Chp Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İsrail konusunda lafa gelince esip gürlüyor

Chp Grup Toplantısı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İsrail konusunda lafa gelince esip gürlüyor. Ama toprağa tek bir damla bile düşmüyor. Verimsiz, kısır bir şey. Filistin'in bütün itirazlarına rağmen İsrail'in OECD üyeliğine Türkiye neden izin vermiştir? Yani kameraların önünde 'One minute', kapalı kapıların ardında 'Yes please" dedi.
CHP'nin grup toplantısında bağımsız milletvekillileri Hüseyin Pazarcı ve Harun Öztürk CHP'ye katıldı. İki vekile rozetlerini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu taktı. İki vekilin katılım töreninden sonra grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İsrail'in Gazze'ye insani yardım konvoyuna yaptığı saldırıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, "Çocukların, kadınların, yaşlıların Gazze'deki ambargo uygulamasıyla cezalandırmak bir insanlık suçu. Biz buna şiddetle karşı çıktık.
Ve şunu da söyledik; İsrail'in dokunulmaz ve bedel ödemez bir ülke olmaktan çıkmalıdır. Uluslararası bir komisyon kurulmasını istedik ve bu çabada hükümete destek vereceğimizi ifade ettik. Yardım gemisinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın haklarının savunulmasında hükümete destek vereceğimizi de açıkladık. Ulusal çıkarlarımızla bağdaşan her türlü çözüme destek vereceğimizi söyledik. Estik gürledik, duygularımızı kontrol edemedik ama peki şimdi ne oldu?" diye konuştu.
Hükümetin olayın ardından toplanarak bir bildiri yayınlayan BM Güvenlik Konseyi'nin kararını yanlış tercüme ederek sakladığını savunan Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan ısrarla BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i kınayan karar aldığını söylüyor. Bu doğru değil. Bir Başbakan'a doğruları söylemek yakışır. Orijinal metinde BM, 'Çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemleri kınıyor' demiştir. Eylemi değil eylemleri. Dışişleri Bakanlığı eylemleri kaldırıyor, eylemi koyuyor. AK Parti hükümeti yanlış bir
tercümenin arkasına sığınarak mı onurunu koruyor. Biz daha önce bu kürsüde dedik ki, 'Diplomasi aktif olarak devreye sokulmalı'. O gemide vatandaşı olan diğer ülkelerin en az yarısını harekete geçirmek için gücünüzü devreye sokun dedik. Ama ne oldu? Diğer ülkelerdeki Türklerin haberdar olmayacağını düşündüler. Dünya artık küçük Recep Bey. BM'den sonuç çıkmadı, Arap Birliği ne oldu? İslam Kalkınma Konseyi'nden ne ses çıktı. NATO olayları kınamadı. Esen gürleyen Başbakan gördü ki dış politikayı iç politikaya
alet ederseniz gelir duvara çarparsınız" diye konuştu.
Bu konuda AK Parti kurmaylarının farklı beyanlar verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"O kadar şaşırdılar ki bakıyorsunuz AK Parti kurmayları birbirinden farklı beyan vermeye başladılar. Bir bakan 'Biz bir devlet olarak varlığını kabul ettiğimiz devlete sil baştan yapamayız' diyor. Bir başka bakan diyor ki 'İsrail'le yakın tarihteki anlaşmalar ve her şey feshedilecektir' diyor. Bir başka bakan ise 'İmzalanmış çok sayıda anlaşma var konu hükümete gelirse konuşuruz' diyor. Dışişleri Bakanı da 'Askeri anlaşmalar gündeme geldi. Bu konuların bundan sonra nasıl seyir alacağı İsrail'in tutumuna
bağlı' diyor. Bu olay sadece bu söylemlerle sınırlı değil. Bu olayın karanlık noktaları var. AK Parti bulanık sularda demiştik. Mütevazı bir soru soralım, Filistin'in bütün itirazlarına rağmen İsrail'in OECD üyeliğine Türkiye neden izin vermiştir? Yani kameraların önünde 'One minute', kapalı kapıların ardında 'Yes please'. AK Parti'nin bu iki yüzlü politikalarını her yerde anlatmalıyız. Baktı ki işler sarpa sarıyor Sayın Başbakan Dışişleri Bakanlığı diplomatlarını dile doladı monşerlerle iş yürümüyor diyor.
Sayın Başbakan haklı olabilir ama yapması gereken İsrail'le yapılan yazışmaları açıklamaktır. Gemilerin içinde Türkiye Cumhuriyeti bandıralı gemi var mıydı? Başbakan açıklamalı."
İsrail'in gemilerin gönderilmemesi konusunda uyarıda bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Gemileri göndermeyin diyorlar, vururuz diyorlar. Hükümet bu uyarıları dikkate aldı mı? Aldıysa neden vatandaşlarını bile bile ölüme gönderdi.
Bizim insanlarımız bile bile ölüme gönderildi. O zaman hükümetin varlık nedeni ne? Lafa gelince esip gürlüyor ama toprağa tek damla düşmüyor. Verimsiz, kısır bir şey. Samsun Ceyhan hattı Başbakan'a yakın olan bir firmaya ihalesiz verildi. Biliyorsunuz bunun ucu İsrail'e kadar uzanıyor. Bakalım bu iptal edilecek mi? Biz bunu sonuna kadar takip edeceğiz. TBMM'ye bir araştırma önergesi vereceğiz. Bakalım AKP milletvekilleri bu önergeye destek verecek mi?" dedi.

