'BDP sertleşecek'
BDP Genel Başkan adayı Demirtaş yeni dönemde sertleşecekleri söyledi.
Kapatılan DTP’nin ardından milletvekillerinin geçtiği BDP’nin olağanüstü kongresinde bundan sonra dahada sert olacakları mesajını verdi.
BDP’nin Genel Başkan Adayı Selahattin Demirtaş Kürtçe’nin fiili olarak kullanılmasını istedi, “Okulda evde, işyerinde anadilde konuşun” dedi. “Çocuklarınızın bu kadar kolay ölüme gönderilmesine izin veremeyin” diyen Demirtaş anne babaları askerlik şubelerinin kapılarına dayanmaya davet etti. Kongrede bütün konuşmacılar “Sayın Öcalan” diye seslenerek Abdullah Öcalan’ın muhatap alınmasını isterken kongre salonunda da sık sık Öcalan sloganları atıldı.
BDP'nin olağanüstü kongresine ilk dikkat çeken kürsünün hemen arkasında Türk bayrağı ile BDP bayrağının yan yana asılması oldu. Ancak bir süre sonra salonda PKK bayrakları açılmaya, Öcalan posterleri ile sloganlar atılmaya başlandı. Bayrak ve posterler partililerin müdahalesi ile kaldırıldı. Kongrede daha önceki kongrelerde olduğu gibi İstiklal Marşı okunmadı.
TÜRK İÇİN KONUŞMA KESİLDİ
Kapatılan DTP'nin kongrelerine katılmayan Leyla Zana BDP'nin kongresinde hazır bulundu. BDP Genel Başkanı Demir Çelik, BDP Meclis Grup Başkanı Nuri Yaman, BDP'nin yeni eşbaşkan adayları Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak ve diğer milletvekilleri salona birlikte girdi. Yöneticilerin salona girişi zılgıtlar ve alkışlarla karşılandı. En büyük alkışı ise Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir aldı. Kongre başladıktan sonra konuşma için BDP Genel Başkanı Demir Çelik kürsüye çıktı. Çelik konuşurken kapatılan DTP'nin yasaklı genel başkanı Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk salona girdi. Türk'ün girişi üzerine salonda büyük bir alkış koptu. Demir Çelik de konuşmasını keserek Türk'ün yerine oturmasını bekledi. Çelik ardından konuşmasına devam etti.
ERDOĞAN’A KELEPÇE SLOGANI
Kongrede konuşmacılar KCK operasyonu kapsamında belediye başkanlarının tutuklanmasına tepki gösterdiler. Tribünlerdeki partililer de, "Erdoğan şaşırma, bizi dağa taşırma" sloganı attı.
KIŞANAK'TAN SOLDA BİRLİK ÇAĞRISI
Kongrede kürsüye ilk çıkan BDP Eşbaşkan adayı Gültan Kışanak oldu. Kürt sorunun çözümünde Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini anlatan Kışanak, “Sayın Öcalan, hepimizin özlemi olan barışın sağlanmasında önemli bir misyona sahip. Bu misyonun kaynağı, Kürt halkı ve PKK üzerindeki etki gücüdür. Öcalan’ın barış için önerdiği çözüm yöntemlerinin Kürt toplumunda kabul görmesi önemlidir. “Analar ağlamasın” deniliyorsa eğer, bunun tek yolu, barışı sağlamaktır” dedi.
FİİLİ ANADİL ÇAĞRISI
BDP Genel Başkan Adayı Selahattin Demirtaş çok sert bir konuşma yaptı. AK Parti politikalarını ağır bir dille eleştiren Demirtaş tutuklanan belediye başkanlarına yönelik tepkisini ise, “O kelepçeleri AK Parti’nin boynuna geçireceğiz” sözleriyle dile getirdi. Demirtaş’ın yaptığı konuşma BDP’nin yeni dönemde politikalarının daha da sertleşeceği mesajlarıyla doluydu. İşte Demirtaş’ın konuşmasından satır başları:
KÜRT SORUNU TEMEL İLGİ ALANIMIZ OLACAK
Demokratikleşme sorunu ve buna bağlı olarak ele aldığımız Kürt sorunu temel ilgi alanımız olmaya devam edecektir. Devletin ve iktidar odaklarının bir kabus gibi toplumun üzerine çöktüğü bu rejimde, demokrasiyi hedeflemeyen hiçbir siyasal mücadelenin bizim nazarımızda değeri olamaz. Kendi halkını, vatandaşını düşman olarak tanımlayan ve bunun gereğini yerine getiren bir devlet anlayışı kökünden değişmeden diğer sorun alanlarında çözüm üretmenin şansı da yoktur.
