Beyaz Gazete Ana Sayfa
Genişlet Işıklar
Bu Haber Diğer Kanallarda Nasıl Sunuldu

Rıza Türmen'in bilinmeyen yönü

22 Nisan 2013 Pazartesi günü yayınlandı TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi, CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen'in, hukukçu ve siyasetçi kimliğinin yanı sıra bilinmeyen bir yanı daha var. Türmen, yaklaşık 30 yıldır viyolonsel çalıyor.

Türmen, 1920'li yıllarda yapılmış ve sigortalattığı, el yapımı viyolonselinin tellerine, siyasetten fırsat buldukça dokunuyor.

Siyasetçilerin, müzikle ve sanatla ilgilenmeleri halinde siyasetin çok daha başka türlü yapılabileceğini söyleyen Türmen, ''Müziksiz ve sanatsız bir siyaset yapılıyor. O nedenle siyaset bu kadar sert oluyor'' diyor.

Müziğe her zaman ilgi duyan, iyi bir müzik ve viyolonsel dinleyicisi olan Türmen, ancak bir noktadan sonra doyum noktasına ulaşıldığını söylüyor. Türmen, ''Acaba ben de çıkarabilir miyim, verebilir miyim'' düşüncesiyle, 1984 yılında viyolonseli eline aldım'' diyor.

Türkiye'deki viyolonselcilerin duayeni olduğunu söylediği, yakın arkadaşı Doğan Cangal'ın, ''Hadi gel seni viyolonsele başlatalım'' demesinin ardından Türmen, konservatuvardan bir viyolonsel bulmalarıyla, yay çekmeye başlıyor.

Görevli olduğu ülkelerde viyolonseli ihmal etmeyen Türmen, bulunduğu Singapur ve Strasbourg'da hocalardan ders aldı. Strasbourg'ta uzun yıllar Romen bir hocayla çalışan Türmen, amatör müzik gruplarıyla da çaldı. Strasbourg'ta amatör müzik topluluklarının bulunduğunu belirten Türmen, ''Amatör deyip geçmeyin. Amatörler arasında büyük kıskançlıklar, kavgalar var. Birlikte olunca, büyük bir teşvik, motivasyon oluyor. Konserler veriyorsunuz, gruplar kuruyorsunuz. Çok büyük bir keyif. Sürekli müzik yapma ortamının bulunması, büyük motivasyon'' dedi.

Türkiye'de beraber çalabileceği amatör müzisyenler topluluğunun bulunmamasından ve zamansızlıktan şikayetçi olan Türmen, bu nedenle motivasyonun da kaybolduğunu söylüyor.

''Siz öncülük yapmayı düşünmüyor musunuz-'' sorusuna Türmen, ''Bulursak yaparız ama vakit yok'' karşılığını veriyor.

-''O tutkuya kendinizi kaptırınca...''-

Müzik çalmayı, ''Büyük bir macera'' olarak nitelendiren Türmen, viyolonsel çalarken hissettiklerini, ''Müzik çalarken hayatınızda hiç duymadığınız, bilmediğiniz duyguları duyuyorsunuz. Sizi bambaşka yerlere götürüyor'' diye tanımlıyor.

Müzik üretmenin çok farklı bir duygu olduğunu, bunun sonunda büyük bir tutku haline geldiğini dile getiren Türmen, ''Müzik büyük bir tutkudur. O tutkuya kendinizi kaptırınca bir daha da o tutkudan kendinizi kurtaramazsınız. Müzikle birlikte yaşamak, o tutkunun bir parçası. Bütün gün duymak istiyorsunuz, bunu bir de kendiniz üretmek istiyorsunuz'' diyor.

-''Çok seslilik arasında uyum sağlayabilmek''-

Müzik ve siyaset arasındaki ilişkiyi ise Türmen şöyle anlatıyor:

''Müzik, çok sesliliktir. Siyasette de çok sesli müzik önemli. Çok seslilik, demokrasinin, çoğulculuğun bir parçası. Her kafadan bir ses çıkması çok iyi bir şey aslında. Müzikte bu sesler uyum halindedir ve bir yerde birleşir. Çok seslilik ve uyum, ikisi birlikte gider. Siyasette de böyle olması gerekir; hem çok sesli olabilmek hem de o çok seslilik arasında bir uyum sağlayabilmek, asgari müştereklerde birleşebilmek. Türkiye'de baktığınızda çok seslilik iyi bir şey değil, beğenilmiyor, sevilmiyor. Parti içi demokrasi bakımından olsun, toplum bakımından olsun, sizin gibi düşünmeyenler, size karşı görülüyor. Halbuki bu böyle değil.''

-''Sanata düşkün değiller''-

Türmen, milletvekillerinin sanata bakış açısını değerlendirirken ise şunları söylüyor:

''Pek fazla sanata düşkün değiller. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın Perşembe ve Cuma günleri konserlerine giderseniz, orada kaç vekil olduğunu görürsünüz. Gördüğünüz bütün vekiller CHP'dendir. Milletvekillerinin konsere gitmemesi, üzerinde durulması gereken bir nokta. Klasik batı müziği sevmiyorsunuz; olabilir ama başka konserler, klasik Türk müziği konserleri de var. Orada da kimseyi göremezsiniz. Onun için müziksiz ve sanatsız bir siyaset yapılıyor. O yüzden de siyaset bu kadar sert oluyor. Halbuki siyaseti yapanlar, müzikle, sanatla ilgilenseler, siyaset çok daha başka türlü yapılabilir, çok daha yumuşak. Yine aynı şeyi söylersiniz ama başka üsluplarla söylersiniz, karşınızdakini dinlersiniz, daha hoşgörülü, açık fikirli olursunuz.''

''Meclis'te konser vermeyi düşünüyor musunuz-'' sorusunu ise Türmen, ''Olabilir. Ama gördüğüm kadarıyla Meclis'te kavga edilir, konser verildiğini görmedim. Kızıp, viyolonselimi, niye konser veriyorsun diye kırmasınlar'' diye espriyle karşılık veriyor.

Türmen, daha sonra Offenbach'ın Hoffman'ın Masalları eserinden bir bölüm ile Saint Saens'ın ''Kuğu'' eserinden bir bölüm çaldı.

Yayıncı: Sefa Salantur


HABERDAR OLMAK İÇİN MAİL BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN
Copyright BeyazGazete.Com ' Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. Kaynakları beraberinde belirtilmiştir. Haberleri kopyalamayınız. Norm Yazılım
Ajanslar
yukarı