Erdoğan: Önce 74 milyonu kucaklayacaksın
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'yi kucaklayamayanların bu ülkede hizmet vermesi mümkün değil. Önce 74 milyonu kucaklayacaksın ki buraya hizmet veresin'' dedi.
Erdoğan, partisince Van‘da düzenlenen açık hava toplantısında halka hitap etti.
Vanlılara, ‘‘Kardeşler arasında hesaplaşma olmaz, kardeşler arasında helalleşme olur‘‘ diyen Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak, bu ülkenin 74 milyon evladının birbiriyle kucaklaşmasını, birbiriyle helalleşmesini istediklerini söyledi.
Siyasetlerinin her zaman kucaklaşmanın, helalleşmenin üzerine bina edildiğini belirten Erdoğan, ‘‘Biz ayıranlardan, ayrıştıranlardan değil, kucaklaştıran, birleştirenlerden olduk. Mevlana‘nın dediği gibi, bu dünyaya bölmeye, ayırmaya gelmedik, biz bölüneni birleştirmeye, kırılanı tamir etmeye geldik.
3 Kasım 2002‘den bugüne kadar, samimiyetle kardeşliğin mücadelesi içinde olduk. Bu yola çıkarken kardeşlik dedik... Biz bu yola çıkarken ‘gençler ölmesin‘ dedik... Biz bu yola çıkarken, samimiyetle, yürekten, ‘anneler ağlamasın, babaların yürekleri dağlanmasın‘ dedik. Elimizi, bedenimizi, vücudumuzu, yüreğimizi taşın altına koyduk. ‘Biz bu sorunu çözeceğiz‘ dedik. ‘Kürt sorunu bizim sorunumuzdur, bu sorunu çözeceğiz‘ dedik. Bunu söylemekle kalmadık, yıllardır acı çektiğiniz, yıllardır anlatamadığınız, yıllardır sağır duvarlardan geri dönen meselelerinize el attık, onları çözdük‘‘ dedi.
-BELGELER-
Elinde tuttuğu bazı belgeleri vatandaşa gösteren Başbakan Erdoğan, Van konuşmasının bu noktada çok önemli olduğunu belirtti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
‘‘Bu belgeler, tarihe ışık tutan belgeler. Bu belgeler, bu ülkede on yıllar boyunca yaşanan zulmün, baskının, sindirmenin belgeleri. Bu belgeler, Türkiye‘de 2002 yılına kadar sürdürülen inkar politikalarının belgeleri.
Belge 1: Bu Bakanlar Kurulu kararnamesi, diyor ki; Bağdat‘ta, Necah Basımevi‘nde Kürtçe olarak bastırılmış olan kitabın dağıtılmasının ve yurda sokulmasının yasaklanması ve mevcutlarının toplattırılması kararlaştırılmıştır. İmza kim biliyor musunuz? İmza, Reisicumhur İsmet İnönü ve CHP‘li bakanlar kurulu. CHP‘li bakanların imzası var. Tarih: 4 Ekim 1944... Tabii Sayın Kılıçdaroğlu tabii bunları öğrendi ki yeni bir şey söylüyor. Ne diyor? ‘Biz yeni CHP‘yiz‘ diyor ama yeri geldiğinde de ‘Biz Türkiye‘nin en eski partisiyiz‘ diyor...
Belge 2: Suriye‘de yapılıp yurdumuza sokulan 1763 ve 1764 sayılı Kürtçe plağın yurdumuza sokulmasının ve dağıtılmasının yasaklanması, mevcutlarının toplattırılması kararlaştırılmıştır. 28 Ekim 1944... İmza: Reisicumhur İsmet İnönü ve CHP‘li Bakanlar Kurulu.
Belge 3: Hoybuncu Kürtlerinden Haço oğlu Süleyman Haço tarafından yazılarak 1948 yılında Halep‘te bastırılan ‘Modern Kürt edebiyatından parçalar‘ adlı kitabın yurda sokulmasının yasak edilmesi ve elde edileceklerin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 25 Kasım 1949. İmza: İsmet İnönü. Altta CHP‘li bakanlar kurulu üyeleri...