AKP STATÜKOCU
Bu gün AKP’nin demokrasicilik adına dayattığı şey gerçekte statükoyu allayıp pullayarak yeniden üretmekten başka bir şey değildir.
BAŞÖRTÜSÜ ELEŞTİRİSİ
Yeni ve sivil bir anayasa vaadiyle 2002 de seçmenin karşısına çıkan AKP aradan geçen 8 yıla rağmen bırakın anayasa yapmayı, cunta anayasasına herkesten daha fazla biat eder hale geldi. Başörtüsüne özgürlük sloganıyla milyonlarca inançlı Müslüman’ın, demokratın oyunu veya desteğini aldı, ancak Başbakanın kendisi bile başörtüsünden söz eden genç kızları azarlayarak “şimdi sırası mı bunların” diyecek kadar pervazsızlaştı.
SON MODEL ARABALARLA NAMAZA
Yoksulluğun geldiği boyut artık bir trajedi noktasındadır. Müslüman iş adamlarına devletin ve halkın bütün olanakları peşkeş çekilerek İslami holdingler yaratıldı, bu holdingler aracılığı ile yoksul halk köleleştirilip teslim alınmaya çalışıldı. “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” anlayışına sahip bir dinin mensuplarının, küçük bir kısmı dolar milyarderi yapıldı, son model arabalarla özel camilerde namaza gider oldular. Geri kalanlar ise bir torba makarnaya, kömüre muhtaç hale getirildi.
BAŞBAKAN’A ELEŞTİRİLER
Önce Kürt sorununu düşünmezseniz yoktur dedi, sonra Kürt sorunu benim de sorunumdur dedi, en sonunda Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır dedi. TRT şeş bı xer be dedi, Anadilinde konuşan sayın Ahmet Türk’ü ise meclisten atın dedi. Filistin’de taş atan çocuklara selamıyla birlikte kızılayı gönderdi, Kürt çocuklarını kızıl kanlar içinde cezaevine gönderdi. Rüşvetten boğazına kadar batmış AKP’li belediye başkanlarına övgüler dizerken onuruyla direnen şerefli DTP’lileri kelepçeletip sıraya dizdi. Bütün bunları aynı Başbakan, aynı parti gerçekleştirdi.
KELEPÇELERİ AKP’NİN BOYNUNA TAKACAĞIZ
Önümüzdeki dönemin temel politikası halkımızı AKP’den kurtarmak olacaktır. Biz halkımızın huzurunda söz veriyoruz, elimize vurulan kelepçeleri çıkarıp AKP zihniyetinin boynuna takacağız. Bu kongremiz AKP’yi Türkiye genelinde yola getirme, güçlü olduğumuz bölgelerde ise silme kongresi olacaktır. Bizi tasfiye etmeye kalkanları ilk seçimde tasfiye edeceğiz. Sokaklarda katlettiğiniz, onlarca yıl cezalar verdiğiniz, hapislere attığınız küçük çocuklarımızın hakkı için yemin ediyoruz ki bunun bedelini size ödeteceğiz.
AKP’DEN AYRILIN ÇAĞRISI
Bu aldatma, kandırma, imha siyasetine son vermek için, size dayatılan onursuzluğu, yoksulluğu, imhayı kırabilmek için AKP’nin- CHP’nin teşkilatlarından topluca ayrılın. Tarihin bu kritik döneminde halkınızın yanında yer alın. Halka yönelik bu saldırıların en önemli dayanağı olarak sizleri kullandıklarını unutmayın.
TÜRKÇE AND KALDIRILSIN
Kendi hesaplarına göre 10-15 yıl sonra artık Kürt dili Türkiye’de çok az bir kesim vatandaşın konuştuğu nostaljik bir dil haline gelecek. Hesap bu. Bu hesabı boşa çıkarmanın tek yolu da kendi diline sahip çıkma ve bedeli ne olursa olsun kurumsallaşarak dili ve kültürü yaşatmak olmalıdır.
Biz, Türkiye’de herkesin kendi anadilinde, bilimsel, ücretsiz eğitim hakkının olması gerektiğini savunuyoruz. Sadece Kürtçe için değil, bütün anadiller için özgürlük istiyoruz. Devlet buna uygun düzenlemeleri yapmak zorundadır, her şeyden önce yalan ve yanlışlarla dolu tarih ders kitaplarını gerçeğe uygun bir şekilde yayınlayarak okullara dağıtmalıdır, küçük çocukların her sabah Türklüğe biat ettiği andımızı kaldırmalıdır.
