Fener'de görüntü net değil

Fenerbahçe için 2010 kâbus gibi geçti. Önce Türkiye Kupası, ardından şampiyonluk kaçtı. Şampiyonlar Ligi...


Fenerbahçe için 2010 kâbus gibi geçti. Önce Türkiye Kupası, ardından şampiyonluk kaçtı. Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi'nden elenirken, ligin ilk yarısını da liderin 9 puan geriside bitirdiler. Bu tabloyu nasıl özetlemek lazım?
Fenerbahçe adına işin aynası olacak görüntüler, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi eleme maçlarıydı. Young Boys ve PAOK maçları, büyük hedeflerin, umutların ve beklentilerin yitirildiği karşılaşmalar olarak ortaya çıktı. Büyük ölçüde güven kaybına uğradılar. Bu güven kaybı, Aykut Kocaman ve transferlerin soru işaretlerine dönüşmesine yol açtı. Esasında Fenerbahçe yaptığı transferlerle Beşiktaş'la birlikte ligin peşin favorisi olarak gösterilmişti. Ama Süper Lig öncesi bu görüntü yerini endişelere bıraktı. Üç hedefle başlayan sezon neredeyse sıfıra geriledi. Önce Şampiyonlar Ligi sonra UEFA Avrupa Ligi'nden elenmeleri, Türkiye ligindeki deplasman başarısızlığı ve ardından kupada gelen üst üste mağlubiyetler mevcut tabloyu ortaya çıkardı. Büyük takımları ayakta tutan en önemli unsurlardan biri de her kulvarda yarışın içinde olmaktır. Halbuki Fenerbahçe sezonun yarısına gelindiğinde Avrupa'da yok, Türkiye Kupası'nda tam bir sırat köprüsünde, ligde ise bütün yol haritası ikinci hafta oynayacağı Trabzonspor maçına bağlı. Neticede 2010 yılı kâbus gibi geçti. 2011'in başında eğer güven tazelemezse, 2011 daha büyük bir kâbusa dönüşebilir.

Sezonun ilk yarısında 23 resmi maç oynayan Fenerbahçe; 10 galibiyet, 8 yenilgi, 5 beraberlik aldı. İlk yarıdaki galibiyet oranının yüzde 43'te kalması yeniden yapılanmanın sonucu mu?
Bu tablo bir büyük takımın değil, vasat bir takımın görüntüsüdür. Neredeyse galibiyet ile mağlubiyet sayısı eşit durumda. Büyük transferlerden büyük verim alınamadı. Fenerbahçe enerjisini bir türlü hedeflerine odaklayamıyor. Bu negatif görüntüden en kısa sürede kurtulması lazım. Sezonun ikinci yarısında bu galibiyet oranını yüzde 43'lerden, yüzde 70'lere çıkaramazsa ligdeki hedefinden çabuk uzaklaşacaktır.

Fenerbahçe İstanbul dışında sadece Konyaspor'u yenerken, 4 mağlubiyet, 1 beraberlik aldı. Deplasmandaki başarısızlığı neye bağlıyorsunuz?
Bu çarpıcı bir tablo. Çünkü üç büyükler İstanbul'un değil, Türkiye'nin takımlarıdır. Deplasmanlardan olumsuz etkilenme olasılıkları düşük olmalı. Bu tablo bir deplasman fobisinin göstergesi. Deplasmanda hem iyi oynayamıyor hem de güvenini tazeleyemiyor. Bu görüntüyü en çabuk şekilde Antalyaspor maçında bertaraf etmeleri lazım. Eğer edemezlerse oynayacakları Trabzonspor maçı sadece Trabzon açısından daha önemli bir duruma gelir. 

Fenerbahçe-Trabzonspor maçının ligin kırılma noktası olacağını ifade etmiştiniz. Galibiyet, beraberlik ve yenilginin Fenerbahçe'ye yansımaları nasıl olur?
Kazanamazsa bir daha o farkı kapatamaz... Kazanırsa, Trabzonspor'a endişe, Bursaspor ve Beşiktaş'a da umut aşılar. Ama en büyük yararı gayet tabii ki kendisine sağlar. Fenerbahçe ilk 2 haftayı 6 puanla geçerse düşündüğü hedefler için öyle, böyle değil, çok büyük bir avantaj yakalar. Bu iki maçın kazanılması ilk yarıdaki kötü izlenimleri de ortadan kaldırır. 

Aykut Kocaman transfer konusunda fazla renk vermiyor. Size göre Fenerbahçe'nin transfere ihtiyacı var mı?
Transferde kulüpler bütün olarak hareket ederler. Yani yönetim ve teknik direktör doğru teşhisleri doğru zamanda koymak mecburiyetinde. Bu kadronun Süper Lig için yeterli olduğuna onlar da inanıyorlardı. Fakat bu düşünce pratikte aynı görüntüyü ortaya koyamadı. Esasında bu kadro bu lig için yeterlidir. Ama taraftara tekrar bir heyecan getirmek istiyorlarsa bir büyük transferi bu kadronun içine katabilirler. 

İlk yarıda sakatlığı yüzünden hiç forma giyemeyen Güiza ikinci yarıda faydalı olabilir mi?
Güiza'nın Fenerbahçe'deki görüntüsünün ve beklentilerinin değişmesi için neredeyse bir mucizeye ihtiyaç var. Peki olabilir mi? Bu saatten sonra çok zor. Bu futbolcu İspanya Ligi gol kralı olarak Türkiye'ye geldi. Büyük ücretler ödendi. Şu anda bu ücretin dörte birini Fenerbahçe bulsa Güiza'yı elden çıkartır. Ama bu talep dahi gelmiyor. Sıkıntı da buradan kaynaklanıyor.

