BDP'li Önder'in Basın Toplantısında Gerginlik
BDP İstanbul Milletvekil Sırrı Süreyya Önder, 1915 olayları için Meclis Araştırması açılmasını teklif edeceklerini belirterek, 24 Nisan'ın 'Ermeni halkının ulusal yas, anma ve acılarını paylaşma günü' olarak düzenlenmesini talep edeceklerini söyledi.
Önder, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, dün önemli bir trajedinin yıldönümü olduğunu belirterek, kendisinin de '1915 Ermeni soykırımının anma ve yas paylaşma töreninde Taksim'de Ermeni halkının acısını ve yasını paylaştığını söyledi.
İttihat ve Terakki'nin birinci elden sorumlusu olduğu, daha sonra Cumhuriyet rejiminin de buna büyük bir hafıza imhasıyla bir unutturma politikası ile hizmet ettiği büyük bir katliam yaşandığını savunan Önder, "Her dilde bunun karşılığı soykırımdır" dedi.
"Bütün mal varlıkları ve kültürel varlıkları gibi talan edildi, tıpkı yüz binlercesinin bedeni gibi" diyen Önder, ermeni soykırımını inkar gerekçelerinden birinin 'bizim dedelerimiz, atalarımız böyle bir şeyi yapmazlar' olduğunu söyledi.
Önder, açıklamasında şöyle konuştu: "Burada düzeltilmesi gereken yanlış şudur; dedelerimiz, atalarımız ya da insanlar soykırım yapmazlar zaten, soykırım bir zihniyetin, bir yapılanmanın ürünüdür. Tek tek siz bütün dedelerinizi dahil ederseniz dünyanın en zayıfargümanıyla bu meseleyi unutturmaya çalışmış olursunuz" Türklerin ve Kürtlerin içinde bu katliama çanak tutan, bizatihi içinde yer alan dedeler olduğu gibi, bu aileleri korumaya çalışan, hatta onları kurtarmaya çalışırken canından, malından olan dedeler de olduğunu belirten Önder, sözlerine şöyle devam etti: "Burada insanca olan yaklaşım, bu cinayet suçuna iştirak eden dedelerimizi tanımamak; insaniyeti, hamiyeti, yardımlaşmayı, merhameti ön plana çıkan delerimizin anılarını yükseltmek. Bu niye önemli; geleceğimizi kurmak için önemli. Bizim yapmaya çalıştığımız geçmişin yaralarını deşmek, acılar üzerine politika inşa etmek değildir; bizzat geçmişin acılarıyla yüzleşmek, geleceği doğru, barışçıl daha merhametli bir dünyanın kurulması için seferber etmesi anlamında önemlidir ve gereklidir."
Gayri insani ve alçakça olan argümanın ise 'Biz soykırım dersek tazminat ve toprak isterler' demek olduğunu ifade eden Önder, şunları söyledi: "Dünyada bundan daha alçakça bir reddediş olamaz. Bu, utanılacak bir şeydir. Eğer sen belli insanların canına, malına kastetmediğini düşünüyorsan ferah olmalısın. Eğer bu zihniyet böyle bir insanlık suçuna iştirak etmişse, tazminat dahil bu yaraları sarmanın yolu her ne ise bunları olduğu gibi uygulamalısın"
ERMENİLERDEN ÖZÜR DİLENMELİ
Önder, dünya parlamentolarında ardı ardına Ermeni soykırımının kabulü ile ilgili yasa tasarılarının oylandığını belirtti.
Önder, bu parlamentolar içinde iyi niyetli olanlar da bulunduğunu, bazılarının ise konuyu politik bir argüman, bir istismar alanı olarak kullananlar da bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bütün bunların önüne geçmenin yolu, bizim kendimizin bu konudaki hesaplaşmamızı bizatihi ve bihakkın yapmamızdan geçiyor. Bu konuda art niyetli bütün çabaları boşa çıkarmanın yolu, ülkemizde biravuç kalmış Ermeni halkına yaşattığımız bu acıdan, uğradıkları soykırımdan dolayı özür dilemek yaslarını paylaşmaktır" Önder, daha sonra, 1915 olaylarında hayatını kaybeden Ermeni vatandaşlar ile Hrant Dink'in fotoğraflarını gösterdi. BDP milletvekilleri olarak bu konuda bir Meclis Araştırması açılmasını isteyeceklerini belirten Önder, teklifin teknik hazırlıklarını sürdürdüklerini söyledi.
Önder, açıklamasında şunları anlattı: "2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanuna bir değişiklik önergesi vererek, 24 Nisan'ın 'Ermeni halkının ulusal yas, anma ve acılarını paylaşma günü' olarak düzenlenmesinitalep edeceğiz."
GAZETECİ İLE TARTIŞMA
Sırrı Süreyya Önder daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Önder, kendisine üst üste sorular soran gazeteciden sorularını tek tek sormasını istedi.
