2. Genişletilmiş Hekim Çalıştayı
Samsun`da düzenlenen Genişletilmiş Hekim Çalıştayı`nda, Sağlık Bakanlığı`nın Kanun Hükmündeki Kararnamesi`ni (KHK) tanımama konusu Tabipler Birliği`nin kararı olarak açıklandı.
Sağlık alanında yapılan düzenlemelerin hekimleri bıktırdığına, umutsuz mutsuz hale getirdiğine dikkat çekilirken, bazı yeniliklerin getirilmesinin gerekliği olduğuna vurgu yapıldı
Samsun Tabip Odası "2. Genişletilmiş Hekim Çalıştayı" Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Pembe Salon`da yapıldı. Sağlık sektörü ve hekimlerin sorunları ile en son Sağlık Bakanlığı`nın yayımladığı `Kanun Hükmünde Kararname` ile sağlık hizmetlerini yeniden düzenlemesi konu başlıkları olarak ele alındı. 19 tabip odası başkanın ve bölgedeki hekimlerin katılımıyla gerçekleştiren çalıştayın açılışında konuşan AK Parti Samsun Milletvekili, eski OMÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi 38 yıllık hekim Prof. Dr. Tülay Bakır, hekimlerin sorunlarıyla ilgili görüşlerini açıkladı. Günümüzde hekimlerin tüm çağın gereklerini yerine getirdiğini, bir soru sorulduğu zaman bilgisiyle hemen cevap verebilecek konumda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bakır, araştırma kısmına gelindiğinde bütçenin az olması ve ilgili hekimlerin yoğun hasta uğraşları nedeniyle istenilen seviyede çalışmalar yapılamadığını kaydetti. Hekimlerin geçmişten günümüze yaşadıklarından örnekler veren Tülay Bakır, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz hekimler, yıllarca birinci derecenin 4`ncü kademesinden maaşını al gerisini de sen paranı kazan hükmüne getirildi. Ama biz o zamanlar hekim olarak ve bu yönden Tabipler Birliği olarak birleşerek bu meselenin yanında yıllarca olmadık. Hekim kendi gelirini kendisi kazanmak zorunda kaldı. Sanki kaçamak bir güreş gibi öğlen arası koş muayenehaneye, akşam üzeri koş muayenehaneye evinde çoluk çocuğunla geçireceğin zamanda. Kötümü kazanılıyordu o zaman, `evet` oldukça iyi kazanılıyordu. Geliri çok iyidurumda idi. Geçen yıllarda hekim sayısı arttıkça, hastanelerin imkanı geliştikçe hiçte böyle olmadı. Öğlen arasılar, akşam üzerine taşındı, akşam üzerinde de gidilse belli bir gelir gelmemeye başladı. Hekimlerimiz hiçbir olayda birleşmedi. Tam Gün Yasası`ndan önce bizim gençlerimizin durumu var. Tertemiz mezun ediyorsunuz gelecek görüyorsunuz öğrencinizde, `öğretim üyesi olur` diyorsunuz ve elinde diploması ile onu bir yere tayin ediyorlar. Yani doğuya hep gençler mi gidecek, niçin orta yaşlı gitmiyor?Halkta benimsemiyor, hiç kimse de benimsemiyor. Hepimiz gitmeliydik. Bu da yok, o öğrencilerin durumla da kimsede ilgilenmedi. Şimdi arkasından bu yasa çıktı. Halk tarafına baktığınız zaman hekimin de yapacağı bir şey yok. Hastaların tümünü hastanelerde bitirmeye çalışsa bu defa geçimini temin edemeyecek. Döner sermayeden ne olur zaten. Muayenehanen varsa döner sermayende de yoktu o zaman bu sefer mecburen çalışmaya devam etti. Ama hiç kimse bir araya gelip bir şeyler yapmadı. Bu defa dışarıda ticaretebaşladı. Hastanedeki mağdur oldu. Bu sözlerimin benim açından riskli olduğunu da biliyorum. Ama doğruyu söylediğimi de biliyorum. Siyasetçiler de sizin düşmanınız değil, onlar da genelde halkın nabzını tutmak zorundalar. Başka çaresi yok. Biz bir canımızı vermiyoruz hastalarımız için. İşimiz hastalarımıza