Almanya'nın Türk bakanı özür diledi
Okullarda dini simgelerin bulundurulmaması ile ilgili açıklamaları ile partisindeki milletvekillerinden tepki alan Almanya'nın Türk asıllı bakanı Aygül Özkan eyalet meclisinde yer alan CDU'lu milletvekillerinden özür diledi.
"Die Welt" ve "Berliner Morgenpost" gazeteleri, Özkan'ın, bu konuda yaptığı açıklama konusunda CDU eyalet meclisi grubuna yeteri kadar bilgi vermediğini kabul ederek, gelecekte partinin görüşlerini savunacağını belirttiğini, bunun üzerine eyalet meclisinde yer alan 69 CDU milletvekilinin de Özkan'ın bakanlık görevine getirilmesine bugün onay vereceğini yazdı.
Konunun Alman hükümetinin kabine toplantısında gündeme geldiği ve toplantıya katılan bir kişinin, Başbakan Angela Merkel'in toplantının başında Özkan'ın görüşüne karşı çıktığını söylediği aktarılan haberlerde, CDU Genel Sekreteri Hermann Gröhe'nin ise bu konunun CDU toplantılarında gündeme gelmediğini belirttiği kaydedildi.
Haberde ayrıca, Özkan'ın bu konuda Focus dergisine verdiği röportajın önce Özkan'ın bakanlığındaki bir sözcü tarafından onaylandığı, daha sonra derginin redaksiyonundan haçlarla ilgili bölümün çıkartılmasının istenildiği, derginin de bunu geç kalındığı gerekçesi ile yapmadığı bildirildi.
Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı Christian Wulff ise, Alman devlet televizyonu ARD'de yayımlanan "Morgenmagazin" (Sabah magazini) adlı programda yaptığı konuşmada, bugün eyalet meclisinde yemin ederek göreve resmen başlayacak olan Özkan'ı savunarak, "Ben Özkan'dan bugüne kadar yüzde 99 oranında harika, yüzde 1 oranında kışkırtıcı açıklamalar duydum" dedi.
Özkan'ın çok yetenekli bir politikacı olduğunu ve bakan olarak da başarılı olacağına inandığını ifade eden Wulff, yine de Özkan'ın haçlar konusundaki yaptığı açıklamayı kabul etmediğini, ancak kendisinin eyalet okullarındaki uygulamayı kabul ettiğini ve söz konusu açıklamasından dolayı özür dilediğini söyledi.
Alman hükümetinin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer de, Deutschlandfunk radyosuna yaptığı açıklamada, Özkan'ın görüşlerine katılmadığını, haçın Almanya'da yüz yıllardan beri kullanılan bir sembol olduğunu belirterek, "Haçlar geleneğimizin ve değerler anlayışımızın bir ifadesidir" dedi.
Böhmer, buna rağmen Özkan'ın bakanlık görevine getirilmesini destekleyerek, bunun gelecek için önemli bir sinyal olduğunu kaydetti.
"Frankfurter Allgemeine Zeitung" ve "Frankfurter Rundschau" gazeteleri de birinci sayfadan verdikleri haberlerde, gelişmeleri Özkan'ın, Wulff'un isteği üzerine geri adım attığı şeklinde yorumladı.
Öte yandan, Köln kentinde bir açıklama yapan Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Başkanı Ayyub Axel Köhler, okullarda hem haçlara hem başörtülerine izin verilmesi gerektiğini savunarak, "Din kamu alanında görülebilir olmalı, bu tüm dinler için geçerli" şeklinde konuştu.
Almanya gibi Hristiyanlıktan büyük ölçüde etkilenen bir ülkede dinin görülebilir olması gerektiğini ifade eden Köhler, bunun dini nedenlerle başörtüsü takmak isteyen Müslüman kadınlar için de geçerli olduğunu, dinin kamu yaşantısından uzaklaştırılması durumunda laik anayasadan şüphe duyulmuş olacağını, asıl büyük sorunu bu konuda gördüğünü söyledi.
Devletin tarafsız olması gerektiğini, ancak dini cemaatler ile işbirliği yapma yükümlülüğü bulunduğunu kaydeden Köhler, bunun için anayasanın ideal bir temel oluşturduğunu sözlerine ekledi.
