21 Ağustos 2012 Salı günü yayınlandı
Konya’da şehit aileleri ve gaziler onuruna verilen kahvaltıda Suriyeli mültecileri değerlendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Sayı yüz binlerle ifade edildiğinde artık bu sadece sıradan bir mülteci akını olma mahiyetini kaybeder ve bir anlamda mültecilerin tek tek gelmesinin ötesinde çok büyük bir kitlesel göç sonucu doğurur” dedi.
Ramazan Bayramını Konya’da geçiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu eşi Sare Davutoğlu ile birlikte Şehit Aileleri ve Gaziler onuruna kahvaltı verdi. Valilik Konağı'ndaki kahvaltı sonrası konuklarla bayramlaşan Bakan Davutoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"HAZIRLIKLARIMIZ 100 BİN KAPASİTEYE GÖRE TANZİM EDİLDİ"
Ulusal bir gazetede çıkan Suriyeli mültecilerin sayısının yüz bine ulaşmasının sıkıntılı olacağı haberinin sorulması üzerine Bakan Davutoğlu, "Her zaman Suriye’den gelen sıkıntı içindeki kardeşlerimize yardıma hazırız. Bu çerçevede sayı ya da herhangi bir sınırlama olmaksızın bütün Suriyeli kardeşlerimize yardım etmeye hazırız. Ancak şu anda hazırlıklarımızda 100 bin kapasiteye göre tanzim edildi, gözden geçirildi. Ve burada kastettiğimiz şey esas itibariyle şu; Belli krizlerde mülteci sayılarının belli psikolojik etkileri ve sonuçları var. Şimdi diyelim binlerle, on binlerle mülteci sayısı ifade edildiğinde bir gerginlik bir iç çatışma bir felaket sonrası yaşanabilir bir durum. Ama sayı yüz binlerle ifade edildiğinde artık bu sadece sıradan bir mülteci akını olma mahiyetini kaybeder ve bir anlamda çok büyük bir kitlesel göç yani mültecilerin tek tek gelmesinin ötesinde büyük bir kitlesel göç sonucu doğurur” diye konuştu.
"BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN GEREĞİNİ YAPMASINI BEKLERİZ"
Buna benzer bir olayı Saddam döneminde Kuzey Irak’ta da yaşandığını hatırlatan Bakan Davutoğlu, “Saddam Kuzey Irak’ta kimyasal silahlar dahi kullanmıştı. 500 bine yakın Kürt kökenli kardeşimiz Irak’tan Türkiye’ye sığındığında bu bir anda dünya gündemine oturmuştu. Benzer olaylarda artık sıradan bir gerginlik mahiyetini kaybeder, büyük bir insanlık dramı, trajedisi bütün Birleşmiş Milletlerin artık sahip çıkması gereken bir durum ortaya çıkar. Biz her zaman Suriyeli kardeşlerimize yardım ederiz, etmeye de devam edeceğiz. Sayı arttıkça artık bu konunun sıradan bir gerginlik olma mahiyetinden çıkıp ve iç çatışma daha büyük bir insani trajedi durumunun ortaya çıkması demek. Bir insanlık suçu işlendiği anlamına geliyor. Çünkü binlerce insan harekete geçmişse bu bir iç kriz, bölgesel kriz olmak niteliğini aşar ve uluslararası bir kriz olarak da değerlendirilmesi icap eder. O çerçevede zikrettiğimiz bir husustur ve tabi zaten önümüzdeki hafta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde özellikle mültecilerle ilgili yapılması planlanan o toplantıda da bu konuyu gündeme getireceğiz. Artık uluslararası toplumun Suriye olayına bakışında bir temelinde bir değişiklik yapması gerekiyor. Bu konuyu bir ülkenin iç problemi olarak görmenin çok ötesine geçmiştir. Komşu ülkelere dönük bir güvenlik riski oluşturmaya başlamıştır. Ve Birleşmiş Milletlerin misyonu itibariyle bütün insanlığın sahiplenmesi gereken insani bir durum ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla bunun gereğini Birleşmiş Milletlerin yapmasını bekleriz. Şimdi bekliyoruz. O sayı daha da arttığında daha acil bir konu olarak bunu beklemek bizim hakkımız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi içerisindeki müzakereler ötesinde Suriye halkı büyük bir dram yaşıyor şu anda. Kastettiğimiz budur. Tabi biz Suriyeli kardeşlerimize en iyi şekilde yardımcı olmaya devam edeceğiz” dedi.