Gazeteci ile arasında kısa süreli bir tartışma yaşayan Önder, "Sen benimle tartışacak mısın? Yoksa soruna cevap mı alacaksın" dedi.
'Soykırımı kim yaptı, bu millet mi yaptı?' sorusuna cevap veren Önder, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hiçbir halk bir diğerinin düşmanı değildir, hiçbir halk bir diğerine soykırım yapamaz. Bu, egemenlerin manile ettiği bir zihniyettir. En önemli yapısal gerekçelerinden birisi de servet transferidir. Altında yatan sebep de budur. Bu ülkedeki tapu değişikliklerine bakarsanız, ne kadar Ermeni mülkü el değiştirmiş ne kadarı ilga edilmiş bunu anlarsınız" Kendisinin tarih konusunda uzman olup olmadığını soran aynı gazeteciye Önder, şöyle karşılık verdi: "Siz tarihçi olmadan 'bu soykırım değildir' iddiasını ne kadar kendinize hak görüyorsanız; bir politikacı, aydın, sanatçı olarak ben de bu tespitte bulunmayı kendimde o kadar hak görüyorum"
Gazetecinin 'Ağrı Dağı'nın Ermenilere verilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?' sorusuna Önder, şöyle karşılık verdi. "Niye vereceksin? İsteyen mi var? Niye toprak deyince ülke toprağı anlıyorsun? Evini aldığı insanların, tapu kaydını açıyor musun? Evini toprağını isterse vereceksin tabi. Mezarlıklarını talan etmişsin, üzerine otel yapmışsın, isterse toprağını ya da bedelini vereceksin" Önder, 'Soykırımı kimler yaptı, Türkler mi?' sorusuna ise, "O dönemki İttihat Terakki'nin önderliğinde Türkler, Kürtler, Çerkezler ve bilcümle halklardan insanları alet ederek uygulattılar" cevabını verdi.
Konuşması sırasında gazetecinin müdahale etmeye devam etmesi ve 'demagoji yapıyorsunuz' demesi üzerine Önder, 'Saygılı konuş biraz, neresi demagoji bunun" dedi.
Bunun üzerine diğer basın mensupları araya girerek arkadaşlarını sakinleştirmeye çalıştı. Önder, tartışmaya dönüştüğü için sorulara cevap vermeyeceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayatını kaybeden insanların fotoldnın oylandığını beliğraflarının görülmesine bile tahammül edilmeyen bir iklim oluşmuş. Bu da yapmaya çalıştığımız şeyin ne kadar elzem, insani olduğunu gösteriyor"
BDP'lilerin ABD temasları ile ilgili bir soruyu da yanıtlayan Önder, "Bunun altında 'çözümü ABD'de mi arıyorsunuz ' diye sormak utanç vericidir. Çünkü çözümü ABD'ye endeksleyen bizatihi AKP'nin kendisidir" ifadelerini kullandı .
Kaynak: İHA
İttihat ve Terakki'nin birinci elden sorumlusu olduğu, daha sonra Cumhuriyet rejiminin de buna büyük bir hafıza imhasıyla bir unutturma politikası ile hizmet ettiği büyük bir katliam yaşandığını savunan Önder, "Her dilde bunun karşılığı soykırımdır" dedi.
"Bütün mal varlıkları ve kültürel varlıkları gibi talan edildi, tıpkı yüz binlercesinin bedeni gibi" diyen Önder, ermeni soykırımını inkar gerekçelerinden birinin 'bizim dedelerimiz, atalarımız böyle bir şeyi yapmazlar' olduğunu söyledi.
Önder, açıklamasında şöyle konuştu: "Burada düzeltilmesi gereken yanlış şudur; dedelerimiz, atalarımız ya da insanlar soykırım yapmazlar zaten, soykırım bir zihniyetin, bir yapılanmanın ürünüdür. Tek tek siz bütün dedelerinizi dahil ederseniz dünyanın en zayıfargümanıyla bu meseleyi unutturmaya çalışmış olursunuz" Türklerin ve Kürtlerin içinde bu katliama çanak tutan, bizatihi içinde yer alan dedeler olduğu gibi, bu aileleri korumaya çalışan, hatta onları kurtarmaya çalışırken canından, malından olan dedeler de olduğunu belirten Önder, sözlerine şöyle devam etti: "Burada insanca olan yaklaşım, bu cinayet suçuna iştirak eden dedelerimizi tanımamak; insaniyeti, hamiyeti, yardımlaşmayı, merhameti ön plana çıkan delerimizin anılarını yükseltmek. Bu niye önemli; geleceğimizi kurmak için önemli. Bizim yapmaya çalıştığımız geçmişin yaralarını deşmek, acılar üzerine politika inşa etmek değildir; bizzat geçmişin acılarıyla yüzleşmek, geleceği doğru, barışçıl daha merhametli bir dünyanın kurulması için seferber etmesi anlamında önemlidir ve gereklidir."
