Aliağa Uğur Mumcu'yu unutmadı
Aliağa Belediyesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği Aliağa Şubesi tarafından düzenlenen “Uğur Mumcu Dünden Bugüne Işık Tutuyor” adlı söyleşi düzenlendi.
Tüpraş Halk Eğitim Merkezi’nde yapılan söyleşide Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ile Gazeteci Yazar Deniz Kavukçuoğlu Mumcu’nun örnek bir insan milliyetçiliğe vurgu yaparken Işık Kansu da Uğur Mumcu’nun Rabıta isimli kitabında geçen isimlere dikkat çekti.
SİNEVİZYON SUNUMU İLE MUMCU’NUN HAYATI ANLATILDI
Tüpraş Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşiye Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz, Belediye Başkan Yardımcısı Uğur Eren, Belediye Meclis üyeleri, 22 Dönem İzmir milletvekili ve Aliağa Belediyesi Eski Başkanı Hakkı Ülkü ve ADD Şube Başkanı Nazan Keskin ve çok sayıda davetli katıldı. Söyleşiden önce Uğur Mumcu’nun hayatı ve eserleri sine vizyon eşliğinde sunulurken yine Muammer Aksoy Ahmet Taner Kışlalı Bahriye Üçok Necip Hablemitoğlu gibi katledilen aydınlarında yaşam öyküleri ve hayat felsefelerini içeren sine vizyon gösterimi yapıldı.
PROF. DR. ALPASLAN IŞIKLI “MUMCU ÇOK ÖZEL BİR İNSANDI”
Akademik yılarından itibaren Uğur Mumcu’yu tanımaya başladığını belirten Prof. Dr. Alpaslan Işıklı “Belki de bugünlerin yaşanması için Uğur Mumcu şehit edilmiştir” dedi.
Örnek insan olma Uğur Mumcu’nun 27 Mayıs kuşağı ürünü olması nedeniyle özel bir insan olduğunu belirtti. Işıklı “Böylesi değerli bir insanın başarılı ve özel bir insan olmasını anlamak neden bu kadar başarılı olduğunu anlamak için önce hangi kuşaktan yetiştiğine bakmak gerekir. Mumcu’yu akademik yıllarımdan 1965 yılı hukuk fakültesi mezunudur ve 27 Mayıs kuşağının ürünüdür ve çok kıymetli mensubudur. 1961 Anayasası o günkü gençlere çok büyük önem ve itibar vermişti.
Neredeyse Atatürk dönemindeki kadar önem ve itibara sahiptiler. Siyasal iktidar tarafından kamuoyu tarafında gençliğe büyük önem atfedilirken bu durum aynı zamanda 12 Eylül ile de zıt bir durumdur. 12 Eylül’de suçlu olmak için genç olmak yeterli olurken 27 Mayısta gençler Atatürk ilke ve devrimini kollayıp yaşatacak Türkiye Cumhuriyeti’nin emanet edildiği bir topluluktur.
Mumcu da bu bilinçle ulusunun çıkarları doğrultusunda çok yüksel vatandaşlık bilinci, yurtseverlik bilinci, duyarlılığı ile yetişmiş hayatının bütün aşamalarında o kendisine topluma ulusa vatanda karşı sorumluluk sahibi kabul etmiş görevini sonunda kadar yerin getirmeye çalışmış ve fazlasıyla yapmıştır. Sanki ömrünün fazla sürmeyeceğini biliyor gibi gece gündüz çalışarak çok değerli yapıtlar ortaya koydu.”dedi.
KAVUKÇUOĞLU; MUMCU ATATÜRK MİLLİYETÇİSİYDİ
1961 Anayasasının, işçi örgütlenmesi, sendikal örgütler kurulması gibi birçok yeniliklerin getirdiğini yayıncılık faaliyetlerinin artığını devrimci gençlik yetiştiğini belirten Deniz Kavukçuoğlu “ Yaşanan bu süreç 1966 yılından sonra sekteye uğradı. Ancak ben bu dönemi 2. aydınlanma dönemi olarak algılıyorum ve o şekilde adlandırılıyorum. Bu dönemim en önemli gazetecisi Uğur Mumcu’dur. Mumcu o zamana kadar hiç rastlanmayan bir şekilde bir köşe yazarında çok birkaç muhabirin yapması gereken olayları didik didik ederek bir çok karanlık olayı ortaya çıkardı. Onu sadece Atatürkçü bir aydın olarak tanımlamakla tanımlamış olmayız aslında. O inançlı bir kuvai milliyecidir. Aydınlanma savaşçısıdır. Statik bir Atatürkçü değildir. O Atatürkçülüğü sürekli dinamizm içinde bir gelişmeyle ilerleyen bir süreç olarak almaktadır. Bir kalıp, statüko olarak almamıştır görmemiştir. Zaman zaman çağın önüne geçen düşünce yapısı vardır. O bir Atatürk milliyetçisidir, yurtseverdir. Yurtsever milliyetçiliği ulusun bütün değerlerini içine alan bir kavramdır. Klasik bir milliyetçilik değildir” dedi.
