Bahçeli'den sert sözler! 'PKK ittifakı 31 Mart'ta tasfiye edilmelidir'
MHP lideri Devlet Bahçeli, 31 Mart seçimleri kapsamında yazılı açıklama yaptı. CHP ve DEM ittifakına vurgu yapan Bahçeli, "DEM'lenmiş CHP’nin perdesi 31 Mart’ta kapanmalıdır. PKK ittifakı 31 Mart’ta tasfiye, telin ve tecziye edilmelidir" ifadelerini kullandı.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli '31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri kapsamında' yazılı açıklama yaptı. Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
Yeni yüzyılın ilk seçimi 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak, bu kapsamda aziz Türk milleti kutlu iradesini sandığa yansıtacaktır.
Türkiye'nin milli varlığı ve milli istikbali için bu seçimler hayati önemde, stratejik değerdedir. Ayırmadan, ayrışmadan, aldatanlara ve ayrılıkçı emellere aldanmadan, elbette demokratik akıl ve ahlakla 31 Mart eşiğinin aşılması en temel arzumuzdur. 'Güçlü Yasama, Kararlı Yürütme, Uyumlu Belediye' hedefinin bütünüyle gerçekleşebilmesi için artık sayılı günler kalmıştır. Yerel yönetimlere vurulan zillet prangalarının sökülüp atılması sadece bir zaman meselesidir.
DEMLENMİŞ CHP'NİN PERDESİ 31 MART'TA KAPANMALIDIR
Adına 'kent uzlaşısı' denilen, aslı 'PKK ittifakı' olan karanlık oluşumun milli irade marifetiyle çökertilerek ülkemizin önünün açılması mukadder bir akıbettir. DEM'in ve CHP'nin yönetimi altında bulunan belediyelerin kötü ve kötürüm hallerine daha fazla tahammül etmek, sabır göstermek, seyirci kalmak ne mümkün ne de muhtemeldir.
Bu nedenle DEM'lenmiş CHP'nin perdesi 31 Mart'ta kapanmalıdır. Merkezi yönetime hakim olan siyasi ve idari istikrar aynısıyla yerel yönetimlere de sirayet etmeli, Türkiye'miz herhangi bir yol kazasına maruz kalmadan yükselişini sürdürmelidir. 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri önümüzdeki Pazar günü pekişmeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı seferberliği güçlü bir ivme almalıdır.
Bölgesel ve küresel gelişmelerin karmaşık yapısı, hatta bulaşıcı mahiyetli kaotik seyri Türkiye'nin dikkatli ve uyanık olmasını mecburi hale getirmektedir. Bilhassa çevremizin terör kuşatmasına alındığı ortadadır.
MOSKOVA'DA DEAŞ SALDIRISI
22 Mart 2024 Cuma günü Moskova'daki bir konser salonuna düzenlenen terör saldırısında 139 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda insan da yaralanmıştır.
Müteessir bir hissiyatla Rusya Federasyonu'na taziyelerimizi iletiyor, sivil ve masum insanların canına kast eden kanlı terör saldırısını tüm varlığımla lanetliyorum. Terörizm insanlığın ortak düşmanı olup topyekun mücadele etmek küresel huzur, refah ve güvenliğin teşkili adına zorunluluktur.
İleri sürülecek hiçbir bahane, iddia edilecek hiçbir tez ve iddia terörizmin çok boyutlu kumpas ve komplikasyonlarını, bununla mündemiç terör örgütlerinin cinayet ve hıyanet döngüsünü haklı gösteremeyecektir. Hangi coğrafyada sökün ederse etsin, terörün ve bölücülüğün her türü mutlak surette etkisiz hale getirilmelidir. 22 Mart Moskova saldırısını resmiyette DEAŞ-K terör örgütü üstlense de, geniş açıdan bakıldığında bazı ülke ve istihbarat kuruşlarının bu saldırının arka planında rol paylaşımı içinde hareket ettiğini, bundan mülhem bölgesel krizi derinleştirmek amacına matuf sistematik nitelikli tahrik ve tertip ortamını genişletmenin planlandığını ileri sürmek vehim olarak değerlendirilmemelidir. Nitekim benzeri uyarıların geçmişte ülkemizde de yapıldığı gibi, ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nin 9 Mart 2024 tarihinde, bu ülkede bulunan vatandaşlarını konserler dahil kalabalık alanlardan uzak durmaya çağırması çok dikkat çekicidir.