Devlet eğer çocukların sokaklarda taş atmasını engellemek istiyorsa, cezaevlerine atmak ya da balon, şeker dağıtmak yerine, bu çocukların anadillerinde, bilimsel ve ücretsiz eğitim yapabilecekleri donanımlı okullar açmalıdır. Bunun başka çaresi yoktur. Ya Türkiye’deki bütün taşları toplayacaksınız, ya da çocukların anadillerinde eğitiminin önünü açacaksınız.
ÖĞRETMENLER ANADİLLE KONUŞUN
Başta eğitim emekçileri olmak üzere, bütün öğretmenler görev yaptıkları okullarda çocuklara anladıkları anadilde eğitim vermelidir. Uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 90. maddesi size bunu bir görev olarak emrediyor. Ayrıca halkınızın asimilasyonunu durdurmanın tek yolu da budur. Bu görev tarihi, ahlaki, vicdani, meşru ve yasal bir görevdir. Başta Kürt çocukları olmak üzere görev yaptığınız her yerde çocuklara ders anlatırken çocukların anadillerini kullanın diyoruz.
TABELALAR KÜRTÇE OLSUN
Esnaflar ve tüccarlar, alışveriş yaparken artık kendi anadilini kullanmalıdır. Müşterileri ile konuşurken anadillerinde onlara hitap etmeli, bunu günlük yaşamın bir parçası haline getirmelidirler, iş yerlerine unvan koyarken popüler kültürün dayatmalarını bir kenara bırakıp kendi anadillerinde isim koymalı, ticari markalarında kendi ana dillerini tercih etmelidirler. Bunu sadece Kürtler değil her halk yapmalı.
YILMAZ ERDOĞAN, MAHSUN KIRMIZIGÜL'E ÇAĞRI
Sanatçılar kendi anadillerinde sanat eserleri üretmeye daha fazla ağırlık vermelidir. Bu vesileyle Yılmaz Erdoğan, Mahsun Kırmızıgül gibi sanatçılara da seslenmek istiyoruz. Doğduğunuz ve içinde büyüdüğünüz kültürün hatırına, kendi anadilinizde de sinema filmleri, sanat eserleri üretebilirsiniz. Anadilinizin bu şekilde göz göre göre erimesine seyirci kalmamalısınız. Bu asimilasyon sürecini durdurmanın başka yolu yoktur.
VELİLER OKUL KAPILARINA DAYANIN
Çocuklarının anadilde daha iyi bir eğitim almasını isteyen veliler... Elinizde dilekçelerle milli eğitim müdürlerinin kapısına dayanın, hakkınızı isteyin. Ya çocuklarınızın kendi anadillerinde eğitim hakkını tanırlar, ya da bu asimilasyoncu eğitim sistemi kilitlenir. Çocuklarınızın asimile edilmesine de, anlamadıkları dilde başarısız bir eğitim almasına da razı olmayın. Daha iyi ve bilimsel eğitim hizmeti almayı hak ettiğiniz için bunu yapın.
Çocuklarınıza kendi anadilinizi öğretin, evin içinde mutlaka anadilinizi konuşun, çocuklarınıza isim koyarken kendi anadilinizde isimler tercih edin. Radyo ve televizyon yayınlarından, gazeteye kadar evinizde kendi anadilinizi ve kültürünüzü koruyan ve geliştirenleri tercih edin.
FİİLİ ANADİL EĞİTİMİ ÇAĞRISI
Bu saatten sonra ana dilde eğitim yapabilmek için artık devleti veya AKP hükümetini beklemeyin. Bütün halkı bu doğrultuda seferber olmaya davet ediyoruz. Lozan antlaşmasından, Birleşmiş Milletler ikiz sözleşmelerinden, Çocuk Hakları Sözleşmesinden ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden kaynaklanan haklarımızı kullanarak herkesi kendi anadilinde eğitimi fiilen hayata geçirmeye çağırıyoruz.
DOĞULU HEKİMLER DOĞU'YA
Doktorlara ve sağlık emekçileri, görev yeri tercih ederken kendi doğduğunuz köyden, kasabadan, şehirden kaçmayın. Halkınıza olan borcunuzu hem kendi yörelerinizde hem de kendi anadilinizde hizmet vererek yerine getirin. Hekimler hastalarıyla iletişimde hastanın anadili ile konuşmayı tercih etmelidir. Bu, hasta haklarının da bir gereğidir.
Üniversitelerde görev yapan akademisyenler de hem kendi memleketlerindeki üniversitelerde görev almak için daha hevesli olmalı, hem de görev yaptığı üniversitenin anadil eğitimini sağlaması için girişimlerde bulunmalıdır.
DOĞULU İŞ ADAMI MEMLEKETİNİ UNUTMA
İş adamlarına ve işverenlere de sesleniyoruz. Kendi doğduğu topraklara çivi çakmayan, yatırım yapmayan hiçbir iş adamı kalmamalıdır. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında az çok sermaye sahibi olmuş herkesi, köyüne kasabasına yatırım yapmaya çağırıyoruz.