hizmet etmek. Ama çoluk çocuğumuzun geleceğini, mesleğimizdeki saygınlığı da düşünmemiz gerekli. Ben bir abla olarak diyorum, bu konularda birleşin, bundan sonraki yapacaklarınız yoğun bir şekildedurumunuzu savunucu ve bizim aradığınızın mesleğimizi devam ettirmek ama geçinmek kaygımızın da olduğunu iletelim. Birçok huzursuzluğumuzun altında geçimimiz yatıyor. Tüm sorunları ele alarak ilgili bakanlığı gerektiği şekilde aydınlatalım. Bir araya gelerek haklarımızı koruyalım derim. Çünkü bu ülkede hekimlere sağlık çalışanlarına ihtiyaç var. Dünyanın en güçlü liderleri bileninde sonun da hekime muhtaçtır. Bunu hiçbir zaman unutmayalım." YÖK Genel Kurul Üyesi ve OMÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Bilgiç, sağlık sektöründe uzun zamandır sorunların olduğuna, sorunun tarafı olduğuna dikkat çekti. "Sorunlara sahip çıkmalıyız" diyen Bilgiç, "Ama hep kendimizi yontarak değerlendirmemeliyiz. Kendi çıkarlarımızla yol arayışına girmemeliyiz. Bu şekilde kolaycılığa kaçmış olur, sorunlarımızı çözemeyiz. Tam günde ciddi tartışmalar yok. Hekimlerin yüzde 95`i sorun yok, yüzde 5`lik bölümü tepkilerini dile getiriyor. Herkes doğru dürüstolup asıl olanı geriye getirirse sorunlar kalkar. Ben de vatandaşlardan para alınmaması taraftarıyım" dedi.
OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, ülke genelinde bir belirsizliğin hekim olduğunu, hep tehdit olasılıklarının gündeme getirildiğine vurgu yaptı. Güçlü yanların ve olasılıklarında göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Leblebicioğlu, "Performans sistemiyle aslında hekimlik bir takım çalışması idi. Üniversitelerde bu takım halinde çalışanlar birbirleriyle yarışır hale geldi. Adaletsizlik ve eşitsizlik var. Performansta kalite göstergesi de olmalıyd ş muayenehaneyeevinde çoluk ı. Çok iş yapan hekim hata yapabilir" diye konuştu. Çeşitli sağlıkta uygulamaların hayata geçirildiğini ve bunların hekimler olarak uygulanması gerektiğini vurgulayan OMÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Haydar Şahinoğlu, "Eleştirilerimizi tabii zaman zaman dile getiriceğiz. Eskiden eleştirilerimiz Sağlık Bakanlığı bu hantal yapısından kurtulsun, bu işlerle çok fazla uğraşmasın, yukarıda bir bakan yanında müsteşar üç dört tane müsteşar yardımcısı genel müdür Türkiye`de bütün sağlığı biçimlendiriyor. Bu dışarıdan bakılınca çok da doğru gelmemişti.Merkezin görevlerini şuan taşraya taşıyorlar. Sağlığı bir özerk bir yapıya kavuşturuyorlar. Yöneticileri yerel yöneticiler olacak. Bu bir yönetim anlayışı herhalde. Ben YÖK olsam üniversitelerde de aynı yöntemi yürütürüm. Şehirden toplayacağımız odalardan, birliklerden, valilikten, il genel meclisinden üniversitelerin yönetimi oluşturulabilir. Bunlarda çok eleştirilecek bir yan görmüyorum" şeklinde konuştu
TABİPLER BİRLİĞİ KHK`YI KABUL ETMEYECEK Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk, birliğin Sağlık Bakanlığı`nın 2 Kasım`da çıkardığı Kanun Hükmündeki Kararname ile ilgili olumsuz görüşlerini açıkladı. "Hekimler olarak çok zor günlerden geçiyoruz" diyen Dr. Osman Öztürk, "Hekimlik mesleğimiz hekimlik ortamımız sağlık ortamımız kanun hükmünde kararname darbeleriyle büyük tehdit altındadır. Kabus gibi bir kararname ile Türkiye sağlık ortamı baştan aşağıya yeniden düzenlendi. Hastanelerimizi yeni yöneticiler