Haydarpaşa Garı'nda oturma eylemi
24 Nisan 1915'te meydana geldiği iddia edilen sözde soykırım olaylarını protesto etmek için bir araya gelen İnsan Hakları Derneği üyeleri, Haydarpaşa Garı'nda oturma eylemi yaptı.
Garın girişinde toplanan ''İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon'' üyesi grup, 24 Nisan 1915'de gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamadığı öne sürülen ''220 Ermeni aydın''ın fotoğrafıyla oturma eylemi yaptı.
Burada bir basın açıklaması yapan İHD Onur Kurulu Üyesi Avukat Eren Keskin, 24 Nisan 1915'de İstanbul'da aralarında sanat, edebiyat, düşünce ve kültür dünyasının temsilcilerinin de bulunduğu 220 Ermeni aydının göz altına alındığını anlattı.
Keskin, bu kişilerin önce merkez cezaevi olarak kullanılan Mehterhane'ye, ertesi günde Sarayburnu'na götürülerek bir gemiye bindirildiği ve Haydarpaşa Garı'na götürüldüğünü kaydetti.
Bu kişilerin oradan nereye götürüleceklerine ilişkin bir bilgi verilmeksizin Anadolu'ya doğru yola çıkarıldıklarını savunan Keskin şöyle konuştu:
''Bir grup Ayaş'a, bir grup Çankırı'ya götürüldü. Ayaş'a götürülen 70 kişiden 58'i, Çankırı'ya götürülen 150 kişiden 81'i öldürüldü. Söz konusu ırkçı anlayış ve uygulamalar sonucunda, Ermenilerin sadece canlarına kast edilmedi. Mallarına, mülklerine, tarihlerine el konuldu. Bu anlayışı sürdürenler, bizlere yalana dayalı bir resmi tarihi dayatarak gerçeği unutturmak istiyorlar. Bizler 95 yıldır bu yalana inanmıyoruz. Gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz. Soykırım insanlık suçudur ve bir daha asla diyoruz.''
Grup, basın açıklamasının ardından, yanlarında getirdikleri karanfilleri denize attı.
-KARŞIT GRUPTAN PROTESTO-
Öte yandan, aralarında emekli büyükelçiler ve paşaların da bulunduğu karşıt bir grup ise eylemcileri protesto etti.
Burada bir açıklama yapan Emekli Orgeneral Edip Başer, 24 Nisan 1915 yılında yapılan tehciri kınamak amacıyla eylem yapan İHD üyelerini tasvip etmediklerini söyledi.
Başer, şöyle konuştu:
'' Tehciri kınamak ayrı şey, onlar tehciri neden kınayacaklar bilemiyorum. Ama bence asıl kınayacakları onların iddia ettikleri, inandıkları şey. Ermeniler tarafından da iddia edilen 'Ermeni soykırımı gerçektir' düşüncesi. Bu düşünce içinde olan insanlar özür dileme gibi bir kampanyayı başlattı bir de. Ben şahsen böyle bir iddiaya da böyle bir eyleme de katılmıyorum. Doğruluğuna da inanmıyorum böyle bir düşüncenin. Çünkü Türk ulusu, Türk devleti hiç bir şekilde tarihinde hiç kimseye karşı bir soykırım hareketi yapmamıştır. Türk ulusunun tarihinde soykırım yoktur. Bunu hiç bir tarihi belge ifade etmemektedir. Ama diğer bir çok ulusun tarihinde Türklere karşı soykırım hareketleri söz konusudur. Bunlarla ilgili tarihi belgeler de ortadadır. Türk ulusu hiç bir ulusa karşı kin ve nefret duygusu içinde olmamıştır. Ermeni vatandaşları bir düşmanlık, bir kin duygusu içine sürüklenmiştir. Bu nedenle soykırım iddiası yapay bir iddiadır. ''
Başer, Tüklerin hiç bir zaman diğer uluslara karşı soykırım iddiasını gündeme getirmediğini de belirterek, tehcir meselesinin, Birinci Dünya savaşı sırasında Doğu Anadolu'da Türk sivillere karşı Ermeni çetelerinin yaptığı soykırım hareketlerine karşı o zamanki Osmanlı hükümetinin Ermenileri o bölgeden başka bir bölgeye intikal ettirmesi olduğunu anlattı.
Bunu bugün bir soykırım olarak tanıtmanın, batılılar tarafından üretilmiş bir şey olduğunu ifade eden Başer, ''Böyle bir eylemin Türkiye'de yapılması bana göre utanç verici. Bana göre hiç bir zaman onaylanmayacak bir hareket. Türkiye'de soykırımı kabullenerek, 'evet Türkler soykırım yapmıştır' denilerek, bunun içinde böyle eylemlere girişmek bana göre çok yanlış'' diye konuştu.
Bu arada, eylemden sonra dağılan İHD üyelerine karşıt gruptakilerden bazıları sözlü olarak gruba sataştı.
Maltepe Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Orhan Çekiç de İHD üyeleri arasında bulunan iş adamı Osman Kavala ile tehcir meselesi üzerine bir müddet tartıştı.
Çekiç ayrıca grubun dağıldığı sırada, iddialara tepki göstererek, ''Bu ülkede bilim adamları var, tarih var. Belgeleri açın. Bir de özür diliyorsunuz, terbiyesizler'' diye bağırdı.
