Bartın'da 1 Mayıs Coşkuyla Kutlandı
Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) tarafından organize edilen 1 Mayıs İşçi Bayramı Bartın'da şenlik havasında geçti.
Saat 12.30'da Kemerköprü meydanında başlayan etkinliklere yaklaşık bin kişi katıldı.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı miting alanına vatandaşlar tek tek aranarak alındı. 1 Mayıs sebebiyle işçiler Kemerköprü Caddesi'nden, Şadırvan Caddesi, Hükümet Caddesi ve Yukarı Çarşı havuz başına kadar sloganlar atarak yürüdü. Yürüyüşe CHP Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, CHP Bartın İl Başkanı Selim Karakaş, MHP İl Başkanı Ercüment Özçelik, sendika yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri, işçiler ve aileleri katıldı.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu adına bir konuşma yapan Eğitim-Sen Bartın Şube Başkanı Firuzan Özen, 1 Mayıs'ın Bartın'da da kutlanmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Özen, "Her milliyetten işçilerin, emekçilerin, kapitalist sömürü ve baskıya, emperyalist saldırganlığa, her türlü ayrımcılığa karşı kol kola, omuz omuza vererek alanlara çıktığı 1 Mayıs bayramını coşkuyla selamlıyoruz. Öncelikle 77 1 Mayıs'ı katliamında kaybettiğimiz arkadaşlarımız olmak üzere bu mücadelede yaşamını kaybetmiş tüm arkadaşlarımızı, sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Onlara buradan sesleniyor ve bir kez daha söz veriyoruz. Sizin davanızın peşini bırakmayacağız, sorumlular tek tek ortaya çıkana kadar bu davanın takipçisi olacağız. Uğruna yaşamınızı verdiğiniz mücadele sürüyor, milyonlar bugün alanlarda kararlılıkla, azimle sizlerin mücadelesini sürdüreceğini haykırıyor. İçinde bulunduğumuz sosyal ve siyasal koşullara baktığımızda, birliğe ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.
Çünkü karşımızda, kazanılmış haklarımıza saldırılarda tam bir işbirliği yapan sermaye güçleri ve onlardan aldığı cesaretle her geçen gün daha da pervasızlaşan AK Parti iktidarı var. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, bizleri kendi çıkarları doğrultusunda bölmeye çalışanlar amaçlarına ulaşamayacaklar. Çünkü bugün tüm ülkede sesini dünyadaki sınıf kardeşleriyle birleştirmek için alanlarda olan, işgale, savaşa, işsizliğe ve sömürüye karşı, barışın, kardeşliği ve yaşamı savunan, Açlığı, yoksulluğu, sömürüyü, savaşı, acı ve gözyaşlarını yenmek için mücadele eden milyonların birleşik gücü bu kirli hesabı bozacaktır. İşçi sınıfının uluslararası bayramını kutladığımız bugün AK Parti hükümeti dış ve iç cephede emek düşmanı, halk düşmanı saldırıları doruk noktasına çıkmış durumda.
Emperyalizmin taşeronluğuna soyunulan dış cephede Suriye'ye yönelik savaş tehdidinin dozajı gittikçe arttırılıyor. Sınıf savaşı cephesinde ise çok yönlü saldırılar tüm hızıyla sürüyor. Yıllardır özelleştirme ve taşeronlaştırma ile örgütsüzlüğü dayatanlar yeni iş cinayetlerini arttırmaya devam ediyor. Resmi rakamlara göre geçtiğimiz yıl bin 543 işçi kardeşimiz sermayenin kar hırsına kurban verildi.
