bakın, bunların millete nasıl baktığını görürsünüz.
Bunlar sokak ortasındaki akan lağımı reva görenler, iktidara gelseler 75 milyona bunu reva görürler." SÜT KONUSU Başbakan Erdoğan, süt konusu üzerinden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu sert sözlerle eleştirdi.
Başbakan Erdoğan, süt konusunda şunları söyledi: "Muhalefet hiçbir şey yapamadığı için bu kadar önemli konuyu istismar ediyor. Bu konu, her açıdan önemli bir konu. Bu konu bir kere ilkokul çağındaki, ilkokulda okuyan 7 milyon 200 bin öğrencimiz için önemli bir konu. Süt konusu çocuklarının üzerine titreyen, en değerli varlıklarının sağlığını her şeyin üzerinde tutan anne babalar için önemli bir konu.
Annelere sesleniyorum, tüm babalara sesleniyorum; çocuklarınıza olan sevginiz sebebiyle sizlere hasleten sesleniyorum. Süt konusu geleceğimiz için sağlıklı nesiller, zihinsel, bedensel gelişimini iyi tamamlamış, iyi beslenmiş, kalileti beslenmiş nesiller için önemli bir konu. Bunun daha birçok boyutu var, tarım boyutu var, hayvancılık boyutu var, süt üretim, taşımacılık sektörüyle ilgili boyutu var. Benim hayvancılıkla uğraşan çiftçi kardeşimle ilgili boyutu var. Süt konusu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nde nasıl bir muhaefet tarzının, zihniyetinin var olduğunu göstermesi açısından önemli bir konu.
Sayın Kılıçdarolğu önce çıktı 'İzmir Belediyesi 5 yıldır her gün pastörize süt dağıtıyor' dedi.
İzmir Büyük Şehir Belediyesi'nin her gün değil, haftada bir gün bardak şeklinde, basit ambalajla süt dağttığı ortaya çkıtı. Ayrıca 'hafta sonları da bir litre süt veriyor' dedi.
O bir litre sütün de pastörize dğil, UHT süt olduğu ortaya çıktı. Ve ne dedi 'sen çocuklarımızı zehirledin' dedi.
Şahsıma bunu söyledi.
Bilimsel raporlar, bilim insanları tek bir zehirlenme olmadığını, dağıttığımız sütte hiçbir zehirleyici madde olmadığını ortaya koydu.
'İhale yandaş kuruluşlara verildi' dedi.
Ben bu zatı milletimize ifşa ediyorum tekrar. Milletim iyi biliyor ama yüzde 25'de iyi bilsin istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki 17 süt firmasının 17’si de ihaleye katılmışır, evrakları eksik olan biri dışında hep ihaleye girmiştir. Ayıptır ya. Ayıptır. Nasıl bunu söylüyorsun? Her zaman yaptığı iş bu. Her konuda. Ne inceleme ne araştırma öyle bir şey yok, hemen yandaş yandaş, kardarolaşma yandaş söylediğ her şey bu ayıptır. İnsan biraz edep eder. İftira atmanın da bir namusu vardır ya.
İzmir belediyesinin süt ihalesini verdiği firma da katıldı ve almıştır Pınar. Biz Pınar’dan alıyoruz… Kendi yol arkadaşlarının firması da ihaleye girmiş ve kazanmıştır. Başka bir iddiası da şu; 'İzmir Pastörize sütü 37 kuruşa alıyor bunlar 53 kuruşa' diyor. Bir, İzmir’deki süt sadece İzmir içinde dağıtılıyor, biz 780 bin kilometre kareye dağıtıyoruz yani nakliye masrafı maliyete bina ediliyor. İki, İzmir’de bir gün polyetilen bardaklar, bir gün UHT kutuyla dağıtılıyor. Biz her gün dağıtıyoruz.