"RECEP BEY'İN EZBERİ BOZDUK ŞİMDİ DÜZENİNİ BOZACAĞIZ"
Geçen hafta sonu Trakya ve Çanakkale'ye gezilerine ilişkin açıklamalarda da bulunan Kılıçdaroğlu, "Yurt gezilerimizden bazı izlenimlerin oldu. Kadınlar artık siyasetin merkezine oturmuş durumda. İkincisi gençlerin artık siyasete uzak olmadığıdır. Kararlılıkla, devrimci ruhlarıyla, hiçbir beklentileri olamadan giriyorlar siyasete. Recep Bey'in ezberini bozduk artık Recep Bey'in düzenini bozacağız. Recep Bey'in düzenini kadınlar ve gençler bozacak. Şimdi Türkiye'de halkın iktidarını kurma zamanıdır.
Trakya'da halkın, çiftçinin nefes alamadığını gördük. Borcu borçla kapatıyor. Çiftçinin icra dosyalarını gördük. Sayın Başbakan 'Tarlalarda artık insan çalışmıyor' diyor. Recep Bey Allah aşkına sen tarlada çalışacak adam mı bıraktın. Recep Bey'e göre Türkiye güllük gülistanlık. Peki 2003'te 29 kuruşa malını satan çiftçi 2010'da 25 kuruşa malını satarsa ne olacak. Bunun en önemli sebebi yanlış özelleştirmedir. Buğday üreten çiftçi var. 62 kuruşa mal ediyor. 55 kuruşa satabiliyor. Türk çiftçisi dünyanın en
pahalı gübresine, mazotuna, elektriğine, ilacına mahkum edildi. Bu mahkumiyet Türk çiftçisinin kaderi midir? Buradan bütün çiftçi kardeşlerime sesleniyorum. Önümüzdeki seçimde ananızı, babanızı, kardeşinizi, komşunuzu alıp sandığa gideceksiniz ve AK Parti'yi sandığa gömeceksiniz" diye konuştu.
Mazotta ÖTV'yi kaldıracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Lüks yatlara veriyorsunuz ÖTV'siz, çiftçiye veriyorsunuz ÖTV'li. Çiftçinin günahı nedir?" dedi.

"BİZ GAZZE'DEKİ MÜSLÜMAN'A DA SAHİP ÇIKARIZ, BAĞDAT'TAKİNE DE"
Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın Bursa'da yaptığı konuşmaya da atıfta bulundu. Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan Kudüs'ün kaderi Ankara'dan farklı değildir diyor. Ben ona şunu sormak isterim acaba Bağdat yanarken kendisi neredeydi. Orada çocuklar öldürülürken, Müslüman kadınlara tecavüz edilirken neredeydin. Sen 1 Mart tezkeresini geçirmek için çalışmıyor muydun? Seçim yaklaştı aldı bir telaş. Buradaki Gazzeli Müslümanları oya tahvil etmeye çalışıyor. Yedirmezler Sayın Başbakan sana yedirmezler. Biz Gazze'deki
Müslüman'a da sahip çıkarız, Bağdat'takine de. Çifte standarda karşı çıkarız. Sayın Başbakan tahsilimiz gereği kutsal kitapları defalarca okuduk diyor. Sayın Başbakan defalarca okuduysa benim Allah ile manevi ilişkiyi derecelendirmeyi nereden buluyorsun. Şirk koşma terimini Recep Bey biliyor musun? Biz inançlarımızı siyasete ve ticarete malzeme etmeyiz onun gibi. Kimseye de hesap vermeyiz. Zaten inançlarımıza göre kimse de biz hesap soramaz. Çünkü biz Allah'tan korkarız. Ne dedik çalmayacaksın dedik.
Recep Bey neden alınıyor? Hz. Ömer devletin işini yaparken devletin mumunu, kendi işini yaparken kendi mumunu yakarmış. Biz devlet uçağıyla eşlerimizi Katar'daki düğüne göndermeyiz. Bizim inancımızın gereğidir bu" şeklinde konuştu.
Öte yandan CHP'nin bugünkü grup toplantısını eski Genel Başkan Deniz Baykal da Antalya milletvekili olarak izledi. Partililer, Baykal'a büyük sevgi gösterisinde bulundu.