12 Eylül'ün mağduru kim?
12 Eylül'e karşı olmak için 12 Eylül'ün doğrudan mağduru olmak mı gerekiyor?
Başbakan Erdoğan referandumda ‘hayır’ oyu kullanacağını açıklayan CHP ve MHP’yi, 12 Eylül döneminde idam edilen solcu ve ülkücü gençleri hatırlatarak eleştirdi. İdam edilen solcu genç Necdet Adalı’yı onun için yazılan “Şafak Türküsü”nü okuyarak anan, yine idam edilen sağcı Mustafa Pehlivanoğlu’nun veda mektubunu gözyaşlarıyla paylaşan Erdoğan’a CHP ve MHP’den tepki var.
AK Parti’nin 12 Eylül’ün mağduru olmadığını, 12 Eylül mağdurlarını kullanarak siyasi rant sağlamaya çalıştığını öne sürenler ve hatta CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu gibi AK Parti’nin 12 Eylül’ün ürünü olduğunu söyleyenler var.
Farklı kesimlerden katılımlarla kurulan AK Parti içinde de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a 12 Eylül döneminde gözaltına alınan ve siyasi haklarından men edilen dolayısıyla bizzat kendisi mağdur olmuş isimler var. Ancak parti bünyesindeki hiç kimsenin 12 Eylül’ün doğrudan mağduru olmadığını varsaysak bile eleştiriler akıllara şu soruları getiriyor: Yurttaş duyarlılığı, aydın duyarlılığı, antimilitarist olmak 12 Eylül’e karşı olmak için yeterli değil mi? O halde 27 Mayıs’a karşı olmak için de illa Demokrat Partili olmak mı gerekiyor? AK Parti-CHP ve MHP arasındaki “12 Eylül’ün asıl mağduru kim?” tartışması farklı görüşlerle bugünün polemiğinde...
CHP Grup Başkanvekili MUHARREM İNCE: "Darbe ülkücülere ve solculara vurdu, AK Partilileri yeşertti"
"Bu açıklamaların samimiyetine kesinlikle inanmıyorum. 12 Eylül’ün birinci generalini Çankaya Köşkü’nde ağırlayanlar, birlikte açılış yapanlar 12 Eylül’ü yargılayabilirler mi? Yargılayamazlar... Başbakan Tayyip Erdoğan ya da arkadaşları 12 Eylül darbesinden sonra Metris’e, Mamak Cezaevi’ne, Selimiye’ye ya da Diyarbakır Cezaevi’ne hiç uğradılar mı? Sorun bakalım, hiç işkence gördüler mi acaba? 12 Eylül’den sonra 650 bin kişi gözaltına alındı. Bunların içinde Başbakan Erdoğan var mıydı? CHP’nin o zamanki genel başkanı rahmetli Bülent Ecevit dil okulundaydı. CHP yöneticileri Zincirbozan’daydı. CHP kapatıldı, partimizin mallarına el konuldu. AK Parti ve bağlı olduğu gelenek ise tam aksine sistemden beslenerek palazlandı. Kesinlikle 12 Eylül sonrası oluşan ortamdan beslenerek bugünlere geldiler. Darbe bu ülkede ülkücülere ve solculara vurdu; dincileri ise yeşertti. Sistemden beslenenler, sistemi değiştiremezler. Dolayısıyla AK Parti’nin de sistemi değiştirmesi ya da sistemle hesaplaşabilmesi mümkün değildir. Biz bunu söylüyoruz."
MHP Genel Sekreteri CİHAN PAÇACI: "Arkadaşlarımız idam sehpasına yürürken AK Partililer ne yapıyordu?"
"12 Eylül’ün mağdurları ülkücüler ve devrimcilerdir. AKP içerisinde o tabandan gelen bir kişi 12 Eylül’de herhangi bir işkence veya mağduriyet görmüş müdür? O tarihlerde Tayyip Erdoğan ne ile meşguldü? Arkadaşlarımız idam sehpalarına yürürken, işkence görürken acaba AKP’liler ne yapıyordu? Bunu bir öğrenmek lazım. AKP 12 Eylül’de yaşanan acıları istismar etmektedir. Kaldı ki değiştirilen ‘12 Eylül Anayasası’ değildir. Anayasa’nın 87 maddesi zaten değişmiştir. Mevcut pakette de o dönemden kalan 2 madde vardır. Dolayısıyla 2 maddeden yola çıkarak ‘12 Eylül Anayasası’nı değiştiriyoruz’ demek safsatadan başka bir şey değildir. Bugünkü değişiklik paketinde 28 madde var. MHP’nin de içinde olduğu 57. hükümet döneminde değiştirilen madde sayısı 32’dir. AKP samimi değil bu konuda. Eğer o dönemin hesabının sorulması samimi olarak isteniyorsa Anayasa değişikliği görüşmelerinde MHP’nin ‘zamanaşımını durduralım’ önerisini neden kabul etmediler? MHP tabanını etkilemeye yönelik çaba içindeler. AKP’liler MHP tabanını tanımadıkları için akıntıya karşı kürek çekiyorlar. MHP tabanı bunlara gereken dersi 12 Eylül’de verecektir."
