ARTIK DİK DURMA ZAMANI

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

31 Mart seçimlerine sayılı günler kaldı.
İçerde seçime kilitlenmişken, dışarıda hayat devam ediyor. Dışarıda derken, elbette dünyada olup bitenleri kastediyorum.
Amerika S-400`lere karşı bir yaptırım uygulayacak mı?
İhanet odakları sürekli, ABD`nin kesinlikle bir yaptırımda bulunacağını pompalıyor. Adeta ABD`ye yol veriyorlar. Akıl öğretiyorlar(!).
Bedel ödemeden özgürlük kazanılmaz. Türkiye`nin tam özgür ve bağımsız güçlü bir devlet olmasının da elbet bedelleri olacak. ABD, defalarca Türkiye`nin taleplerine rağmen Patriot`ları vermedi. Hatırlarsınız 24 Haziran seçimlerinden hemen önce, Hollanda, Almanya, İngiltere, ABD, Türkiye`de konuşlu Patriotları birer birer ülkelerine götürdüler.
Kör ölür badem gözlü olurmuş ya!
Türkiye S-400 anlaşmasını Ruslarla imzalayında, akılları başlarına geldi. Şimdi S-400 alımını iptal etmemesi istiyorlar ve bize Patriotları verme vaadinde bulunuyorlar. Türkiye ise kendine yakışanı yapıyor. S-400`leri iptal etmeyeceğini ama Patriotları da alacağını söylüyor.
ABD ve saz takımı, “Hayır, S-400`lerden vazgeç” ısrarını sürdürüyor.
Şimdi, bu onursuzluğu yapmak doğru olur mu?
ABD yaptırım uygulayacak korkusuyla daha ne kadar yaşayacağız? Zaten yüz yıldır bizi yaptırım adı altında nelere mahkum ettiklerini göremiyor muyuz? Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında harap olan Avrupa, 10-15 yılda savaşın yaralarını sarıp milli gelirlerini 40-50 bin dolarlara çıkarırken, İkinci Dünya Savaşı`na bile katılmayan Türkiye 90 yıldır hala 15 bin dolarlara bile ulaşamadı. Neden?
Artık dik durma zamanı.
Daha ne kadar yaptırımlardan korkacağız?
Önemli olan bizim milletçe dik durmamız!
En küçük bir söylentide, soluğu döviz bürolarının önünde alıp, elindeki üç kuruşu dövize çevirmeyi hangi duygu ile izah edebiliriz!
Ülkesine güvenmeyip, milyon dolarlarını öyle ya da böyle yurt dışına çıkarın iş adamlarının bu memleketin geleceği ile ilgili milliyetçi kaygıları olduğuna inanabilir misiniz?
Türkiye Cumhuriyet`in kuruluşundan bu yana ikinci kez önemli bir dönüşüm yaşıyor.
Ya şu andaki ekonomik ve sosyal kazanımlardan daha ileri gidip 15-20 yıl içerisinde dünya üzerinde söz sahibi ülkelerden biri olacağız, ya da geriye doğru yol alıp yine batının sadece pazarı olacağız.
ABD ve İsrail lobileri, Avrupa üzerinde tam hükümranlık kurma peşindeler. Avrupa şimdilik buna direniyor. Nereye kadar direnecek bilmiyorum.
İsrail ve ABD`nin Müslüman dünyaya bakışı ile Avrupa`nın bakışı arasında fark var.
ABD ve İsrail İslam dünyasını düşman, bütün Müslümanları terörist görüyor. Avrupa ise yükselen islamafobiye rağmen, İslam dünyasını düşman değil olası tehdit olarak algılıyor.
Sonuçta İslam Dünyası`ndaki diğer ülkeler, özellikle de Arap ülkelerinin kısa vadede Batı`ya karşı içsel bir dönüşüm ve direniş başlatması pek olası görünmüyor. Ama Türkiye özellikle son 8-10 yıldır bu yola girdi. Yoldaki mayınları temizleyerek ilerlediği için şimdilik biraz yavaş yürüyor. Mayınlar temizlendiğinde yürüyüşü çok daha hızlı, direnişi daha etkili olacak.