Erzincan'da 'Başbağlar Katliamı'na' Hüzünlü Anma
Erzincan'ın Kemaliye ilçesinde, 5 Temmuz 1993 tarihinde terör örgütü PKK tarafından yapılan katliamda hayatını kaybeden 33 kişi, olayın 17. yıldönümünde düzenlenen hüzünlü bir törenle anıldı.
Erzincan'a 225 kilometre uzaklıktaki Başbağlar köyünde, Kemaliye Kaymakamlığı, muhtarlık ve Başbağlar Köyü Derneği tarafından düzenlenen törende, 17 yıl önce yaşanan acı, bir kez daha yüreklerde hissedildi.
Anma törenine Devlet Bakanı Faruk Çelik, Erzincan Valisi Abdulkadir Demir, İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Mehmet Artan, Erzincan Belediye Başkanvekili Osman Terzioğlu, Kemaliye Kaymakamı Metin Yılmaz ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören alanı girişinde ellerindeki bayraklar ve terörü lanetleyen dövizler taşıyan küçük çocuklar davetlileri karşıladı.
Devlet Bakanı Çelik törene Erzurum'dan polis helikopteri ile geldi. Geniş güvenlik önleminin alındığı tören alanı üzerinde Kobra tipi helikopterler uçtu.
Köy meydanında düzenlenen anma töreninin açış konuşmasını köy muhtarı olan ve 17 yıl önceki katliamdan yaralı olarak kurtulan Ali Akarpınar yaptı. Yaşadığı korkunç olayı anlatan Muhtar Ali Akarpınar'ın konuşmasının ardından anma töreni, İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Köy halkının zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadığı törende daha sonra Kemaliye Kaymakamı Metin Yılmaz bir konuşma yaptı.
Törende konuşan Vali Demir ise, "Buraya kabuk bağlamaya yüz tutmuş bir yarayı yeniden kanatmak acıları tazelemek için gelmedik. Buraya bu en büyük insanlık suçunun vahşi şeklini iğrenç yüzünü tüm dünyaya bir kez daha gür sesle duyurmak için geldik. Ayrıca şu kararlılığı bir kez daha vurgulamak istiyorum. Terör yol değildir. Çare değildir" dedi.
"İNSANLARIMIZ BİRBİRİNE DÜŞÜRÜLMEK İSTENMEKTEDİR"
Devlet Bakanı Faruk Çelik törende, "Başbağlar asla karalar bağlamadı, bağlamayacak. Bugün burada büyük bir acıyı paylaşmak ve acımasızca kahpece katledilen 33 vatandaşımızı anmak ruhlarına Fatiha okumak için buradayız. Bugün yaşadığımız acıyı anlatmaya kelimeler yetersiz, cümleler kifayetsiz kalıyor. Tam 17 yıl önce bugün milletimizin bağrına bir ateş düşürüldü. Kalbimize hançer saplandı. Değil 17 yıl yüzlerce yıl geçse de bu acıyı bize yaşatanları asla ve asla unutmayacağız. Bugünü andıkça birbirimizin
elini daha sıkı tutacak birbirimize daha sıkı sarılacağız. Bu olayı tezgahlayanları, tetiği çeken canileri şiddetle, nefretle lanetliyoruz. 3 gün önce yine bir ortak acımızı paylaşmak ve oradaki katledilen 37 vatandaşımızı anmak için Sivas'taydık. Bu katliamların arka arkaya meydana gelmesi çok anlamlı ve manidardır. Her iki olayda aynı kanlı ellerin ürünü, aynı senaryonun iki farklı sahnesidir. Yakın geçmişimizde çok gördük. Farklılıklarımızı istismar etmek suretiyle toplumumuzun uzuvları arasında nifak
tohumları ekmek ve bu suretle bir çatışma ortamı oluşturulması amaçlanmıştır. Anadolu'yu Anadolu yapan değer ve çeşitlilikler parçalanmak insanlarımız birbirine düşürülmek istenmektedir. Allah'a çok şükür ki milletimiz bu kanlı senaryoların parçası olmamıştır. Yaşadığımız her olay bize yaşatılan her acı birbirimizden uzaklaştırmamış aksine birbirimizi kaynaştırmıştır. Çünkü bir aynı derenin balığı, aynı bağın üzümü, aynı ağacın meyveleriyiz. Çünkü biz aynı geçmişin çocukları aynı geleceğin kurucularıyız.
Aynı coğrafyada yaşıyoruz. Bizi bu coğrafyada görmek istemeyenler geçmişte tüm güçleriyle üzerimize geldiler. Ama bizi vatanımızdan Anadolu'muzdan koparamadılar. Bizi er meydanında mağlup edemeyenler bizi biz yapan duygularımızı koparmak için her türlü ayak oyunu oynadılar oynamaya devam ediyorlar. Onun için daima saflarımızı sıkı tutacağız. Geçmişten dersler çıkararak geleceğe emin adımlarla yürüyeceğiz. Çocuklarımıza nefreti değil. Daima sevgiyi kardeşliği, barışı hoşgörüyü ve birlik beraberliği
öğreteceğiz. Karanlık odaklar pes edecek. Ama biz millet olarak pes etmeyeceğiz. Bu topraklar daima sevgi ve hoşgörünün yeşerdiği topraklar oluşmuştur. Kardeşlik karşısında kalleşlik sevgi tohumları karşısında nifak tohumları birlik karşısında ayrılık bu topraklar yer bulamayacak. İşte bu yüzden Başbağlar daima kahpeliğe kalleşliğe şer odalarına karşı milletimizin dik duruşunun sembolü olarak tarihteki yerini almıştır. Başbağlar asla karalar bağlamadı, bağlamayacak.Başbağlar metanetini korudu ve
koruyacak" şeklinde konuştu.