Hürriyet Gazetesi Yazarı CÜNEYT ÜLSEVER: "Erdoğan asılan solcu, Kılıçdaroğlu asılan ülkücü hakkında o dönemne düşünüyordu?"
"Benim önce herkesten ricam şu: 12 Eylül’de ne söylediklerini, nasıl bir tavır aldıklarını hatırlasınlar. Özeleştiri yapmak istiyorlarsa, - tabii ki 30 yılda fikirleri değişebilir- önce o özeleştiriyi yapsınlar, sonra konuşsunlar. Başbakan Erdoğan, vatandaş Erdoğan olarak o dönemde asılan solcular hakkında ne düşünüyordu? Kemal Kılıçdaroğlu o dönemde asılan ülkücüler için ne düşünüyordu? Bugün Başbakan’a gaz veren demokratlar, 12 Eylül’de neler yazdılar? Yazıları belgeleriyle ortada. Önce bunların bir özeleştirisini yapsınlar. Ben dün Başbakan’ın özeleştiri yaptığını düşünmüyorum. Başbakan ve AK Parti referandumla ilgili olarak bir strateji belirledi. Erdoğan o stratejinin açılışını yaptı. 8 yıldır iktidardalar. Bu süre içinde herhangi bir 12 Eylül yıldönümünde dün söylediklerini söyleseydi samimiyetine inanırdım. Öte yandan “AK Parti 12 Eylül’ün ürünü” ya da “X parti 12 Eylül’ün mağduru” söylemleri de yanlış. Her kurumun ya da partinin içinde darbenin mağduru olan da vardır."
AK Parti Grup Başkanvekili MUSTAFA ELİTAŞ: "Darbeyle hesaplaşmak için mağdur değil demokrat olmak gerek"
"Bu memlekette 3 askeri darbe, 2 cunta girişimi ve onlarca darbe teşebbüsü heveslilerinin bundan böyle darbe yapma düşüncelerini zihinden tamamen kaldırabilmek mağdur olanların değil, demokratik kafa yapısına sahip olanların işidir. Darbe ile hesaplaşmak için, darbenin mağduru olmak değil demokrat olmak gerekir. CHP daha demokrasiyi içine sindiremeden kendisini sosyal demokrat olarak tanımlıyor. 12 Eylül’deki referandum demokrasi yanlısı olmanın ve darbeye karşı olmanın en büyük test zamanıdır. Bundan sonra da darbeler olmasın diye biz bu Anayasa değişikliğinin Türk seçmeni nezdinde büyük bir çoğunlukla ‘evet’ oyuyla destekleneceğine inanıyoruz. Kimse çıkıp da ‘Darbenin asıl mağduru biziz’ demesin. 12 Eylül geçeli 30 yıl, 27 Mayıs geçeli 50 yıl olmuş. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes darbelerden mağdur olmuştur. Bizim darbenin ürünü olduğumuzu söylüyorlar. Bu, siyaset üretemeyenlerin, siyasi bilgisi, birikimi ve becerisi olmayanların ortaya sunduğu antidemokratik bir düşüncedir. AK Parti darbenin önünde dimdik dururken, böyle bir şeyi nasıl iddia edebilirsiniz?"
SP GİK Üyesi ŞEREF MALKOÇ: "12 Eylül’ün ürünü Anavatan Partisi’ydi, AK Parti olsa olsa 28 Şubat’ın ürünüdür”
“Bizim kanaatimize göre bu tartışma doğru değil. 3 parti de bu konuda yanlış yapıyor. Biz Türkiye’de askeri darbelerin hepsine karşıyız. 27 Mayıs’a da 12 Mart’a da 12 Eylül’e de karşıyız. Bunların üzerinden laf yarıştırmak yerine Türkiye’de demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin yerleşmesine yönelik fikir açıklamamız gerekir. İddialara katılmıyorum. AK Parti 12 Eylül’ün ürünü değildir. AK Parti olsa olsa 28 Şubat’ın ürünüdür. 12 Eylül’ün ürünü Anavatan Partisi’ydi. Sosyolojik tabanları olmadığı için silinip gittiler. Siyasi partilerin bundan sonra yapması gereken, darbe olmaması için çalışmaktır. 12 Eylül’ün mağduriyeti kimsenin tekelinde değildir. 12 Eylül’ün asıl mağduru milletimizin tamamıdır. Milletin 1980’den sonraki geleceği mağdur olmuştur. Ne belli partiler ne de belli bir kesim mağdur olmuştur diye bir şey söyleyemezsiniz.”
