Sudan'da kim kazanacak?
Sudan'da Nisan ayında yapılacak seçimlerde birbirinden farklı ve güçlü adaylar Cumhurbaşkanlığı için yarışıyor.
Sudan’da 11 Nisan 2010’da yapılacak devlet başkanlığı, parlamento ve belediye seçimleri için adaylar kendini göstermeye başlıyor.
24 yıl aradan sonra ilk defa çok partili seçimi yaşayacak ülkede, 13 devlet başkanı adayından 10’un adaylığı, seçim bürosu tarafından kabul edilirken üç adayın adaylığına yeşil ışık yakmadı.
Adaylar arasında, Milli Kongre Partisinden halihazırdaki devlet başkanı Ömer el Beşir, Ümmet Partisinden Sadık el Mehdi, Demokratik Birlik Partisinden Hatem el Sir, Sudan Halk Kurtuluş Hareketinden Yasir Arman, Hasan Turabi’nin liderliğindeki Halk Partisinden Abdullah Deng Nhial, Sudan Kominist Partisinden Muhammed İbrahim Nugud, Yenilikçi ve Reformcu Ümmet Partisinden Mübarek el Fadıl, Sudan İttifak Güçlerinden Abdulaziz Halid, bağımsız aydalar olarak ta Ahmed Goha ve Kamil Tayyib İdris bulunuyor. Sudan Seçim Bürosu, aralarında Fatıma Abdülmahmud, Münir Şeyh Din ve Abdullah Aki’nin bulunduğu üç aday da, seçilme yeterlilikleri bulunmadığı gerekçesi ile adaylıklarını kabul etmedi.
Sudan seçimlerinin yönetimdeki kuzeyliler ile 2011’de ayrılmak isteyen güneyliler arasında geçeceğinden kuşku yok. Bu nedenle seçimlerin, devlet başkanı Ömer el Beşir ve güneylilerin aday gösterdiği Yasir Arman arasında geçeceği görülüyor.
Hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama kararı çıkartılan Ömer el Beşir, seçimlerin en favori ismi. Beşir’in Darfur’da işlenen cinayetlerden, savaş suçlarından sorumlu tutulmasına rağmen Sudan halkı üzerindeki popülaritesi oldukça yüksek. Kuzey, orta ve doğu Sudanlıların, 24 yıl sonra yapılacak ilk çok partili seçimlerde tercihlerinin devlet başkanlarından yana kullanacakları görülüyor. Sadece Arapların değil, Afrika kökenlilerin de istikrarın devam etmesi için Ömer el Beşir’i desteklemekten başka seçenekleri bulunmuyor. Çünkü Beşir dışında hangi aday kazanırsa kazansın Sudan’ın geleceğinde kargaşa ve çatışma ortamı belirecektir. Beşir ailesi, 20 yılda hem ülkenin ekonomik hem de siyasal yapısında en etkili güç haline gelmiştir. Bu aktörlerin değişimi zaman alacağı için erken bir dönemde Beşir’in güç kaybetme olasılığı zayıf. Güney Sudan’ın 2011’de referanduma gidebilmesi için Beşir’in iktidarda olması gerekli. Çünkü diğer başkan adaylarından ne Mehdi, ne de Turabi’nin partisi, Sudan’ın parçalanmasını istemekte. Beşir dışında diğer kuzeyli adayların kazandıkları takdirde ordu içerisinde bütünlüğü sağlaması da zor görünüyor. Bu seçimleri Beşir’e verilecek destek açısından değil, ülkenin güvenliğinin devam etmesi açısından en önemli seçenek olarak görmek daha doğru olacaktır.
Fakat Beşir kazansa da, eski gücünü devam ettiremeyecek, parlamentoda ki var olan gücüne bir daha kavuşamayacaktır. Sudan’da canlı bir değişim yaşanıyor, bu değişimin mimarları devlet yöneticilerinden ziyade internet, televizyon gibi kitlesel iletişim araçları ile dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden önemli bir kesim var. Ayrıca, Beşir’in Sudan’ın her yerinde önemli desteğe sahip olduğunu söylemek de zor. Özellikte Darfur’da Hasan Turabi ve Demokratik Birlik Partisi’nin çok sayıda taraftarı olduğu biliniyor. Darfur sorunu çıktığında Darfur halkına en büyük desteği verenlerden biri Hasan Turabi olduğu için Adalet ve eşitlik Hareketi’nin etkili olduğu bölgelerde Halk Partisi’nin adayı Deng Nhial tercih edilecektir. Sadık el Mehdi eski popülaritesini kaybetse de, özellikle merkezi ve doğu Sudan’da Ensar hareketine mensup taraftarların sayısı oldukça fazla.