RABITA’DA Kİ İSİMLERE DİKKAT
Uğur Mumcu’nun en önemli eserlerinden Rabıta Kitabında ismi gençlere dikkat çeken Işık Akansu da Rabıta’nın Suudi kökenli bir örgütün ismi olduğunu belirtti.
Akansu “Rabıta kitabında Mumcu 1976’da Pakistan’da ki kongreden bahseder. O kongreye milli görüşçü Milli Selamet Partisinden dönemin Devlet Bakanı Hasan Aksay katılmıştır. Kitapta Rabıta örgütü ile bağlantılı kimi örgüt ve vakıflardan bahsedilmektedir. Bunlardan biri Bereket Vakfı’dır. Bu vakıf Topbaş ailesi tarafından kurulmuştur. Kurucuları arasında bir dönem önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı görüyoruz. Abdullah Tivnikli diye bir şahıstan söz eder. Tivnikli’den CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’ da bahis etmişti. Tivnikli Türk Telekom’un özelleştirilmesinde önemli bir miktarı başkaları adına yediemin olarak muhafaza eden kişidir. Adnan Büyükdeniz diye bir isim var, 25 yıl sonra AKP’nin Merkez Bankası Başkanı adayı olarak karşımıza çıkan Büyükdeniz dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmişti.
Uğur Mumcu, aynı kitabında, Türkiye’deki Faisal Finans Kurumu’nun Rabıta örgütü kurucu meclis üyesi Salih Özcan tarafından kurulduğunu belirtir ve Faisal Finans Kurumu’nun ülkemizdeki paydaşlarını sayar. Salih Özcan dolayısıyla Rabıta ile bağlantısı olan Faisal Finans Kurumu’nun Türkiye’deki paydaşlarından olan ve bugün Orhan Özokur’un kardeşi Atilla Özokur, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kardeşi Mustafa Erdoğan ile birlikte ortaklaşa “Yenidoğan Gıda Pazarlama Şirketi”ni kurmuştur. Bu şirket, daha sonra 1 trilyona satılmıştır. Zeki Sayın ismi geçmektedir, AKP iktidara gelir gelmez Ziraat Bank Genel Müdürü olmuştur.
Ayrıca 12 Eylül döneminde Suudi Arabistan kökenli Rabıta örgütünün parasıyla devletin yurtdışına gönderdiğini saptadığı din adamlarının günümüzde kimi kilit noktalardadır. Rabıta parasıyla 1981-1985 yılları arasında Frankfurt'un Offenbach kasabasında Yavuz Sultan Selim Camisi'nde imamlık yapan Alaaddin Şahin'in, AİHM'de Türkiye'ye türban davası açan Leyla Şahin 'in babasıdır. Alaaddin Şahin, Nuruosmaniye Camii imamlığını sürdürürken Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından 2 yıl önce İETT Daire Başkanlığı'na atandı. Yurtdışına gönderildiğinde Denizli'de müftü yardımcısı olan Ramazan Yenidede, 1995 yılında Refah Partisi'nden milletvekili seçildi. Sonra Fazilet Patisine geçti. Partinin kapatılmasına yol açan ‘Hırsız, soysuz olan ben Atatürkçüyüm diyor’ gibi çeşitli hakaretlerde bulundu. Eski Başbakanlık Müsteşarı ve bugünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer kitapta geçen Ensar Vakfı'nın kurucuları arsında yer alırken oda bir dönem ‘Cumhuriyet benim için bir mana etmiyor’ diyen kişi.” dedi.
