Ulusal Parti Ayvalık İlçe Başkanı Sevgi Bilgiç:

Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde yaklaşık bir yıldır faaliyet gösteren Ulusal Parti İlçe Başkanlığı, türban konusunda ilginç açıklamalarda bulundu.

Ulusal Parti Ayvalık İlçe Başkanı Sevgi Bilgiç:
Ulusal Parti Ayvalık İlçe Başkanı Sevgi Bilgiç tarafından yapılan açıklamada, Türban konusunun, Türkiye'nin gündemine 12 Eylül 1980 tarihinde girmesinin bir rastlantı olmadığı vurgulandı. Bilgiç yaptığı açıklamada, 12 Eylül 1980 tarihinde Amerikancı darbe sonucunda gericiliğin ve bölücülüğün önü açıldığını, İmam Hatip Liseleri ile Kur'an kurslarının çoğaldığını, okullarda din derslerinin zorunlu kılınmasının gericiliği güçlendirdiğini ve tek laik Müslüman ülke olan Türkiye'de yapay bir 'türban sorunu' oluşturulduğunu savundu. Yıllar boyu, Türk kadınının kullandığı başörtüsü, eşarp, yazma ve tülbent gibi saçlarını örterken, bir anda bunların adının türbana dönüştürülerek, siyasi bir simge halinde getirildiğini ileri süren Ulusal Parti Ayvalık İlçe Başkanı, "Siyasi iktidar, kendi tabanına 'türban dinin gereğidir' derken, kendi saflarına çekmek istedikleri laik kesime de 'Bir bez parçasından kriz meydana getirmeyin. Bu bireysel bir özgürlüktür' ifadelerini kullanıyor. Diyelim ki, kızlarınız üniversiteyi türbanıyla okuyarak mezun oldu. Sonra o türbanlı kızınızı evinize mi kapatacaksınız? Çünkü laik bir toplumda hiçbir dini simge kamusal alanda bulunamaz. Bu eylem türü, anayasanın laiklik ilkesine, devrim yasaları ile kılık kıyafet kanununa aykırıdır" dedi.

"BEZ PARÇASI SÖYLEMİYLE OYLAR TOPLANIYOR"
Siyasi iktidarın 'bez parçası' söylemiyle türbanı aşağılarken, bir yandan da küçümsediği o bez parçasına sarılarak yıllardır siyaset ürettiğini söyleyen Bilgiç, "Türk insanının kafasını karıştırıp oyları alınıyor. Türban konusunda, sorunun en garip yönü de, kadının kafasını bohçalamak ve onları çarşafa kapatmak için uğraşan erkeklerin hızla artmasıdır. Sorunun en acı yönü ise bu tür kadınların, çağın gerisinde kalmak adına erkeklerin baskılarına ve oyunlarına boyun eğdikleri için ikinci sınıf vatandaş olmayı kabullenmeleridir" ifadelerini kullandı.
1980 öncesinin siyah-beyaz fotoğraflarına bakıldığında, o fotoğraflarda Atatürk'ün çağdaş, laik, özgür kadınlarının zarif ve şık görüntülerinin görüleceğini anlatan Sevgi Bilgiç, türban takanlar arasında da ayrımcılıkların yapıldığını ve bu kesimin içerisinde hükümete yakın olanların eşlerinin pahallı tesettür mağazalarından giyindiğini, ama yoksul kitlelerin türbanlı kızlarının ise semt pazarlarından satın aldıkları türban ve kara çarşafa layık görüldüğünü kaydederek, 'Hani İslam dininde israf haramdı' diye sordu.
Geçtiğimiz aylarda yapılan anayasa değişikliğine ilişkin halk oylaması öncesinde 'demokrasi insan hakları' aldatmacasıyla büyük bir yalan kampanyası yürüttüğünü söyleyen Ulusal Parti Ayvalık İlçe Başkanı Bilgiç, "Adalet ve Kalkınma Partisi uygulamalarıyla zaman kaybetmeden 'şeriatçı bir diktatör rejimi' kurmaya başlamıştır. Bunun ilk örneği de yargının ele geçirilmesi operasyonudur. HSYK seçimlerinde, Adalet Bakanlığının listesindeki adayların kazanması, baroların belirlediği şeriatçı adayların seçilmesi, Anayasa Mahkemesi'nin hukukçu olmayan başkanı Haşim Kılıç'ın Ak Parti'nin denetimine girdiğinin açık göstergeleridir. Yıldız Teknik Üniversitesinde 'türbana hayır' diyen öğrencilerin şeriatçı polisler tarafından dövülmüşlerdir. Soruşturma sonuçlanıncaya kadar okula alınmayarak öğretim hakları da engellenmiştir" dedi.
Sakarya Valiliği'nin Cumhuriyet Bayramı törenlerine uzun etekle gelmesi koşulunu da eleştiren Sevgi Bilgiç, "Demek ki, bir süre sonra 'kısa etekliler, şort ve askılı bluz giyenler sokağa çıkamaz' diyecekleri günlerde gelecektir. Şeriatçı bağnazlık, hukuk tanımazlık ölçüsünün ö denli kaçmıştır ki, görevini layıkıyla yapan ve laikliği savunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı için bile linç kampanyası başlatılmıştır" şeklinde konuştu.

ELEŞTİRİLERDEN CHP'DE PAYINI ALDI
Bilgiç, "Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın Mustafa Kemal Atatürk'ün çağdaş, laik ve özgür Türk kadınları olarak Ak Parti iktidarına da 'türbanı çözersek biz çözeriz' yarışına girmiş olan partilere de çeşitli tarikat ve cemaat baskılarına da tepkimizi göstermeyi bilmeli ve Ata'mızın bizlere verdiği tüm demokratik haklarda da asla ödün vermemeliyiz. Çünkü biliyor ve inanıyoruz ki, Türk kadınının onuru ve özgürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti'nin özgürlüğü ve bağımsızlığıdır" diyerek sözlerini noktaladı.