Ligin ilk bölümünde çok tartışılan Alex ilerleyen haftalarda rekorlar kırdı. Fenerbahçe, Alex'le devam etmeli mi?
Fenerbahçe geldiği günden beri Alex'le gündemin önemli bir bölümünü işgal ediyor. Bu yıl da işgal etti. Ve bu durum bence Fenerbahçe'ye pahalıya patladı. Yani Fenerbahçe son dönemde Alex'le hep bir kriz yaşıyormuş izlenimi verdi. Öyle veya böyle bu Fenerbahçe'ye olumsuz yansıdı. Kaldı ki Fenerbahçe'nin bu başarısız tablo içinde en başarılı olan futbolcusu yine Alex'ti. Taraftar Alex'li Fenerbahçe'ye daha çok inanıyor. Alex'li Fenerbahçe'yi daha çok seviyor. Alex de onları yanıltmıyor. Alex'in takım içindeki performansı iyi. Bireysel performansı da iyi. Fakat takıma yansıması gereken performansının çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Kendisi için iyi şeyler yapıyor, ancak Fenerbahçe ve takım arkadaşları için daha yapabileceği çok şey olduğuna inanıyorum. Bu konuda kendi özeleştirisini yapmak mecburiyetinde. Bu aşamada Fenerbahçe ile Alex yollarını ayıramaz. Buna ancak sezon sonunda karar verebilir. Başka bir şansı yok. 

Sezona hızlı başlayıp 6 maçta 7 gol atan Niang son 8 maçta 2 gol üretebildi. Niang formsuz mu, yoksa sistem yüzünden etkisiz mi kalıyor?
Bu tamamen Niang ile ilgili bir sorun. Niang bu golleri aynı futbolcularla aynı takımda attı. Niang'ın sakatlık öncesi grafiğiyle sakatlık sonrası grafiği arasında çok önemli bir fark var. Ya tam iyileşmedi ya da bu grafiğin kendisine yeterli olduğunu düşünerek profesyonelliğini biraz unuttu. Yani Niang'da bir sorun varsa bu sorun tamamen Niang'ın kendisiyle ilgili bir sorundur. Golleri attığı dönemdeki yırtıcılığı ve isteği, sakatlık sonrası dönemde gösteremiyor. Bu görüntüyü ortadan kaldıracak olan yine kendisidir.

Türkiye Kupası'nda 2'de sıfır çeken ve çeyrek final şansı bir hayli azalan Fenerbahçe'nin bu kulvardaki stratejisi ne olmalı?
Fenerbahçe'ye uzaktan da olsa Ankaragücü - Gençlerbirliği beraberliğiyle Ziraat Türkiye Kupası'nda çok düşük bir ışık belirdi. Yeter mi bilmiyorum. Fenerbahçe'nin hedefi mutlaka Şampiyonlar Ligi'dir. Ama diğer maçların sonuçları yardımcı olursa belki Ziraat Türkiye Kupası'nda da tekrar bir şans yakalayabilir.

F.BAHÇE'NİN İLK YARI İSTATİSTİĞİ
Attığı gol: 40
Yediği gol: 21
Asist: 27
Şut: 275
İsabetli şut: 115
Pas: 8412
İsabetli pas: 6696
Orta: 331
İsabetli orta: 96
Top çalma: 448
Top kaybetme: 326
Yaptığı faul: 203
Yapılan faul: 272
Sarı kart: 29
Kırmızı kart: 1

Yeni yabancılar etkisiz kaldı

Yeni yabancılar Yobo, Stoch, Dia ve Niang ilk yarıda yeterli katkıyı sağlayabildi mi?
Bu yabancılar yeterli katkıyı sağlasaydı, Fenerbahçe'nin ligdeki yeri çok farklı olurdu. Israrla söylediğim şu: Bunlar bireysel olarak büyümemeli. Bunlar takım içinde büyümeli. Fenerbahçe'nin ve bu futbolcuların buna ihtayacı var. Onların alınma nedenleri zaten budur. Ancak bugüne kadar sadece Niang sakatlanıncaya kadar iyi bir görüntü verdi, umut saçtı. Sakatlık dönüşü Niang da takıma ayak uydurdu. Fenerbahçe kendisini sonuca götürecek formülün içinde Dia, Niang, Stoch, Alex dörtlüsünü ısrarla ve takım için kullanmalı. Yabancı kontenjanını bu dörtlünün dışında zorlaması lazım.

Aykut açık konuşmalı

Aykut Kocaman'ın göreve gelişini ve performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Esasında kulüpte göreve geldiği zaman birçok insanın iddiasını ve düşüncesini bu seneki görev değişikliğiyle doğruladı. Tabii Fenerbahçe'deki çalışmalarıyla diğer çalışmaları arasında mutlaka farklılıklar olacaktı. Buradaki düşünceleri doğrulayacak veya yanıltacak olan kendi performansıydı. Aykut hocanın takımıyla nasıl bir ilişki içinde olduğunu bilemiyorum. Ama kamuoyu ve camiayla bu vücut dili ve açıklamalarıyla çok sağlıklı bir ilişki içinde olabileceğini zannetmiyorum. Aykut hoca bu takımın lideri. Bunu, hem takımına hem camiasına üzerine basa basa hissettirmesi lazım. Onun da bazı şeyleri tekrar gözden geçirmesinde mutlak fayda var. Çünkü Aykut hocanın yapacakları sadece Fenerbahçe ile değil, Türk futbolunun da Türk teknik adamlarının geleceğiyle yakından ilintili. Onlar Türk futbolunun geleceği. Her şeyi daha sağlıklı ve daha net konuşmalarla ortaya koyması lazım.