İş adamları kendi ana dillerinde yayın yapan ulusal ve yerel düzeyde radyo-tv kanalları kurabilirler, esnaflar ve tüccarlar da bu yayın organlarına reklam vererek destek olabilirler.
SAYIN ÖCALAN
Sayın Öcalan Kürt sorunu konusunda en fazla kafa yormuş ve çözümler geliştirmiş bir şahsiyettir. Ancak Öcalan’a sayın demek bile yıllarca hapis yatmanın gerekçesi olabilmektedir. Fakat bu konuda da artık pratikte bu sürecin kırılması gerekiyor. Barış için çözümler ve fikirler üretiyor olması ve bu çözüm önerilerinin Kürt halkı tarafından kabul görüyor olması Sayın Öcalan’ı muhatap haline getiriyor. Partimizin bu hususta yaptığı şey ise bu somut gerçeği tespitten ibarettir. Bu nedenle bir kez daha ifade ediyoruz ki Sayın Öcalan; barış arayışları, fikirleri, PKK ve halk üzerindeki birleştirici gücü nedeni ile en etkili aktördür. Savaşı durdurmak isteyen bir devlet, bu etkili muhatabı, bir şekilde dikkate almak durumundadır. Bunun tersi, siyaset bilimine aykırıdır.
Filistin’de İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk yapmaya hazır olan, Afganistan’da Taliban ile Hükümet arasında arabuluculuk yapmayı taahhüt eden bir hükümet, kendi ülkesindeki kanı ve gözyaşını durdurmak için barış görüşmelerinden kaçarak anaların gözyaşını nasıl dindirebilir.
ASKERLİK ŞUBELERİNİN KAPISINA DAYANIN
Çocuğu askerde olan veya askere gidecek olan, çocuğu dağda olan bütün ana babalara sesleniyoruz, çocuğunuzun ölümüne seyirci kalmayın. Bu savaşın bitmesini istemek herkesten önce sizin hakkınızdır. Bu hakkınızı arayın. Çocuklarınızın bu kadar rahat ölüme gönderilmesine razı olmayın. Bakın, PKK barış görüşmelerine hazır olduğunu söylüyor. PKK’yi buna hazır hale getiren siz anneler, devleti de aynı noktaya çekerek barışın mimarı olabilirsiniz. Çatışma ve savaşın yeniden başlama ihtimalinin giderek yükseldiği tam da bu dönemde gerekirse askerlik şubelerinin kapılarına dayanın, artık çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz deyin.
HÜKÜMETE DİYALOG İÇİN İLK ŞART
Hükümete bir de açık çağrı yapıyoruz. Kürt sorununun çözümünde BDP olarak da sorunun muhatabıyız, kararlı ve samimi bir yaklaşım görürsek sizlerle siyasal bütün konuları diyalog içinde müzakere etmeye de hazırız. İşe, tutuklattığınız çocukların ve DTP’lilerin serbest bırakılmasını sağlamakla başlayın. DTP’li arkadaşlarımız tutuklu kaldıkları müddetçe ve siz bu tutuklama operasyonlarına devam ettiğiniz sürece, bilin ki ağzınızla kuş tutsanız bile samimiyetiniz konusunda bizi ikna edemezsiniz.
Kışanak’ın hedefinde AK Parti hükümeti vardı. Kışanak, “AK Parti’nin yaptığı Kürt demokratik siyasetini tasfiye etme çabasıdır. AKP, bunun bedelini ödeyecektir. Bu geleneğin şimdiye kadar hiçbir partisini halk kapatmadı ama, Kürtleri demokratik siyasetin dışına atmaya çalışan partilerin hepsini halk, ya kapattı, ya da tabela partisi haline getirdi. Halkımız, AKP’yi de tabela partisi durumuna düşürecektir. Bundan hiç şüpheniz olmasın” dedi.
Tüm sol güçler, sosyalistler, demokratlar, liberaller, aydınlar özeleştiri vermek durumundayız. Bizler güçlerimizi birleştirmediğimiz, gerçek anlamda demokratik sol bir seçenek ortaya çıkartamadığımız için Türkiye, AKP ve CHP siyasetine mahkum oldu. Emekten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan yana, demokratik sol bir seçenek ortaya çıkartmak artık hepimizin ertelenemez görevidir. Bizler Barış ve Demokrasi Partisi olarak, tüm demokrasi güçlerinin, bir araya gelerek, Türkiye’nin ihtiyacı olan “demokratik sol bir seçenek” ortaya çıkarması için üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazırız. Buradan sizlere bunun sözünü veriyoruz. Bu tarihsel bir sorumluluktur, tarihsel bir görevdir. Bunu başarmaya mecburuz, kararlıyız.