Üç, sütlerin tekkipleri farklı. Sadece bir süt konusunda, sadece birkaç cümle içinde bu kadar yalanı arka arkaya sıralıyor. Arkasından da çiftçiler gününde çıkıyor, konuşma yaptığım yerde beraberiz benden sonra konuştu; Gıda, Tarım Bakanım orada kaldı, ben ayrıldım. İfadesi şu; 'Ben öyle demek istemedim. Süte karşı çıkmadım. Daha kaliteli sütten bahsettim.' Biz zaten Ne Var Ne Yok bütün sütü topluyoruz ya." SÜTÜN ARKASINA SIĞINIP SİYASET YAPMAK VİCDANSIZLIKTIR Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun süt konusunda yaptığı açıklamalarla milyonlarca çocuğun zihninde tereddüt oluşturduğunu söyleyerek, "Anne babaların zihnindeki bu tereddüt yazık değil mi, ya sen ortaya atacaksın pisliği, biz gelip senin pisliğini mi temizleyeceğiz? Ayıptır bu nasıl siyaset? Arkasından CHP Genel Başkanı çıkıyor, bakıyorsunuz hemen çark ediyor. Ama arkasında bıraktığı enkazdan ne yazık ki haberi yok. Çünkü tarzı bu, çamur at arasından çark et. İftira at pişkinliğe vur. Karala kaç. Bunu siyaset zannediyor. Şunu burada açık caçık vurgulamak durumundayım. Belki ağır olacak. Çocukların eline taş verip askere, polise taş attırmak çocukların eline molotof tutuşturup dersaneye, yurda, hatta belediye otobüsüne saldırtmak, o çocukların arkasına sığınıp siyaset yapmak nasıl bir vicdansızlıksa, sütün arkasına sığınıp siyat yapmak da o kadar vicdansızlıktır. Çünkü biri gidiyor Doğu'da, Güneydoğu'da o masum çocukların arkasına sığınıp siyaset yapıyor bunlar da gidiyor 7 milyon 200 bin kişinin sütünün arkasından siyaset yapıyor." NE SÖYLEYECEKSEN SÖYLE Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun terör konusunda da sürekli bir toplumsal uzlaşmadan bahsettiğini fakat bu toplumsal uzlmaşmanın ne olduğu konusunda birşey söylemediğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, "Tutturmuş bir şey 'terörle mücadele toplumsal uzlaşmayla olur.' Ee buyrun biz toplumsal uzlaşmadan kaçmıyouz ki ya. Buradayız işte toplumsal uzlaşma adına ne söyleyeceksen söyle, senin ağzını dilini tutan mu var? Ne söyleeceksen söyle. Toplumal uzlaşma nedir, toplumal uzlaşma adına ne söyleyeceksen bunu söyle. Ama söyleyeceği bir şey yok. Yok. Dün de söyledim, Hakkari'ye gittiğinde orada bile bir Türk bayrağını mitinginde kullanamayacak kadar bu toplumun değerlerinden uzak bir insansın sen. Çünkü orada özel anlaşmayla o mitingi yaptın, yoksa oraya gidemezsin sen" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun muhalefet şeklini eleştiren Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu AK Parti'nin siyaset akademisine davet etti. Erdoğan, "Ana muhalefet partisi genel başkanının muhalefet etme tarzı, dili, söyleme tarzı bu şekilde olmaz, olmamalı. Gazete küpürünü eline alıp, yandaş yazarı okuyup delilsiz, mesnetsiz muhalefet yapılmaz. Söylediğin sözün nereye gideceğini bileceksin, göreceksin, ortaya iftria atıp namuslu insanları lekeleyip hiç kimsenin geri çekilmeye hakkı yoktur. Bu siyaset değildir, doğrusu AK Parti olarak bizim çok işimiz var. Çok iş yükümüz var. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ni büyütmeye çalışıyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Kusura bakmasınlar bu saatten sonra çıkıp da bir de CHP Genel Başkanı'na siyaset dersi veremeyiz. Bizim işimiz başımızdan aşkın. CHP Genel Başkanı'na bir de muhalefet etme dersi veremeyiz. Ama arzu ederse AK Parti Siyaset Akademisi'nin kapısı ardına kadar açık. Kendisine tavsiye ediyorum buyursun bizim seminerlerimize katılsın mutlaka istifade eder. Çünkü buraya çıkan buradan boş dönmez. "
Kaynak: İHA
Partisi'nin AK Parti Genel Merkezi'ndeki Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katılan Başbakan Tayyip Erdoğan, konuşmasının büyük bir bölümünde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi. AK Parti'nin 60 ildeki kongrelerini tamamladığını ve kongrelerin büyük bir coşkuyla gerçekleştirdiğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "AK Parti her alanda olduğu gibi ilk kongrelerinde de farkını ortaya koymuştur" dedi.