22 Mart terör saldırısından sonra Rusya Federasyonu yönetimi, Ukrayna'yla olan çatışmaları özel operasyon kavramı yerine düpedüz savaş olarak tanımlamaya başlamıştır. Üçüncü Dünya Savaşı tartışmalarının kızıştığı; Avrupa Rusya, NATO-Rusya savaş söylentilerinin maalesef yaygınlık kazandığı bir dönemde Rusya'nın 11 Eylül'ü olarak tarif edilen terör saldırısı felaket senaryolarına yeni bir halka eklemiştir. Bunun yanı sıra, Karadeniz hesaplaşma sahası olarak görülmekte ve Montrö Antlaşmasının ihlali için kutuplaşan ülkeler sert ve seri şekilde pozisyon almaktadır. Hem ülkemiz hem de dünya için önümüzdeki süreç oldukça riskli ve tehlikelerle doludur. Türkiye'mizin etrafı adeta husumetle örülmüş, hegemonya mücadelesi halinde olan ülkeler ve bunların kiralık cinayet şebekesi olarak kullandıkları terör örgütleri tarafından ihata edilmiştir.
GAZZE İÇİN ATEŞKES ÇAĞRISI
Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini telaffuz etmek bile korkunçtur. Dünyanın savaşa değil barışa ihtiyacı vardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze'de ilk defa ateşkes çağrısı yapması bir nebze de olsa teselli vericidir. Mübarek Ramazan ayında, bu ateşkes çağrısına tarafların riayet ederek kalıcı hale getirilmesi, adil ve hakkaniyetli bir barış ortamıyla iki devletli çözümün vasat bulması bölge ve dünya huzuruna muhkem bir destek sağlayacaktır. Üçüncü Dünya Savaşı tartışmalarının kızıştığı; Avrupa Rusya, NATO-Rusya savaş söylentilerinin maalesef yaygınlık kazandığı bir dönemde Rusya'nın 11 Eylül'ü olarak tarif edilen terör saldırısı felaket senaryolarına yeni bir halka eklemiştir. Bunun yanı sıra, Karadeniz hesaplaşma sahası olarak görülmekte ve Montrö Antlaşmasının ihlali için kutuplaşan ülkeler sert ve seri şekilde pozisyon almaktadır. Hem ülkemiz hem de dünya için önümüzdeki süreç oldukça riskli ve tehlikelerle doludur. Türkiye'mizin etrafı adeta husumetle örülmüş, hegemonya mücadelesi halinde olan ülkeler ve bunların kiralık cinayet şebekesi olarak kullandıkları terör örgütleri tarafından ihata edilmiştir. Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini telaffuz etmek bile korkunçtur. Dünyanın savaşa değil barışa ihtiyacı vardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze'de ilk defa ateşkes çağrısı yapması bir nebze de olsa teselli vericidir. Mübarek Ramazan ayında, bu ateşkes çağrısına tarafların riayet ederek kalıcı hale getirilmesi, adil ve hakkaniyetli bir barış ortamıyla iki devletli çözümün vasat bulması bölge ve dünya huzuruna muhkem bir destek sağlayacaktır.