İslamcıların ortak bir aday çıkaramadığı ülkede parçalanmışlık ve bölünmüşlükten en fazla yararlanacak kesim güneyliler olacaktır. Fakat Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin adayı Yasir Arman güneyli Hıristiyanlar açısından yerinde bir tercih değildir. Yasir Arman kuzeyli bir Müslüman aileye mensup olmasına rağmen laik ve solcu görüşlerinden dolayı SPLM’nin adayı olarak gösterilmesi, hareketin taraftarları arasında memnuniyetsizliğe yol açtı. Müslümanların yoğun yaşadığı Darfur, Hartum, Kassala, Omdurman gibi bölgelerde, hiç kimse laik ve solcu düşüncelerinden dolayı Arman’a oy vermez. Bu bölgelerde geleneksel kabile ve din bağları daha güçlü olduğu için, Müslüman olmayan biriyle evlilik yapmış birisini Sudan halkı, devlet başkanı olarak görmek istemez. Kendi kabilesi ile bile, ilişkileri olmayan bir adayın, farklı kabilelerden oy alması mümkün değil. Bununla birlikte, Güney Sudan’ın devlet başkanlığına Salva Kiir Mayardit’e karşı adaylığını koyan SPLM- Değişim Hareketinin başkanı Dr. Lam Akol’un muhalefeti de Yasir Arman’a verilecek oyları azaltacaktır.
Aslında SPLM(Sudan Halk Kurtuluş Hareketi) Mayardit yerine Yasir Arman’ı aday göstererek, Güney Sudan’ı daha öncelediğinin işaretini veriyor. Halen Güney Sudan devlet başkanı ve Sudan devlet başkan yardımcısı Salva Kiir Mayardit, Sudan devlet başkanlığı yerine Güney Sudan’ın devlet başkanlığı için aday oldu. Ömer el Beşir’e karşı bir aday olarak ortaya çıkmaması, SPLM’nin ince hesaplar içerisinde olduğunu gösteriyor. Eğer Mayardit, beklentilerin ötesinde oy aldığında, 2011’de referanduma gidecek güney Sudan’ın geleceğinde kaos ortaya çıkabilirdi. Çünkü Beşir, Mayardit’e verilen oyları kendisine karşı verilmiş oylar olarak değerlendirecek ve Kapsamlı Barış Antlaşmasının uygulanması riske girebilecektir. Mayardit, sorunlarının Beşir yönetimi ile değil, güneyin tez elden bağımsızlığının sağlanması ile ilgili olduğu düşüncesiyle kartını şimdilik Güney Sudan’dan yana kullanmıştır.
Bu seçimler aynı zamanda güney yönetimi için de bir test olacaktır. 2005’te kuzeyle savaşın sona ermesinden sonra imzalanan barış antlaşması ile yakın dönem Sudan’ın siyasi yapısında en belirgin aktör, SPLM olmuştur. Fakat parti içinde ve Juba’daki yönetimde rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma iddiaları ayyuka çıkmıştır. Riek Machar, Pagan Anum hakkındaki söylentiler, seçim sonrasında bir iktidar savaşına dönüşebilir. Eylül ve Ağustos’ta Dinka ve Nuer kabilesi arasındaki iç çatışmalarda Güney Sudan ordusu yetersiz kalmış, halk arasında yönetime karşı güven kaybına neden olmuştu.
Diğer yandan, SPLM’nin başkan adayının seçimlerde alacağı oy, güney Sudan’ın referandumda nasıl bir tercihte bulunacağını da gösterecek, ayrılma veya birlik yönünde mi karar vereceklerini ortaya koyacaktır. Referandum kapsamında ki petrol bölgesi Abyei’nin nasıl bir temayülde bulunacağı merak konusudur. Ömer el Beşir, yaklaşık 750 bin kilometrekarelik Güney Sudan’ın ayrılma yönünde karar verdiğnde, saygı duyacaklarını belirtmesine rağmen, 25 kilometrekarelik petrol bölgesi Abyei’nin seçim tercihinde Beşir çıkmazsa; referandumun, bu bölgede sancılı geçeceğini göstermektedir.
Son olarak Hasan Turabi’nin gösterdiği aday, gerek güneylilerin gerek kuzeylilerin tanıdığı bir isim olmasına rağmen seçimlerin favori isimlerinden biri değil. Çünkü Turabi, 1999’tan sonra izlediği politikalar yüzünden özellikle Arap kabileler arasındaki desteğini kaybetti. Turabi’nin pragmatist yaklaşımları, artık Sudan halkı için bir seçenek olmaktan uzak görünüyor.
