YA MİLLİ SEFERBERLİK YA ÖLÜM!

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

YA MİLLİ SEFERBERLİK YA ÖLÜM!

Türkiye, Dünyadaki mazlum milletlere en çok yardım gönderen ülkeler arasında yer alıyor.

Milli gelirine göre yardım gönderen ülkeler arasında ise ilk sırada geliyor.

Mazlum'a el uzatmak bizim dini ve milli genlerimizde var. Saddam 1988'de Halepçe'de binlerce Peşmerge'yi kimyasal gazlarla öldürdüğünde, zulümden kaçanlara Türkiye kucak açtı. Binlerce Peşmerge'ye dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın talimatıyla bu ülke sahip çıktı.

Halepçe'den 26 yıl sonra, Esed Suriyelileri aynı kadere mahkum etmek istedi. On binlerce Arap, Kürt ve Türkmen Suriyeli varil bombaları altında can verdi. Üç milyona yakın din kardeşinin sığınacağı yer yine Türkiye'ydi. Her türlü riske rağmen, ölümün eşiğinde olan Milyonlarca Suriyeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla misafir olarak alındı.

Sudan'dan Etiyopya'ya, Filipinler'den Endonezya'ya , nerde bir felaket varsa, Türk Kızılay'ı, Kızılhaç'tan önce ordaydı. İsrail'deki yangında da, Japonya'daki depremde de karınca kararınca, yanlarındaydı.

Şimdi ise Halep kan ağlıyor.
Dalga geçer gibi, “Ateşkes” diyorlar, yaralı taşıyan konvoyların üstüne bomba yağdırıyorlar. Fransa'daki Charli Hepdo saldırısında dünyayı ayağa kaldıran Avrupa, sözkonusu can Suriyeli'nin, Iraklı'nın olunca sessizliğe gömülüyor. Sözkonusu, 15 Temmuz'daki 244 şehit olunca perdeleri kapatıyor.

Üç milyon Suriyeli'yi bağrına basan Türkiye, Halep için de elini taşın altına koyuyor.

Seçimden yeni çıkmış ABD, Ortadoğu'daki her türlü yeni tezgahı Trump'ın omuzlarına yıkmak için 20 Ocak tarihini bekliyor ve meydanı Esed'le, Putin'e terk ediyor. İş yine Türkiye'ye düşüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kundaktaki bebekler katledilmesin diye, belki hergün Putin ile konuşuyor. Sivil konvoy yeniden yola çıkıyor. Yara-bere, kan-revan içinde.

Peki nereye kadar?
Afganistan'ı önce Rusya, ardından ABD ve tüm Batı yerle bir etti. Afrika'da kaç tane Müslüman ülke varsa, iş savaşa sürüklendi. Savaşan tarafların tümüne silahları aynı batı veriyor. Yemen'de Arabistan'ı bir başka maceraya sürüklüyorlar. İran, Yemen'i kışkırtıyor.

Nereye kadar gidecek?
Türkiye yapayalnız! İran bir o yana bir bu yana ama hep Türkiye'nin karşısında. Mısır'ı çoktan rehin almışlar. Irak, İngiltere'nin bilmem kaçıncı vilayeti olmuş, iki milyon insanını katledenlere kucak açmış, Başika'daki bir avuç Türk askerini dert edip, Türkiye'ye dayılanmaya kalkıyor. Birer lokmalık körfez ülkeleri, rüzgar ne yandan eserse oraya eğiliyor. Ne yapsın

Türkiye?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Milli Seferberlik ilan etmesini ve “Türkiye Kurtuluş Savaşı'ndan daha büyük bir mücadelenin içinde” sözünü hafife almaya kimsenin hakkı yok. Osmanlı'nın torunlarını Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'ya hapsedenler, şimdi tamamen bitirmenin derdinde. Yine Cumhurbaşkanı'nın, “Ya var olacağız ya öleceğiz” sözünü de unutmayın.

Yahudi-Hristiyan ittifakının her geçen gün biraz daha güçlendiğini ve bu güç birliğinin, onları İslam'a karşı bin din savaşına götürdüğünü görmek için müneccim olmaya gerek yok!
Göremiyorsanız görenlerin sözüne kulak verin!