Numune Kriptolu Telefon Konusu, Beraberinde Birçok Soru Getirdi

Ergenekon davasında sanık Hakan Şanlı, Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na numune olarak kriptolu telefon verdiğini söyleyince birçok soruya cevap vermek zorunda kaldı.

  İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen İkinci Ergenekon davasında tutuklu sanık sanık Hakan Şanlı, savcı Pekgüzel ile Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese`nin sorularına cevap aradı. Şanlı`nın, savunması sırasında Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığına numune olarak kriptolu telefon verdiğine ilişkin ifadelerine açıklık getirmesi istendi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, savunmada geçen kriptolu telefonların, Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı`na kimin isteği ile verildiğini sordu. Pekgüzel, 'Bu numune dediğiniz telefonu denemeleri için siz mi verdiniz yoksa İstihbarat Daire Başkanlığından mı istediler? 'diye sordu. Sanık Şanlı da 'MİT, Emniyet ve Jandarma, bir ürün alacağı zaman numune ister. Bu durum yasadışı değildir. 'dedi. Savcı Pekgüzel`in sorusu üzerine Şanlı, kriptolu telefonlardan 5 tane verdiğini, birkaç ay kullanıldığını söyledi. Telefonları verdikten sonra yüklü miktarda telefon alınacağını duyduklarını ve bu duruma sevindiklerini belirten Şanlı, 'Ancak satış gerçekleşmedi. 'ifadelerini kullandı.

Kendisine yöneltilen sorular üzerine telefonlarda hat takılı olduğunu belirten Şanlı, 'Kullanılabilir durumdaydı. Hatlar, firmaya aitti. Bu hatlar, firmada çalışan personellerin isimlerine alınırdı. Ancak hangi hat takılıydı ve kimin adına kayıtlıydı diye hatırlamıyorum. Bunu tespit edip size bildirebilirim. 'cevabını verkdi.

'ERSÖZ`LE 10 DAKİKA GÖRÜŞTÜM '
Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz ile tanışıp tanışmadığı sorulan Şanlı, 'Teknik bir sorunu vardı ve yardım istedi. Ben de teknik bir personel ile 10 dakika kadar görüştüm ama bu görüşme haricinde başka bir görüşmem yoktur. 'dedi.

Savunmadı adı geçen tutuklu sanık Hasan Atilla Uğur ise Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığında teknik malzemelerin alınması ve kontrol edilmesinden sorumlu olan bir Albay olduğunu ve emrinde de 76 personelin çalıştığını söyledi. Orduda malzeme alınacağı zaman ihale açılmayacağını belirten Uğur, 'Hele İstihbari malzemeler sözkonusu olduğunda kesinlikle ihale açılmaz. 'dedi. Malzemelerin Ankara DGM Başsavcısı Cevdet Volkan`a yazı yazılarak alındığını belirten Uğur, bu malzemelerin Ulus`ta ana omurgaya dahil edildiğini ve bu şekilde kontrol edildiğini söyledi. Uğur`un, 'Bunlar gizli bilgilerdir ve kesinlikle açıklanmaması gerekir ama mecbur kaldım. 'demesi üzerine Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, 'Biz size gizli sırları açıklayın demedik. Bunları açıklamanıza gerek yok. Sorularınız varsa onları sorun. 'uyarısında bulundu. Bundan sonra Uğur, 'Hakan Şanlı beyden bu telefonları aldık. Ancak bu telefonların benzerlerinden Aselsan ve başka firmalar da üretiyordu. Muhtemelen onlardan da numune istenmiştir. Bu telefonlar komutanlık düzeyinde dahi kullanıldı. Daha sonra dönemin Jandarma Genel Komutanıa Aytaç Yalman, bu telefonlardan daha iyisinin Aselsan firması tarafından üretildiğini ve onların kullanılacağını söyledi. O zaman bu numune telefonlar da iade edildi. Ancak benim dönemimde Aselsan(dan da alınmamıştı. 'açıklamsını yaptı.

Davanın diğer tutuksuz sanıklarından gazeteci Merdan Yanardağ, hakkındaki suçlamaları reddetti. İddianamede irtibatlı olduğu ileri sürülen Ergenekon ana davası sanıklardan Kemal Kerinçsiz`i ömrü boyunca hiç görmediğini belirten Yanardağ, 'Tuncay Özkan ile irtibatım ise tamamen televizyonculuk ilişkisine dayanmaktadır. Yalçın Küçük`ü de yaptığım bir televizyon proğramına davet etiştim. Başka bir irtibatım olmadı. Hüseyin Nazlıkul`u da yaptığı proğramdan dolayı tanıyorum. 'dedi. Hiçbir sanık ile örgütselm irtibatı bulunmadığını belirten sanık Yanardağ, yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını ve beraatine karar verilmesini talep etti. Duruşma, saat 19.30`da yarına ertelendi.