
Rapor bunun bir kaza olduğunu söylüyor. Kaza sonrası kurtarma faaliyetlerinde de bazı aksaklıkların yaşandığını yine biliyoruz. Onun dışında elimizde başka da bir bilgi yok." Türk Telekom`un Ahlatlıbel`deki tesislerinde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle iftarda buluşan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, gazeteciler için gerçekleştirdiği sunumun ardından soruları cevapladı. Bir gazetecinin Türkiye`nin ulaşım alanında adeta bir devrim yaptığını ve Ulaştırma Bakanlığı`nın bu gelişmenin vatandaşın üzerindeki sosyolojik etkilerini araştırıp araştırmadığını sorması üzerine Bakan Yıldırım şunları söyledi: "Yapmadık, yapamadık bu bir eksikliktir ama gözlemlerimiz var. Her kesimden insanlar uçağa biniyor. `Ölmeden önce bir uçağa binsem` diye bir özlem vardı önceden ama artık kalmadı. Uçağa binen insanların öz güveni artıyor, kültürler, yetişme farkı ortadan kalkıyor. Güzel bir kardeşliğe katkı sağlıyor. Ayrıca iç ekonominin gelişmesine de çok büyük katkıları oluyor. Ulaşım ve iletişim Türkiye`nin her tarafında insanların var olmasına katkı sağlıyor." Bir başka gazetecinin ise Ankara`daki metro çalışmalarını Ulaştırma Bakanlığı`nın devraldığını ve bunun ne zaman biteceğini sorması üzerine Binali Yıldırım, Keçiören hariç 2, 2.5 yılda metroyu tamamlayabileceklerini söyledi. Bakan Binali Yıldırım, Keçirön metrosunun tamamlanmasının 3 yılı bulabileceğini ifade etti. Başbakan Erdoğan`ın Somali`deki havalimanı ile şehir merkezi arasındaki yolu Türkiye`nin yapacağını söylediğini hatırlatan gazeteciler, bu yolun ne zaman yapılacağını sorması üzerine Bakan Yıldırım, "Oradaki mevcut havaalanını iyileştireceğiz. Biraz da yol işi yapacağız" dedi. Sohbet sırasında İstanbul hızlı tren seferlerinin Sivas`tan önce açılacağını belirten Yıldırım, ayrıca 2023 yılı hedefleri arasında Antalya`ya da bir hızlı tren hattı oluşturacaklarını ifade etti. Bakan Yıldırım, Marmara Bölgesi`nde meydana gelebilecek bir büyük depreme karşı tedbir alıp almadıklarını soran bir gazeteciye ise şöyle cevap verdi: "Depremle ilgili hazırlıklara gelince bir deprem üst kurulu var. Bununla ilgili çalışmalar Başbakan Yardımcısının koordinasyonunda yürütülüyor. Ulaştırma alanındabiz kendi adımıza köprü ve viyadüklerin güçlendirmelerini yapıyoruz. Bunun yanında bir acil haberleşme alt yapısını yapma görevi de bize devredildi" SİBER TEHDİT Gazetecilerin siber tehdide karşı Türkiye`nin durumunun ne olduğunu sorması üzerine ise Bakan Yıldırım, daha önce bir tatbikat yapıldığını ve tatbikatta kurumların başarılı bir tatbikat yaptığını söyleyerek, "O ilk denemede savunma başarılı oldu ama çok dinamik bir süreç. Ona güvenmemek lazım, her an o konuda bir tehdit olduğunu düşünüyoruz. Doğrusunu düşünürseniz bütün kurumları kapsayacak, tek koldan yürütülen bir çalışma yok. BTK kurumlara bu konuda uyarılar gönderiyor. Bazı ülkeler reel güvenlikkurumları gibi Siber kurumlar oluşturuyor. Burada yapılacak kapsamlı bir saldırı bütün ülkenin günlük yaşamını, idari yapısını birden bire çökertecek bir sonuç doğurabilir. Hiçbirimiz hiçbir iş yapamaz hale gelebiliriz. Yani bir ülkeyi çökertmek için böyle bir tehdidin tehlikeli olduğunu söyleyebiliriz." Türksat Genel Müdürü Özkan Dalbay ise, herhangi bir siber saldırı kapsamında E-Devlet sisteminin durumun ne olacağı hakkında bilgi verdi. Dalbay, herhangi bir siber saldırı durumunda