2 Mart 2013 Cumartesi günü yayınlandı
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, darbecilerin geçmişte yaptıklarından dolayı özeleştiri yapmadığını söyledi.
1960 darbesini kurgulayanlardan birinin hala darbeyi 'hürriyet bayramı' olarak nitelendirdiğini dile getiren Baş, "Yine 1980 darbesini kurgulayan, bugün yargılanan cunta liderlerini de görüyorsunuz onlar da bir suç işlediklerini düşünmüyorlar. 'Bu yanlış' diyen yok." dedi.
Bir panele katılmak için Süleyman Şah Üniversitesi’ne gelen Nimet Baş, panel öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Meclis'teki araştırma komisyonlarının görevini tamamladıktan Sonra bir takım önerilerde bulunduğuna dikkat çeken Baş, “Meclis araştırma komisyonları iç tüzük çerçevesinde araştırma görevlerini tamamladıktan Sonra Sonuç ve öneriler bölümünde bir takım önerilerde bulunuyor. Bu önerilerin bir kısmının Meclis tarafından gerçekleştirilmesi söz konusu. Bir kısmı ise yürütme ve ilgili bakanlıklar tarafından bazı kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi söz konusu.” diye konuştu.
Önerilerde bulunduklarını anlatan Baş, “Önerilerin en başında da sivil ve demokratik bir anayasanın Meclis tarafından yapılması. Halen daha çok büyük bir bölümü değiştirilmiş olsa bile 12 Eylül 1980 darbesi Sonrası yapılan vesayetçi anlayışı yansıtan bir anayasamız var. Bu parlamento Türkiye’de Son 30 yılda oluşmuş yüksek düzeyde temsili sağlayan bir parlamento. Bu Meclis'e sivil bir anayasa yapmak yakışır. Bazı kanun değişiklikleri önerimiz var. 12 Eylül darbesinden ve 28 Şubat sürecinde gerçekleşen olumsuz uygulamalar ve yasal değişiklikler var. 2002 yılından bu yana büyük değişiklikler oldu. Türkiye’de demokratikleşme konusunda önemli adımlar atıldı ama yapılacak şeyler de var.” ifadelerini kullandı.Komisyon çalışmalarına başladığı dönemde hem 12 Eylül soruşturması hem de 28 Şubat soruşturmasının devam ettiğini dile getiren Baş, “Bu ikisinin yargıda olması ve yargı görevinin alanına girebilecek herhangi bir durumdan kaçınmak adına biz buna yüksek düzeyde titizlik gösterdik. Bir kere yargı yetkisini kullanma adına gelebilecek bir çalışmadan kaçındığımız gibi bir kesimi suçlu ve sanık gibi göstermek veya onları yargıya göndermek gibi vazifemiz yoktu. Öyle de davranmadık.
Yargı kendi sorumluluk anlayışı içinde anayasanın verdiği yetkiye göre istediğini çağırabilir, istediğinden bilgi alabilir. Gitmek zorundalar. Meclis Araştırma Komisyonu, Meclis çatısı altında isteyen gelir istemeyen gelmez. Demokratik bir kabule bağlı bir şey. Biz burada suçluları ortaya çıkarmak gibi yargısal bir iş yapmadığımız için böyle bir sorumluluk değerlendirmemiz de olmadı. Biz iç tüzük ve anayasanın bize verdiği yetkiye göre siyasal bir temsil görevimizi ifa ettik. Ekonomik ve sosyal sebeplerine araştırdık." şeklinde konuştu.
'DEMİREL, 28 ŞUBAT'TA ANTİDEMOKRATİK TUTUM SERGİLEMİŞTİR
'Görüştükleri darbecilerin öz eleştiri yapmadığını ifade eden Baş, “Pişman olması için bir öz eleştiri yapması gerekiyor. O gün ne olmuşsa bütün yönleri ile sahip çıkıyorsa burada bir nedamet duygusu yoktur. Benim kişisel değerlendirmem bu. ‘Şöyle olsaydı daha iyi olmaz mı?’ dediğiniz zaman üzerinden 30 yıl geçmiş, ‘Hayır, bugün yine aynı şekilde yaparım. Biz o günkü koşullarda doğrusunu yaptık.’ diyorlar. Yani 1960 darbesinde rol alan Milli Birlik Komitesi üyesi ‘O bir darbe değildi, o bir devrimdir. Bir hürriyet bayramıdır aynı zamanda’ diye bugün de aynı şeyi düşünüyor. Yine 80 darbesini kurgulayan bugün yargılanan cunta liderlerini de görüyorsunuz, onlar da bir suç işlediklerini düşünmüyorlar. Bu yanlış diyen yok.” diye konuştu.
Bülent Arınç’ın eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine Baş şunları söyledi: “28 Şubat sürecinde bir şekilde anayasal sistemin işletildiği iddiasıyla mevcut anayasanın da dışına çıkacak şeklinde bir takım odaklarda bir takım kurgular yapıldı. Bu kurguların yönetilmesi açısından önemli bir aktördü o günün koşullarında Cumhurbaşkanı. Ama sorumluluk ve sorumsuzluk gibi bir değerlendirmeyi yine yargının yapacağını düşünüyorum. Siyasi anlamda sorumludur. Antidemokratik bir tutum almıştır Süleyman Demirel o tarihlerde. ‘Okuyamıyorsa kızlar Suudi Arabistan’a gitsin' diyebilmiştir.’”