Çok basit önlemler alınmadığı için sadece bu ay içerisinde 57 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. İş kazalarında Türkiye'yi Avrupa'da birinci dünyada üçüncü sıraya yükseltiler. Buna rağmen utanmadan çıkıp Çin'den sonra en hızlı büyüyen ekonomiye sahip olmakla övünüyorlar. Buradan soruyoruz. Hangi büyüme? Kim büyüyor? Sayısını 9 yıllık iktidarınızda 4'ten 38'e çıkardığınız dolar milyarderleri mi, yoksa 751 TL'ye mahkum ettiğiniz asgari ücretli mi büyüyor? Kim büyüyor? Teşvik üstüne teşvik yağdırdığınız sermaye mi yoksa bin 50 TL'yi aşan açlık sınırının altına ittiğiniz milyonlar mı? Kim Büyüyor? Gemcikler aldığınız çocuklarınız mı yoksa doğal gaz, elektrik, akaryakıt gibi temel tüketim maddelerine zam üstüne zam yaparak sefalete ittiğiniz yoksul halk mı? Büyüyen sadece bu iktidar, bu iktidarın yandaşları ve sözcülüğünü yaptığı sermayedir. Emekçilerin ve yoksullaştırılan halkın ise sıkıntıları, sefaleti büyüyor. Alın başınıza çalın böyle büyümeyi. İşçilerin ölümü, halkın yoksulluğu üzerinden sağladığınız büyümeniz olmaz olsun. Meclisteki sandalye sayılarının çokluğuyla, el kaldırıp indirenler, emek düşmanı onlarca yasayı çıkardılar. 4+4+4 düzenlemesi ile eğitimi, sağlıkta dönüşüm politikaları ile sağlığı tamamen paralı hale getirdiler. Anayasayı, uluslar arası sözleşme ve anlaşmaları yok sayarak kamu emekçilerine bir sendika yasasında olması gereken temel hiçbir düzenlemeye yer vermeyen yasayı çıkardılar. Örgütlenme özgürlüğünün sınırlarının kaldırılmadığı, yıllardır hormonlayarak büyüttükleri yandaş konfederasyonları dışında kimsenin taleplerini dikkate almadıkları bu yasa kamu emekçilerinin yasası değildir. Bu ülkenin onurlu kamu emekçileri bu sahte sendika yasasının tarihin çöplüğündeki yerini alması için fiili, meşru mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir" dedi.
Genel Maden İşçileri Sendikası Amasra Şube Başkanı Hakkı Arslan da, TTK'nın durumu hakkında bilgiler verdi. Arslan, "Ülkemiz çalışma hayatında bunlar yaşanırken, siyasi alanda da ülkemizi çok yakından ilgilendiren gelişmeler oluyor. Bugün Arap Baharının son halkası olan Suriye meselesinde ülkemiz taşeron yapılmak isteniyor. Bizler, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bize çizdiği 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' rotasından sapmak istemiyoruz. Ülkemiz siyasi iktidarına bir an önce Batının ve ABD'nin taşeronu olma sevdasından vazgeçmeye çağırıyoruz. Biz komşu ülkelerle düşman değil dost olmayı istiyoruz. Bugün Orta Doğu'da yaşanan savaşların esas sebebinin enerji kaynaklarını sahip olmak ve yönetmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Enerji konusu, ülkemizin de en önemli sorunlarından birisidir. Geçmiş dönemden bugüne izlenen yanlış enerji politikaları ülkemizin kendi kaynaklarını üretemez hale getirmiştir. Doğal gaz gibi dışa bağımlı ithal tercih sebebiyle on milyarlarca dolar döviz dışarıya gitmektedir. Oysa bugün doğal gaz ve petrolün ömrünün 30 yıl olduğu tüm bilim adamlarında bilinen bir gerçektir. Oysa halen dünya enerji kullanımının yüzde 60'ını karşılayan kömürün ömrü ise 150 yıldır. Üstelik henüz dünya kömür rezervinin tamamı tespit edilememiştir. Ülkemizde kömür bakımından kendine yetebilecek bir konumdadır. Taşkömürümüz ve linyitimiz ülkemize en az 100 yıl yetecek durumdadır. Ardından dünyanın en fazla bor rezervine sahip ülkeyiz. Ülkemiz sanayisinin en önemli kaynaklarından olan taşkömürü ise sadece bölgemizde çıkmaktadır. Bugün ülkemizin taşkömürü ihtiyacı 20 milyon tonu bulmaktadır. Bu da her yıl dışarıya sadece taşkömürü ithalatı için 4 milyar dolan dövizin gitmesi demektir. Oysa bölgemiz bu ihtiyacın tamamını karşılayacak kapasiteye sahiptir. Bugün Türkiye Taşkömürü Kurumu yıllık 1.5 milyon ton satılabilir kömür üretmektedir. Oysa TTK'nın bugünkü kurulu kapasitesi 5 milyon tondur. TTK'nın bugün 3 bin 600 üretim işçisi açığı vardır. Kuruma biran evvel işçi alınmalı ve kurulu kapasitesi olan 5 milyon ton üretim hedefi hayatı geçirilmelidir. Bu gerçekleştirildiği takdirde hem ülkemiz kazanacak, hem Bartın ve Zonguldak kazanacak. Bölgemiz işsizlerine de iş imkanı doğmuş olacaktır” diye konuştu.
