2 Mayıs 2013 Perşembe günü yayınlandı
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından düzenlenen Türkiye-Amerika Sivil Havacılık Konferansı İzmir’de başladı.
Swiss Otel’de ABD, Latin Amerika ve Afrika ülkelerinden sektör temsilcileri ve bürokratların katıldığı 1-4 Mayıs tarihleri arasında sürecek olan konferansın açılışına katılan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Türk sivil havacılık sektörünün hızla büyümesinin öyküsünü anlattı.
Zamanın artık hız olduğunu belirten Bakan Yıldırım, geleceğin havacılık beklentilerini öngörerek başlattıkları hızlı değişim ve dönüşüm atağının meyvelerini vermeye başladığını, Türkiye’de ilk kez uçağa binen yolcu sayısının 16 milyona ulaştığını belirtti.
Bakan Yıldırım, gelinen oranların sevindirici olmasına karşın yeterli olmadığını kaydederek şöyle konuştu: "Bugün artık zaman paranın önüne geçti. Hız zamanı. Havacılık sektörünün küresel anlamda gelişmesine ve bölgeler arası farklılıkların azaltılması için hepimize önemli görevler düşüyor. Geleceğin havacılık beklentilerini bugünden göremezsek, bu büyümenin ihtiyaçlarını karşılayamazsak dünyada gittikçe gelişen ve her ülkede artma eğiliminde olan havacılıkta gerileriz.”
Dünya çapında yaklaşık 3 milyar seyahat olduğunu, bunun büyük kısmının iş, bir milyarının da turizm amaçlı olduğunu anlatan Bakan Yıldırım, Türk Hava Yolları’nın (THY) dünyanın en çok noktasına doğrudan uçuş yapar hale gelen bir havayolu olduğunu belirtti ve “Yanlış anlaşılmasın on yıl önce 55 uçakla, bugün 217 uçağı bir o kadar da siparişi var. Bizim 2023'te hedeflediğimiz ticari uçak sayısı 750” dedi.
Bakan Yıldırım, büyüme stratejilerinin başta terör olayları ve bölgesel karışıklıklar olmak üzere krizlere duyarlı olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “2009 küresel krizi daha sonra Avrupa’da yaşanan 2010 krizine baktığımız zaman bu ülkelerde hep büyüme senaryosu var ama kriz senaryosu yapılmamış. Karşılaşınca ne yapacaklarını şaşırdılar. Biz bu büyümeyi izliyoruz ama kriz senaryolarını da gözden uzak tutmuyoruz. Havacılık küresel olaylardan en fazla etkilenen sektördür. Birkaç ülkede bir şey olsa her şey birdenbire değişir. O yüzden kriz senaryolarını göz ardı etmeden bu büyümeyi dikkatli bir şekilde takip ediyoruz."
Terörün küresel bir tehdit olduğunu belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Terör hadiseleri havacılığın çok duyarlı olduğu ve olumsuz etkilendiği olaylardır. Bölgesel karışıklıklar. Politika ve büyüme stratejilerimizi yaparken ele almamız gereken noktalar. Maalesef Türkiye'de dahil on yıl öncesinde 780 bin kilometre Anadolu topraklarında sadece 8 milyon uçuş yapılıyordu. Bugün 65 milyona çıktık. Hâla çok düşük rakam. Havayolunun konforunu, rahatlığını bir kez tattıkça insanlar artık ondan vazgeçemez hale geliyor. Son on yıl içinde diğer taşıma türlerinden havacılığa aktardığımız yolcu sayısı, ilk defa binenler 16 milyon, son on yıl içinde. Politikamızın başında Başbakanımızın dediği gibi ‘Havayolu halkın yolu olmalı’. Fiyatlar düştü, on yıl öncesinin fiyatlarının yarısına insanlar uçar hale geldi. Havacılığı mutlaka tabana indirmek lazım. Bu politikaları biz kendi düşüncemizde başlattık. Bir çoğu başarılı oldu. Başarılı olmayan ufak tefek teşebbüslerimiz de var ama sektörün cirosunda sekiz kat büyüme, çalışanların sayısında ve havaalanlarının kapasitesinde dört kat büyüme, uçak filolarının sayısında 2,5 kat büyüme sağladık.”
