12 Mayıs 2012 Cumartesi günü yayınlandı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin kredi görünümünü pozitiften durağana çeviren uluslararası derecelendirme kuruluşu S&P’yi eleştirdi.
S&P 'nin kararını Türkiye 'ye hiç gelmeden sağda - solda duyduklarıyla verdiğini söyleyen Başbakan Erdoğan , “Bizim tabii ki bu derecelendirme kuruluşlarıyla olan , bizim derecelendirmemiz de çok farklı olur . ” şeklinde konuştu .
Ekonomi Bakanlığı tarafından bu yıl 7 . 'si düzenlenen Türkiye Yatırım Dayanışma Konseyi Toplantısı Dolmabahçe 'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi 'nde gerçekleştirildi .
Başbakan Erdoğan 'ın başkanlık ettiği toplantıya , Başbakan Yardımcısı Ali Babacan , Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan , Maliye Bakanı Mehmet Şimşek , IMF Başkanı Christine Lagarde , Dünya Bankası Kıdemli Başkan Yardımcısı Mulyani Indrawati , 17 çok uluslu firma yöneticisi , Türk iş dünyasını temsilen TOBB , TÜSİAD , TİM ve YASED yetkilileri katıldı .
Toplantının açılış konuşmasını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , Türkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantılarının Türkiye 'de yatırım ortamının iyileşmesine önemli katkılar sağladığını ve ufuk kazandırdığını söyledi .
Türkiye 'nin 2002 – 2011 yılları arasında 9 yılda toplam 10 , 5 milyar dolar uluslar arası doğrudan yatırım çektiğini aktaran Başbakan Erdoğan , 2002 öncesi ise bu rakamın 1 milyar doları aşamadığını aktardı . 2007 yılında Türkiye 'nin 22 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım çekerek tarihi bir rekora imza attığını aktaran Erdoğan , “2008 ve sonrasında küresel ekonomik kriz nedeniyle tüm dünyada uluslararası yatırımlarda önemli bir azalma oldu . Ancak Türkiye 2008 yılında 18 , 5 milyar dolar , 2009 yılında 8 , 4 milyar dolar , 2010 yılında 9 milyar dolar ve 2011 yılında 16 milyar dolar uluslararası yatırım çekmeyi başardı . ” dedi .
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı ( UNCTAD ) 'nın Türkiye 'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin yatırımlarını yüzde 18 , 5 artıracağı tahminini hatırlatan Erdoğan , “Türkiye , bu tahminin kat kat üzerine çıkarak , 2011 yılında uluslararası doğrudan yatırımlarını tam yüzde 76 oranında artırdı . OECD ülkelerinde doğrudan yatırımlar yüzde 18 , Avrupa 'da yüzde 30 oranında artarken , dikkat ediniz burada altını çiziyorum , Türkiye 'de doğrudan yatırımlar yüzde 76 oranında artmıştır . Türkiye , çektiği doğrudan yatırımlar itibariyle , 34 OECD ülkesi arasında 16 'ıncı sırada iken , 2011 yılında iki sıra yükselerek 14 'üncü sıraya yerleşmiştir . ” şeklinde konuştu .
'TÜRKİYE , ÇİN'DEN SONRA EN HIZLI BÜYÜYEN ÜLKE'
Küresel kriz sürecinde Türkiye 'nin gösterdiği başarının sadece doğrudan yatırımların artırılmasından ibaret olmadığını aktaran Erdoğan , “Türkiye ekonomisi , 2011 yılında yüzde 8 , 5 büyüme başarısını göstererek , dünyada Çin 'den sonra en hızlı büyüyen ekonomi olmuştur . 2002 'de 230 milyar olarak devraldığımız milli gelir , 2011 yılında 772 milyar dolara yükselmiş ; yaklaşık olarak veriyorum bu rakamı , 3 bin 500 dolar olan kişi başı milli gelir ise , yaklaşık 3 kat artışla 10 bin 444 dolar olmuştur . Satın Alma Gücü Paritesi 'ne göre kişi başına milli gelir ise , 2002 yılında 8 bin 700 dolar iken , 2011 yılında 16 bin 500 dolar olarak gerçekleşmiştir . Aynı şekilde Türkiye 'nin ihracatı , 2002 yılındaki 36 milyar dolardan , bugün 135 milyar dolara ulaştı ve halen de artmaya devam ediyor . ” dedi .