Belge 4: Kürt Fukara Hayır Cemiyeti tarafından 1932 yılında El Cezire‘de bastırılan Kürt Fukara Hayır Cemiyeti Nizamnamesi adlı kitabın yurda sokulmasının yasak edilmesi ve elde edileceklerinin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 25 Kasım 1949. İmza: İsmet İnönü... Altta CHP‘li bakanlar.
Şimdi geliyorum en önemli belgeye... Belge 5: Ahmet Hani tarafından yazılan ve İstanbul‘da Necmi İstikbal Matbaası‘nda basılan Memo Zin adlı kitabın yasak edilmesi ve elde edileceklerinin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 13 Nisan 1950. İmza: Reisicumhur İsmet İnönü...
Ah benim Vanlı kardeşim... Biz çok acı yaşadık... Biz bu acıları beraber yaşadık... Sen burada, Van‘da hangi acıyı yaşadıysan ben İstanbul‘da aynı acıyı yaşadım.‘‘
-İNKAR POLİTİKALARI-
Bu belgelerin, sadece tarihi aydınlatan belgeler olmadığını, aynı zamanda yaşanan dramın, yaşanan acının belgeleri olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ‘‘Bu belgeler, bizim dönemimize kadar devam eden inkar politikalarının belgeleri‘‘ dedi.
Bahçesaray‘da, genç kızların, Kürtçe kasetlerini tandırlara sakladıklarını biliyorum. Hapishane koridorlarında, anaların kendi yavrularıyla kendi dillerinde konuşamadıklarını biliyorum. Peki şimdi anneler kendi yavrularıyla kendi dillerinde konuşabiliyor mu? Bunu biz açtık.
Şu Vanlı anaların, şu benim Kürt analarımın, kendi dillerinde ağlayamadıklarını, ağıt yakamadıklarını biliyorum.
Bahçesaray‘ın Köşk, yani Kasır köyünden Van‘a gelene kadar, her köşe başında nasıl arandıklarını da biliyorum. Şimdi öyle bir şey var mı?
Şu hapishanelerin dili olsa da 12 Eylül zulmünü bir anlatsa...
‘Olağanüstü Hali kaldırın, yeter‘ diyorlardı. OHAL‘i biz kaldırdık mı, Çekiç Gücü biz gönderdik mi?
Üniversitelerde Kürtçe enstitüleri kuruldu mu? Kürtçe dil kursları açıldı mı? Unutmayın bunların hepsi AK Parti ile geldi. AK Parti‘den önce devletin vatandaşı vardı, şimdi vatandaşın devleti var. Fark bu.‘‘
-‘‘KÜRT MESELESİ BENİM MESELEMDİR, DEDİM‘‘-
2005 yılında Diyarbakır‘da ‘‘Kürt meselesi benim meselemdir‘‘ dediğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
‘‘Ben sözümün arkasında durdum ve duruyorum, ancak bir şey söyleyeceğim; Kürt sorunu dediğimiz olay kıyamete dek bu başlıkla devam mı edecek? Söylediğimden bu yana biz birçok mesafe aldık. Nedir o? İşte az önce dediklerim... Bunların hepsini biz kaldırdık. Asimilasyon diye bir olay kaldı mı? Benim şu anda kabinemde, benim Kürt milletvekili bakan arkadaşlarım var mı? Var. Benim şu anda grubumda 60‘ı aşkın milletvekilim Kürt olarak var mı? Daha neyi konuşuyoruz? İşte asimilasyon olayı bitmiştir.
Bizim siyasetimiz dürüstlük siyasetidir. Bizim siyasetimiz ilkeli siyasettir. Biz gerçeğin üzerini örtmeyiz, inkar yoluna asla sapmayız. Kasıtlı şekilde bunu BDP saptırıyor. Ben söylüyorum; acaba şu ana kadar parlamentoda, yerel yönetimlerde benim vatandaşıma ne kazandırdılar? Ne kazandırdılar, ne verdiler Allah aşkına? Siz bundan sonra ne kazandıracaklarını zannediyorsunuz? Sadece terör örgütünden aldıkları güçle halkımı korkutarak, tehdit ederek buralardan elde edecekleri oylarla bu ülkede bir şey yapacaklarını mı zannediyorlar?