geliyor. Nasıl yöneticiler, 4 yıllık her hangi bir meslek yüksekokulu mezunu, sağlıkla ilgili olması gerekmiyor, 5 yıl iş tecrübesi olması halinde çalışabilecek. Yönetici olan bizim sicillerimizidolduracak, personel hareketlerini yapacak, klinik şeflerini belirleyecek gibi geniş yetkileri olacak. Bir mesleki yeterlilik kurulu oluşturuluyor, meslek etiği kurallarını biz koyamıyoruz, böyle bir kurul getiriliyor. Yetersiz gördüğünde de elimizden uzmanlığımız hekimliğimizi alacak veya diğer sağlık çalışanlarının mesleklerini alacak" dedi. Bir gecede çıkan kararnamenin Türkiye`nin gündeminde bir günde çıkmış olmayacağını dile getiren Dr. Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türk Tabipler Birliği`nin 6023 sayılı yasasında birinci başlıkta üç tane temel amaç tarif ediliyor. Bu KHK`yı çıkarlara Türk Tabipler Birliği`nin kamu ve kişi yararına yani toplum ve birey yararına uygulanıp geliştirilmesini yasaklıyor. Nasıl bir mantıkla düzenlendiğini gerçekten biz anlamakta zorlanıyoruz. Yasaların insan toplum yararına yapıldığına inanırız şimdi. Acaba hekimliğimizi ne yararına yapmamızı bekliyorlar çok merak ediyoruz. Biz bunları hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz. Kamu hastanebirlikteleri yasa tasarısı Meclis`te 2007 yılından bu yana 4 yıldır görüşülüyor, komisyonlara girdi tartışılıyor. Bizim Meclisimiz, milletvekillerimiz, komisyonlar, siyasi partilerimiz var. Ama bütün o çalışmalarda kenara atıldı, hiçbir tartışmaya izin verilmeden iktidar partisinin milletvekillerinin değerlendirilmesine bile sunulmadan sağlık alanı kanun hükmünde bir kararname ile düzenlendi. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün deyd ş muayenehaneye evinde çoluk ğil. Bu kararname ile bizim hekimlik yapmamızmümkün değildir. Biz mesleğimizi kamu kişi ve toplum birey yararına yapmaya devam edeceğiz. Kim ne karar çıkarırsa çıkarsın kusurumuza bakmasın, bu kararname bizim için yok hükmünde. Hastalarımıza yardımcı olamayız, sağlık hizmeti veremeyiz. Bunu çıkaranlar bunu nasıl düzeltecek bu bizim sorunumuz değil. Biz buna karşı son derece şiddetli itirazlarımızı dile getireceğiz. Bunu sadece hekimler olarak değil, bütün sağlık çalışanları ve toplumla paylaşacağız." Samsun Tabip Odası Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mithat Günaydın, fark edilmeme yönünde bir video gösterisi ile sorunları anlattı. Geçen seneki çalıştayla ilgili sorunlar ve çözüm önerilerini içeren sonuç bildirgesi hazırlanarak Cumhurbaşkanı, Başbakan, Sağlık Bakanlığı dahil tüm ilgili merci ve kuruluşlara gönderildiğini belirten Günaydın, "Sağlıkta dönüşüm süreci hekimlerin yetişemediği bir hızla devam etmekte, ancak bu süreçte hekimlerle ilgili karmaşa belirsizlikler azalacağına artmaktadır. Hastanelerleilgili düzenlemeler hekimleri iyice yıldırmış belirsizlikle belirsizlik katmıştır. Hekimler kanun hükmünde karar namelerin genellerin ve yönetmelerin altında kalmıştır. Hekimlerimizin büyük bir çoğunluğu mutsuz ve umutsuz bir hale gelmiştir. Bugün gelinen noktada değişen şartları takip edemez olmuştur. Bir insanın yaşamında etrafında olup biteni takip etmemesi veya edememesi çok şeyi kaçırdığını gösterir. Bu da iş yaşamında son derece can sıkıcı bir durumdur" diye konuştu
Daha sonra sağlık alanında sorunlar dört oturum halinde tartışıldı.