BU KUCAKLAŞMANIN ADI CUMHUR İTTİFAKI
31 Mart'ta sadece belediye başkanı seçilmeyecek, aynı zamanda Türkiye'nin üzerindeki muhasım hesaplar bozulacaktır.
Sadece il genel meclis üyesi, belediye meclis üyesi, köy ve mahalle muhtarları belirlenmeyecek, aynı şekilde küresel ve bölgesel şer oyunlar, bu oyunların şirret figüranları berhava edilecektir. Türkiye'nin ilerleyiş ve yükseliş momenti hız kesmeden devam etmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı bu hedefe kilitlenmiştir. Türkiye'mizin son elli beş yılına damgasını vurmuş olan Milliyetçi Hareket Partisi gücünü mukaddesattan, milletimizin destek ve hayır duasından almaktadır.
Millî menfaatlerimize aykırı davranan, milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğini bozmaya çalışan her kim ya da kimler varsa onlara karşı duruşumuz sarsılmayacak ve tavsamayacaktır.
Cesaretimizin kaynağı tarihtir, ilhamımızın kaynağı ecdadımızdır, istiklalimizin kaynağı bu topraklara sere serpe uzanıp yatan kahraman şehitlerimizdir, irademizin kaynağı da büyük Türk milletidir.
Dünyaya istikamet verecek kudrette bir Türkiye'nin mimarisi, ancak ve ancak Türk-İslam kültüründen feyzini alan, Türklük gurur ve şuuru ile İslam ahlak ve faziletiyle bezenen fedakarlık numunesi bir ahlaki kucaklaşmayla mümkündür.
Nitekim bu kucaklaşmanın adı Cumhur İttifakı'dır. Milli ve ahlaki kucaklaşmanın devlet ve millet hayatında kök salmasına da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi refakat etmektedir.
Bu sistemin uzlaşmacı vasfında temerküz etmiş muktedir ve tesirli yürütme, güçlü ve fonksiyonel yasama, bağımsız ve tarafsız yargı sayesinde Türkiye'nin önünü hiçbir mihrak kesemeyecektir. Bu kutlu yürüyüşün neticesinde 'Gelen Türk Asrı, Geleceğin Gücü Türkiye' olacaktır. Devir Türk Devri'dir. İnancımız budur, iddiamız budur, irademiz budur. Hep Birlikte Türkiye'yiz. Hepimiz Türk milletiyiz. Gayret bizden tevfik Allah'tandır. Rabbim bizleri ve milletimizi mahcup etmesin. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin ülkemize ve demokrasimize mümtaz sonuçlar getirmesini özellikle diliyor, aziz vatandaşlarımıza saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Yeni yüzyılın ilk seçimi 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak, bu kapsamda aziz Türk milleti kutlu iradesini sandığa yansıtacaktır.
Türkiye'nin milli varlığı ve milli istikbali için bu seçimler hayati önemde, stratejik değerdedir. Ayırmadan, ayrışmadan, aldatanlara ve ayrılıkçı emellere aldanmadan, elbette demokratik akıl ve ahlakla 31 Mart eşiğinin aşılması en temel arzumuzdur. 'Güçlü Yasama, Kararlı Yürütme, Uyumlu Belediye' hedefinin bütünüyle gerçekleşebilmesi için artık sayılı günler kalmıştır. Yerel yönetimlere vurulan zillet prangalarının sökülüp atılması sadece bir zaman meselesidir.
DEMLENMİŞ CHP'NİN PERDESİ 31 MART'TA KAPANMALIDIR
Adına 'kent uzlaşısı' denilen, aslı 'PKK ittifakı' olan karanlık oluşumun milli irade marifetiyle çökertilerek ülkemizin önünün açılması mukadder bir akıbettir. DEM'in ve CHP'nin yönetimi altında bulunan belediyelerin kötü ve kötürüm hallerine daha fazla tahammül etmek, sabır göstermek, seyirci kalmak ne mümkün ne de muhtemeldir.
Bu nedenle DEM'lenmiş CHP'nin perdesi 31 Mart'ta kapanmalıdır. Merkezi yönetime hakim olan siyasi ve idari istikrar aynısıyla yerel yönetimlere de sirayet etmeli, Türkiye'miz herhangi bir yol kazasına maruz kalmadan yükselişini sürdürmelidir. 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri önümüzdeki Pazar günü pekişmeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı seferberliği güçlü bir ivme almalıdır.