Kürt sorunu ile PKK sorununu lütfen birbirine karıştırmayalım ve PKK üzerinden de evet kendileri gayet güzel rant elde ediyorlar. Milletvekili seçilmenin yolu oradan geçiyor ama benim halkım bu doğruları görüyor. Başımızı iki elimizin arasına alacağız. Biz ölüme inanmış insanlarız. Sonuna kadar bu ülkede doğruyu, hakkı egemen kılmak için çalışacağız.‘‘
12 Eylül‘de yapılan halk oylamasında halkın yüzde 58 ile ‘‘Evet‘‘ dediğini anlatan Erdoğan, ‘‘BDP, ‘benim partim devamlı kapatılıyor‘ diye ağlıyordu‘‘ dedi. BDP‘nin Anayasa paketinin oylamasına katılmadığını hatırlatan Erdoğan, hem dert yandıklarını hem de oylamaya katılmadıklarını ifade etti.
Şimdi yeni anayasa hazırlayacaklarını anlatan Başbakan Erdoğan, bu seçimlerde anayasayı değiştirecek yetkiyi sayısal olarak milletin vermesi halinde ‘‘işin kolay‘‘ olacağını, tüm siyasi partiler, STK‘larla birlikte ileri demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri gerçekleştireceklerini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, bugün de sözlerinin arkasında olduklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘‘Bugün de mertçe, yiğitçe, dürüstçe ‘kardeşlik‘ diyoruz, bu sorunu biz çözeriz, çözeceğiz diyoruz. Açık söylüyorum: Bu sorunu çözmekten başka bir seçeneğimiz yok. 12 Eylül halk oylamasında, ülkenin yüzde 58‘i ‘evet‘ dedi... Bu bölgede, bütün baskılara, bütün tehditlere rağmen, sizler yüzde 95 oranında ‘evet‘ dediniz. Kürt kardeşim de değişim istediğini ortaya koydu.
Millet, kardeşlik mücadelemizi çok güçlü şekilde destekledi. Sevgili Vanlı kardeşim, sevgili Kürt kardeşim... Artık bazı şeyleri sorgulamanı senden rica ediyorum, artık bazı soruları kendine sormanı senden rica ediyorum...
AK parti bu kadar iyi niyetle, bu kadar samimi, bu kadar hasbi şekilde sorunu çözme mücadelesi verirken, acaba birileri neden bunun önünde duruyor?
4 yıl boyunca Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nde Kürt kardeşlerimin hiçbir sorununa çözüm önerisi getirmeyenler, 12 Haziran‘da sandık görününce acaba neden sokakları ateşe veriyor?
Neden AK Parti‘nin 100‘ü bulan seçim bürolarına, otobüslerine, milletvekili adaylarına saldırılar yapılıyor?
İstanbul‘da Kastamonu‘da, Silopi‘de, neden polisler hedef alınıyor? Bugün bir kez daha, CHP, MHP, BDP, terör örgütü, Ergenekon, emekli siyasetçiler bir araya gelip neden acaba neden ittifak halinde AK Parti‘ye saldırıyor? Çünkü AK Parti çözüyor... Çünkü AK Parti sorunları çözüm yoluna koyuyor.‘‘
-‘‘400 MİLLETVEKİLİ...‘‘
‘‘Sandıktan umudunu kesip, demokrasiden umudunu kesip, silahı, mayınları, taşları devreye sokanları görün‘‘ diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
‘‘Geçenlerde açıklama yaptılar. Neydi o açıklama; ‘AK Parti 400 milletvekili ile çıkarsa onlara yeni anayasa yaptırmayız.‘ Şu lafa bak yahu. Sen nerede yaşadığının farkında mısın? Biz o 400‘ü alalım da gücün yetiyorsa yaptırma...
Savaşı, şiddeti, düşmanlığı tahrik etmek için sadece onurlarını, kişiliklerini, şahsiyetlerini değil, bizim bütün kutsallarımızı da istismar etmekten, ayaklar altına almaktan çekinmeyenlerin maskelerinin gerisine iyi bakın.