Kaynak: İHA
Samsun Tabip Odası "2. Genişletilmiş Hekim Çalıştayı" Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Pembe Salon`da yapıldı. Sağlık sektörü ve hekimlerin sorunları ile en son Sağlık Bakanlığı`nın yayımladığı `Kanun Hükmünde Kararname` ile sağlık hizmetlerini yeniden düzenlemesi konu başlıkları olarak ele alındı. 19 tabip odası başkanın ve bölgedeki hekimlerin katılımıyla gerçekleştiren çalıştayın açılışında konuşan AK Parti Samsun Milletvekili, eski OMÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi 38 yıllık hekim Prof. Dr. Tülay Bakır, hekimlerin sorunlarıyla ilgili görüşlerini açıkladı. Günümüzde hekimlerin tüm çağın gereklerini yerine getirdiğini, bir soru sorulduğu zaman bilgisiyle hemen cevap verebilecek konumda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bakır, araştırma kısmına gelindiğinde bütçenin az olması ve ilgili hekimlerin yoğun hasta uğraşları nedeniyle istenilen seviyede çalışmalar yapılamadığını kaydetti. Hekimlerin geçmişten günümüze yaşadıklarından örnekler veren Tülay Bakır, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz hekimler, yıllarca birinci derecenin 4`ncü kademesinden maaşını al gerisini de sen paranı kazan hükmüne getirildi. Ama biz o zamanlar hekim olarak ve bu yönden Tabipler Birliği olarak birleşerek bu meselenin yanında yıllarca olmadık. Hekim kendi gelirini kendisi kazanmak zorunda kaldı. Sanki kaçamak bir güreş gibi öğlen arası koş muayenehaneye, akşam üzeri koş muayenehaneye evinde çoluk çocuğunla geçireceğin zamanda. Kötümü kazanılıyordu o zaman, `evet` oldukça iyi kazanılıyordu. Geliri çok iyidurumda idi. Geçen yıllarda hekim sayısı arttıkça, hastanelerin imkanı geliştikçe hiçte böyle olmadı. Öğlen arasılar, akşam üzerine taşındı, akşam üzerinde de gidilse belli bir gelir gelmemeye başladı. Hekimlerimiz hiçbir olayda birleşmedi. Tam Gün Yasası`ndan önce bizim gençlerimizin durumu var. Tertemiz mezun ediyorsunuz gelecek görüyorsunuz öğrencinizde, `öğretim üyesi olur` diyorsunuz ve elinde diploması ile onu bir yere tayin ediyorlar. Yani doğuya hep gençler mi gidecek, niçin orta yaşlı gitmiyor?Halkta benimsemiyor, hiç kimse de benimsemiyor. Hepimiz gitmeliydik. Bu da yok, o öğrencilerin durumla da kimsede ilgilenmedi. Şimdi arkasından bu yasa çıktı. Halk tarafına baktığınız zaman hekimin de yapacağı bir şey yok. Hastaların tümünü hastanelerde bitirmeye çalışsa bu defa geçimini temin edemeyecek. Döner sermayeden ne olur zaten. Muayenehanen varsa döner sermayende de yoktu o zaman bu sefer mecburen çalışmaya devam etti. Ama hiç kimse bir araya gelip bir şeyler yapmadı. Bu defa dışarıda ticaretebaşladı. Hastanedeki mağdur oldu. Bu sözlerimin benim açından riskli olduğunu da biliyorum. Ama doğruyu söylediğimi de biliyorum. Siyasetçiler de sizin düşmanınız değil, onlar da genelde halkın nabzını tutmak zorundalar. Başka çaresi yok. Biz bir canımızı vermiyoruz hastalarımız için. İşimiz hastalarımıza hizmet etmek. Ama çoluk çocuğumuzun geleceğini, mesleğimizdeki saygınlığı da düşünmemiz gerekli. Ben bir abla olarak diyorum, bu konularda birleşin, bundan sonraki yapacaklarınız yoğun bir şekildedurumunuzu savunucu ve bizim aradığınızın mesleğimizi