Bakan Yıldırım’ın dışında konferansın açılışında konuşan konuşmacılardan Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, Amerika kıtasında sivil havacılık anlaşması olmayan ülkelerle anlaşmalar yapmak ve ikili ilişkileri geliştirmek için Amerika kıtasından 17, Afrika kıtasından 10 ülke, bakan ve bakan yardımcısını davet ettiklerini söyledi.
Ekşi, konferansında 10'a yakın anlaşmanın imzalanacağı açıklayarak "Sivil havacılık konusunda şu an 143 olan anlaşma sayısını 150 üzerine çıkaracağız. Çünkü, sivil havacılığın ülkeler arasındaki ticaretin ve fırsatların önünü açtığını biliyoruz” dedi.
Konuşmasına Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerine yönelik çalışmalar yaptıklarını söyleyerek başlayan Türk Hava Yolları (THY) CEO'su ve Genel Müdürü Dr. Temel Kotil de, İstanbul'a uçakla gelen turist sayısının 10 milyon olduğunu kaydederek, bu sayıyı 2023 yılında 30 milyon üstüne çıkarmayı hedeflediklerini belirtti.
Kotil, Türkiye’nin 2003 yılında sadece 4 milyon yolcu taşıdığını anlatarak, o noktadan Avrupa’nın en büyük havayolu olmaya doğru evrilen süreç hakkında bilgi verdi. THY'nin 4 milyon olan yolcu sayısının şu an 46 milyon olduğunu belirten Kotil, sözlerini şöyle sürdürdü: "THY olarak her yolcumuzu patron olarak görüyoruz. Şu an 46 milyon patronumuz var. İstanbul en büyük üslerden biri olacaktır. Her yolcu ülke, yüzde 60-65 oranında İstanbul'u transit olarak kullanıyor. Dünyanın dördüncü network ağına sahibiz. Bu ağımızı, çabalarımızla daha da genişleteceğiz. Türkiye'nin seyahat oranı, yüzde 20 arttı. Hükümetimiz ve sayın bakanımız havacılığın gelişmesi konusunda önemli çalışmalar yaptı. THY'nin halihazırda 270 hava aracı bulunuyor; 260 tane bu araçlardan sipariş verdik. 2020 yılında Avrupa'nın en büyük uçak kapasitesine sahip havayolu şirketi olacağız."
Kotil, 2050 yılında herkesin yolculuk yapacağını belirterek, "Hatta aya bile seyahat başlayacak. THY olarak bunu hedefliyoruz" diye konuştu.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru ise çok yönlü Türk dış politikası ve havayollarının gelişimi arasındaki bağın önemine dikkat çektiği konuşmasında şunları söyledi: “Türk dış politikası küresel ölçekte etkin hale gelmektedir. Ticaret hacmimiz son on yılda dokuz kat arttı. Önümüzdeki dönemde daha da artacak. Hava ulaştırma alanında ilişkilerimizin gelişmesinin büyük katkısı olacağını düşünüyoruz. Afrika’ya açılım politikası yerine ortaklık ve karşılıklı fayda dönemine geçildi. 12’den 34’e çıktı Afrika’daki elçilik sayımız. 24 ülke ve 36 kente THY uçuşu başlatılmıştır. 2013 yılı Türkiye ve Afrika ilişkileri bakımından önemli bir yıl olacaktır. THY’nin Afrika uçuşları sayesinde ülkemiz üzerinden dünyaya bağlanmaktadır. Afrika ülkelerinin önemli bir kısmı. Havacılık sektörü ülkemizin dışa açılım politikasının en önemli unsurudur.”