Gayri insani ve alçakça olan argümanın ise 'Biz soykırım dersek tazminat ve toprak isterler' demek olduğunu ifade eden Önder, şunları söyledi: "Dünyada bundan daha alçakça bir reddediş olamaz. Bu, utanılacak bir şeydir. Eğer sen belli insanların canına, malına kastetmediğini düşünüyorsan ferah olmalısın. Eğer bu zihniyet böyle bir insanlık suçuna iştirak etmişse, tazminat dahil bu yaraları sarmanın yolu her ne ise bunları olduğu gibi uygulamalısın"
ERMENİLERDEN ÖZÜR DİLENMELİ
Önder, dünya parlamentolarında ardı ardına Ermeni soykırımının kabulü ile ilgili yasa tasarılarının oylandığını belirtti.
Önder, bu parlamentolar içinde iyi niyetli olanlar da bulunduğunu, bazılarının ise konuyu politik bir argüman, bir istismar alanı olarak kullananlar da bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bütün bunların önüne geçmenin yolu, bizim kendimizin bu konudaki hesaplaşmamızı bizatihi ve bihakkın yapmamızdan geçiyor. Bu konuda art niyetli bütün çabaları boşa çıkarmanın yolu, ülkemizde biravuç kalmış Ermeni halkına yaşattığımız bu acıdan, uğradıkları soykırımdan dolayı özür dilemek yaslarını paylaşmaktır" Önder, daha sonra, 1915 olaylarında hayatını kaybeden Ermeni vatandaşlar ile Hrant Dink'in fotoğraflarını gösterdi. BDP milletvekilleri olarak bu konuda bir Meclis Araştırması açılmasını isteyeceklerini belirten Önder, teklifin teknik hazırlıklarını sürdürdüklerini söyledi.
Önder, açıklamasında şunları anlattı: "2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanuna bir değişiklik önergesi vererek, 24 Nisan'ın 'Ermeni halkının ulusal yas, anma ve acılarını paylaşma günü' olarak düzenlenmesinitalep edeceğiz."
GAZETECİ İLE TARTIŞMA
Sırrı Süreyya Önder daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Önder, kendisine üst üste sorular soran gazeteciden sorularını tek tek sormasını istedi.
Gazeteci ile arasında kısa süreli bir tartışma yaşayan Önder, "Sen benimle tartışacak mısın? Yoksa soruna cevap mı alacaksın" dedi.
'Soykırımı kim yaptı, bu millet mi yaptı?' sorusuna cevap veren Önder, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hiçbir halk bir diğerinin düşmanı değildir, hiçbir halk bir diğerine soykırım yapamaz. Bu, egemenlerin manile ettiği bir zihniyettir. En önemli yapısal gerekçelerinden birisi de servet transferidir. Altında yatan sebep de budur. Bu ülkedeki tapu değişikliklerine bakarsanız, ne kadar Ermeni mülkü el değiştirmiş ne kadarı ilga edilmiş bunu anlarsınız" Kendisinin tarih konusunda uzman olup olmadığını soran aynı gazeteciye Önder, şöyle karşılık verdi: "Siz tarihçi olmadan 'bu soykırım değildir' iddiasını ne kadar kendinize hak görüyorsanız; bir politikacı, aydın, sanatçı olarak ben de bu tespitte bulunmayı kendimde o kadar hak görüyorum"
Gazetecinin 'Ağrı Dağı'nın Ermenilere verilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?' sorusuna Önder, şöyle karşılık verdi. "Niye vereceksin? İsteyen mi var? Niye toprak deyince ülke toprağı anlıyorsun? Evini aldığı insanların, tapu kaydını açıyor musun? Evini toprağını isterse vereceksin tabi. Mezarlıklarını talan etmişsin, üzerine otel yapmışsın, isterse toprağını ya da bedelini vereceksin" Önder, 'Soykırımı kimler yaptı, Türkler mi?' sorusuna ise, "O dönemki İttihat Terakki'nin önderliğinde Türkler, Kürtler, Çerkezler ve bilcümle halklardan insanları alet ederek uygulattılar" cevabını verdi.
Konuşması sırasında gazetecinin müdahale etmeye devam etmesi ve 'demagoji yapıyorsunuz' demesi üzerine Önder, 'Saygılı konuş biraz, neresi demagoji bunun" dedi.
Bunun üzerine diğer basın mensupları araya girerek arkadaşlarını sakinleştirmeye çalıştı. Önder, tartışmaya dönüştüğü için sorulara cevap vermeyeceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayatını kaybeden insanların fotoldnın oylandığını beliğraflarının görülmesine bile tahammül edilmeyen bir iklim oluşmuş. Bu da yapmaya çalıştığımız şeyin ne kadar elzem, insani olduğunu gösteriyor"
BDP'lilerin ABD temasları ile ilgili bir soruyu da yanıtlayan Önder, "Bunun altında 'çözümü ABD'de mi arıyorsunuz ' diye sormak utanç vericidir. Çünkü çözümü ABD'ye endeksleyen bizatihi AKP'nin kendisidir" ifadelerini kullandı .