ilk olarak saldırı gelen ülkeye iletişimi kapattıklarını söyleyerek, kendilerinin 3-4 aydır bu sistemi denediklerini söyledi. Kendi açıklarını görebilmek adına e-devlet kapısına saldırılar yaptırdıklarını belirten Dalbay, bir açık çıktığında ise bunun tedbirini aldıklarını ifade etti. Türkiye`ye şu ana kadar çok büyük birsaldırı olmadığını belirten Dalbay, Türkiye`ye yönelik gelen saldırıların ise daha çok işletim sistemini durdurmaya yönelik olan ve `dost saldırısı` denilen türden olduğunu anlattı.Bir başka gazetecinin ise telefon dinlemeleri konusunda vatandaşta bir kaygı olduğunu ve bunun bir algıya dönüştüğünü söylemesi üzerine Bakan Yıldırım, şunları söyledi: "Algı tanımı doğru bir tanım. Gerçek böyle olmasa da böyle bir algı olduğu doğrudur. Ama elimizdeki istatistikler böyle bir algı olmasına rağmen vatandaşın çok aldırış etmediği yönünde. Şöyle, konuşma miktarında yüzde 50 artış var bir önceki yıllara göre. Normalde dinlendiğinden endişen olursa konuşmamak lazım di mi? Millet paso konuşuyor. Hiç aldırış etmiyor. 155 milyar konuşma dakikası var. Bu geçen sene 101 milyar dakikaydı. Konuşma süresi 1 yılda 101 milyar dakikadan 155 milyar dakikaya çıktı. SMS`de de aynı şekilde. Şu an Avrupa`nın en fazla konuşan dördüncü ülkesiyiz. Birinci ülke Fransa. Ayrıca, paylaşım sitelerinin iki tanesinde dünya birincisiyiz." İngiltere`deki dinleme olaylarına da değinen Yıldırım, "Bizimkinden de vahim bir şey" diyerek, İngiltere`deki dinleme prosedürünün içişleri bakanlığının yazılı oluruna dayandığını söyledi. Türkiye`de ise mahkeme kararı olmadan dinleme olamayacağını ifade eden Bakan Yıldırım, şunları söyledi: "Bizde dinleme var mı var. Yasa dışı, başka alanlarda da işlemler faaliyetler olduğu gibi burada da var. Bunun yolu mücadele etmektir." Dinlemelerle ilgili en büyük sorunun uygulamalarla ilgili olduğunu anlatan Binali Yıldırım, yasalarda hiçbir sıkıntı olmadığını, savcıların davayla ilgisi olmayan konuşmaları dosyadan ayıklaması gerektiğini fakat ayıklamadığını söyledi. e. Bunun yanında bir acil haberleÜçüncü bir kişinin ise hiçbir şeyden haberi olmadan hakkında konuşulduğu için onun hakkında da işlem yapıldığına dikkat çeken Binali Yıldırım, şöyle konuştu: "Dinlemelerde de çok keyfilik var. Jandarma kafasına göre dinliyor, MİT kafasınagöre dinliyor, polis, emniyet kafasına göre dinliyor."Bir gazetecinin Genelkurmay`da bir dinleme cihazı olduğu yönünde haberler çıktığını hatırlatması üzerine Bakan Yıldırım, o konunun çözüldüğünü ve Genelkurmay`ın o cihazı MİT`e teslim edeceğini söyledi
MUHSİN YAZICIOĞLU KAZASI İftarda bir gazeteci, eski BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu`nun helikopter kazası ile ilgili herhangi bir çalışmaları olup olmadığını sordu. Bunun üzerine Bakan Binali Yıldırım şunları söyledi: "Bu kazayla ilgili bizim şu an herhangi bir faaliyetimiz yok. Olay tamamen yargıda. Malatya Ağır Ceza Mahkemesi Savcılığı bu konuyu takip ediyor. Devlet Denetleme`nin raporları var, Başbakanlık Teftiş Kurulu`nun raporu var, Meclis`in Araştırma Komisyonu raporları var. Bir de kaza kırım heyetinin yaptığı çalışma var. Tüm bunların ışığında herhalde bir sonuca varılacak. Biz çıkan rapora itibar ediyoruz. Rapor bunun bir kaza olduğunu söylüyor. Kaza sonrası kurtarma faaliyetlerinde de bazı aksaklıklarınyaşandığını yine biliyoruz. Onun dışında elimizde başka da bir bilgi yok."