Devlet Bakanı Çağlayan’ın Frankfurt Temasları

Dünyanın en önemli mutfak eşyası fuarı olarak kabul edilen Ambiente’yi ziyaret amacıyla Almanya’nın Frankfurt kentine giden Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Almanya’nın Türkler’e yönelik vize uygulamasına sert ifadelerle tepki gösterdi.

Ambiente fuarında Türk standartlarına yaptığı ziyaretin ardıdan basına açıklamalarda bulunan Bakan Çağlayan, "Vize konusu gerçekten bize yapılan dünyanın en büyük zulmüdür. İnsan hakları ihlalidir. İşkencedir" diye konuştu. Almanya’nın insan haklarına aykırı olarak, ticarete yönelik teknik olarak vize engeli koymaması halinde fuardaki katılımcı Türk sayısının iki katı olacağını belirten Çağlayan, "Aksi takdirde burada 102 değil, 202 firmamız olacaktı. Çok sayıda işadamı sırf bu vize işkencesine girmemek için müracaat etmiyor" dedi. Çağlayan, fuarda Türkler’e ait stantları işaret ederek, "Şu stantların kurulması için zaman zaman teknisyenlere izin verilmesi lazım. En azından fuar süresince. Şimdi bunların hepsi Türkiye’ye, Türk sanayisine yapılan ciddi bir engeldir. Ve çifte standarttır. Bunu yapanlar, diğer taraftan da Avrupa birliğinin üyesi dahi olmayan Karadağ ve birçok Avrupa ülkesine vizesiz giriş imkanı veriyorlar. Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda Hırvatistan Türkiye’den çok sonra başlamasına rağmen Hırvatistan neredeyseüyeliğe geçecek duruma geldi" dedi. Çağlayan, vize konusunda başka ülkelere karşı yumuşatmaların olduğunu ancak Türkiye ve Türk sanayicisine karşı Schengen bölgesinde, özellikel Almanya’da çok ciddi engellemelerin bulunduğunu kaydetti.Bakan Çağlayan, "Yani bunları sadece Allah’a havale etmekle kalmalayım. Hukuka da havale ettik, bunları biliyorsunuz, burada Almanya’nın dünyaya insan haklarından bahsetmesi sözkonusu değildir. Liberal ve ticaret ekonomi sisteminden bahsetmesi asla mümkün değildir. Ne yaptıkları ortada! Alınmış olan mahkeme kararları var. Bakın daha önce alınmış olan iki tane uygulama var. Yine aynı şekilde bundan iki üç gün önce Münih İdare Mahkemesi’nde alınan bir karar daha var bu konuda. Arkadaşlar tekrar söylüyorum,sizlerden ricam şu, 1973 yılında, Katma Protokol’e imza attık. Katma Protokol Türkiye’ye vize uygulanmayacağını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Daha sonra Avrupa Ekonomik Topluluğu, sürecinde yapılan rehberlikte ve anlaşmada bunlar çok ciddi bir şekilde yer alıyor" dedi. "Üç ayrı mahkemenin almış olduğu kararın ardından, Almanya’nın alacağı nihai kararlar, hukuku tanıyıp tanımadığını gösterecektir" diyen Bakan Çağlayan, "Hukuk Almanya’da var mı yok mu bunu hep birlikte göreceğiz. Niye bunları söylüyorsun Zafer Çağlayan, vizeden başka derrdin yok mu? Bakın tekrar söylüyorum, eğer buraya, vize engeli olmasa, buraya katılan işadamları iki katı olur" ifadelerini kullandı. Bakan Çağlayan, Türkiye’nin son derece kalileti ürünleri olduğunu belirterek, "Ciddi bir üretim ağımız var. Almanya’nın kendi mahkemelerinde almış olduğu kararı uygulaması kaçınılmaz. Ben iki hafta önce geldiğimde, Almanya Cumhurbaşkanı ile de görüştüm. O zaman da kendisine ifade ettim, yine burada söylüyorum: Avrupa Birliği, Türkiye’ye üyelik konusunda her türlü engellemeyi yapıyor. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere. Bahane edilen şey Kıbrıs. Kıbrıs’ta kimin çözüm tarafı olduğu, kimin olmadığı çoknet belli. Kofi Annan planına kim evet dedi, kim hayır dedi? Onlar çok net ortada. Tabi durum böyleyken, bunların Türkiye’ye müzakere fasıllarında yapmış olduğu ambargonun tamamen iç siyasetlerine dönük, bir çaba olarak görüyorum" dedi. Bakan Çağlayan konuşmasının şöyle sürdürdü: "Şunu çok net ortaya koymalıdırlar: Avrupa Birliği, bir Hristiyan kulüp ise, bir Hristiyan birlik ise, söyleyecek bir şey yok. Sadece buraya, Hristiyanlar girer diyorlarsa, bunu çıkıp mertçe, erkekçe söylemeleri lazım. Ama biz bu konuda 50 yıldan bu yana çaba veriyoruz. Zaman zaman duraksama olmuştur. Ama bizim hükümetimiz boyunca, 8 yıldan beri çok ciddi mesafe kaydettik. Çok ciddi çalışmalar yaptık. Bir konu daha var arkadaşlar, anlamak mümkün değil, anlıyorum ama anlamak mümkün değil. İşadamımıza seyahat hakkını kısıtlıyorsun, gasp ediyorsun, bunun adı gasptır. Hem zulüm, hem ticarette teknik engeldir. Bizim mallarımız da serbest dolaşmıyor. Oysa mallarımızın, serbest dolaşması AB’nin üyelik müzakerelerinin en önemli fasıllarından biridir. Bu konuda bizim mallarımıza gerek Almanya, ikili, gerek transit geçişlerde Kuzey’e yapılan sevkiyatlarda bizim araçlarımıza kota uyguluyor. Araçların geçişineizin verilmiyor. Biz her sene oturup bu ülkelerle kotalar konusunda anlaşmalar yapıyoruz. Şimdi soruyorum, kota ve serbestlik anlamındaki piyasayı soruyorum, neresi bunun serbest piyasa?"
Kaynak: İHA