30 yılda 40 binden fazla insan hayatını kaybetti... Ölen kim? Bu ülkenin çocukları. Allah aşkına kim kazandı? Benim Kürt kardeşim kazanmadı, hep kaybetti. Türkiye kazanmadı, hep kaybetti.
Biz güzel bir süreç başlattık, yeni bir dönemin kapılarını araladık. Bunu sonuna kadar götüreceğiz. Hiçbir tahrike, kışkırtmaya boyun eğmeden bu süreci tamamlayacağız.‘‘
-TERÖR ÖRGÜTÜ VE BDP‘NİN HESABINI SORGULAYIN-
Şu anda terör örgütünün ve BDP‘nin nasıl bir hesap içinde olduğunu, kimlerden nasıl destek aldığını da sorgulamasını vatandaşlardan isteyen Erdoğan, ‘‘Bu BDP, bu terör örgütü, yıllarca bizim dini değerlerimizi, inançlarımızı yıllarca hor gördü, hep aşağıladı. ‘Kürtler Med‘lerden geliyor‘ dediler... Kürtler‘in dini İslam değil, ‘Zerdüştlük‘tür dediler... Kürtler kılıç zoruyla İslamı kabul etti‘ dediler...‘‘ şeklinde konuştu
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
‘‘Hakkari‘de bir imamı öldürecek kadar vicdanlarını pazara çıkardılar.
Şimdi çok enteresan ittifakların içine de girdiler. Bu ülkede Kürt sorununun başlıca müsebbibi olan CHP ile kol kola girdiler. Faili meçhulleri yapanlarla, Ergenekon ile aynı hizaya geçtiler.
Yıllarca kendilerini kıyasıya eleştiren isimleri bağımsız aday olarak öne sürdüler. ‘Barış‘ dediler, ‘demokrasi‘ dediler, ama şiddetten medet umdular. ‘Çözüm‘ dediler ama çözümsüzlüğü ne yazık ki desteklediler. Çözüm sürecini kilitlemek için her kışkırtmada başrol oynadılar.‘‘
‘‘Biz geri adım atmayacağız, kardeşlik yolundan geri dönmeyeceğiz. biz öfkeye, şiddete teslim olmayacak, milletimizi de öfkeye ve şiddete teslim etmeyeceğiz‘‘ diyen Erdoğan, bugüne kadar samimiyetle mücadele verdiklerini, aynı samimiyetle, aynı kararlılıkla yollarına devam edeceklerini söyledi.
-‘‘VAN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ OLACAK‘‘-
Bugün Van‘a bir müjde ile geldiğini de açıklayan Başbakan Erdoğan, ‘‘yeni 11 büyükşehirden bir tanesi de Van...‘‘ dedi.
2014 yerel seçimlerine Van‘ın büyükşehir belediyesi olarak gireceğini anlatan Erdoğan, seçimden sonra ilgili yasanın çıkarılacağını vurguladı. Biz sözü veririz, arkasından da yerine getiririz‘‘ diyen Erdoğan, ‘‘İnşallah Van büyükşehir belediyesi olunca ilçelerimizin alt yapısı bambaşka olacak. Artık Van‘da belde kalmayacak. Beldeler mahalle haline gelecek. Belediyeler güçlü hale gelecek...‘‘ dedi.
-MİTİNGDEN NOTLAR-
Başbakan Erdoğan, miting alanına gelmeden önce, konuşma yapacağı platformda, İl Afet Acil Durum Müdürlüğünün özel giysili ekipleri tarafından, KBRN (Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer) taraması yapıldı.
Güvenlik önlemi çerçevesinde miting alanının civarında yüksek binaların çatısında keskin nişancılar görev aldı. Polis helikopteri, miting öncesi alanın çevresinde uçuş yaptı.
Konuşma öncesinde Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AK Parti Van milletvekilleri ve milletvekili adayları, platforma çıkarak vatandaşları selamladı.
Partililer sık sık ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor‘‘, ‘‘Vur vur inlesin, Kılıçdaroğlu dinlesin‘ şeklinde sloganlar attı.