Birçok şehirdeki il kongrelerini stadyumlarda yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "14 Ağustos 2001’de yola hangi duygularla çıktıysak, bugün de aynı duygularla, hatta daha fazla coşku, azimle yollardayiz. Allah nazardan saklasın, maşallah diyorum. Bu manzarayı ciddi şekilde kıskanalar var. Kendi partilerinin il kongrelerinde ak partinin statta yaptığı kongreleri örnek gösterip salonu sükunate davte edenler var. Biz statlarda dev salonlarda kongre yaparken bazı partiler büyük kongerelerini, kurultaylarını bile küçük salonlarda yapıyorlar. Buna rağmen yeteri kadar partileri toplayamıyor, yeterince heyecan sergileyemiyor. Biz kongrelerimizde kardeşlik, dayanışma, paylaşma, hoşgörü, demokrasi dersi veriyoruz. Ama diğer partilerde mazallah sandalyeler, koltuklar havada uçuşuyor, hakaretler, küfürler, yumkuklar konuşuyor. Makam peşinde olanlar fikirlerini değil yumruklarını konuştururlar. Bir dava peşinde olanlar ise fikrlerini konuştururlar. Biz bir dava peşindeyiz. Biz millete hizmet etme davasnınınpeşindeyiz. Biz makam kapma yarışı değil, hizmette bayrak yarışı yapıyoruz." BUNLARIN YOL ARKADAŞI MİLLİ İRADE DÜŞMANLARI Başbakan Erdoğan, CHP'nin yol arkadaşını yanlış seçtiğini bu yüzden de tökezleyerek yoluna devam ettiğini belirterek şunları ifade etti: "Biz, kim var denildiğinde üstadın ifadesiyle 'ağına soluna bakmadan ben varım diyerek öne atılan gençlerle, kadınlarla tüm yol arkadaşlarıyla büyük bir Türkiye Cumhuriyeti'nin mücadelesini veriyoruz. Bizim yol arkadaşımız bizzat ve bizzat milletin ta kendisinidir.
Biz seçkinlerle değil, belli sınıflarla değil, belli zümrelerle değil bizatihi milletimizle yürüyoruz. Bunun için gittiğmiz her ilde her ülkede vatandaşlarımız kardeşlerimiz tarafından hasrertle, muhabbetle kucaklanıyor, hayır dualarını alıyoruz. Yola kiminle çıktığınız çok ama çok önemli. Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu. Olay bu. Eskilerin yine çok önemli sözü var. Yani önce yol arkadaşı sonra yol. Yol arkadaşını, onunla birlikte klavuzunu iyi seçmeyen yolda kalır, hedefine varamaz.