Başbağlar Köyü'ndeki anma programında yapılan konuşmalardan sonra törene katılanlar, katliamda vatandaşların kurşuna dizilerek öldürüldüğü yerdeki şehitlik anıtına giderek burada dua etti.
Anma törenine Devlet Bakanı Faruk Çelik, Erzincan Valisi Abdulkadir Demir, İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Mehmet Artan, Erzincan Belediye Başkanvekili Osman Terzioğlu, Kemaliye Kaymakamı Metin Yılmaz ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören alanı girişinde ellerindeki bayraklar ve terörü lanetleyen dövizler taşıyan küçük çocuklar davetlileri karşıladı.
Devlet Bakanı Çelik törene Erzurum'dan polis helikopteri ile geldi. Geniş güvenlik önleminin alındığı tören alanı üzerinde Kobra tipi helikopterler uçtu.
Köy meydanında düzenlenen anma töreninin açış konuşmasını köy muhtarı olan ve 17 yıl önceki katliamdan yaralı olarak kurtulan Ali Akarpınar yaptı. Yaşadığı korkunç olayı anlatan Muhtar Ali Akarpınar'ın konuşmasının ardından anma töreni, İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Köy halkının zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadığı törende daha sonra Kemaliye Kaymakamı Metin Yılmaz bir konuşma yaptı.
Törende konuşan Vali Demir ise, "Buraya kabuk bağlamaya yüz tutmuş bir yarayı yeniden kanatmak acıları tazelemek için gelmedik. Buraya bu en büyük insanlık suçunun vahşi şeklini iğrenç yüzünü tüm dünyaya bir kez daha gür sesle duyurmak için geldik. Ayrıca şu kararlılığı bir kez daha vurgulamak istiyorum. Terör yol değildir. Çare değildir" dedi.
"İNSANLARIMIZ BİRBİRİNE DÜŞÜRÜLMEK İSTENMEKTEDİR"
Devlet Bakanı Faruk Çelik törende, "Başbağlar asla karalar bağlamadı, bağlamayacak. Bugün burada büyük bir acıyı paylaşmak ve acımasızca kahpece katledilen 33 vatandaşımızı anmak ruhlarına Fatiha okumak için buradayız. Bugün yaşadığımız acıyı anlatmaya kelimeler yetersiz, cümleler kifayetsiz kalıyor. Tam 17 yıl önce bugün milletimizin bağrına bir ateş düşürüldü. Kalbimize hançer saplandı. Değil 17 yıl yüzlerce yıl geçse de bu acıyı bize yaşatanları asla ve asla unutmayacağız. Bugünü andıkça birbirimizin
elini daha sıkı tutacak birbirimize daha sıkı sarılacağız. Bu olayı tezgahlayanları, tetiği çeken canileri şiddetle, nefretle lanetliyoruz. 3 gün önce yine bir ortak acımızı paylaşmak ve oradaki katledilen 37 vatandaşımızı anmak için Sivas'taydık. Bu katliamların arka arkaya meydana gelmesi çok anlamlı ve manidardır. Her iki olayda aynı kanlı ellerin ürünü, aynı senaryonun iki farklı sahnesidir. Yakın geçmişimizde çok gördük. Farklılıklarımızı istismar etmek suretiyle toplumumuzun uzuvları arasında nifak
tohumları ekmek ve bu suretle bir çatışma ortamı oluşturulması amaçlanmıştır. Anadolu'yu Anadolu yapan değer ve çeşitlilikler parçalanmak insanlarımız birbirine düşürülmek istenmektedir. Allah'a çok şükür ki milletimiz bu kanlı senaryoların parçası olmamıştır. Yaşadığımız her olay bize yaşatılan her acı birbirimizden uzaklaştırmamış aksine birbirimizi kaynaştırmıştır. Çünkü bir aynı derenin balığı, aynı bağın üzümü, aynı ağacın meyveleriyiz. Çünkü biz aynı geçmişin çocukları aynı geleceğin kurucularıyız.
Aynı coğrafyada yaşıyoruz. Bizi bu coğrafyada görmek istemeyenler geçmişte tüm güçleriyle üzerimize geldiler. Ama bizi vatanımızdan Anadolu'muzdan koparamadılar. Bizi er meydanında mağlup edemeyenler bizi biz yapan duygularımızı koparmak için her türlü ayak oyunu oynadılar oynamaya devam ediyorlar. Onun için daima saflarımızı sıkı tutacağız. Geçmişten dersler çıkararak geleceğe emin adımlarla yürüyeceğiz. Çocuklarımıza nefreti değil. Daima sevgiyi kardeşliği, barışı hoşgörüyü ve birlik beraberliği
öğreteceğiz. Karanlık odaklar pes edecek. Ama biz millet olarak pes etmeyeceğiz. Bu topraklar daima sevgi ve hoşgörünün yeşerdiği topraklar oluşmuştur. Kardeşlik karşısında kalleşlik sevgi tohumları karşısında nifak tohumları birlik karşısında ayrılık bu topraklar yer bulamayacak. İşte bu yüzden Başbağlar daima kahpeliğe kalleşliğe şer odalarına karşı milletimizin dik duruşunun sembolü olarak tarihteki yerini almıştır. Başbağlar asla karalar bağlamadı, bağlamayacak.Başbağlar metanetini korudu ve
koruyacak" şeklinde konuştu.
Başbağlar Köyü'ndeki anma programında yapılan konuşmalardan sonra törene katılanlar, katliamda vatandaşların kurşuna dizilerek öldürüldüğü yerdeki şehitlik anıtına giderek burada dua etti.