Memur-Sen 4. Olağan Genel Kurulu...(3)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözleşmeli personelin sorunlarına yönelik çalışma yapıldığını belirterek, ‘‘İnşallah sözleşmelilerle ilgili kadro yolunu açmış olacağız‘‘ dedi.

Başbakan Erdoğan, Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) 4. Olağan Genel Kurulu‘nda yaptığı konuşmada, Türkiye büyüdükçe, ekonomi büyüyüp güçlendikçe daha iyi hizmetler vermeye devam edeceklerini söyledi. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu‘nun sözleşmeli personelin kadroya alınmasına ilişkin talebine de yanıt veren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

‘‘Burada bir çalışmamızı size aktarayım. O da şu; tabii bu sözleşmeli personel olayı nereden çıktı? Bakınız, Türkiye‘de özellikle Güneydoğu gibi Doğu illerimiz gibi birçok illerde, bizler hakikaten geldiğimizden bu yana birçok sıkıntılar yaşadık. O da şudur; zaman zaman gittiğimiz okullarda öğretmenler, hastanelerde doktorlar, hemşireler, bu noktada sıkıntılar yaşıyoruz. Sorduğumuzda hep aldığımız cevap şu oluyor; eş durumundan döndüler. Bizler sözleşmeli olayını da bir yerde istihdam için bir adım

atalım diye bu süreci başlattık. Fakat burada da bir sıkıntının olduğunu görüyoruz. Genç öğretmen, sağlık personelinin bölgede 5 yıl gibi veya daha fazla kalması, bunlar da ayrı bir sıkıntı. Fakat bir adımı da atmamız lazım, o da şudur; yani nasıl ki bir polis, bir asker, bir yargı mensubu gittiği zaman o bölgelerde belli bir süre hiçbir şarta bağlı olarak, o süre içinde görevini yapıyorsa bu şekilde orada görevini yapacak şekilde bir hazırlığı arkadaşlarımız yapıyor. Bu hazırlığı, yapıp bitirdikten

sonra biz süratle şu anda çıkardığımız kanun hükmündeki kararnameye eğer girebilirse onun da çalışmasını yapıyorlar, bu kararname içinde, aksi takdirde kanunla olması gerekiyorsa o önümüzdeki döneme kalacak. Böylece inşallah sözleşmelilerle ilgili kadro yolunu açmış olacağız. Temenni ederim ki, KHK ile eğer bu hallolabilirse hemen süratle onu halledip, Bakanlar Kurulu kararımızla bunu çıkarmış olacağız.‘‘

Konuşmasında Memur-Sen‘e 12 Eylül referandumunda gösterdiği tavırdan dolayı teşekkür eden Erdoğan, bazı sendikaları da eleştirdi. Erdoğan, "Memur-Sen 12 Eylül‘de ‘evet‘ diyerek aslında sendikal mücadelede yeni ve önemli bir damar açmıştır. Bu damar, hala soğuk savaş ikliminden çıkamamış, eylemleri ve kavramları geçmiş yüzyılda kalan ideolojik sendikal anlayışlara karşı en güzel cevap olmuştur. Çünkü her yönüyle yeni bir Türkiye‘ye, ‘Yeniden Büyük Türkiye‘ye doğru yürüyoruz. Böyle bir Türkiye‘ye doğru

emin adımlarla ilerlerken, sendikalar, ideolojik saplantıların artçısı değil, hak, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin öncüsü olmak durumundadırlar. Sendikalar, değişim ve dönüşümün önünde duvar ve bariyer değil, emeğin ve hakların çağdaş sözcüleri olmak zorundadırlar. İşte Memur-Sen, bunu başaran örgütlerimizden biri olmuştur. MEMUR-SEN, yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz demokrasi, özgürlük ve insan hakları mücadelesinde, ortaya koyduğu tavır, takındığı tutum, verdiği tepkilerle gerçek bir sivil toplum

örgütünün nasıl olması gerektiğini tüm Türkiye‘ye göstermiştir. Diğer kuruluşlara da örnek olmuştur" diye konuştu.