BDP’nin Genel Başkan Adayı Selahattin Demirtaş Kürtçe’nin fiili olarak kullanılmasını istedi, “Okulda evde, işyerinde anadilde konuşun” dedi. “Çocuklarınızın bu kadar kolay ölüme gönderilmesine izin veremeyin” diyen Demirtaş anne babaları askerlik şubelerinin kapılarına dayanmaya davet etti. Kongrede bütün konuşmacılar “Sayın Öcalan” diye seslenerek Abdullah Öcalan’ın muhatap alınmasını isterken kongre salonunda da sık sık Öcalan sloganları atıldı.
BDP'nin olağanüstü kongresine ilk dikkat çeken kürsünün hemen arkasında Türk bayrağı ile BDP bayrağının yan yana asılması oldu. Ancak bir süre sonra salonda PKK bayrakları açılmaya, Öcalan posterleri ile sloganlar atılmaya başlandı. Bayrak ve posterler partililerin müdahalesi ile kaldırıldı. Kongrede daha önceki kongrelerde olduğu gibi İstiklal Marşı okunmadı.
TÜRK İÇİN KONUŞMA KESİLDİ
Kapatılan DTP'nin kongrelerine katılmayan Leyla Zana BDP'nin kongresinde hazır bulundu. BDP Genel Başkanı Demir Çelik, BDP Meclis Grup Başkanı Nuri Yaman, BDP'nin yeni eşbaşkan adayları Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak ve diğer milletvekilleri salona birlikte girdi. Yöneticilerin salona girişi zılgıtlar ve alkışlarla karşılandı. En büyük alkışı ise Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir aldı. Kongre başladıktan sonra konuşma için BDP Genel Başkanı Demir Çelik kürsüye çıktı. Çelik konuşurken kapatılan DTP'nin yasaklı genel başkanı Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk salona girdi. Türk'ün girişi üzerine salonda büyük bir alkış koptu. Demir Çelik de konuşmasını keserek Türk'ün yerine oturmasını bekledi. Çelik ardından konuşmasına devam etti.
ERDOĞAN’A KELEPÇE SLOGANI
Kongrede konuşmacılar KCK operasyonu kapsamında belediye başkanlarının tutuklanmasına tepki gösterdiler. Tribünlerdeki partililer de, "Erdoğan şaşırma, bizi dağa taşırma" sloganı attı.
KIŞANAK'TAN SOLDA BİRLİK ÇAĞRISI
Kongrede kürsüye ilk çıkan BDP Eşbaşkan adayı Gültan Kışanak oldu. Kürt sorunun çözümünde Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini anlatan Kışanak, “Sayın Öcalan, hepimizin özlemi olan barışın sağlanmasında önemli bir misyona sahip. Bu misyonun kaynağı, Kürt halkı ve PKK üzerindeki etki gücüdür. Öcalan’ın barış için önerdiği çözüm yöntemlerinin Kürt toplumunda kabul görmesi önemlidir. “Analar ağlamasın” deniliyorsa eğer, bunun tek yolu, barışı sağlamaktır” dedi.
FİİLİ ANADİL ÇAĞRISI
BDP Genel Başkan Adayı Selahattin Demirtaş çok sert bir konuşma yaptı. AK Parti politikalarını ağır bir dille eleştiren Demirtaş tutuklanan belediye başkanlarına yönelik tepkisini ise, “O kelepçeleri AK Parti’nin boynuna geçireceğiz” sözleriyle dile getirdi. Demirtaş’ın yaptığı konuşma BDP’nin yeni dönemde politikalarının daha da sertleşeceği mesajlarıyla doluydu. İşte Demirtaş’ın konuşmasından satır başları:
KÜRT SORUNU TEMEL İLGİ ALANIMIZ OLACAK
Demokratikleşme sorunu ve buna bağlı olarak ele aldığımız Kürt sorunu temel ilgi alanımız olmaya devam edecektir. Devletin ve iktidar odaklarının bir kabus gibi toplumun üzerine çöktüğü bu rejimde, demokrasiyi hedeflemeyen hiçbir siyasal mücadelenin bizim nazarımızda değeri olamaz. Kendi halkını, vatandaşını düşman olarak tanımlayan ve bunun gereğini yerine getiren bir devlet anlayışı kökünden değişmeden diğer sorun alanlarında çözüm üretmenin şansı da yoktur.
AKP STATÜKOCU
Bu gün AKP’nin demokrasicilik adına dayattığı şey gerçekte statükoyu allayıp pullayarak yeniden üretmekten başka bir şey değildir.
