Süleyman Soylu Çorum'da

Demokrat Parti (DP) eski Genel Başkanı Süleyman Soylu, "Anayasa'da Cumhurbaşkanımızın nasıl yargılanacağı var, Başbakan'ın nasıl yargılanacağı var, milletvekillerinin nasıl yargılanacağı var, vatandaş Ali amcamızın nasıl yargılanacağı var ama Genelkurmay Başkanı'nın suç işlediğinde nasıl yargılanacağının, nasıl yargılanmayacağının belli olmadığı

Demokrat Parti (DP) eski Genel Başkanı Süleyman Soylu, "Anayasa'da Cumhurbaşkanımızın nasıl yargılanacağı var, Başbakan'ın nasıl yargılanacağı var, milletvekillerinin nasıl yargılanacağı var, vatandaş Ali amcamızın nasıl yargılanacağı var ama Genelkurmay Başkanı'nın suç işlediğinde nasıl yargılanacağının, nasıl yargılanmayacağının belli olmadığı bir anlayış var. İmtiyazlı bir cumhuriyet var. Bu ülkede hakimler, savcılar sadece omuzlarında üç dört tane yıldız var diye kışlalarından
mahkemelere getirmekte sıkıntı çekecekler. Saldıray Berk ile benim aramda bir fark varsa bu ülke imtiyazlı bir Cumhuriyet'in olduğu bir ülkedir" dedi.
DP eski Genel Başkanı Süleyman Soylu, partisinin ihraç kararına rağmen "Demokrasi Buluşmaları" gezilerini sürdürüyor. Demokrasi buluşmaları kapsamında 65 sivil toplum örgütünün bir araya gelmesiyle oluşturulmuş olan Çorum Sivil Toplum Kuruluşları Evet Platformu'nun davetlisi olarak Çorum'a gelen Süleyman Soylu, referandumda neden 'evet' oyu verilmesi gerektiğini anlattı.

"BÜTÜN ÜLKELER İLK KOD OLARAK DEMOKRASİYİ KABUL EDİYOR"
12 Eylül 2010 tarihinin karmaşık bir şey olmadığını dile getiren Soylu, "Bana bir soru soruyor, ya milli iradenin iktidarına talip olacağı oyu ver, ya da hala bu ülkede kapı kulu olmaya, teba olmaya devam et. Bu ülkede teba mı? olacağım, vatandaş mı olacağım? Süleyman Soylu olarak ben kararımı verdim, bu güzel topraklarda, bu güzel coğrafyada onurlu bir ülkenin vatandaşı olarak yaşamak istediğim için Türkiye'ni karış karış dolaşıyorum" ifadelerini kullandı.
Anaya değişikliği referandumunu son 50 yılın en önemli olayı olarak niteleyen Soylu, 28 Şubat günü başlayan ve milleti yok sayan, halkı azarlayan ve milleti fişleyen devlet ideallerinin 12 Eylül akşamı milletin ortaya koyacağı irade ile sona ereceğini belirtti.
Küçük düşünen bir zihniyetin, milleti kendi içine mahkum ettiğine, yine aynı zihniyetin milleti birbirine düşürerek Türkiye'nin dengesini alt üst ettiğine dikkati çeken Soylu, "Herkes bilsin, 12 Eylül 2010 tarihi bu coğrafyanın birlik ve beraberliğini, kalkınmışlığını, zenginliğini, özgürlüğünü, demokratlığını ortaya koyan bir anlayış oluşacaktır. Dünyadaki bütün ülkelerin kodları değişmiştir. Bütün ülkeler ilk kod olarak demokrasiyi kabul etmektedirler. İkincisi rekabettir, rekabetsiz bir dünya yok.
Üçüncüsü şeffaflıktır, dördüncüsü adalettir, beşincisi güvendir ve altıncısı da herkesin eşit olduğu bir ülkedir" diye konuştu.

"HER ÖZGÜRLÜK, HER EŞİTLİK, PEŞİNDEN ZENGİNLİĞİ GETİRİR"
Türkiye'nin soğuk savaş döneminin anayasaları ve paradigmaları ile hareket edemeyeceğinin altını çizen Soylu, "Türkiye, milleti hakir gören, düşük gören bir anlayışla hareket edemez. Cumhuriyet'in bize bıraktığı bir tek paradigma vardır, ötekilerin hepsi hikayedir, egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir. Bir grup var, ne egemenliği millete istiyor, ne de bu ülkede öyle ya da böyle milletin hakim olmasını istiyor. Milletimizi yıllardan beri ürküttüler ve korkuttular. Darbelerin Türkiye'ye getirdiği en
önemli problemlerden bir tanesi; Türkiye'nin hızını kesti. Türkiye'nin rekabet etmesini engelledi. Türkiye'nin büyümesini engelledi. İnsanların değişimini ve gelişimini elinden geldiğince durdurmaya ve bastırmaya çalıştı. Oysa her özgürlük, her eşitlik, peşinden zenginliği getirir" ifadelerini kullandı.