devam ettirmek ama geçinmek kaygımızın da olduğunu iletelim. Birçok huzursuzluğumuzun altında geçimimiz yatıyor. Tüm sorunları ele alarak ilgili bakanlığı gerektiği şekilde aydınlatalım. Bir araya gelerek haklarımızı koruyalım derim. Çünkü bu ülkede hekimlere sağlık çalışanlarına ihtiyaç var. Dünyanın en güçlü liderleri bileninde sonun da hekime muhtaçtır. Bunu hiçbir zaman unutmayalım." YÖK Genel Kurul Üyesi ve OMÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Bilgiç, sağlık sektöründe uzun zamandır sorunların olduğuna, sorunun tarafı olduğuna dikkat çekti. "Sorunlara sahip çıkmalıyız" diyen Bilgiç, "Ama hep kendimizi yontarak değerlendirmemeliyiz. Kendi çıkarlarımızla yol arayışına girmemeliyiz. Bu şekilde kolaycılığa kaçmış olur, sorunlarımızı çözemeyiz. Tam günde ciddi tartışmalar yok. Hekimlerin yüzde 95`i sorun yok, yüzde 5`lik bölümü tepkilerini dile getiriyor. Herkes doğru dürüstolup asıl olanı geriye getirirse sorunlar kalkar. Ben de vatandaşlardan para alınmaması taraftarıyım" dedi.
OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, ülke genelinde bir belirsizliğin hekim olduğunu, hep tehdit olasılıklarının gündeme getirildiğine vurgu yaptı. Güçlü yanların ve olasılıklarında göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Leblebicioğlu, "Performans sistemiyle aslında hekimlik bir takım çalışması idi. Üniversitelerde bu takım halinde çalışanlar birbirleriyle yarışır hale geldi. Adaletsizlik ve eşitsizlik var. Performansta kalite göstergesi de olmalıyd ş muayenehaneyeevinde çoluk ı. Çok iş yapan hekim hata yapabilir" diye konuştu. Çeşitli sağlıkta uygulamaların hayata geçirildiğini ve bunların hekimler olarak uygulanması gerektiğini vurgulayan OMÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Haydar Şahinoğlu, "Eleştirilerimizi tabii zaman zaman dile getiriceğiz. Eskiden eleştirilerimiz Sağlık Bakanlığı bu hantal yapısından kurtulsun, bu işlerle çok fazla uğraşmasın, yukarıda bir bakan yanında müsteşar üç dört tane müsteşar yardımcısı genel müdür Türkiye`de bütün sağlığı biçimlendiriyor. Bu dışarıdan bakılınca çok da doğru gelmemişti.Merkezin görevlerini şuan taşraya taşıyorlar. Sağlığı bir özerk bir yapıya kavuşturuyorlar. Yöneticileri yerel yöneticiler olacak. Bu bir yönetim anlayışı herhalde. Ben YÖK olsam üniversitelerde de aynı yöntemi yürütürüm. Şehirden toplayacağımız odalardan, birliklerden, valilikten, il genel meclisinden üniversitelerin yönetimi oluşturulabilir. Bunlarda çok eleştirilecek bir yan görmüyorum" şeklinde konuştu
TABİPLER BİRLİĞİ KHK`YI KABUL ETMEYECEK Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk, birliğin Sağlık Bakanlığı`nın 2 Kasım`da çıkardığı Kanun Hükmündeki Kararname ile ilgili olumsuz görüşlerini açıkladı. "Hekimler olarak çok zor günlerden geçiyoruz" diyen Dr. Osman Öztürk, "Hekimlik mesleğimiz hekimlik ortamımız sağlık ortamımız kanun hükmünde kararname darbeleriyle büyük tehdit altındadır. Kabus gibi bir kararname ile Türkiye sağlık ortamı baştan aşağıya yeniden düzenlendi. Hastanelerimizi yeni yöneticiler geliyor. Nasıl yöneticiler, 4 yıllık her hangi bir meslek yüksekokulu mezunu, sağlıkla ilgili olması gerekmiyor, 5 yıl iş