Bölgesel ve küresel gelişmelerin karmaşık yapısı, hatta bulaşıcı mahiyetli kaotik seyri Türkiye'nin dikkatli ve uyanık olmasını mecburi hale getirmektedir. Bilhassa çevremizin terör kuşatmasına alındığı ortadadır.
MOSKOVA'DA DEAŞ SALDIRISI
22 Mart 2024 Cuma günü Moskova'daki bir konser salonuna düzenlenen terör saldırısında 139 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda insan da yaralanmıştır.
Müteessir bir hissiyatla Rusya Federasyonu'na taziyelerimizi iletiyor, sivil ve masum insanların canına kast eden kanlı terör saldırısını tüm varlığımla lanetliyorum. Terörizm insanlığın ortak düşmanı olup topyekun mücadele etmek küresel huzur, refah ve güvenliğin teşkili adına zorunluluktur.
İleri sürülecek hiçbir bahane, iddia edilecek hiçbir tez ve iddia terörizmin çok boyutlu kumpas ve komplikasyonlarını, bununla mündemiç terör örgütlerinin cinayet ve hıyanet döngüsünü haklı gösteremeyecektir. Hangi coğrafyada sökün ederse etsin, terörün ve bölücülüğün her türü mutlak surette etkisiz hale getirilmelidir. 22 Mart Moskova saldırısını resmiyette DEAŞ-K terör örgütü üstlense de, geniş açıdan bakıldığında bazı ülke ve istihbarat kuruşlarının bu saldırının arka planında rol paylaşımı içinde hareket ettiğini, bundan mülhem bölgesel krizi derinleştirmek amacına matuf sistematik nitelikli tahrik ve tertip ortamını genişletmenin planlandığını ileri sürmek vehim olarak değerlendirilmemelidir. Nitekim benzeri uyarıların geçmişte ülkemizde de yapıldığı gibi, ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nin 9 Mart 2024 tarihinde, bu ülkede bulunan vatandaşlarını konserler dahil kalabalık alanlardan uzak durmaya çağırması çok dikkat çekicidir.
22 Mart terör saldırısından sonra Rusya Federasyonu yönetimi, Ukrayna'yla olan çatışmaları özel operasyon kavramı yerine düpedüz savaş olarak tanımlamaya başlamıştır. Üçüncü Dünya Savaşı tartışmalarının kızıştığı; Avrupa Rusya, NATO-Rusya savaş söylentilerinin maalesef yaygınlık kazandığı bir dönemde Rusya'nın 11 Eylül'ü olarak tarif edilen terör saldırısı felaket senaryolarına yeni bir halka eklemiştir. Bunun yanı sıra, Karadeniz hesaplaşma sahası olarak görülmekte ve Montrö Antlaşmasının ihlali için kutuplaşan ülkeler sert ve seri şekilde pozisyon almaktadır. Hem ülkemiz hem de dünya için önümüzdeki süreç oldukça riskli ve tehlikelerle doludur. Türkiye'mizin etrafı adeta husumetle örülmüş, hegemonya mücadelesi halinde olan ülkeler ve bunların kiralık cinayet şebekesi olarak kullandıkları terör örgütleri tarafından ihata edilmiştir.