Öte yandan, mitigin alanına gelen yollarda Kürtçe ‘‘Hoşgeldin Başbakan Erdoğan‘‘ yazılı afişler de dikkati çekti.
Kaynak: AA
Vanlılara, ‘‘Kardeşler arasında hesaplaşma olmaz, kardeşler arasında helalleşme olur‘‘ diyen Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak, bu ülkenin 74 milyon evladının birbiriyle kucaklaşmasını, birbiriyle helalleşmesini istediklerini söyledi.
Siyasetlerinin her zaman kucaklaşmanın, helalleşmenin üzerine bina edildiğini belirten Erdoğan, ‘‘Biz ayıranlardan, ayrıştıranlardan değil, kucaklaştıran, birleştirenlerden olduk. Mevlana‘nın dediği gibi, bu dünyaya bölmeye, ayırmaya gelmedik, biz bölüneni birleştirmeye, kırılanı tamir etmeye geldik.
3 Kasım 2002‘den bugüne kadar, samimiyetle kardeşliğin mücadelesi içinde olduk. Bu yola çıkarken kardeşlik dedik... Biz bu yola çıkarken ‘gençler ölmesin‘ dedik... Biz bu yola çıkarken, samimiyetle, yürekten, ‘anneler ağlamasın, babaların yürekleri dağlanmasın‘ dedik. Elimizi, bedenimizi, vücudumuzu, yüreğimizi taşın altına koyduk. ‘Biz bu sorunu çözeceğiz‘ dedik. ‘Kürt sorunu bizim sorunumuzdur, bu sorunu çözeceğiz‘ dedik. Bunu söylemekle kalmadık, yıllardır acı çektiğiniz, yıllardır anlatamadığınız, yıllardır sağır duvarlardan geri dönen meselelerinize el attık, onları çözdük‘‘ dedi.
-BELGELER-
Elinde tuttuğu bazı belgeleri vatandaşa gösteren Başbakan Erdoğan, Van konuşmasının bu noktada çok önemli olduğunu belirtti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
‘‘Bu belgeler, tarihe ışık tutan belgeler. Bu belgeler, bu ülkede on yıllar boyunca yaşanan zulmün, baskının, sindirmenin belgeleri. Bu belgeler, Türkiye‘de 2002 yılına kadar sürdürülen inkar politikalarının belgeleri.
Belge 1: Bu Bakanlar Kurulu kararnamesi, diyor ki; Bağdat‘ta, Necah Basımevi‘nde Kürtçe olarak bastırılmış olan kitabın dağıtılmasının ve yurda sokulmasının yasaklanması ve mevcutlarının toplattırılması kararlaştırılmıştır. İmza kim biliyor musunuz? İmza, Reisicumhur İsmet İnönü ve CHP‘li bakanlar kurulu. CHP‘li bakanların imzası var. Tarih: 4 Ekim 1944... Tabii Sayın Kılıçdaroğlu tabii bunları öğrendi ki yeni bir şey söylüyor. Ne diyor? ‘Biz yeni CHP‘yiz‘ diyor ama yeri geldiğinde de ‘Biz Türkiye‘nin en eski partisiyiz‘ diyor...
Belge 2: Suriye‘de yapılıp yurdumuza sokulan 1763 ve 1764 sayılı Kürtçe plağın yurdumuza sokulmasının ve dağıtılmasının yasaklanması, mevcutlarının toplattırılması kararlaştırılmıştır. 28 Ekim 1944... İmza: Reisicumhur İsmet İnönü ve CHP‘li Bakanlar Kurulu.
Belge 3: Hoybuncu Kürtlerinden Haço oğlu Süleyman Haço tarafından yazılarak 1948 yılında Halep‘te bastırılan ‘Modern Kürt edebiyatından parçalar‘ adlı kitabın yurda sokulmasının yasak edilmesi ve elde edileceklerin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 25 Kasım 1949. İmza: İsmet İnönü. Altta CHP‘li bakanlar kurulu üyeleri...
Belge 4: Kürt Fukara Hayır Cemiyeti tarafından 1932 yılında El Cezire‘de bastırılan Kürt Fukara Hayır Cemiyeti Nizamnamesi adlı kitabın yurda sokulmasının yasak edilmesi ve elde edileceklerinin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 25 Kasım 1949. İmza: İsmet İnönü... Altta CHP‘li bakanlar.