tecrübesi olması halinde çalışabilecek. Yönetici olan bizim sicillerimizidolduracak, personel hareketlerini yapacak, klinik şeflerini belirleyecek gibi geniş yetkileri olacak. Bir mesleki yeterlilik kurulu oluşturuluyor, meslek etiği kurallarını biz koyamıyoruz, böyle bir kurul getiriliyor. Yetersiz gördüğünde de elimizden uzmanlığımız hekimliğimizi alacak veya diğer sağlık çalışanlarının mesleklerini alacak" dedi. Bir gecede çıkan kararnamenin Türkiye`nin gündeminde bir günde çıkmış olmayacağını dile getiren Dr. Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türk Tabipler Birliği`nin 6023 sayılı yasasında birinci başlıkta üç tane temel amaç tarif ediliyor. Bu KHK`yı çıkarlara Türk Tabipler Birliği`nin kamu ve kişi yararına yani toplum ve birey yararına uygulanıp geliştirilmesini yasaklıyor. Nasıl bir mantıkla düzenlendiğini gerçekten biz anlamakta zorlanıyoruz. Yasaların insan toplum yararına yapıldığına inanırız şimdi. Acaba hekimliğimizi ne yararına yapmamızı bekliyorlar çok merak ediyoruz. Biz bunları hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz. Kamu hastanebirlikteleri yasa tasarısı Meclis`te 2007 yılından bu yana 4 yıldır görüşülüyor, komisyonlara girdi tartışılıyor. Bizim Meclisimiz, milletvekillerimiz, komisyonlar, siyasi partilerimiz var. Ama bütün o çalışmalarda kenara atıldı, hiçbir tartışmaya izin verilmeden iktidar partisinin milletvekillerinin değerlendirilmesine bile sunulmadan sağlık alanı kanun hükmünde bir kararname ile düzenlendi. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün deyd ş muayenehaneye evinde çoluk ğil. Bu kararname ile bizim hekimlik yapmamızmümkün değildir. Biz mesleğimizi kamu kişi ve toplum birey yararına yapmaya devam edeceğiz. Kim ne karar çıkarırsa çıkarsın kusurumuza bakmasın, bu kararname bizim için yok hükmünde. Hastalarımıza yardımcı olamayız, sağlık hizmeti veremeyiz. Bunu çıkaranlar bunu nasıl düzeltecek bu bizim sorunumuz değil. Biz buna karşı son derece şiddetli itirazlarımızı dile getireceğiz. Bunu sadece hekimler olarak değil, bütün sağlık çalışanları ve toplumla paylaşacağız." Samsun Tabip Odası Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mithat Günaydın, fark edilmeme yönünde bir video gösterisi ile sorunları anlattı. Geçen seneki çalıştayla ilgili sorunlar ve çözüm önerilerini içeren sonuç bildirgesi hazırlanarak Cumhurbaşkanı, Başbakan, Sağlık Bakanlığı dahil tüm ilgili merci ve kuruluşlara gönderildiğini belirten Günaydın, "Sağlıkta dönüşüm süreci hekimlerin yetişemediği bir hızla devam etmekte, ancak bu süreçte hekimlerle ilgili karmaşa belirsizlikler azalacağına artmaktadır. Hastanelerleilgili düzenlemeler hekimleri iyice yıldırmış belirsizlikle belirsizlik katmıştır. Hekimler kanun hükmünde karar namelerin genellerin ve yönetmelerin altında kalmıştır. Hekimlerimizin büyük bir çoğunluğu mutsuz ve umutsuz bir hale gelmiştir. Bugün gelinen noktada değişen şartları takip edemez olmuştur. Bir insanın yaşamında etrafında olup biteni takip etmemesi veya edememesi çok şeyi kaçırdığını gösterir. Bu da iş yaşamında son derece can sıkıcı bir durumdur" diye konuştu
Daha sonra sağlık alanında sorunlar dört oturum halinde tartışıldı.