"SENDİKACILIK, SALT ÜCRET PAZARLIĞI YAPMAK DEĞİLDİR"

Kendisinin müzakere masasının her iki tarafında da bulunduğunu anlatan Erdoğan, işçi olarak masanın bir tarafında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı esnasında da işveren olarak diğer tarafında bulunduğunu söyledi. Sendikacılığın, salt ücret pazarlığı yapmak olmadığını belirten Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bugünün dünyasında sendikacılık, geçmişte olduğu gibi, kırmakla, dökmekle, eylemle, grevle özdeşleşen bir yapı asla sergileyemez. Elbette hak mücadelesi olacak... Ama hak mücadelesi, artık bir sınıf mücadelesi anlayışıyla değil, tüm ülkeyi, hatta tüm dünyayı kavrayan bir anlayışla, yeni bir yaklaşımla ortaya konmak zorundadır. Bu yaklaşımı geliştiremeyen sendikacılık anlayışının varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir. Onun için sendikalar ve tüm sivil toplum örgütleri, antidemokratik süreçlerin

malzemesi değil; demokrasinin, özgürlüklerin, katılımcılığın öncüsü olmalıdırlar. Bir başbakan olarak ben veyahutta belediye başkanları olarak yerel yöneticiler aslında birer emanetçi konumundadırlar. Sizlerin emanetçisidir. Ellerindeki imkanlar sizin imkanlarınız. Eğer finansman yönetiminde buradaki yöneticiler başarılı olamıyorsa, başarılı olamaması halinde kamu idaresinin ne hale düşebileceğini geçmişte gördük. Aynı şekilde görmek durumuyla karşı karşıya kalırız. Buradaki anlayış, her zaman el ele vermek

suretiyle hak ve özgürlükler noktasında, yaşam mücadelesi noktasındaki devamlılığı birlikte sergileyebilmektir."

TBMM‘nin, 12 Eylül‘deki değişikliğin hemen ardından yasal düzenlemeler için hazırlıklara başladığını ve uyum yasalarını peyderpey çıkarttığını belirten Erdoğan, bazı düzenlemelerin de hayata geçirildiğini anlattı. Gelecek dönemde bu çalışmaların devam edeceğini bildirdi. Erdoğan, ‘‘Özellikle sizleri ilgilendiren düzenlemelerde, katkılarınız, eleştirileriniz, öneri ve uyarılarınız alınacak ve bunlar yasa çalışmalarına azami ölçüde yansıtılacak. Bundan da endişeniz olmasın. Bu noktada hiçbir çekincemiz,

hiçbir tereddüdümüz ve kompleksimiz yok. Biz 8.5 yıl boyunca diyalog, uzlaşma ve istişareyi, politikalarımızın şekillenmesinde en hayati mekanizmalar olarak gördük. 1 Mayıs‘ı biz bayram ilan ettik. Bizden öncekiler, sosyal demokratlar, şunlar, bunlar niçin ilan edemediler? Yapsaydılar... Hani onlar işçi dostuydu, emekten yanaydılar... Niye bunlar yapamadılar, niye bunlar Taksim‘in yolunu açamadılar? Bunu biz başardık. O yolu biz açtık. Bu noktada rahat edebildik. Peki şu anda bazı sendikalar bunun

kadrini kıymetini bilebiliyorlar mı? Bilmiyorlar. Bilmedikleri gibi hakarete de yine aynı şekilde devam ediyorlar. Niye? Onlar ideolojinin deli gömleğini giymiş zihniyetlerdir. Onlar cam, çerçeve, çevredeki esnafı, herkesi dilhun ettikleri zaman, kan gördükleri zaman rahatlayan zihniyetlerdir. Hep bunu gördük. Türkiye‘nin elde ettiği başarılar, oluşan diyalog ve uzlaşma zemininin, istişare kültürünün bir neticesidir ve biz bunu aynı şekilde devam ettireceğiz. Biz bunların hepsini masaya çağırdık, hepsiyle

birçok konuda görüşmeler yaptık ama birçok zaman hep masayı bırakıp gitmişlerdir. Mesele masayı bırakıp gitmek değil, masada netice almaktır. Masayı bırakıp gittiğiniz zaman bize bir şey kaybettirmezsiniz. Bize düşen sadece hayırlı olsun demektir, güle güle... Başka bir şey demeyiz" şeklinde konuştu.

Öte yandan kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan‘ı cep telefonu ile görüntüleyen sendika üyeleri renkli görüntüler oluşturdu.

Kaynak: İHA