"BİRLEŞMİŞ MİLLETLER HAREKET GEÇMEZSE MİSYONUNU KAYBEDER"
Bir gazetecinin Birleşmiş Milletlerden beklenen hareketin gelmemesi halinde Türkiye’nin tavrının nasıl olacağı sorulması üzerine Bakan Davutoğlu, “Şimdi beklenen hareket gelmezse o zaman Birleşmiş Milletler kendi anlamını ve misyonunu kaybeder. Eğer böyle binlerce insanın bir ülkeyi terk etmesine yol açan bir olay yaşanıyorsa ve hala Birleşmiş Milletler atılsa o zaman Birleşmiş Milletlerin varlığı tartışılmaya başlanır. O zaman niçin ne gün Birleşmiş Milletler devreye girecek. Yani nasıl bir dram yaşanacak ki. Zaten biliyorsunuz Bosna’da Srebrenitsa’da bir katliama seyirce kaldığı için Birleşmiş Milletler ne kadar büyük bir itibar kaybetti. Ve seneler sonra bugünkü genel sekreter giderek Srebrenitsa’da özür dilemek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletlerin gözü önünde katliam oldu. Şimdi de aynı katliamlar Birleşmiş Milletlerin gözü önünde oluyor. Yüz binlerce insan da o ülkeyi terk etmek zorunda kalıyorsa ve Birleşmiş Milletler sessiz kalıyorsa o zaman bizim sormak hakkımız var. Birleşmiş Milletler Niçin var? Bunun için 30 Ağustos’taki toplantıda ben dönem başkanlığını Fransa yürüttüğü için bu konuyu tabi ki gündeme getiririz. Birleşmiş Milletlerin bu konuda üzerine düşeni en kısa sürede yapmasını beklemek bizim en tabi hakkımız” dedi.
RUS DIŞİŞLERİ BAKANIN YOLLADIĞI MEKTUP
Gazetecilerin Rus Dışişleri Bakanı tarafından gönderilen mektubun içeriğinin sorulması üzerine Bakan Davutoğlu, mektubun içeriği daha çok Cenevre’de oluşan eylem grubu ve o Cenevre’de oluşan çerçeve konusunda hareketliliğin sağlanması birlikte bu konuda çalışma yürütülmesine dönük bir mektup olduğunu aktardı. Bakan Davutoğlu, “Tabi biz her türlü uluslararası inisiyatife olumlu bakarız. Cenevre’de de zaten bütün ülkelerle birlikte ve o mutabakata evet demiştik. Ancak Sayın Kofi Annan biliyorsunuz daha sonra istifa etmesi üzerine Cenevre’de geçiş hükümeti kurulması konusunda varılan mutabakat da hayata geçirilemedi. Tabi bunların bu süreçlerin hepsinde biz Türkiye olarak olumlu katkı yapmaya hazırız. Ancak şu anda herkesin odaklanması gereken konu bu kadar mübarek Ramazan gününde, bayramlarda bile insan kayıplarının yaşandığı büyük insan göçlerinin yaşandığı bir duruma müdahil olmaktır. Birleşmiş Milletlerden beklediğimiz budur. Rusya’dan da bir dost ve komşu ülkeler olarak bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeleri hususunda beklentilerimizi ifade ediyoru.” şeklinde konuştu .