Türkiye 'nin , küresel krizin en ağır şekilde seyrettiği son 2 yıl içinde , istihdamını 3 , 5 milyon kişi artırdığını belirten Başbakan Erdoğan , Uluslararası Çalışma Örgütü İLO 'nun verilerine gör Türkiye 'nin , dünyada istihdamını en hızlı artıran , işsizliğini en hızlı düşüren ülke olduğunu dile getirdi . 2002 yılından itibaren ekonomide ve finans sisteminde oluşturulan sağlam yapı ve kamu maliyesinde sağlanan iyileşmeler ve titizlikle uygulanan yapısal reformların Türkiye 'nin rekabet gücünü artırdığına işaret eden Erdoğan şöyle konuştu : “Ekonomimizin büyüme performansını artırarak sürdürmesi ve cari açığın azaltılabilmesi için yatırım , üretim , istihdam ve ihracat politikaları arasında bütünlüğü titizlikle muhafaza etmeye devam edeceğiz . İstikrar ve güvenden asla taviz vermeden , tedbiri elden bırakmadan , yere sağlam basarak geleceğe ilerleyeceğiz . Esasen , Türkiye 'nin disiplin konusunda yere ne kadar sağlam bastığı , 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde çok net olarak bir kez daha görülmüştür . 9 , 5 yıldır her seçim ve her halkoylamasında yaptığımız gibi , 12 Haziran 2011 seçimlerinde de mali disiplinden asla taviz vermedik , popülist politikalara asla tevessül etmedik . ”
'TÜRKİYE ASLA POPÜLİZME PİRİM VERMEZ'
Krizin ciddi etkisi altında olan bazı Avrupa ülkelerinin yaklaşan seçimler nedeniyle popülist uygulamalar yaptığını ve tedbirleri geciktirdiğini ifade eden Erdoğan , Türkiye 'nin ise popülizme asla prim vermediğini belirtti .
İsim vermeden uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's ( SP ) 'u eleştiren Başbakan Erdoğan , “Rekor seviyede büyüyen , dış ticaretini artıran , işsizliğini rekor seviyede düşüren , istikrar ve güvenden asla taviz vermeyen bir ülkenin , bazı uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından farklı şekilde değerlendirilmesi , bizim anlayışla karşılayabileceğimiz bir durum değildir . ” ifadelerini kullandı . S&P 'nin Türkiye 'nin kredi görünümünü pozitiften durağana çevirmesini art niyetli olarak yorumlayan Başbakan Erdoğan , “Daha önceleri de ifade ettim… Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının bu objektif olmayan tavırları artık ekonomi çevrelerince de ciddi şekilde tartışılmalıdır . Büyüyen , gelişen , çok başarılı performans sergileyen bir ülkeyi , soru işaretlerine , kuşkulara , tereddütlere maruz bırakmak , yatırım akışını engelleyecek değerlendirmeler yapmak , takdir edersiniz ki bu kadar kolay olmamalıdır . Türkiye , 2023 yılı için önüne çok büyük hedefler koymuştur ve bugünden , bu hedeflere doğru kararlılıkla ilerleyen bir ülkedir . Bu derecelendirme kuruluşları ya Türkiye 'ye hiç uğramıyorlar , sağda solda duyduklarıyla böyle bir değerlendirme yapıyorlar ve bu tür değerlendirmelerle bu adımlar atılırsa bizim tabii ki bu derecelendirme kuruluşlarıyla olan bizim derecelendirmemiz de çok farklı olur . ” şeklinde konuştu .
Türkiye 'nin 2023 hedeflerinin sadece AK Parti 'nin ve hükümetin hedefleri olmaktan çıkarak milli hedefler haline geldiğini dile getiren Erdoğan , “Biz , hakkımızda yapılan haksız ve mesnetsiz değerlendirmelere kulak asmadan , karalama kampanyalarına aldırmadan yolumuzda ilerleyecek . 2023 yılında da 2 trilyon dolar milli geliriyle dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olan bir Türkiye 'yi inşa edeceğiz . ” diye konuştu .
Türkiye 'de yatırım ortamını iyileştirmek için sürekli atılım ve reform içinde olduklarını anlatan Erdoğan şunları söyledi :
“Yıllık olarak yapılan Yatırım Danışma Konseyi toplantıları , yatırım ortamının iyileşmesine eşsiz katkılar sağladı . 7 toplantının tamamına katıldım , konsey üyelerini dikkatle dinledim , notlarımı aldım . Bakan arkadaşlarım , bürokrat arkadaşlarımız aynı şekilde notlarını aldılar ve buradaki önerileri büyük bir titizlikle hayata geçirme çabası içinde olduk . Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi çok önemli uluslararası kuruluşlarımızın yöneticilerinin katkılarından da Konsey toplantıları sayesinde etkin bir şekilde yararlandık . ” Türkiye 'nin ihracatta emek yoğun teknolojiden bilgi yoğun teknolojiye geçişin sağlanması amacıyla yeni teşvik sisteminin açıkladığını dile getiren Erdoğan , “Yeni teşvik sistemimiz ile , stratejik sektörlerde yatırımların artmasını ; ithalata bağımlı olduğumuz ürünlerin üretiminin Türkiye'de yapılmasının desteklenmesini , cari açığın gerilemesine katkı sağlanmasını amaçlıyoruz . ” dedi .