İki grubun sözlü atışması güvenlik güçlerinin araya girmesiyle son buldu. İHD üyeleri, daha sonra vapura binerek olay yerinden ayrıldı.
Burada bir basın açıklaması yapan İHD Onur Kurulu Üyesi Avukat Eren Keskin, 24 Nisan 1915'de İstanbul'da aralarında sanat, edebiyat, düşünce ve kültür dünyasının temsilcilerinin de bulunduğu 220 Ermeni aydının göz altına alındığını anlattı.
Keskin, bu kişilerin önce merkez cezaevi olarak kullanılan Mehterhane'ye, ertesi günde Sarayburnu'na götürülerek bir gemiye bindirildiği ve Haydarpaşa Garı'na götürüldüğünü kaydetti.
Bu kişilerin oradan nereye götürüleceklerine ilişkin bir bilgi verilmeksizin Anadolu'ya doğru yola çıkarıldıklarını savunan Keskin şöyle konuştu:
''Bir grup Ayaş'a, bir grup Çankırı'ya götürüldü. Ayaş'a götürülen 70 kişiden 58'i, Çankırı'ya götürülen 150 kişiden 81'i öldürüldü. Söz konusu ırkçı anlayış ve uygulamalar sonucunda, Ermenilerin sadece canlarına kast edilmedi. Mallarına, mülklerine, tarihlerine el konuldu. Bu anlayışı sürdürenler, bizlere yalana dayalı bir resmi tarihi dayatarak gerçeği unutturmak istiyorlar. Bizler 95 yıldır bu yalana inanmıyoruz. Gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz. Soykırım insanlık suçudur ve bir daha asla diyoruz.''
Grup, basın açıklamasının ardından, yanlarında getirdikleri karanfilleri denize attı.
-KARŞIT GRUPTAN PROTESTO-
Öte yandan, aralarında emekli büyükelçiler ve paşaların da bulunduğu karşıt bir grup ise eylemcileri protesto etti.
Burada bir açıklama yapan Emekli Orgeneral Edip Başer, 24 Nisan 1915 yılında yapılan tehciri kınamak amacıyla eylem yapan İHD üyelerini tasvip etmediklerini söyledi.
Başer, şöyle konuştu:
'' Tehciri kınamak ayrı şey, onlar tehciri neden kınayacaklar bilemiyorum. Ama bence asıl kınayacakları onların iddia ettikleri, inandıkları şey. Ermeniler tarafından da iddia edilen 'Ermeni soykırımı gerçektir' düşüncesi. Bu düşünce içinde olan insanlar özür dileme gibi bir kampanyayı başlattı bir de. Ben şahsen böyle bir iddiaya da böyle bir eyleme de katılmıyorum. Doğruluğuna da inanmıyorum böyle bir düşüncenin. Çünkü Türk ulusu, Türk devleti hiç bir şekilde tarihinde hiç kimseye karşı bir soykırım hareketi yapmamıştır. Türk ulusunun tarihinde soykırım yoktur. Bunu hiç bir tarihi belge ifade etmemektedir. Ama diğer bir çok ulusun tarihinde Türklere karşı soykırım hareketleri söz konusudur. Bunlarla ilgili tarihi belgeler de ortadadır. Türk ulusu hiç bir ulusa karşı kin ve nefret duygusu içinde olmamıştır. Ermeni vatandaşları bir düşmanlık, bir kin duygusu içine sürüklenmiştir. Bu nedenle soykırım iddiası yapay bir iddiadır. ''
Başer, Tüklerin hiç bir zaman diğer uluslara karşı soykırım iddiasını gündeme getirmediğini de belirterek, tehcir meselesinin, Birinci Dünya savaşı sırasında Doğu Anadolu'da Türk sivillere karşı Ermeni çetelerinin yaptığı soykırım hareketlerine karşı o zamanki Osmanlı hükümetinin Ermenileri o bölgeden başka bir bölgeye intikal ettirmesi olduğunu anlattı.
Bunu bugün bir soykırım olarak tanıtmanın, batılılar tarafından üretilmiş bir şey olduğunu ifade eden Başer, ''Böyle bir eylemin Türkiye'de yapılması bana göre utanç verici. Bana göre hiç bir zaman onaylanmayacak bir hareket. Türkiye'de soykırımı kabullenerek, 'evet Türkler soykırım yapmıştır' denilerek, bunun içinde böyle eylemlere girişmek bana göre çok yanlış'' diye konuştu.
Bu arada, eylemden sonra dağılan İHD üyelerine karşıt gruptakilerden bazıları sözlü olarak gruba sataştı.
Maltepe Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Orhan Çekiç de İHD üyeleri arasında bulunan iş adamı Osman Kavala ile tehcir meselesi üzerine bir müddet tartıştı.
Çekiç ayrıca grubun dağıldığı sırada, iddialara tepki göstererek, ''Bu ülkede bilim adamları var, tarih var. Belgeleri açın. Bir de özür diliyorsunuz, terbiyesizler'' diye bağırdı.
İki grubun sözlü atışması güvenlik güçlerinin araya girmesiyle son buldu. İHD üyeleri, daha sonra vapura binerek olay yerinden ayrıldı.