Konuşmaların ardından alanı dolduran yaklaşık bin kişi halay çekip, oyun havası eşliğinde oynadı. 1 Mayıs yürüyüşü olaysız şekilde tamamlandı .
Kaynak: İHA
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı miting alanına vatandaşlar tek tek aranarak alındı. 1 Mayıs sebebiyle işçiler Kemerköprü Caddesi'nden, Şadırvan Caddesi, Hükümet Caddesi ve Yukarı Çarşı havuz başına kadar sloganlar atarak yürüdü. Yürüyüşe CHP Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, CHP Bartın İl Başkanı Selim Karakaş, MHP İl Başkanı Ercüment Özçelik, sendika yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri, işçiler ve aileleri katıldı.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu adına bir konuşma yapan Eğitim-Sen Bartın Şube Başkanı Firuzan Özen, 1 Mayıs'ın Bartın'da da kutlanmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Özen, "Her milliyetten işçilerin, emekçilerin, kapitalist sömürü ve baskıya, emperyalist saldırganlığa, her türlü ayrımcılığa karşı kol kola, omuz omuza vererek alanlara çıktığı 1 Mayıs bayramını coşkuyla selamlıyoruz. Öncelikle 77 1 Mayıs'ı katliamında kaybettiğimiz arkadaşlarımız olmak üzere bu mücadelede yaşamını kaybetmiş tüm arkadaşlarımızı, sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Onlara buradan sesleniyor ve bir kez daha söz veriyoruz. Sizin davanızın peşini bırakmayacağız, sorumlular tek tek ortaya çıkana kadar bu davanın takipçisi olacağız. Uğruna yaşamınızı verdiğiniz mücadele sürüyor, milyonlar bugün alanlarda kararlılıkla, azimle sizlerin mücadelesini sürdüreceğini haykırıyor. İçinde bulunduğumuz sosyal ve siyasal koşullara baktığımızda, birliğe ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.
Çünkü karşımızda, kazanılmış haklarımıza saldırılarda tam bir işbirliği yapan sermaye güçleri ve onlardan aldığı cesaretle her geçen gün daha da pervasızlaşan AK Parti iktidarı var. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, bizleri kendi çıkarları doğrultusunda bölmeye çalışanlar amaçlarına ulaşamayacaklar. Çünkü bugün tüm ülkede sesini dünyadaki sınıf kardeşleriyle birleştirmek için alanlarda olan, işgale, savaşa, işsizliğe ve sömürüye karşı, barışın, kardeşliği ve yaşamı savunan, Açlığı, yoksulluğu, sömürüyü, savaşı, acı ve gözyaşlarını yenmek için mücadele eden milyonların birleşik gücü bu kirli hesabı bozacaktır. İşçi sınıfının uluslararası bayramını kutladığımız bugün AK Parti hükümeti dış ve iç cephede emek düşmanı, halk düşmanı saldırıları doruk noktasına çıkmış durumda.
Emperyalizmin taşeronluğuna soyunulan dış cephede Suriye'ye yönelik savaş tehdidinin dozajı gittikçe arttırılıyor. Sınıf savaşı cephesinde ise çok yönlü saldırılar tüm hızıyla sürüyor. Yıllardır özelleştirme ve taşeronlaştırma ile örgütsüzlüğü dayatanlar yeni iş cinayetlerini arttırmaya devam ediyor. Resmi rakamlara göre geçtiğimiz yıl bin 543 işçi kardeşimiz sermayenin kar hırsına kurban verildi.