"BU ÜLKENİN BAŞINA BU SIKINTIYI AÇAN MÜMTAZ SOYSAL İLE AYNI SAFTA OLMAM BEN"
Türk Telekom 1995 yılında özelleşeceği duyurulduğunda o dönem Telekom'un toplam fiyatının 40 milyar dolar olduğunu anlatan Soylu, "O gün Türkiye'nin iç borç stoku toplam olarak 20.5 milyar dolardır. 40 milyar dolara satılacak, bunun 20.5 milyar doları ile Türkiye'nin iç borcu tamamen tasfiye edilecekti. Bugün hala hayır kampanyasını benim partimle açan Mümtaz Soysal ve arkadaşları o gün, bugün yine tartışılan Anayasa Mahkemesi'ne müracaat ettiler ve Türk Telekom satışını iptal ettirdiler. O 20.5 milyar
dolara 2009 yılı sonuna kadar 213,5 milyar dolar iç borcumuza faiz ödedik. 433 milyar dolar Türkiye'ye maliyeti var. Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bir karar ve Mümtaz Soysal'ın aldığı bir karar. Şimdi bana soruyorlar, 'Süleyman Soylu, sen niçin dolaşıyorsun, senin partin hayır diyor' diyorlar. Allah şahittir, bu ülkenin başına bu sıkıntıyı açan Mümtaz Soysal ile aynı safta olmam ben. 367'yi Türkiye'nin başına getirerek Kabe-i Millet dediğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) iradesini pespaye etmeye
çalışan Sabih Kanadoğlu ile aynı çizgide olmam ben. Bir tek kişi kalsam da bu doğruya inanıyorum. Bu insanların bu ülkeyi bir paralel devlet mantığıyla idare etmesini istemiyorum. Köydeki çobanına, bu ülkenin işçisine, çiftçisine, memuruna, helal süt emmiş insanına güveniyorum ve onların idare etmesini istiyorum. Danıştay saldırısında yalan beyanda bulunan Tansel Çölaşan ile aynı çizgide olmam ben" şeklinde konuşmasını sürdü.

"MİLLETLE KARŞI KARŞIYA GELMEYE HİÇBİR ZAMAN HİÇ KİMSE YELTENMESİN"
Milletin referandumun bir güven oylaması olmadığını bildiğini dile getiren Soylu, konuşmasında şunları kaydetti:
"Bilin ki dertleri ne iktidar partisi, ne hükümet partisi. Bir tek dertleri var 1961 ve 82 Anayasası'nın vesayetçi sistemine, askerin vesayetine, yargı vesayetine, bürokratik vesayetine ve bunların kurduğu iktidara dokundurtmak istemiyorlar. 650 milyar dolarlık bir iktidarı bu millete vermek istemiyorlar. 12 Eylül akşamı gerçek, muktedir olan iktidar, bunlardan çıkacak, millet iktidarına, milli iktidara dönecektir. Buna yürekten inanıyorum. Bunu ne için söylüyorum, 2007'de Mehmet Ağır ile Erkan Mumcu
367'ye girmediler diye Türk siyasi tarihinden silindiler mi, silinmediler mi? Millet sildi. Milletle karşı karşıya gelmeye hiçbir zaman hiç kimse yeltenmesin.

"TÜRKİYE ARTIK ANTİ DEMOKRATİK SÜREÇLERDEN YORULMUŞTUR"
Şimdi herkese sesleniyorum, kimseyi ötekileştirmeyin. Sadrazamdan intikam alınacak diye, sadece bu ülkenin sadrazamı, Başbakan'ı mağlup edilecek diye Türkiye'nin önüne gelmiş en önemli fırsat heba edilmemelidir. 13 Eylül'den sonra isteyen istediği siyaseti yapsın ama bu ülkenin özgülüğünün, demokratlığının, dünya ile rekabet edebilme koşullarının önü kesilmesin. Milletimizin bu feraseti göstereceğine inanıyorum. Türkiye artık anti demokratik süreçlerden yorulmuştur. Türkiye geleceğe umutla bakmak
istemektedir. Türkiye artık yarınların ancak demokrasi ile şekillenebileceğine inanmaktadır. Milletimiz bunu görecektir. Görmeyenlere de 12 Eylül 2010 günü dersini verecektir"
İftar yemeğine Belediye Başkan yardımcısı Zeki Gül, Memur Sen İl Başkanı Erol Kavuncu, Çorum Evet Platformu Başkanı Mustafa Yağlı ve DP'li eski parti yöneticileri katıldı.