Üçlü konuşmalarını sonunda organizasyonu yapan Aliağa Belediyesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği’ne teşekkür ederken izleyicilerin sorularına yanıt verdiler. Belediye Başkanı Turgut Oğuz ve ADD Aliağa Şubesi Başkanı Nazan Keskin tarafında konuşmacılara çiçek takdimi ile program sona erdi.
SİNEVİZYON SUNUMU İLE MUMCU’NUN HAYATI ANLATILDI
Tüpraş Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşiye Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz, Belediye Başkan Yardımcısı Uğur Eren, Belediye Meclis üyeleri, 22 Dönem İzmir milletvekili ve Aliağa Belediyesi Eski Başkanı Hakkı Ülkü ve ADD Şube Başkanı Nazan Keskin ve çok sayıda davetli katıldı. Söyleşiden önce Uğur Mumcu’nun hayatı ve eserleri sine vizyon eşliğinde sunulurken yine Muammer Aksoy Ahmet Taner Kışlalı Bahriye Üçok Necip Hablemitoğlu gibi katledilen aydınlarında yaşam öyküleri ve hayat felsefelerini içeren sine vizyon gösterimi yapıldı.
PROF. DR. ALPASLAN IŞIKLI “MUMCU ÇOK ÖZEL BİR İNSANDI”
Akademik yılarından itibaren Uğur Mumcu’yu tanımaya başladığını belirten Prof. Dr. Alpaslan Işıklı “Belki de bugünlerin yaşanması için Uğur Mumcu şehit edilmiştir” dedi.
Örnek insan olma Uğur Mumcu’nun 27 Mayıs kuşağı ürünü olması nedeniyle özel bir insan olduğunu belirtti. Işıklı “Böylesi değerli bir insanın başarılı ve özel bir insan olmasını anlamak neden bu kadar başarılı olduğunu anlamak için önce hangi kuşaktan yetiştiğine bakmak gerekir. Mumcu’yu akademik yıllarımdan 1965 yılı hukuk fakültesi mezunudur ve 27 Mayıs kuşağının ürünüdür ve çok kıymetli mensubudur. 1961 Anayasası o günkü gençlere çok büyük önem ve itibar vermişti.
Neredeyse Atatürk dönemindeki kadar önem ve itibara sahiptiler. Siyasal iktidar tarafından kamuoyu tarafında gençliğe büyük önem atfedilirken bu durum aynı zamanda 12 Eylül ile de zıt bir durumdur. 12 Eylül’de suçlu olmak için genç olmak yeterli olurken 27 Mayısta gençler Atatürk ilke ve devrimini kollayıp yaşatacak Türkiye Cumhuriyeti’nin emanet edildiği bir topluluktur.
Mumcu da bu bilinçle ulusunun çıkarları doğrultusunda çok yüksel vatandaşlık bilinci, yurtseverlik bilinci, duyarlılığı ile yetişmiş hayatının bütün aşamalarında o kendisine topluma ulusa vatanda karşı sorumluluk sahibi kabul etmiş görevini sonunda kadar yerin getirmeye çalışmış ve fazlasıyla yapmıştır. Sanki ömrünün fazla sürmeyeceğini biliyor gibi gece gündüz çalışarak çok değerli yapıtlar ortaya koydu.”dedi.
KAVUKÇUOĞLU; MUMCU ATATÜRK MİLLİYETÇİSİYDİ
1961 Anayasasının, işçi örgütlenmesi, sendikal örgütler kurulması gibi birçok yeniliklerin getirdiğini yayıncılık faaliyetlerinin artığını devrimci gençlik yetiştiğini belirten Deniz Kavukçuoğlu “ Yaşanan bu süreç 1966 yılından sonra sekteye uğradı. Ancak ben bu dönemi 2. aydınlanma dönemi olarak algılıyorum ve o şekilde adlandırılıyorum. Bu dönemim en önemli gazetecisi Uğur Mumcu’dur. Mumcu o zamana kadar hiç rastlanmayan bir şekilde bir köşe yazarında çok birkaç muhabirin yapması gereken olayları didik didik ederek bir çok karanlık olayı ortaya çıkardı. Onu sadece Atatürkçü bir aydın olarak tanımlamakla tanımlamış olmayız aslında. O inançlı bir kuvai milliyecidir. Aydınlanma savaşçısıdır. Statik bir Atatürkçü değildir. O Atatürkçülüğü sürekli dinamizm içinde bir gelişmeyle ilerleyen bir süreç olarak almaktadır. Bir kalıp, statüko olarak almamıştır görmemiştir. Zaman zaman çağın önüne geçen düşünce yapısı vardır. O bir Atatürk milliyetçisidir, yurtseverdir. Yurtsever milliyetçiliği ulusun bütün değerlerini içine alan bir kavramdır. Klasik bir milliyetçilik değildir” dedi.