Çok basit önlemler alınmadığı için sadece bu ay içerisinde 57 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. İş kazalarında Türkiye'yi Avrupa'da birinci dünyada üçüncü sıraya yükseltiler. Buna rağmen utanmadan çıkıp Çin'den sonra en hızlı büyüyen ekonomiye sahip olmakla övünüyorlar. Buradan soruyoruz. Hangi büyüme? Kim büyüyor? Sayısını 9 yıllık iktidarınızda 4'ten 38'e çıkardığınız dolar milyarderleri mi, yoksa 751 TL'ye mahkum ettiğiniz asgari ücretli mi büyüyor? Kim büyüyor? Teşvik üstüne teşvik yağdırdığınız sermaye mi yoksa bin 50 TL'yi aşan açlık sınırının altına ittiğiniz milyonlar mı? Kim Büyüyor? Gemcikler aldığınız çocuklarınız mı yoksa doğal gaz, elektrik, akaryakıt gibi temel tüketim maddelerine zam üstüne zam yaparak sefalete ittiğiniz yoksul halk mı? Büyüyen sadece bu iktidar, bu iktidarın yandaşları ve sözcülüğünü yaptığı sermayedir. Emekçilerin ve yoksullaştırılan halkın ise sıkıntıları, sefaleti büyüyor. Alın başınıza çalın böyle büyümeyi. İşçilerin ölümü, halkın yoksulluğu üzerinden sağladığınız büyümeniz olmaz olsun. Meclisteki sandalye sayılarının çokluğuyla, el kaldırıp indirenler, emek düşmanı onlarca yasayı çıkardılar. 4+4+4 düzenlemesi ile eğitimi, sağlıkta dönüşüm politikaları ile sağlığı tamamen paralı hale getirdiler. Anayasayı, uluslar arası sözleşme ve anlaşmaları yok sayarak kamu emekçilerine bir sendika yasasında olması gereken temel hiçbir düzenlemeye yer vermeyen yasayı çıkardılar. Örgütlenme özgürlüğünün sınırlarının kaldırılmadığı, yıllardır hormonlayarak büyüttükleri yandaş konfederasyonları dışında kimsenin taleplerini dikkate almadıkları bu yasa kamu emekçilerinin yasası değildir. Bu ülkenin onurlu kamu emekçileri bu sahte sendika yasasının tarihin çöplüğündeki yerini alması için fiili, meşru mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir" dedi.
Genel Maden İşçileri Sendikası Amasra Şube Başkanı Hakkı Arslan da, TTK'nın durumu hakkında bilgiler verdi. Arslan, "Ülkemiz çalışma hayatında bunlar yaşanırken, siyasi alanda da ülkemizi çok yakından ilgilendiren gelişmeler oluyor. Bugün Arap Baharının son halkası olan Suriye meselesinde ülkemiz taşeron yapılmak isteniyor. Bizler, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bize çizdiği 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' rotasından sapmak istemiyoruz. Ülkemiz siyasi iktidarına bir an önce Batının ve ABD'nin taşeronu olma sevdasından vazgeçmeye çağırıyoruz. Biz komşu ülkelerle düşman değil dost olmayı istiyoruz. Bugün Orta Doğu'da yaşanan savaşların esas sebebinin enerji kaynaklarını sahip olmak ve yönetmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Enerji konusu, ülkemizin de en önemli sorunlarından birisidir. Geçmiş dönemden bugüne izlenen yanlış enerji politikaları ülkemizin kendi kaynaklarını üretemez hale getirmiştir. Doğal gaz gibi dışa bağımlı ithal tercih sebebiyle on milyarlarca dolar döviz dışarıya gitmektedir. Oysa bugün doğal gaz ve petrolün ömrünün 30 yıl olduğu tüm bilim adamlarında bilinen bir gerçektir. Oysa halen dünya enerji kullanımının yüzde 60'ını karşılayan kömürün ömrü ise 150 yıldır. Üstelik henüz dünya kömür rezervinin tamamı tespit edilememiştir. Ülkemizde kömür bakımından kendine yetebilecek bir konumdadır. Taşkömürümüz ve linyitimiz ülkemize en az 100 yıl yetecek durumdadır. Ardından dünyanın en fazla bor rezervine sahip ülkeyiz. Ülkemiz sanayisinin en önemli kaynaklarından olan taşkömürü ise sadece bölgemizde çıkmaktadır. Bugün ülkemizin taşkömürü ihtiyacı 20 milyon tonu bulmaktadır. Bu da her yıl dışarıya sadece taşkömürü ithalatı için 4 milyar dolan dövizin gitmesi demektir. Oysa bölgemiz bu ihtiyacın tamamını karşılayacak kapasiteye sahiptir. Bugün Türkiye Taşkömürü Kurumu yıllık 1.5 milyon ton satılabilir kömür üretmektedir. Oysa TTK'nın bugünkü kurulu kapasitesi 5 milyon tondur. TTK'nın bugün 3 bin 600 üretim işçisi açığı vardır. Kuruma biran evvel işçi alınmalı ve kurulu kapasitesi olan 5 milyon ton üretim hedefi hayatı geçirilmelidir. Bu gerçekleştirildiği takdirde hem ülkemiz kazanacak, hem Bartın ve Zonguldak kazanacak. Bölgemiz işsizlerine de iş imkanı doğmuş olacaktır” diye konuştu.
Konuşmaların ardından alanı dolduran yaklaşık bin kişi halay çekip, oyun havası eşliğinde oynadı. 1 Mayıs yürüyüşü olaysız şekilde tamamlandı .