AK Parti Kılıçdaroğlu'na nasıl bakıyor?
Gazete Vatan'ın yazarı Ruşen Çakır bugünkü köşe yazısında AK Parti Kılıçdaroğlu'na nasıl bakıyor? sorusuna cevap aradı.
Gazete Vatan'ın yazarı Ruşen Çakır bugünkü köşe yazısında AK Parti Kılıçdaroğlu'na nasıl bakıyor? sorusuna cevap aradı. İşte Ruşen Çakır'ın haberi:
Önce yazının başlığındaki sorunun kısa bir cevabını verip daha sonra ayrıntılı bir tahlil yapmaya çalışalım: İktidar partisi, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan rahatsız. Bu rahatsızlığın iki temel nedeni var:
1) Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’ın “ideolojik” olarak tanımlanabilecek muhalefet stratejisine pek dahil olmayıp AKP’nin “yumuşak karnı” olarak tanımlayabileceğimiz yolsuzluklar konusunu kendisine ana zemin olarak seçti. Dengir Fırat, Şaban Dişli, Melih Gökçek olaylarında tüm kamuoyunun “canlı” bir şekilde tanık olduğu gibi iktidar partisinde derin yaralar açtı.
2) Kılıçdaroğlu’nun gerek partisinde, gerekse ülke genelinde popülaritesinin artmasıyla birlikte adının CHP’de Baykal sonrası lider adayı olarak geçmesi AKP’nin rahatsızlığını daha da artırdı. Çünkü iktidar partisi, özellikle de lideri Erdoğan, sık sık son derece sert polemiklere girse de Baykal’ın ana muhalefet lideri olmasından fazla şikayetçi değildi, hatta büyük ölçüde memnun olduğu söylenebilirdi. Her şey bir yana Baykal “öngörülebilir” ve belli alanlarla sınırlı bir muhalefet yürütüyordu. Öte yandan yeni bir lider CHP’nin kabuğunu kırma potansiyelini taşıyordu. Hele bu kişinin Kılıçdaroğlu gibi, CHP’nin, ne zamandır unutulmuş olan “halkçılık” ilkesini tekrar canlandırabilecek bir şahsiyet olma ihtimali AKP’yi epey ürkütüyordu.
AKP hiç beklemiyordu
Kaset olayının patlak vermesinin hemen ardından Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklayıp partisinden çok geniş bir destek bulması herkesi olduğu gibi AKP’lileri de fazlasıyla şaşırttı. (İktidar partisi mensupları da çok kişi gibi Baykal’ın ne yapıp edip, er ya da geç CHP’nin başına geçeceğini düşünüyordu.)
Evet herkes şaşırdı ama herkes üzülmedi; hatta toplumun hatırı sayılır bir bölümünün CHP’deki değişim işaretlerinden memnun olduğu ortadadır. Tabii rahatsız olanlar da var ve AKP’lilerin bunların başında geldiğini söylemek hiç yanlış olmayacaktır. Hatta bu olgudan hareketle, kaset olayının ardında kesinlikle iktidar partisinin bulunmayacağını ileri sürebiliriz. Aslına bakılacak olursa AKP adına çok fazla resmi açıklama yapılmadı. Bir tek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NTV’deki mülakatta son derece dikkatli, ölçülü ve saygılı bir dil kullandı. İlginçtir, aynı Arınç, daha ortada kaset filan yokken Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek için her türlü fırsatı kullanan, hatta gerektiğinde fırsat yaratan bir siyasetçiydi.
Kraldan çok kralcılar
Kuşkusuz ne kadar gayri memnun olurlarsa olsunlar iktidar partisi üye ve yöneticilerinin daha yolun başında Kılıçdaroğlu’na cepheden saldırması beklenemez. Özellikle CHP’nin müstakbel liderinin popülaritesinin tepe noktada olduğu bir anda sivri çıkışlar bunları yapanları zor durumda bırakacaktır. Hele söz konusu kişi, Baykal’ın aksine sakin mizacıyla bilinen ve bu nedenle takdir edilen Kılıçdaroğlu olunca iktidar partisinin işi daha da zorlaşıyor.
Ne var ki AKP’ye pozitif bakan bazı yayın organları ve yazarlara baktığımızda Kılıçdaroğlu aleyhine bir propaganda kampanyasının hazırlanmakta olduğunu sezmek mümkün. İktidar partisi yetkililerinin bir müddet böylesi bir kampanya sipariş edeceklerini sanmam. Fakat bazı kraldan çok kralcı meslektaşlarımızın, durumdan vazife çıkarıp Kılıçdaroğlu’nu hedef tahtasına oturtmak istemeleri kuvvetle muhtemeldir. İçlerinde en ateşlilerinin şimdiden döktürmeye başladıklarını görüyoruz ama seviye o kadar düşük ki üzerlerinde çok fazla durmaya değmez.