Şimdi geliyorum en önemli belgeye... Belge 5: Ahmet Hani tarafından yazılan ve İstanbul‘da Necmi İstikbal Matbaası‘nda basılan Memo Zin adlı kitabın yasak edilmesi ve elde edileceklerinin toplattırılması kararlaştırılmıştır. 13 Nisan 1950. İmza: Reisicumhur İsmet İnönü...
Ah benim Vanlı kardeşim... Biz çok acı yaşadık... Biz bu acıları beraber yaşadık... Sen burada, Van‘da hangi acıyı yaşadıysan ben İstanbul‘da aynı acıyı yaşadım.‘‘
-İNKAR POLİTİKALARI-
Bu belgelerin, sadece tarihi aydınlatan belgeler olmadığını, aynı zamanda yaşanan dramın, yaşanan acının belgeleri olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ‘‘Bu belgeler, bizim dönemimize kadar devam eden inkar politikalarının belgeleri‘‘ dedi.
Bahçesaray‘da, genç kızların, Kürtçe kasetlerini tandırlara sakladıklarını biliyorum. Hapishane koridorlarında, anaların kendi yavrularıyla kendi dillerinde konuşamadıklarını biliyorum. Peki şimdi anneler kendi yavrularıyla kendi dillerinde konuşabiliyor mu? Bunu biz açtık.
Şu Vanlı anaların, şu benim Kürt analarımın, kendi dillerinde ağlayamadıklarını, ağıt yakamadıklarını biliyorum.
Bahçesaray‘ın Köşk, yani Kasır köyünden Van‘a gelene kadar, her köşe başında nasıl arandıklarını da biliyorum. Şimdi öyle bir şey var mı?
Şu hapishanelerin dili olsa da 12 Eylül zulmünü bir anlatsa...
‘Olağanüstü Hali kaldırın, yeter‘ diyorlardı. OHAL‘i biz kaldırdık mı, Çekiç Gücü biz gönderdik mi?
Üniversitelerde Kürtçe enstitüleri kuruldu mu? Kürtçe dil kursları açıldı mı? Unutmayın bunların hepsi AK Parti ile geldi. AK Parti‘den önce devletin vatandaşı vardı, şimdi vatandaşın devleti var. Fark bu.‘‘
-‘‘KÜRT MESELESİ BENİM MESELEMDİR, DEDİM‘‘-
2005 yılında Diyarbakır‘da ‘‘Kürt meselesi benim meselemdir‘‘ dediğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
‘‘Ben sözümün arkasında durdum ve duruyorum, ancak bir şey söyleyeceğim; Kürt sorunu dediğimiz olay kıyamete dek bu başlıkla devam mı edecek? Söylediğimden bu yana biz birçok mesafe aldık. Nedir o? İşte az önce dediklerim... Bunların hepsini biz kaldırdık. Asimilasyon diye bir olay kaldı mı? Benim şu anda kabinemde, benim Kürt milletvekili bakan arkadaşlarım var mı? Var. Benim şu anda grubumda 60‘ı aşkın milletvekilim Kürt olarak var mı? Daha neyi konuşuyoruz? İşte asimilasyon olayı bitmiştir.
Bizim siyasetimiz dürüstlük siyasetidir. Bizim siyasetimiz ilkeli siyasettir. Biz gerçeğin üzerini örtmeyiz, inkar yoluna asla sapmayız. Kasıtlı şekilde bunu BDP saptırıyor. Ben söylüyorum; acaba şu ana kadar parlamentoda, yerel yönetimlerde benim vatandaşıma ne kazandırdılar? Ne kazandırdılar, ne verdiler Allah aşkına? Siz bundan sonra ne kazandıracaklarını zannediyorsunuz? Sadece terör örgütünden aldıkları güçle halkımı korkutarak, tehdit ederek buralardan elde edecekleri oylarla bu ülkede bir şey yapacaklarını mı zannediyorlar?