BAŞÖRTÜSÜ ELEŞTİRİSİ
Yeni ve sivil bir anayasa vaadiyle 2002 de seçmenin karşısına çıkan AKP aradan geçen 8 yıla rağmen bırakın anayasa yapmayı, cunta anayasasına herkesten daha fazla biat eder hale geldi. Başörtüsüne özgürlük sloganıyla milyonlarca inançlı Müslüman’ın, demokratın oyunu veya desteğini aldı, ancak Başbakanın kendisi bile başörtüsünden söz eden genç kızları azarlayarak “şimdi sırası mı bunların” diyecek kadar pervazsızlaştı.
SON MODEL ARABALARLA NAMAZA
Yoksulluğun geldiği boyut artık bir trajedi noktasındadır. Müslüman iş adamlarına devletin ve halkın bütün olanakları peşkeş çekilerek İslami holdingler yaratıldı, bu holdingler aracılığı ile yoksul halk köleleştirilip teslim alınmaya çalışıldı. “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” anlayışına sahip bir dinin mensuplarının, küçük bir kısmı dolar milyarderi yapıldı, son model arabalarla özel camilerde namaza gider oldular. Geri kalanlar ise bir torba makarnaya, kömüre muhtaç hale getirildi.
BAŞBAKAN’A ELEŞTİRİLER
Önce Kürt sorununu düşünmezseniz yoktur dedi, sonra Kürt sorunu benim de sorunumdur dedi, en sonunda Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır dedi. TRT şeş bı xer be dedi, Anadilinde konuşan sayın Ahmet Türk’ü ise meclisten atın dedi. Filistin’de taş atan çocuklara selamıyla birlikte kızılayı gönderdi, Kürt çocuklarını kızıl kanlar içinde cezaevine gönderdi. Rüşvetten boğazına kadar batmış AKP’li belediye başkanlarına övgüler dizerken onuruyla direnen şerefli DTP’lileri kelepçeletip sıraya dizdi. Bütün bunları aynı Başbakan, aynı parti gerçekleştirdi.
KELEPÇELERİ AKP’NİN BOYNUNA TAKACAĞIZ
Önümüzdeki dönemin temel politikası halkımızı AKP’den kurtarmak olacaktır. Biz halkımızın huzurunda söz veriyoruz, elimize vurulan kelepçeleri çıkarıp AKP zihniyetinin boynuna takacağız. Bu kongremiz AKP’yi Türkiye genelinde yola getirme, güçlü olduğumuz bölgelerde ise silme kongresi olacaktır. Bizi tasfiye etmeye kalkanları ilk seçimde tasfiye edeceğiz. Sokaklarda katlettiğiniz, onlarca yıl cezalar verdiğiniz, hapislere attığınız küçük çocuklarımızın hakkı için yemin ediyoruz ki bunun bedelini size ödeteceğiz.
AKP’DEN AYRILIN ÇAĞRISI
Bu aldatma, kandırma, imha siyasetine son vermek için, size dayatılan onursuzluğu, yoksulluğu, imhayı kırabilmek için AKP’nin- CHP’nin teşkilatlarından topluca ayrılın. Tarihin bu kritik döneminde halkınızın yanında yer alın. Halka yönelik bu saldırıların en önemli dayanağı olarak sizleri kullandıklarını unutmayın.
TÜRKÇE AND KALDIRILSIN
Kendi hesaplarına göre 10-15 yıl sonra artık Kürt dili Türkiye’de çok az bir kesim vatandaşın konuştuğu nostaljik bir dil haline gelecek. Hesap bu. Bu hesabı boşa çıkarmanın tek yolu da kendi diline sahip çıkma ve bedeli ne olursa olsun kurumsallaşarak dili ve kültürü yaşatmak olmalıdır.
Biz, Türkiye’de herkesin kendi anadilinde, bilimsel, ücretsiz eğitim hakkının olması gerektiğini savunuyoruz. Sadece Kürtçe için değil, bütün anadiller için özgürlük istiyoruz. Devlet buna uygun düzenlemeleri yapmak zorundadır, her şeyden önce yalan ve yanlışlarla dolu tarih ders kitaplarını gerçeğe uygun bir şekilde yayınlayarak okullara dağıtmalıdır, küçük çocukların her sabah Türklüğe biat ettiği andımızı kaldırmalıdır.
Devlet eğer çocukların sokaklarda taş atmasını engellemek istiyorsa, cezaevlerine atmak ya da balon, şeker dağıtmak yerine, bu çocukların anadillerinde, bilimsel ve ücretsiz eğitim yapabilecekleri donanımlı okullar açmalıdır. Bunun başka çaresi yoktur. Ya Türkiye’deki bütün taşları toplayacaksınız, ya da çocukların anadillerinde eğitiminin önünü açacaksınız.