İşte bugün muhalefet ciddi şekilde bu sıkıntıyı yaşıyor. Onlar kendilerine yol arkadaşı olarak çeteleri seçtiler, onlar kendilerine yol arkadışı olarak belli sınıfları, belli zümreleri sadece belli etnik kökenleri seçtiler. Onlar yol arkadaşı olarak kendilerine milli irade düşmanlarını seçtiler. İşte şimdi de o yol arkadaşlarıyla sürekli tökezleyerek yola devam ediyorlar. Millete bidon kafalı diyenlerle, millete aptal diyenlerle, beyinsiz diyenlerle, göbeğini kaşıyan adam diyenlerle el ele kol kola aynı yolda yürüyorlar. Millete hakeretle yetinmeyip şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dil uzatacak kadar ölçüyü kaçıranlarla yol arkadaşlığı yapıyolar. Aynı konuşma içinde bir yandan Kuvayi Milliye'den bahsedeceksin diğer yandan paşalara dil uzatan yazarlara sahip çıkacaksın. Esasında buna yol arkadaşlığı denmez, olsa ola tencere yuvarlanımış kapağını bulmuş denir. Bize düşen de nedir; hayırlı yoluculuk dileriz. Nereye kadar gideckesiniz? Biz de merakla bekleyecek, sizi seyretmeye devam edeceğiz." İKTİDAR OLMA GİBİ BİR DERTLERİ YOK Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir kısmında ise yapılan yatırımlardan bahsederek, Rize'de başlatılan Ovit Tüneli Projesi'nin de kendilerine nasip olduğunu söyledi.
1880 yılında 2. Abdülhamit'in o dönemde Ovit Tüneli'ni yapmak istediğini belirten Başbakan Erdoğan, projenin 2015 yılında hayata geçeceğini belirterek, 800 trilyonu bulan bir maaliyeti olacağını kaydetti.
"Biz raflardan projeleri indirdik ve onları hayata geçirdik" diyen Başbakan Erdoğan, "Ama onlar sadece kuru kuruya söz verdiler. Biz 20 yıl önce temeli atılmış yatırımları bitirdik. AK Parti iktidarının özelliği bu. İsraf kültürünü, israf ekonomisini ortadan kaldıran AK Parti iktidarı olmuştur ve biz yatırım ekonomisini biz hayata geçirdik. Avrupa’ınn dünyanın hali ortada. Bizde yatırımlarda durdumu, durmadı. Eğer yatırımlar durmuş olsaydı Türkiye Cumhuriyeti dururdu ve istihdam aynı şekilde İspanya'nın uğradığı duruma uğrardı" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, CHP'nin elinde belediyelerin olduğunu, hangi hizmetleri ürettiklerini anlatabileceklerini söyleyerek şunları kaydetti: "Biz eserlerimizle konuşuruz, hizmetlerimizle konuşuruz. Ama diğerleri sadece bu işin lafını yaparlar. Muhalefetin elinde belediyeler var, buyursun onlar da belediyelerinin hizmetleriyle konuşsunlar. Buyursunlar 2009 yılından bugüne kadar Diyarbakır'da, Mersin'de, Antalya'da, Van'da neler inşa ettiklerini yaptıkalrını anlatsınlar. 10 yıllardır idare ettikleri, kale olarak gördükleri büyükşehir belediyelerinde hangi eseri ürettiklerini buyursunlar anlatsınlar. Belediyecilik iktidarın bir nevi provasıdır. Belediyecilikte başarılı ol iktidarı al. Biz bunu yaşadık. Bu kardeşiniz de bunu yaşamız birisidir. Çünkü belediyecilik yüz yüzedir. Böyle olduğu için halk sizi belediyede başarılı gördü mü iktidara taşır. Bunların yönettikleri belediyelere bakın, onun için iktidarlarını tahaylül edin. Onun için bunların iktidar olma hevesleri yok, yapamayacaklarını biliyorlar, böyle bir dertleri yok. Sadece şu anki iktidarı nasıl engelleriz. Dertleri bu. Diyarbakır’a, Mersin’e Antalya'ya bakın, bunların millete nasıl baktığını görürsünüz.
Bunlar sokak ortasındaki akan lağımı reva görenler, iktidara gelseler 75 milyona bunu reva görürler." SÜT KONUSU Başbakan Erdoğan, süt konusu üzerinden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu sert sözlerle eleştirdi.