Devlet başkanlığı seçimleri, Sudan’ın gelecekteki kaderini belirleyecek. Sudan, ya istikrar ya da değişim diyecek. Önemli olan, Sudan halkının barış, refah ve güvenlik içerisinde yaşayabilmesidir. Umalım ki; bu seçimlerin galibi Sudan halkının sağduyusu olsun.
24 yıl aradan sonra ilk defa çok partili seçimi yaşayacak ülkede, 13 devlet başkanı adayından 10’un adaylığı, seçim bürosu tarafından kabul edilirken üç adayın adaylığına yeşil ışık yakmadı.
Adaylar arasında, Milli Kongre Partisinden halihazırdaki devlet başkanı Ömer el Beşir, Ümmet Partisinden Sadık el Mehdi, Demokratik Birlik Partisinden Hatem el Sir, Sudan Halk Kurtuluş Hareketinden Yasir Arman, Hasan Turabi’nin liderliğindeki Halk Partisinden Abdullah Deng Nhial, Sudan Kominist Partisinden Muhammed İbrahim Nugud, Yenilikçi ve Reformcu Ümmet Partisinden Mübarek el Fadıl, Sudan İttifak Güçlerinden Abdulaziz Halid, bağımsız aydalar olarak ta Ahmed Goha ve Kamil Tayyib İdris bulunuyor. Sudan Seçim Bürosu, aralarında Fatıma Abdülmahmud, Münir Şeyh Din ve Abdullah Aki’nin bulunduğu üç aday da, seçilme yeterlilikleri bulunmadığı gerekçesi ile adaylıklarını kabul etmedi.
Sudan seçimlerinin yönetimdeki kuzeyliler ile 2011’de ayrılmak isteyen güneyliler arasında geçeceğinden kuşku yok. Bu nedenle seçimlerin, devlet başkanı Ömer el Beşir ve güneylilerin aday gösterdiği Yasir Arman arasında geçeceği görülüyor.
Hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama kararı çıkartılan Ömer el Beşir, seçimlerin en favori ismi. Beşir’in Darfur’da işlenen cinayetlerden, savaş suçlarından sorumlu tutulmasına rağmen Sudan halkı üzerindeki popülaritesi oldukça yüksek. Kuzey, orta ve doğu Sudanlıların, 24 yıl sonra yapılacak ilk çok partili seçimlerde tercihlerinin devlet başkanlarından yana kullanacakları görülüyor. Sadece Arapların değil, Afrika kökenlilerin de istikrarın devam etmesi için Ömer el Beşir’i desteklemekten başka seçenekleri bulunmuyor. Çünkü Beşir dışında hangi aday kazanırsa kazansın Sudan’ın geleceğinde kargaşa ve çatışma ortamı belirecektir. Beşir ailesi, 20 yılda hem ülkenin ekonomik hem de siyasal yapısında en etkili güç haline gelmiştir. Bu aktörlerin değişimi zaman alacağı için erken bir dönemde Beşir’in güç kaybetme olasılığı zayıf. Güney Sudan’ın 2011’de referanduma gidebilmesi için Beşir’in iktidarda olması gerekli. Çünkü diğer başkan adaylarından ne Mehdi, ne de Turabi’nin partisi, Sudan’ın parçalanmasını istemekte. Beşir dışında diğer kuzeyli adayların kazandıkları takdirde ordu içerisinde bütünlüğü sağlaması da zor görünüyor. Bu seçimleri Beşir’e verilecek destek açısından değil, ülkenin güvenliğinin devam etmesi açısından en önemli seçenek olarak görmek daha doğru olacaktır.
Fakat Beşir kazansa da, eski gücünü devam ettiremeyecek, parlamentoda ki var olan gücüne bir daha kavuşamayacaktır. Sudan’da canlı bir değişim yaşanıyor, bu değişimin mimarları devlet yöneticilerinden ziyade internet, televizyon gibi kitlesel iletişim araçları ile dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden önemli bir kesim var. Ayrıca, Beşir’in Sudan’ın her yerinde önemli desteğe sahip olduğunu söylemek de zor. Özellikte Darfur’da Hasan Turabi ve Demokratik Birlik Partisi’nin çok sayıda taraftarı olduğu biliniyor. Darfur sorunu çıktığında Darfur halkına en büyük desteği verenlerden biri Hasan Turabi olduğu için Adalet ve eşitlik Hareketi’nin etkili olduğu bölgelerde Halk Partisi’nin adayı Deng Nhial tercih edilecektir. Sadık el Mehdi eski popülaritesini kaybetse de, özellikle merkezi ve doğu Sudan’da Ensar hareketine mensup taraftarların sayısı oldukça fazla.