Habertürk
AK Parti’nin 12 Eylül’ün mağduru olmadığını, 12 Eylül mağdurlarını kullanarak siyasi rant sağlamaya çalıştığını öne sürenler ve hatta CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu gibi AK Parti’nin 12 Eylül’ün ürünü olduğunu söyleyenler var.
Farklı kesimlerden katılımlarla kurulan AK Parti içinde de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a 12 Eylül döneminde gözaltına alınan ve siyasi haklarından men edilen dolayısıyla bizzat kendisi mağdur olmuş isimler var. Ancak parti bünyesindeki hiç kimsenin 12 Eylül’ün doğrudan mağduru olmadığını varsaysak bile eleştiriler akıllara şu soruları getiriyor: Yurttaş duyarlılığı, aydın duyarlılığı, antimilitarist olmak 12 Eylül’e karşı olmak için yeterli değil mi? O halde 27 Mayıs’a karşı olmak için de illa Demokrat Partili olmak mı gerekiyor? AK Parti-CHP ve MHP arasındaki “12 Eylül’ün asıl mağduru kim?” tartışması farklı görüşlerle bugünün polemiğinde...
CHP Grup Başkanvekili MUHARREM İNCE: "Darbe ülkücülere ve solculara vurdu, AK Partilileri yeşertti"
"Bu açıklamaların samimiyetine kesinlikle inanmıyorum. 12 Eylül’ün birinci generalini Çankaya Köşkü’nde ağırlayanlar, birlikte açılış yapanlar 12 Eylül’ü yargılayabilirler mi? Yargılayamazlar... Başbakan Tayyip Erdoğan ya da arkadaşları 12 Eylül darbesinden sonra Metris’e, Mamak Cezaevi’ne, Selimiye’ye ya da Diyarbakır Cezaevi’ne hiç uğradılar mı? Sorun bakalım, hiç işkence gördüler mi acaba? 12 Eylül’den sonra 650 bin kişi gözaltına alındı. Bunların içinde Başbakan Erdoğan var mıydı? CHP’nin o zamanki genel başkanı rahmetli Bülent Ecevit dil okulundaydı. CHP yöneticileri Zincirbozan’daydı. CHP kapatıldı, partimizin mallarına el konuldu. AK Parti ve bağlı olduğu gelenek ise tam aksine sistemden beslenerek palazlandı. Kesinlikle 12 Eylül sonrası oluşan ortamdan beslenerek bugünlere geldiler. Darbe bu ülkede ülkücülere ve solculara vurdu; dincileri ise yeşertti. Sistemden beslenenler, sistemi değiştiremezler. Dolayısıyla AK Parti’nin de sistemi değiştirmesi ya da sistemle hesaplaşabilmesi mümkün değildir. Biz bunu söylüyoruz."
MHP Genel Sekreteri CİHAN PAÇACI: "Arkadaşlarımız idam sehpasına yürürken AK Partililer ne yapıyordu?"
"12 Eylül’ün mağdurları ülkücüler ve devrimcilerdir. AKP içerisinde o tabandan gelen bir kişi 12 Eylül’de herhangi bir işkence veya mağduriyet görmüş müdür? O tarihlerde Tayyip Erdoğan ne ile meşguldü? Arkadaşlarımız idam sehpalarına yürürken, işkence görürken acaba AKP’liler ne yapıyordu? Bunu bir öğrenmek lazım. AKP 12 Eylül’de yaşanan acıları istismar etmektedir. Kaldı ki değiştirilen ‘12 Eylül Anayasası’ değildir. Anayasa’nın 87 maddesi zaten değişmiştir. Mevcut pakette de o dönemden kalan 2 madde vardır. Dolayısıyla 2 maddeden yola çıkarak ‘12 Eylül Anayasası’nı değiştiriyoruz’ demek safsatadan başka bir şey değildir. Bugünkü değişiklik paketinde 28 madde var. MHP’nin de içinde olduğu 57. hükümet döneminde değiştirilen madde sayısı 32’dir. AKP samimi değil bu konuda. Eğer o dönemin hesabının sorulması samimi olarak isteniyorsa Anayasa değişikliği görüşmelerinde MHP’nin ‘zamanaşımını durduralım’ önerisini neden kabul etmediler? MHP tabanını etkilemeye yönelik çaba içindeler. AKP’liler MHP tabanını tanımadıkları için akıntıya karşı kürek çekiyorlar. MHP tabanı bunlara gereken dersi 12 Eylül’de verecektir."