Önce yazının başlığındaki sorunun kısa bir cevabını verip daha sonra ayrıntılı bir tahlil yapmaya çalışalım: İktidar partisi, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan rahatsız. Bu rahatsızlığın iki temel nedeni var:
1) Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’ın “ideolojik” olarak tanımlanabilecek muhalefet stratejisine pek dahil olmayıp AKP’nin “yumuşak karnı” olarak tanımlayabileceğimiz yolsuzluklar konusunu kendisine ana zemin olarak seçti. Dengir Fırat, Şaban Dişli, Melih Gökçek olaylarında tüm kamuoyunun “canlı” bir şekilde tanık olduğu gibi iktidar partisinde derin yaralar açtı.
2) Kılıçdaroğlu’nun gerek partisinde, gerekse ülke genelinde popülaritesinin artmasıyla birlikte adının CHP’de Baykal sonrası lider adayı olarak geçmesi AKP’nin rahatsızlığını daha da artırdı. Çünkü iktidar partisi, özellikle de lideri Erdoğan, sık sık son derece sert polemiklere girse de Baykal’ın ana muhalefet lideri olmasından fazla şikayetçi değildi, hatta büyük ölçüde memnun olduğu söylenebilirdi. Her şey bir yana Baykal “öngörülebilir” ve belli alanlarla sınırlı bir muhalefet yürütüyordu. Öte yandan yeni bir lider CHP’nin kabuğunu kırma potansiyelini taşıyordu. Hele bu kişinin Kılıçdaroğlu gibi, CHP’nin, ne zamandır unutulmuş olan “halkçılık” ilkesini tekrar canlandırabilecek bir şahsiyet olma ihtimali AKP’yi epey ürkütüyordu.
AKP hiç beklemiyordu
Kaset olayının patlak vermesinin hemen ardından Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklayıp partisinden çok geniş bir destek bulması herkesi olduğu gibi AKP’lileri de fazlasıyla şaşırttı. (İktidar partisi mensupları da çok kişi gibi Baykal’ın ne yapıp edip, er ya da geç CHP’nin başına geçeceğini düşünüyordu.)
Evet herkes şaşırdı ama herkes üzülmedi; hatta toplumun hatırı sayılır bir bölümünün CHP’deki değişim işaretlerinden memnun olduğu ortadadır. Tabii rahatsız olanlar da var ve AKP’lilerin bunların başında geldiğini söylemek hiç yanlış olmayacaktır. Hatta bu olgudan hareketle, kaset olayının ardında kesinlikle iktidar partisinin bulunmayacağını ileri sürebiliriz. Aslına bakılacak olursa AKP adına çok fazla resmi açıklama yapılmadı. Bir tek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NTV’deki mülakatta son derece dikkatli, ölçülü ve saygılı bir dil kullandı. İlginçtir, aynı Arınç, daha ortada kaset filan yokken Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek için her türlü fırsatı kullanan, hatta gerektiğinde fırsat yaratan bir siyasetçiydi.
Kraldan çok kralcılar
Kuşkusuz ne kadar gayri memnun olurlarsa olsunlar iktidar partisi üye ve yöneticilerinin daha yolun başında Kılıçdaroğlu’na cepheden saldırması beklenemez. Özellikle CHP’nin müstakbel liderinin popülaritesinin tepe noktada olduğu bir anda sivri çıkışlar bunları yapanları zor durumda bırakacaktır. Hele söz konusu kişi, Baykal’ın aksine sakin mizacıyla bilinen ve bu nedenle takdir edilen Kılıçdaroğlu olunca iktidar partisinin işi daha da zorlaşıyor.
Ne var ki AKP’ye pozitif bakan bazı yayın organları ve yazarlara baktığımızda Kılıçdaroğlu aleyhine bir propaganda kampanyasının hazırlanmakta olduğunu sezmek mümkün. İktidar partisi yetkililerinin bir müddet böylesi bir kampanya sipariş edeceklerini sanmam. Fakat bazı kraldan çok kralcı meslektaşlarımızın, durumdan vazife çıkarıp Kılıçdaroğlu’nu hedef tahtasına oturtmak istemeleri kuvvetle muhtemeldir. İçlerinde en ateşlilerinin şimdiden döktürmeye başladıklarını görüyoruz ama seviye o kadar düşük ki üzerlerinde çok fazla durmaya değmez.