İslamcıların ortak bir aday çıkaramadığı ülkede parçalanmışlık ve bölünmüşlükten en fazla yararlanacak kesim güneyliler olacaktır. Fakat Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin adayı Yasir Arman güneyli Hıristiyanlar açısından yerinde bir tercih değildir. Yasir Arman kuzeyli bir Müslüman aileye mensup olmasına rağmen laik ve solcu görüşlerinden dolayı SPLM’nin adayı olarak gösterilmesi, hareketin taraftarları arasında memnuniyetsizliğe yol açtı. Müslümanların yoğun yaşadığı Darfur, Hartum, Kassala, Omdurman gibi bölgelerde, hiç kimse laik ve solcu düşüncelerinden dolayı Arman’a oy vermez. Bu bölgelerde geleneksel kabile ve din bağları daha güçlü olduğu için, Müslüman olmayan biriyle evlilik yapmış birisini Sudan halkı, devlet başkanı olarak görmek istemez. Kendi kabilesi ile bile, ilişkileri olmayan bir adayın, farklı kabilelerden oy alması mümkün değil. Bununla birlikte, Güney Sudan’ın devlet başkanlığına Salva Kiir Mayardit’e karşı adaylığını koyan SPLM- Değişim Hareketinin başkanı Dr. Lam Akol’un muhalefeti de Yasir Arman’a verilecek oyları azaltacaktır.
Aslında SPLM(Sudan Halk Kurtuluş Hareketi) Mayardit yerine Yasir Arman’ı aday göstererek, Güney Sudan’ı daha öncelediğinin işaretini veriyor. Halen Güney Sudan devlet başkanı ve Sudan devlet başkan yardımcısı Salva Kiir Mayardit, Sudan devlet başkanlığı yerine Güney Sudan’ın devlet başkanlığı için aday oldu. Ömer el Beşir’e karşı bir aday olarak ortaya çıkmaması, SPLM’nin ince hesaplar içerisinde olduğunu gösteriyor. Eğer Mayardit, beklentilerin ötesinde oy aldığında, 2011’de referanduma gidecek güney Sudan’ın geleceğinde kaos ortaya çıkabilirdi. Çünkü Beşir, Mayardit’e verilen oyları kendisine karşı verilmiş oylar olarak değerlendirecek ve Kapsamlı Barış Antlaşmasının uygulanması riske girebilecektir. Mayardit, sorunlarının Beşir yönetimi ile değil, güneyin tez elden bağımsızlığının sağlanması ile ilgili olduğu düşüncesiyle kartını şimdilik Güney Sudan’dan yana kullanmıştır.
Bu seçimler aynı zamanda güney yönetimi için de bir test olacaktır. 2005’te kuzeyle savaşın sona ermesinden sonra imzalanan barış antlaşması ile yakın dönem Sudan’ın siyasi yapısında en belirgin aktör, SPLM olmuştur. Fakat parti içinde ve Juba’daki yönetimde rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma iddiaları ayyuka çıkmıştır. Riek Machar, Pagan Anum hakkındaki söylentiler, seçim sonrasında bir iktidar savaşına dönüşebilir. Eylül ve Ağustos’ta Dinka ve Nuer kabilesi arasındaki iç çatışmalarda Güney Sudan ordusu yetersiz kalmış, halk arasında yönetime karşı güven kaybına neden olmuştu.
Diğer yandan, SPLM’nin başkan adayının seçimlerde alacağı oy, güney Sudan’ın referandumda nasıl bir tercihte bulunacağını da gösterecek, ayrılma veya birlik yönünde mi karar vereceklerini ortaya koyacaktır. Referandum kapsamında ki petrol bölgesi Abyei’nin nasıl bir temayülde bulunacağı merak konusudur. Ömer el Beşir, yaklaşık 750 bin kilometrekarelik Güney Sudan’ın ayrılma yönünde karar verdiğnde, saygı duyacaklarını belirtmesine rağmen, 25 kilometrekarelik petrol bölgesi Abyei’nin seçim tercihinde Beşir çıkmazsa; referandumun, bu bölgede sancılı geçeceğini göstermektedir.
Son olarak Hasan Turabi’nin gösterdiği aday, gerek güneylilerin gerek kuzeylilerin tanıdığı bir isim olmasına rağmen seçimlerin favori isimlerinden biri değil. Çünkü Turabi, 1999’tan sonra izlediği politikalar yüzünden özellikle Arap kabileler arasındaki desteğini kaybetti. Turabi’nin pragmatist yaklaşımları, artık Sudan halkı için bir seçenek olmaktan uzak görünüyor.
Devlet başkanlığı seçimleri, Sudan’ın gelecekteki kaderini belirleyecek. Sudan, ya istikrar ya da değişim diyecek. Önemli olan, Sudan halkının barış, refah ve güvenlik içerisinde yaşayabilmesidir. Umalım ki; bu seçimlerin galibi Sudan halkının sağduyusu olsun.