ÖĞRETMENLER ANADİLLE KONUŞUN
Başta eğitim emekçileri olmak üzere, bütün öğretmenler görev yaptıkları okullarda çocuklara anladıkları anadilde eğitim vermelidir. Uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 90. maddesi size bunu bir görev olarak emrediyor. Ayrıca halkınızın asimilasyonunu durdurmanın tek yolu da budur. Bu görev tarihi, ahlaki, vicdani, meşru ve yasal bir görevdir. Başta Kürt çocukları olmak üzere görev yaptığınız her yerde çocuklara ders anlatırken çocukların anadillerini kullanın diyoruz.
TABELALAR KÜRTÇE OLSUN
Esnaflar ve tüccarlar, alışveriş yaparken artık kendi anadilini kullanmalıdır. Müşterileri ile konuşurken anadillerinde onlara hitap etmeli, bunu günlük yaşamın bir parçası haline getirmelidirler, iş yerlerine unvan koyarken popüler kültürün dayatmalarını bir kenara bırakıp kendi anadillerinde isim koymalı, ticari markalarında kendi ana dillerini tercih etmelidirler. Bunu sadece Kürtler değil her halk yapmalı.
YILMAZ ERDOĞAN, MAHSUN KIRMIZIGÜL'E ÇAĞRI
Sanatçılar kendi anadillerinde sanat eserleri üretmeye daha fazla ağırlık vermelidir. Bu vesileyle Yılmaz Erdoğan, Mahsun Kırmızıgül gibi sanatçılara da seslenmek istiyoruz. Doğduğunuz ve içinde büyüdüğünüz kültürün hatırına, kendi anadilinizde de sinema filmleri, sanat eserleri üretebilirsiniz. Anadilinizin bu şekilde göz göre göre erimesine seyirci kalmamalısınız. Bu asimilasyon sürecini durdurmanın başka yolu yoktur.
VELİLER OKUL KAPILARINA DAYANIN
Çocuklarının anadilde daha iyi bir eğitim almasını isteyen veliler... Elinizde dilekçelerle milli eğitim müdürlerinin kapısına dayanın, hakkınızı isteyin. Ya çocuklarınızın kendi anadillerinde eğitim hakkını tanırlar, ya da bu asimilasyoncu eğitim sistemi kilitlenir. Çocuklarınızın asimile edilmesine de, anlamadıkları dilde başarısız bir eğitim almasına da razı olmayın. Daha iyi ve bilimsel eğitim hizmeti almayı hak ettiğiniz için bunu yapın.
Çocuklarınıza kendi anadilinizi öğretin, evin içinde mutlaka anadilinizi konuşun, çocuklarınıza isim koyarken kendi anadilinizde isimler tercih edin. Radyo ve televizyon yayınlarından, gazeteye kadar evinizde kendi anadilinizi ve kültürünüzü koruyan ve geliştirenleri tercih edin.
FİİLİ ANADİL EĞİTİMİ ÇAĞRISI
Bu saatten sonra ana dilde eğitim yapabilmek için artık devleti veya AKP hükümetini beklemeyin. Bütün halkı bu doğrultuda seferber olmaya davet ediyoruz. Lozan antlaşmasından, Birleşmiş Milletler ikiz sözleşmelerinden, Çocuk Hakları Sözleşmesinden ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden kaynaklanan haklarımızı kullanarak herkesi kendi anadilinde eğitimi fiilen hayata geçirmeye çağırıyoruz.
DOĞULU HEKİMLER DOĞU'YA
Doktorlara ve sağlık emekçileri, görev yeri tercih ederken kendi doğduğunuz köyden, kasabadan, şehirden kaçmayın. Halkınıza olan borcunuzu hem kendi yörelerinizde hem de kendi anadilinizde hizmet vererek yerine getirin. Hekimler hastalarıyla iletişimde hastanın anadili ile konuşmayı tercih etmelidir. Bu, hasta haklarının da bir gereğidir.
Üniversitelerde görev yapan akademisyenler de hem kendi memleketlerindeki üniversitelerde görev almak için daha hevesli olmalı, hem de görev yaptığı üniversitenin anadil eğitimini sağlaması için girişimlerde bulunmalıdır.
DOĞULU İŞ ADAMI MEMLEKETİNİ UNUTMA
İş adamlarına ve işverenlere de sesleniyoruz. Kendi doğduğu topraklara çivi çakmayan, yatırım yapmayan hiçbir iş adamı kalmamalıdır. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında az çok sermaye sahibi olmuş herkesi, köyüne kasabasına yatırım yapmaya çağırıyoruz.
