NASIL İYİ SEÇMEN OLURUZ?

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Cumhurbaşkanlığı seçimi ve milletvekilliği seçimleri için artık geri sayım başladı.

Herkes nasıl bir sonuç çıkacağını soruyor?

Herkes seçimlere kilitlenmiş…Herkesin gözü kulağı 24 Haziran'da.

Elbette önemli. Ama, seçimlere odaklanırken, 24 Haziran'ın neden önemli olduğunu da tüm seçmen kendi bilincinde irdelemeli.

“İstemiyorum…sevmiyorum…diktatör…yalancı…şucu…bucu…” diye peşin ve üzerinde düşünülmemiş, başkalarından ödünç alınmış fikirlerle oy kullanacaksanız asla gerçek bir
seçmen olamazsınız.

15 Yıldır iktidarda olan AK Parti ve Erdoğan'ı terazinin bir kefesine koyup değerlendirmelisiniz. Ak Parti ne yaptı bu ülkeye? Erdoğan ne yaptı? Geride kalan 15 yıl içinde bu ülke
gerçekten fakirleşti mi yoksa zenginleşti mi? İktidar ülkenin temel sorunlarını ne kadar çözümledi? 15 yıl önce pazardan sebze artıklarını toplayanlar mı daha fazlaydı bugün mü
daha fazla? 15 yıl önce otomobili, evi, yazlığı olan mı çoktu bugün mü? Sağlık, Eğitim, Ulaşım hizmetleri ne kadar değişti? Emekli 2003'te mi daha rahattı yoksa bugün mü? Bu
soruları istediğiniz kadar farklılaştırır ve çoğaltabilirsiniz. Bunların hepsini tek tek kendinize sormalısınız.

Gelelim, iktidar dışındaki muhalefet partilerine ve Cumhurbaşkanı adaylarına.

Teker teker inceleyin.

Kim ne vaad ediyor?

Vaat etmek yetiyor mu? O vaatlerin gerçekleşme, en azından vaatte bulunan aday ya da parti tarafından gerçekleştirilme şansı var mı? Yok mu?

Adayların, demagojik söylemlerini bir kenara bırakın. Kimin daha çok bağırdığını, kimin en fazla haykırdığını önemsemeyin. Kimin söylediklerinin “olabilirlik” ihtimali bulunduğuna
bakın. Çünkü Türkiye'nin demagoji ile kaybedecek zamanı yok.

Sadece Erdoğan düşmanlığı, sadece CHP karşıtlığı ya da sadece bir başka partinin sempatizanı olmak oylarınızı yönlendirmemeli. Gerçeklerden hareket etmek zorundayız.

İktidarın, 15 yıldır yaptığı hizmetler sizi ne kadar tatmin etti? Bu iktidara bir şans daha verdiğinizde daha fazlasını yapacağına inanıyor musunuz?

Muhalefetin adaylarından biri, bu iktidarın hizmetlerini, üretimlerini aşabilir mi? Mesela bugün 11 dolar seviyesinde olan milli geliri 15 dolara çıkarabilir mi? Bu inancınız var mı?

“O gitsin de kim gelirse gelsin” mantığı, bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri, geriye doğru telafisi imkansız felaketlere sürükleyebilir. “O gitsin ama şu, şu sebeplerle gelsin. Gelmeli”
diyebilmelisiniz. Devleti toto oynar gibi tercihlerle birilerine ikram etmek doğru olabilir mi?

Eğer Ak Parti'nin gitmesini istiyorsanız, niye gitmesi gerektiğini objektif bir değerlendirmeyle ortaya koymalısınız. “Yeter artık sıkıldım”, “Biraz da başkası gelsin” zihniyetiyle bırakın
devleti, bir apartman bile yönetilemez.

Türkiye'nin geriye dönük kaybettiği zamanları, hovardaca tercihlerle harcama lüksü yok. Türkiye artık geri dönüşü olmayan bir yolda.

Sadece Türkiye değil. Tüm İslam coğrafyası, Haçlıların çelik çomak oynama alanı olmaktan çıkarılmadığı sürece, iktidara hangi parti, hangi isim gelirse gelsin, alacağımız yol bellidir.
İktidarların beğenmediğiniz yanlarının olması, iktidarı tepelemeniz için bir gerekçe değildir. Terazinin iki kefesini adil doldurmalısınız. Yanlışlar ve doğrular… hangisi ağır basıyor.

Doğruların ağır basması yanlışlara devam edileceği anlamı da taşımaz.

Yanlışın düzeltilmesi için de yapılacak işler, metotlar vardır.

Seçim bir duygusallık değil aksine bir aritmetik işidir.

Seçim gelecek nesiller adına bir vicdan meselesidir.

“Seviyorum, sevmiyorum” diye papatyanın yapraklarını koparak, oyunuzu son kalan yaprağa hediye edemezsiniz. Kimsenin böyle bir lüksü yok.

Herkes, niye, kime oy vereceğini iyice düşünmeli.

24 Haziran, Türkiye için önemli. Bölge için önemli. Geleceğimiz adına önemli.

24 Haziran düşünerek karar verme vaktidir.