Başbakan Erdoğan, süt konusunda şunları söyledi: "Muhalefet hiçbir şey yapamadığı için bu kadar önemli konuyu istismar ediyor. Bu konu, her açıdan önemli bir konu. Bu konu bir kere ilkokul çağındaki, ilkokulda okuyan 7 milyon 200 bin öğrencimiz için önemli bir konu. Süt konusu çocuklarının üzerine titreyen, en değerli varlıklarının sağlığını her şeyin üzerinde tutan anne babalar için önemli bir konu.
Annelere sesleniyorum, tüm babalara sesleniyorum; çocuklarınıza olan sevginiz sebebiyle sizlere hasleten sesleniyorum. Süt konusu geleceğimiz için sağlıklı nesiller, zihinsel, bedensel gelişimini iyi tamamlamış, iyi beslenmiş, kalileti beslenmiş nesiller için önemli bir konu. Bunun daha birçok boyutu var, tarım boyutu var, hayvancılık boyutu var, süt üretim, taşımacılık sektörüyle ilgili boyutu var. Benim hayvancılıkla uğraşan çiftçi kardeşimle ilgili boyutu var. Süt konusu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nde nasıl bir muhaefet tarzının, zihniyetinin var olduğunu göstermesi açısından önemli bir konu.
Sayın Kılıçdarolğu önce çıktı 'İzmir Belediyesi 5 yıldır her gün pastörize süt dağıtıyor' dedi.
İzmir Büyük Şehir Belediyesi'nin her gün değil, haftada bir gün bardak şeklinde, basit ambalajla süt dağttığı ortaya çkıtı. Ayrıca 'hafta sonları da bir litre süt veriyor' dedi.
O bir litre sütün de pastörize dğil, UHT süt olduğu ortaya çıktı. Ve ne dedi 'sen çocuklarımızı zehirledin' dedi.
Şahsıma bunu söyledi.
Bilimsel raporlar, bilim insanları tek bir zehirlenme olmadığını, dağıttığımız sütte hiçbir zehirleyici madde olmadığını ortaya koydu.
'İhale yandaş kuruluşlara verildi' dedi.
Ben bu zatı milletimize ifşa ediyorum tekrar. Milletim iyi biliyor ama yüzde 25'de iyi bilsin istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki 17 süt firmasının 17’si de ihaleye katılmışır, evrakları eksik olan biri dışında hep ihaleye girmiştir. Ayıptır ya. Ayıptır. Nasıl bunu söylüyorsun? Her zaman yaptığı iş bu. Her konuda. Ne inceleme ne araştırma öyle bir şey yok, hemen yandaş yandaş, kardarolaşma yandaş söylediğ her şey bu ayıptır. İnsan biraz edep eder. İftira atmanın da bir namusu vardır ya.
İzmir belediyesinin süt ihalesini verdiği firma da katıldı ve almıştır Pınar. Biz Pınar’dan alıyoruz… Kendi yol arkadaşlarının firması da ihaleye girmiş ve kazanmıştır. Başka bir iddiası da şu; 'İzmir Pastörize sütü 37 kuruşa alıyor bunlar 53 kuruşa' diyor. Bir, İzmir’deki süt sadece İzmir içinde dağıtılıyor, biz 780 bin kilometre kareye dağıtıyoruz yani nakliye masrafı maliyete bina ediliyor. İki, İzmir’de bir gün polyetilen bardaklar, bir gün UHT kutuyla dağıtılıyor. Biz her gün dağıtıyoruz.