Hürriyet Gazetesi Yazarı CÜNEYT ÜLSEVER: "Erdoğan asılan solcu, Kılıçdaroğlu asılan ülkücü hakkında o dönemne düşünüyordu?"
"Benim önce herkesten ricam şu: 12 Eylül’de ne söylediklerini, nasıl bir tavır aldıklarını hatırlasınlar. Özeleştiri yapmak istiyorlarsa, - tabii ki 30 yılda fikirleri değişebilir- önce o özeleştiriyi yapsınlar, sonra konuşsunlar. Başbakan Erdoğan, vatandaş Erdoğan olarak o dönemde asılan solcular hakkında ne düşünüyordu? Kemal Kılıçdaroğlu o dönemde asılan ülkücüler için ne düşünüyordu? Bugün Başbakan’a gaz veren demokratlar, 12 Eylül’de neler yazdılar? Yazıları belgeleriyle ortada. Önce bunların bir özeleştirisini yapsınlar. Ben dün Başbakan’ın özeleştiri yaptığını düşünmüyorum. Başbakan ve AK Parti referandumla ilgili olarak bir strateji belirledi. Erdoğan o stratejinin açılışını yaptı. 8 yıldır iktidardalar. Bu süre içinde herhangi bir 12 Eylül yıldönümünde dün söylediklerini söyleseydi samimiyetine inanırdım. Öte yandan “AK Parti 12 Eylül’ün ürünü” ya da “X parti 12 Eylül’ün mağduru” söylemleri de yanlış. Her kurumun ya da partinin içinde darbenin mağduru olan da vardır."
AK Parti Grup Başkanvekili MUSTAFA ELİTAŞ: "Darbeyle hesaplaşmak için mağdur değil demokrat olmak gerek"
"Bu memlekette 3 askeri darbe, 2 cunta girişimi ve onlarca darbe teşebbüsü heveslilerinin bundan böyle darbe yapma düşüncelerini zihinden tamamen kaldırabilmek mağdur olanların değil, demokratik kafa yapısına sahip olanların işidir. Darbe ile hesaplaşmak için, darbenin mağduru olmak değil demokrat olmak gerekir. CHP daha demokrasiyi içine sindiremeden kendisini sosyal demokrat olarak tanımlıyor. 12 Eylül’deki referandum demokrasi yanlısı olmanın ve darbeye karşı olmanın en büyük test zamanıdır. Bundan sonra da darbeler olmasın diye biz bu Anayasa değişikliğinin Türk seçmeni nezdinde büyük bir çoğunlukla ‘evet’ oyuyla destekleneceğine inanıyoruz. Kimse çıkıp da ‘Darbenin asıl mağduru biziz’ demesin. 12 Eylül geçeli 30 yıl, 27 Mayıs geçeli 50 yıl olmuş. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes darbelerden mağdur olmuştur. Bizim darbenin ürünü olduğumuzu söylüyorlar. Bu, siyaset üretemeyenlerin, siyasi bilgisi, birikimi ve becerisi olmayanların ortaya sunduğu antidemokratik bir düşüncedir. AK Parti darbenin önünde dimdik dururken, böyle bir şeyi nasıl iddia edebilirsiniz?"
SP GİK Üyesi ŞEREF MALKOÇ: "12 Eylül’ün ürünü Anavatan Partisi’ydi, AK Parti olsa olsa 28 Şubat’ın ürünüdür”
“Bizim kanaatimize göre bu tartışma doğru değil. 3 parti de bu konuda yanlış yapıyor. Biz Türkiye’de askeri darbelerin hepsine karşıyız. 27 Mayıs’a da 12 Mart’a da 12 Eylül’e de karşıyız. Bunların üzerinden laf yarıştırmak yerine Türkiye’de demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin yerleşmesine yönelik fikir açıklamamız gerekir. İddialara katılmıyorum. AK Parti 12 Eylül’ün ürünü değildir. AK Parti olsa olsa 28 Şubat’ın ürünüdür. 12 Eylül’ün ürünü Anavatan Partisi’ydi. Sosyolojik tabanları olmadığı için silinip gittiler. Siyasi partilerin bundan sonra yapması gereken, darbe olmaması için çalışmaktır. 12 Eylül’ün mağduriyeti kimsenin tekelinde değildir. 12 Eylül’ün asıl mağduru milletimizin tamamıdır. Milletin 1980’den sonraki geleceği mağdur olmuştur. Ne belli partiler ne de belli bir kesim mağdur olmuştur diye bir şey söyleyemezsiniz.”
Habertürk