İş adamları kendi ana dillerinde yayın yapan ulusal ve yerel düzeyde radyo-tv kanalları kurabilirler, esnaflar ve tüccarlar da bu yayın organlarına reklam vererek destek olabilirler.
SAYIN ÖCALAN
Sayın Öcalan Kürt sorunu konusunda en fazla kafa yormuş ve çözümler geliştirmiş bir şahsiyettir. Ancak Öcalan’a sayın demek bile yıllarca hapis yatmanın gerekçesi olabilmektedir. Fakat bu konuda da artık pratikte bu sürecin kırılması gerekiyor. Barış için çözümler ve fikirler üretiyor olması ve bu çözüm önerilerinin Kürt halkı tarafından kabul görüyor olması Sayın Öcalan’ı muhatap haline getiriyor. Partimizin bu hususta yaptığı şey ise bu somut gerçeği tespitten ibarettir. Bu nedenle bir kez daha ifade ediyoruz ki Sayın Öcalan; barış arayışları, fikirleri, PKK ve halk üzerindeki birleştirici gücü nedeni ile en etkili aktördür. Savaşı durdurmak isteyen bir devlet, bu etkili muhatabı, bir şekilde dikkate almak durumundadır. Bunun tersi, siyaset bilimine aykırıdır.
Filistin’de İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk yapmaya hazır olan, Afganistan’da Taliban ile Hükümet arasında arabuluculuk yapmayı taahhüt eden bir hükümet, kendi ülkesindeki kanı ve gözyaşını durdurmak için barış görüşmelerinden kaçarak anaların gözyaşını nasıl dindirebilir.
ASKERLİK ŞUBELERİNİN KAPISINA DAYANIN
Çocuğu askerde olan veya askere gidecek olan, çocuğu dağda olan bütün ana babalara sesleniyoruz, çocuğunuzun ölümüne seyirci kalmayın. Bu savaşın bitmesini istemek herkesten önce sizin hakkınızdır. Bu hakkınızı arayın. Çocuklarınızın bu kadar rahat ölüme gönderilmesine razı olmayın. Bakın, PKK barış görüşmelerine hazır olduğunu söylüyor. PKK’yi buna hazır hale getiren siz anneler, devleti de aynı noktaya çekerek barışın mimarı olabilirsiniz. Çatışma ve savaşın yeniden başlama ihtimalinin giderek yükseldiği tam da bu dönemde gerekirse askerlik şubelerinin kapılarına dayanın, artık çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz deyin.
HÜKÜMETE DİYALOG İÇİN İLK ŞART
Hükümete bir de açık çağrı yapıyoruz. Kürt sorununun çözümünde BDP olarak da sorunun muhatabıyız, kararlı ve samimi bir yaklaşım görürsek sizlerle siyasal bütün konuları diyalog içinde müzakere etmeye de hazırız. İşe, tutuklattığınız çocukların ve DTP’lilerin serbest bırakılmasını sağlamakla başlayın. DTP’li arkadaşlarımız tutuklu kaldıkları müddetçe ve siz bu tutuklama operasyonlarına devam ettiğiniz sürece, bilin ki ağzınızla kuş tutsanız bile samimiyetiniz konusunda bizi ikna edemezsiniz.
Kışanak’ın hedefinde AK Parti hükümeti vardı. Kışanak, “AK Parti’nin yaptığı Kürt demokratik siyasetini tasfiye etme çabasıdır. AKP, bunun bedelini ödeyecektir. Bu geleneğin şimdiye kadar hiçbir partisini halk kapatmadı ama, Kürtleri demokratik siyasetin dışına atmaya çalışan partilerin hepsini halk, ya kapattı, ya da tabela partisi haline getirdi. Halkımız, AKP’yi de tabela partisi durumuna düşürecektir. Bundan hiç şüpheniz olmasın” dedi.
Tüm sol güçler, sosyalistler, demokratlar, liberaller, aydınlar özeleştiri vermek durumundayız. Bizler güçlerimizi birleştirmediğimiz, gerçek anlamda demokratik sol bir seçenek ortaya çıkartamadığımız için Türkiye, AKP ve CHP siyasetine mahkum oldu. Emekten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan yana, demokratik sol bir seçenek ortaya çıkartmak artık hepimizin ertelenemez görevidir. Bizler Barış ve Demokrasi Partisi olarak, tüm demokrasi güçlerinin, bir araya gelerek, Türkiye’nin ihtiyacı olan “demokratik sol bir seçenek” ortaya çıkarması için üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazırız. Buradan sizlere bunun sözünü veriyoruz. Bu tarihsel bir sorumluluktur, tarihsel bir görevdir. Bunu başarmaya mecburuz, kararlıyız.