RABITA’DA Kİ İSİMLERE DİKKAT
Uğur Mumcu’nun en önemli eserlerinden Rabıta Kitabında ismi gençlere dikkat çeken Işık Akansu da Rabıta’nın Suudi kökenli bir örgütün ismi olduğunu belirtti.
Akansu “Rabıta kitabında Mumcu 1976’da Pakistan’da ki kongreden bahseder. O kongreye milli görüşçü Milli Selamet Partisinden dönemin Devlet Bakanı Hasan Aksay katılmıştır. Kitapta Rabıta örgütü ile bağlantılı kimi örgüt ve vakıflardan bahsedilmektedir. Bunlardan biri Bereket Vakfı’dır. Bu vakıf Topbaş ailesi tarafından kurulmuştur. Kurucuları arasında bir dönem önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı görüyoruz. Abdullah Tivnikli diye bir şahıstan söz eder. Tivnikli’den CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’ da bahis etmişti. Tivnikli Türk Telekom’un özelleştirilmesinde önemli bir miktarı başkaları adına yediemin olarak muhafaza eden kişidir. Adnan Büyükdeniz diye bir isim var, 25 yıl sonra AKP’nin Merkez Bankası Başkanı adayı olarak karşımıza çıkan Büyükdeniz dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmişti.
Uğur Mumcu, aynı kitabında, Türkiye’deki Faisal Finans Kurumu’nun Rabıta örgütü kurucu meclis üyesi Salih Özcan tarafından kurulduğunu belirtir ve Faisal Finans Kurumu’nun ülkemizdeki paydaşlarını sayar. Salih Özcan dolayısıyla Rabıta ile bağlantısı olan Faisal Finans Kurumu’nun Türkiye’deki paydaşlarından olan ve bugün Orhan Özokur’un kardeşi Atilla Özokur, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kardeşi Mustafa Erdoğan ile birlikte ortaklaşa “Yenidoğan Gıda Pazarlama Şirketi”ni kurmuştur. Bu şirket, daha sonra 1 trilyona satılmıştır. Zeki Sayın ismi geçmektedir, AKP iktidara gelir gelmez Ziraat Bank Genel Müdürü olmuştur.
Ayrıca 12 Eylül döneminde Suudi Arabistan kökenli Rabıta örgütünün parasıyla devletin yurtdışına gönderdiğini saptadığı din adamlarının günümüzde kimi kilit noktalardadır. Rabıta parasıyla 1981-1985 yılları arasında Frankfurt'un Offenbach kasabasında Yavuz Sultan Selim Camisi'nde imamlık yapan Alaaddin Şahin'in, AİHM'de Türkiye'ye türban davası açan Leyla Şahin 'in babasıdır. Alaaddin Şahin, Nuruosmaniye Camii imamlığını sürdürürken Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından 2 yıl önce İETT Daire Başkanlığı'na atandı. Yurtdışına gönderildiğinde Denizli'de müftü yardımcısı olan Ramazan Yenidede, 1995 yılında Refah Partisi'nden milletvekili seçildi. Sonra Fazilet Patisine geçti. Partinin kapatılmasına yol açan ‘Hırsız, soysuz olan ben Atatürkçüyüm diyor’ gibi çeşitli hakaretlerde bulundu. Eski Başbakanlık Müsteşarı ve bugünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer kitapta geçen Ensar Vakfı'nın kurucuları arsında yer alırken oda bir dönem ‘Cumhuriyet benim için bir mana etmiyor’ diyen kişi.” dedi.
Üçlü konuşmalarını sonunda organizasyonu yapan Aliağa Belediyesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği’ne teşekkür ederken izleyicilerin sorularına yanıt verdiler. Belediye Başkanı Turgut Oğuz ve ADD Aliağa Şubesi Başkanı Nazan Keskin tarafında konuşmacılara çiçek takdimi ile program sona erdi.