GAZZE İÇİN ATEŞKES ÇAĞRISI
Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini telaffuz etmek bile korkunçtur. Dünyanın savaşa değil barışa ihtiyacı vardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze'de ilk defa ateşkes çağrısı yapması bir nebze de olsa teselli vericidir. Mübarek Ramazan ayında, bu ateşkes çağrısına tarafların riayet ederek kalıcı hale getirilmesi, adil ve hakkaniyetli bir barış ortamıyla iki devletli çözümün vasat bulması bölge ve dünya huzuruna muhkem bir destek sağlayacaktır. Üçüncü Dünya Savaşı tartışmalarının kızıştığı; Avrupa Rusya, NATO-Rusya savaş söylentilerinin maalesef yaygınlık kazandığı bir dönemde Rusya'nın 11 Eylül'ü olarak tarif edilen terör saldırısı felaket senaryolarına yeni bir halka eklemiştir. Bunun yanı sıra, Karadeniz hesaplaşma sahası olarak görülmekte ve Montrö Antlaşmasının ihlali için kutuplaşan ülkeler sert ve seri şekilde pozisyon almaktadır. Hem ülkemiz hem de dünya için önümüzdeki süreç oldukça riskli ve tehlikelerle doludur. Türkiye'mizin etrafı adeta husumetle örülmüş, hegemonya mücadelesi halinde olan ülkeler ve bunların kiralık cinayet şebekesi olarak kullandıkları terör örgütleri tarafından ihata edilmiştir. Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini telaffuz etmek bile korkunçtur. Dünyanın savaşa değil barışa ihtiyacı vardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze'de ilk defa ateşkes çağrısı yapması bir nebze de olsa teselli vericidir. Mübarek Ramazan ayında, bu ateşkes çağrısına tarafların riayet ederek kalıcı hale getirilmesi, adil ve hakkaniyetli bir barış ortamıyla iki devletli çözümün vasat bulması bölge ve dünya huzuruna muhkem bir destek sağlayacaktır.
BU KUCAKLAŞMANIN ADI CUMHUR İTTİFAKI
31 Mart'ta sadece belediye başkanı seçilmeyecek, aynı zamanda Türkiye'nin üzerindeki muhasım hesaplar bozulacaktır.
Sadece il genel meclis üyesi, belediye meclis üyesi, köy ve mahalle muhtarları belirlenmeyecek, aynı şekilde küresel ve bölgesel şer oyunlar, bu oyunların şirret figüranları berhava edilecektir. Türkiye'nin ilerleyiş ve yükseliş momenti hız kesmeden devam etmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı bu hedefe kilitlenmiştir. Türkiye'mizin son elli beş yılına damgasını vurmuş olan Milliyetçi Hareket Partisi gücünü mukaddesattan, milletimizin destek ve hayır duasından almaktadır.
Millî menfaatlerimize aykırı davranan, milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğini bozmaya çalışan her kim ya da kimler varsa onlara karşı duruşumuz sarsılmayacak ve tavsamayacaktır.
Cesaretimizin kaynağı tarihtir, ilhamımızın kaynağı ecdadımızdır, istiklalimizin kaynağı bu topraklara sere serpe uzanıp yatan kahraman şehitlerimizdir, irademizin kaynağı da büyük Türk milletidir.
Dünyaya istikamet verecek kudrette bir Türkiye'nin mimarisi, ancak ve ancak Türk-İslam kültüründen feyzini alan, Türklük gurur ve şuuru ile İslam ahlak ve faziletiyle bezenen fedakarlık numunesi bir ahlaki kucaklaşmayla mümkündür.
Nitekim bu kucaklaşmanın adı Cumhur İttifakı'dır. Milli ve ahlaki kucaklaşmanın devlet ve millet hayatında kök salmasına da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi refakat etmektedir.
Bu sistemin uzlaşmacı vasfında temerküz etmiş muktedir ve tesirli yürütme, güçlü ve fonksiyonel yasama, bağımsız ve tarafsız yargı sayesinde Türkiye'nin önünü hiçbir mihrak kesemeyecektir. Bu kutlu yürüyüşün neticesinde 'Gelen Türk Asrı, Geleceğin Gücü Türkiye' olacaktır. Devir Türk Devri'dir. İnancımız budur, iddiamız budur, irademiz budur. Hep Birlikte Türkiye'yiz. Hepimiz Türk milletiyiz. Gayret bizden tevfik Allah'tandır. Rabbim bizleri ve milletimizi mahcup etmesin. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin ülkemize ve demokrasimize mümtaz sonuçlar getirmesini özellikle diliyor, aziz vatandaşlarımıza saygı ve sevgilerimi sunuyorum.