Kürt sorunu ile PKK sorununu lütfen birbirine karıştırmayalım ve PKK üzerinden de evet kendileri gayet güzel rant elde ediyorlar. Milletvekili seçilmenin yolu oradan geçiyor ama benim halkım bu doğruları görüyor. Başımızı iki elimizin arasına alacağız. Biz ölüme inanmış insanlarız. Sonuna kadar bu ülkede doğruyu, hakkı egemen kılmak için çalışacağız.‘‘
12 Eylül‘de yapılan halk oylamasında halkın yüzde 58 ile ‘‘Evet‘‘ dediğini anlatan Erdoğan, ‘‘BDP, ‘benim partim devamlı kapatılıyor‘ diye ağlıyordu‘‘ dedi. BDP‘nin Anayasa paketinin oylamasına katılmadığını hatırlatan Erdoğan, hem dert yandıklarını hem de oylamaya katılmadıklarını ifade etti.
Şimdi yeni anayasa hazırlayacaklarını anlatan Başbakan Erdoğan, bu seçimlerde anayasayı değiştirecek yetkiyi sayısal olarak milletin vermesi halinde ‘‘işin kolay‘‘ olacağını, tüm siyasi partiler, STK‘larla birlikte ileri demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri gerçekleştireceklerini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, bugün de sözlerinin arkasında olduklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘‘Bugün de mertçe, yiğitçe, dürüstçe ‘kardeşlik‘ diyoruz, bu sorunu biz çözeriz, çözeceğiz diyoruz. Açık söylüyorum: Bu sorunu çözmekten başka bir seçeneğimiz yok. 12 Eylül halk oylamasında, ülkenin yüzde 58‘i ‘evet‘ dedi... Bu bölgede, bütün baskılara, bütün tehditlere rağmen, sizler yüzde 95 oranında ‘evet‘ dediniz. Kürt kardeşim de değişim istediğini ortaya koydu.
Millet, kardeşlik mücadelemizi çok güçlü şekilde destekledi. Sevgili Vanlı kardeşim, sevgili Kürt kardeşim... Artık bazı şeyleri sorgulamanı senden rica ediyorum, artık bazı soruları kendine sormanı senden rica ediyorum...
AK parti bu kadar iyi niyetle, bu kadar samimi, bu kadar hasbi şekilde sorunu çözme mücadelesi verirken, acaba birileri neden bunun önünde duruyor?
4 yıl boyunca Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nde Kürt kardeşlerimin hiçbir sorununa çözüm önerisi getirmeyenler, 12 Haziran‘da sandık görününce acaba neden sokakları ateşe veriyor?
Neden AK Parti‘nin 100‘ü bulan seçim bürolarına, otobüslerine, milletvekili adaylarına saldırılar yapılıyor?
İstanbul‘da Kastamonu‘da, Silopi‘de, neden polisler hedef alınıyor? Bugün bir kez daha, CHP, MHP, BDP, terör örgütü, Ergenekon, emekli siyasetçiler bir araya gelip neden acaba neden ittifak halinde AK Parti‘ye saldırıyor? Çünkü AK Parti çözüyor... Çünkü AK Parti sorunları çözüm yoluna koyuyor.‘‘
-‘‘400 MİLLETVEKİLİ...‘‘
‘‘Sandıktan umudunu kesip, demokrasiden umudunu kesip, silahı, mayınları, taşları devreye sokanları görün‘‘ diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
‘‘Geçenlerde açıklama yaptılar. Neydi o açıklama; ‘AK Parti 400 milletvekili ile çıkarsa onlara yeni anayasa yaptırmayız.‘ Şu lafa bak yahu. Sen nerede yaşadığının farkında mısın? Biz o 400‘ü alalım da gücün yetiyorsa yaptırma...
Savaşı, şiddeti, düşmanlığı tahrik etmek için sadece onurlarını, kişiliklerini, şahsiyetlerini değil, bizim bütün kutsallarımızı da istismar etmekten, ayaklar altına almaktan çekinmeyenlerin maskelerinin gerisine iyi bakın.
