Çukurova Tıp 2010 Fuarı
Çukurova Tıp 2010 Fuarı bir taraftan ziyaretçilerini ağırlarken diğer yandan konferanslar dizilerini de sürdürüyor.

"Talasemi ve Akdeniz orak hücre anemisi ile ilgili önlemlerin başında eğitim geliyor. Bu hastalıkla ilgili bilgiler okul müfredatlarına yerleştirilmelidir diyoruz. Bu ciddi bir çözümdür ama derdimizi kimseye anlatamıyoruz"
Bu hastalığın bulaşıcı olmadığını ifade eden Tuli, "Taşıyıcılık ırsidir. Anne ve babadan çocuklara geçebilir. Taşıyıcılar hasta değildir. Hafif derecede kansızlık ve soluk görünüm dışında bir rahatsızlıkları söz konusu olamaz. Taşıyıcılar bunu ancak özel bir kan testi ile öğrenebilirler" dedi.
Kan testinin evlilik öncesinde her gencin yaptırması gerektiğini kaydeden Tuli, ayrıca doğum öncesinde bebeğin hasta olup olmadığını öğrenmek için mutlaka testin yapılmasının gerekli olduğunu vurguladı. İki taşıcının evlenmesi halinde doğacak çocukların bir biri için yüzde 25 hasta, yüzde 50 taşıyıcı ve yüzde 25 normal çocuk sahibi olma olasılığının bulunduğunu söyleyen Çü. Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Tuli, "Eğer ebeveynlerden biri taşıyıcı ise, doğacak olan çocukların yüzde 50 sağlam, yüzde 50 taşıyıcı olma ihtimali vardır. Telasemi/hemoglobinopit taşıyıcılığı irsi bir özelliktir. Bir hastalık değildir, tedavi gerektirmez, hastalığa dönüşmez ve evliliğe engel değildir" dedi.
ÇÜ Tıp Fakültesinde 1992 yılından beri hizmet verdiklerinin ifade eden Tuli, sadece Adana'dan değil, tüm bölgeden sürekli bir şekilde hastaların artarak geldiğini ve bu süre içerisinde 3 bin 100 doğum öncesi tanı yaptıklarını 750 hasta çocuğun doğumunun engellendiğini belirterek, "Her bir hasta Türkiye'ye yılda 10-15 bin dolara mal olmaktadır. Bunu gelen hasta sayısı ile çarptığınızda Türkiye'ye büyük bir ekonomik yük olmakta, ayrıca ailesine ve toplumu da verdiği üzüntü ise başka bir sosyal yaradır" diye konuştu.
Uzman Doktor Barbaros Şahin Karagün de, Talasemi ve Akdeniz orak hücre anemili hastalara her 21 günde değerlerinin ölçülerek kan verildiğini ve verilen her kanın vücutta 200 mg. demir elementi oluşturduğunu belirterek, "Bu nedenle yüzde ve vücutta anormallik ortaya çıkıyor. Çukurova Üniversitesi'nde 20 yıldır hastaların demir yükünü azaltmak için çalışıyoruz. Eskiden bu hastalar 16 yılda ölürlerken, tıbbın gelişmesi ile ölümler 40- 45 yaşlarına kadar yükselmiştir. KKTC'de artık Talasemi ve orak Akdeniz anemili çocuk doğmuyor. Temennimiz Türkiye'de de olmamasıdır" şeklinde konuştu.