Üç, sütlerin tekkipleri farklı. Sadece bir süt konusunda, sadece birkaç cümle içinde bu kadar yalanı arka arkaya sıralıyor. Arkasından da çiftçiler gününde çıkıyor, konuşma yaptığım yerde beraberiz benden sonra konuştu; Gıda, Tarım Bakanım orada kaldı, ben ayrıldım. İfadesi şu; 'Ben öyle demek istemedim. Süte karşı çıkmadım. Daha kaliteli sütten bahsettim.' Biz zaten Ne Var Ne Yok bütün sütü topluyoruz ya." SÜTÜN ARKASINA SIĞINIP SİYASET YAPMAK VİCDANSIZLIKTIR Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun süt konusunda yaptığı açıklamalarla milyonlarca çocuğun zihninde tereddüt oluşturduğunu söyleyerek, "Anne babaların zihnindeki bu tereddüt yazık değil mi, ya sen ortaya atacaksın pisliği, biz gelip senin pisliğini mi temizleyeceğiz? Ayıptır bu nasıl siyaset? Arkasından CHP Genel Başkanı çıkıyor, bakıyorsunuz hemen çark ediyor. Ama arkasında bıraktığı enkazdan ne yazık ki haberi yok. Çünkü tarzı bu, çamur at arasından çark et. İftira at pişkinliğe vur. Karala kaç. Bunu siyaset zannediyor. Şunu burada açık caçık vurgulamak durumundayım. Belki ağır olacak. Çocukların eline taş verip askere, polise taş attırmak çocukların eline molotof tutuşturup dersaneye, yurda, hatta belediye otobüsüne saldırtmak, o çocukların arkasına sığınıp siyaset yapmak nasıl bir vicdansızlıksa, sütün arkasına sığınıp siyat yapmak da o kadar vicdansızlıktır. Çünkü biri gidiyor Doğu'da, Güneydoğu'da o masum çocukların arkasına sığınıp siyaset yapıyor bunlar da gidiyor 7 milyon 200 bin kişinin sütünün arkasından siyaset yapıyor." NE SÖYLEYECEKSEN SÖYLE Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun terör konusunda da sürekli bir toplumsal uzlaşmadan bahsettiğini fakat bu toplumsal uzlmaşmanın ne olduğu konusunda birşey söylemediğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, "Tutturmuş bir şey 'terörle mücadele toplumsal uzlaşmayla olur.' Ee buyrun biz toplumsal uzlaşmadan kaçmıyouz ki ya. Buradayız işte toplumsal uzlaşma adına ne söyleyeceksen söyle, senin ağzını dilini tutan mu var? Ne söyleeceksen söyle. Toplumal uzlaşma nedir, toplumal uzlaşma adına ne söyleyeceksen bunu söyle. Ama söyleyeceği bir şey yok. Yok. Dün de söyledim, Hakkari'ye gittiğinde orada bile bir Türk bayrağını mitinginde kullanamayacak kadar bu toplumun değerlerinden uzak bir insansın sen. Çünkü orada özel anlaşmayla o mitingi yaptın, yoksa oraya gidemezsin sen" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun muhalefet şeklini eleştiren Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu AK Parti'nin siyaset akademisine davet etti. Erdoğan, "Ana muhalefet partisi genel başkanının muhalefet etme tarzı, dili, söyleme tarzı bu şekilde olmaz, olmamalı. Gazete küpürünü eline alıp, yandaş yazarı okuyup delilsiz, mesnetsiz muhalefet yapılmaz. Söylediğin sözün nereye gideceğini bileceksin, göreceksin, ortaya iftria atıp namuslu insanları lekeleyip hiç kimsenin geri çekilmeye hakkı yoktur. Bu siyaset değildir, doğrusu AK Parti olarak bizim çok işimiz var. Çok iş yükümüz var. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ni büyütmeye çalışıyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Kusura bakmasınlar bu saatten sonra çıkıp da bir de CHP Genel Başkanı'na siyaset dersi veremeyiz. Bizim işimiz başımızdan aşkın. CHP Genel Başkanı'na bir de muhalefet etme dersi veremeyiz. Ama arzu ederse AK Parti Siyaset Akademisi'nin kapısı ardına kadar açık. Kendisine tavsiye ediyorum buyursun bizim seminerlerimize katılsın mutlaka istifade eder. Çünkü buraya çıkan buradan boş dönmez. "