30 yılda 40 binden fazla insan hayatını kaybetti... Ölen kim? Bu ülkenin çocukları. Allah aşkına kim kazandı? Benim Kürt kardeşim kazanmadı, hep kaybetti. Türkiye kazanmadı, hep kaybetti.
Biz güzel bir süreç başlattık, yeni bir dönemin kapılarını araladık. Bunu sonuna kadar götüreceğiz. Hiçbir tahrike, kışkırtmaya boyun eğmeden bu süreci tamamlayacağız.‘‘
-TERÖR ÖRGÜTÜ VE BDP‘NİN HESABINI SORGULAYIN-
Şu anda terör örgütünün ve BDP‘nin nasıl bir hesap içinde olduğunu, kimlerden nasıl destek aldığını da sorgulamasını vatandaşlardan isteyen Erdoğan, ‘‘Bu BDP, bu terör örgütü, yıllarca bizim dini değerlerimizi, inançlarımızı yıllarca hor gördü, hep aşağıladı. ‘Kürtler Med‘lerden geliyor‘ dediler... Kürtler‘in dini İslam değil, ‘Zerdüştlük‘tür dediler... Kürtler kılıç zoruyla İslamı kabul etti‘ dediler...‘‘ şeklinde konuştu
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
‘‘Hakkari‘de bir imamı öldürecek kadar vicdanlarını pazara çıkardılar.
Şimdi çok enteresan ittifakların içine de girdiler. Bu ülkede Kürt sorununun başlıca müsebbibi olan CHP ile kol kola girdiler. Faili meçhulleri yapanlarla, Ergenekon ile aynı hizaya geçtiler.
Yıllarca kendilerini kıyasıya eleştiren isimleri bağımsız aday olarak öne sürdüler. ‘Barış‘ dediler, ‘demokrasi‘ dediler, ama şiddetten medet umdular. ‘Çözüm‘ dediler ama çözümsüzlüğü ne yazık ki desteklediler. Çözüm sürecini kilitlemek için her kışkırtmada başrol oynadılar.‘‘
‘‘Biz geri adım atmayacağız, kardeşlik yolundan geri dönmeyeceğiz. biz öfkeye, şiddete teslim olmayacak, milletimizi de öfkeye ve şiddete teslim etmeyeceğiz‘‘ diyen Erdoğan, bugüne kadar samimiyetle mücadele verdiklerini, aynı samimiyetle, aynı kararlılıkla yollarına devam edeceklerini söyledi.
-‘‘VAN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ OLACAK‘‘-
Bugün Van‘a bir müjde ile geldiğini de açıklayan Başbakan Erdoğan, ‘‘yeni 11 büyükşehirden bir tanesi de Van...‘‘ dedi.
2014 yerel seçimlerine Van‘ın büyükşehir belediyesi olarak gireceğini anlatan Erdoğan, seçimden sonra ilgili yasanın çıkarılacağını vurguladı. Biz sözü veririz, arkasından da yerine getiririz‘‘ diyen Erdoğan, ‘‘İnşallah Van büyükşehir belediyesi olunca ilçelerimizin alt yapısı bambaşka olacak. Artık Van‘da belde kalmayacak. Beldeler mahalle haline gelecek. Belediyeler güçlü hale gelecek...‘‘ dedi.
-MİTİNGDEN NOTLAR-
Başbakan Erdoğan, miting alanına gelmeden önce, konuşma yapacağı platformda, İl Afet Acil Durum Müdürlüğünün özel giysili ekipleri tarafından, KBRN (Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer) taraması yapıldı.
Güvenlik önlemi çerçevesinde miting alanının civarında yüksek binaların çatısında keskin nişancılar görev aldı. Polis helikopteri, miting öncesi alanın çevresinde uçuş yaptı.
Konuşma öncesinde Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AK Parti Van milletvekilleri ve milletvekili adayları, platforma çıkarak vatandaşları selamladı.
Partililer sık sık ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor‘‘, ‘‘Vur vur inlesin, Kılıçdaroğlu dinlesin‘ şeklinde sloganlar attı.
Öte yandan, mitigin alanına gelen yollarda Kürtçe ‘‘Hoşgeldin Başbakan Erdoğan‘‘ yazılı afişler de dikkati çekti.