Özkan'ın sözleri tartışma yarattı
Devlet kanalları ARD, ZDF, Deutche Welle ve özel kanallar RTL, N-TV, Özkan'ın sözlerini ve tepkilerini ekrana taşıdı.
CDU'ya yakın gençlik organizasyonu Öğrenci Birliği (Schüler Union), eleştirileri bir adım öteye taşıdı. Öğrenci Birliği'nin Başkanı Younes Ouaqasse, Bild gazetesine verdiği demecinde, Özkan'ın bakanlığa getirilmesi kararından vazgeçilmesini istedi.
Hıristiyan Sosyal Birlik üyesi Stefan Müller de, okullardan haçı atmayı savunan politikacıya, bir Hıristiyan partisinde böyle bir görev verilmesinin doğru olup olmadığının iyice düşünülmesi gerektiğini savundu.
Federal Meclis'te ana muhalefeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD) Başkan Vekili Klaus Wowereit ise, Özkan'ın bakanlık görevine getirilmesinin Hıristiyan Demokratlar için “sembolik" adımdan başka anlam ifade etmediğini kaydetti; Aygül Özkan'ın resmi yemin töreni öncesinde doğru partide olup olmadığını yeniden düşünmesini istedi.
Deutche Welle, Yeşiller Partisi'nin göç ve uyum politikaları sözcüsü, federal milletvekili Mehmet Kılıç da yayımladığı basın açıklamasında Almanya'da güvenlik, yargı ve eğitim sisteminde tarafsızlığın temel alınması gerektiğini söylediğini aktardı.
Kılıç, Aygül Özkan'ın taleplerinin Hıristiyan Birlik partisi için yeni olsa bile Alman devleti için yeni olmadığını savundu. Kılıç, Federal Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararının bunun göstergesi olduğunu kaydetti.
Federal Anayasa Mahkemesi 1995'te devlet okullarında, Hz. İsa'yı çarmıhta gösteren heykel veya resimlerin asılmasının devletin tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmadığına karar verdiği hatırlatıldı. Ancak o tarihten itibaren okullardaki dinî sembollerin nadiren kaldırıldığı gözlendi.
Bavyera'da eğitim yönetmeliği değiştirilerek; haç ve benzeri dinî sembollerin sınıflardan ancak “ciddi itirazlar" gelmesi halinde kaldırılabileceğine yer verildi.
Konunun Alman hükümetinin kabine toplantısında gündeme geldiği ve toplantıya katılan bir kişinin, Başbakan Angela Merkel'in toplantının başında Özkan'ın görüşüne karşı çıktığını söylediği aktarılan haberlerde, CDU Genel Sekreteri Hermann Gröhe'nin ise bu konunun CDU toplantılarında gündeme gelmediğini belirttiği kaydedildi.
Haberde ayrıca, Özkan'ın bu konuda Focus dergisine verdiği röportajın önce Özkan'ın bakanlığındaki bir sözcü tarafından onaylandığı, daha sonra derginin redaksiyonundan haçlarla ilgili bölümün çıkartılmasının istenildiği, derginin de bunu geç kalındığı gerekçesi ile yapmadığı bildirildi.
Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı Christian Wulff ise, Alman devlet televizyonu ARD'de yayımlanan "Morgenmagazin" (Sabah magazini) adlı programda yaptığı konuşmada, bugün eyalet meclisinde yemin ederek göreve resmen başlayacak olan Özkan'ı savunarak, "Ben Özkan'dan bugüne kadar yüzde 99 oranında harika, yüzde 1 oranında kışkırtıcı açıklamalar duydum" dedi.
Özkan'ın çok yetenekli bir politikacı olduğunu ve bakan olarak da başarılı olacağına inandığını ifade eden Wulff, yine de Özkan'ın haçlar konusundaki yaptığı açıklamayı kabul etmediğini, ancak kendisinin eyalet okullarındaki uygulamayı kabul ettiğini ve söz konusu açıklamasından dolayı özür dilediğini söyledi.
Alman hükümetinin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer de, Deutschlandfunk radyosuna yaptığı açıklamada, Özkan'ın görüşlerine katılmadığını, haçın Almanya'da yüz yıllardan beri kullanılan bir sembol olduğunu belirterek, "Haçlar geleneğimizin ve değerler anlayışımızın bir ifadesidir" dedi.
Böhmer, buna rağmen Özkan'ın bakanlık görevine getirilmesini destekleyerek, bunun gelecek için önemli bir sinyal olduğunu kaydetti.
"Frankfurter Allgemeine Zeitung" ve "Frankfurter Rundschau" gazeteleri de birinci sayfadan verdikleri haberlerde, gelişmeleri Özkan'ın, Wulff'un isteği üzerine geri adım attığı şeklinde yorumladı.
Öte yandan, Köln kentinde bir açıklama yapan Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Başkanı Ayyub Axel Köhler, okullarda hem haçlara hem başörtülerine izin verilmesi gerektiğini savunarak, "Din kamu alanında görülebilir olmalı, bu tüm dinler için geçerli" şeklinde konuştu.
Almanya gibi Hristiyanlıktan büyük ölçüde etkilenen bir ülkede dinin görülebilir olması gerektiğini ifade eden Köhler, bunun dini nedenlerle başörtüsü takmak isteyen Müslüman kadınlar için de geçerli olduğunu, dinin kamu yaşantısından uzaklaştırılması durumunda laik anayasadan şüphe duyulmuş olacağını, asıl büyük sorunu bu konuda gördüğünü söyledi.
Devletin tarafsız olması gerektiğini, ancak dini cemaatler ile işbirliği yapma yükümlülüğü bulunduğunu kaydeden Köhler, bunun için anayasanın ideal bir temel oluşturduğunu sözlerine ekledi.
Özkan'ın sözleri tartışma yarattı
Devlet kanalları ARD, ZDF, Deutche Welle ve özel kanallar RTL, N-TV, Özkan'ın sözlerini ve tepkilerini ekrana taşıdı.
CDU'ya yakın gençlik organizasyonu Öğrenci Birliği (Schüler Union), eleştirileri bir adım öteye taşıdı. Öğrenci Birliği'nin Başkanı Younes Ouaqasse, Bild gazetesine verdiği demecinde, Özkan'ın bakanlığa getirilmesi kararından vazgeçilmesini istedi.
Hıristiyan Sosyal Birlik üyesi Stefan Müller de, okullardan haçı atmayı savunan politikacıya, bir Hıristiyan partisinde böyle bir görev verilmesinin doğru olup olmadığının iyice düşünülmesi gerektiğini savundu.
Federal Meclis'te ana muhalefeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD) Başkan Vekili Klaus Wowereit ise, Özkan'ın bakanlık görevine getirilmesinin Hıristiyan Demokratlar için “sembolik" adımdan başka anlam ifade etmediğini kaydetti; Aygül Özkan'ın resmi yemin töreni öncesinde doğru partide olup olmadığını yeniden düşünmesini istedi.
Deutche Welle, Yeşiller Partisi'nin göç ve uyum politikaları sözcüsü, federal milletvekili Mehmet Kılıç da yayımladığı basın açıklamasında Almanya'da güvenlik, yargı ve eğitim sisteminde tarafsızlığın temel alınması gerektiğini söylediğini aktardı.
Kılıç, Aygül Özkan'ın taleplerinin Hıristiyan Birlik partisi için yeni olsa bile Alman devleti için yeni olmadığını savundu. Kılıç, Federal Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararının bunun göstergesi olduğunu kaydetti.
Federal Anayasa Mahkemesi 1995'te devlet okullarında, Hz. İsa'yı çarmıhta gösteren heykel veya resimlerin asılmasının devletin tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmadığına karar verdiği hatırlatıldı. Ancak o tarihten itibaren okullardaki dinî sembollerin nadiren kaldırıldığı gözlendi.
Bavyera'da eğitim yönetmeliği değiştirilerek; haç ve benzeri dinî sembollerin sınıflardan ancak “ciddi itirazlar" gelmesi halinde kaldırılabileceğine yer verildi.