Deprem Bölgesinden Yeni Bir Hayata

Türkiye’yi derinden yaralayan Kahramanmaras merkezli 11 ili etkileyen depreme Adiyaman’da ailesiyle yakalanan ögretmen Mehmet Eken, yeniden hayata tutunabilmek için esi ve çocuklariyla Izmir’e yerlesti. Yikimin izlerini silebilmek için çok sevdigi meslegine sarilan Eken, “Hava aydinlandikça etraftaki yikimi görmeye basladik. ilk defa havanin aydinlanmasini istemedim” dedi.

Deprem Bölgesinden Yeni Bir Hayata
Ögretmen Mehmet Eken (51), tüm ülkeyi yasa bogan Kahramanmaras merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen depreme, ailesiyle birlikte yasadigi Adiyaman’daki evlerinin besinci katinda yakalandi. Yasadiklari apartman ise depremde agir hasar aldi. Eken, bu felaketin ardindan ailesiyle birlikte 4 gün boyunca arabasinda kaldi. Daha sonra Mehmet Eken, kendisi gibi ögretmen olan esi Figen Eken ile birlikte, ortanca kizinin üniversite sinavina hazirlanmasi sebebiyle Izmir’de yasayan diger kizinin yanina gitme karari aldi. Buca ilçesinde ev kiralayan aile, kendilerine yeni bir hayat kurdu. Ögretmen Mehmet Eken, Buca’da bulunan Inci-Özer Tirnakli Fen Lisesinde, esi Figen Eken ise Buca 23 Nisan Ilkokulunda çok sevdigi mesleklerini sürdürerek ailesiyle beraber yasama tutundu.

“Daha önceki depremler gibi geçicidir diye düsündük”

Ögretmen Mehmet Eken, merdivenden inerken ailesiyle el ele tutustuklarini, depremde birçok meslektasini ve ögrencisini kaybettigini söyledi.



Deprem aninda yasadiklarini aktaran Eken, sözlerin söyle sürdürdü:

“Ben, esim, iki çocugum deprem oldugu an uyandik. O süreci daha önce yasadigimiz depremlere benzettik. Biz kendi aramizda ‘deprem olacak ve ardindan asagi inecegiz, asagida biraz muhabbet edip tekrar yukari çikacagiz’ diye konustuk; fakat bu seferki de deprem hiç eksilecek gibi degildi. Biz deprem durdugunda asagi inerken, evimizde her seyin devrildigini, sivalarin döküldügünü gördük. Besinci katta olmamiza ragmen deprem alt katlarda daha büyük bir etki yapmisti. Alt katlarin çok daha kötü oldugunu gördük. Insan bu durumu kabul etmek istemiyor. Asagi indigimizde evimizin çatisinin indigini, büyük çatlamalarin oldugunu gördük. Daha sonra hava soguk oldugu için arabamizin yanina geçtik. Çevremiz aydinlandikça belki de aydinlanmasini istemeyecegimiz bir an geldi; çünkü aydinlandikça etraftaki yikimi görmeye basladik. Ilk defa bir insan ‘ne olur hava aydinlanmasin’ diye bir duygu yasiyor. Ne yazik ki hava aydinlandikça etraftaki yikimi fark ettik.”

“Mahalledeki okulumla, bakkalimla, onlarla olan iletisimimi kaybettim”

Pandemi döneminde insanlarin en büyük güvencesinin evleri oldugunu anlatan Eken, sunlari kaydetti:

“Insanlarin pandemi dönemindeki en büyük güvencesi evleriydi. ‘Evde kalin’ deniyordu; fakat artik kalacak bir evimiz yoktu. Bir arkadasimin söyledigi ‘hayatimizi kaybetmek’ diye bir durum var. Arkadasim diyor ki; ‘hayatinizi kaybetmek aslinda ölmek degilmis.’ Hayatinizi kaybetmek bizim daha önce sahip oldugumuz; komsuluk iliskileri, kendi ev yasantisi gibi seyleri kaybetmekmis. Ben ögretmenim. Mahalledeki okulumla, bakkalimla, firinimla, onlarla olan iletisimimi kaybettim. Ölmek aslinda oymus.”

“Insan iyilesse de hastalik hala kaliyor”

Yasadiklari durumu yogun bakim sürecine benzeten Eken, “Yogun bakimda olan bir insan tedaviye alinir. Belki de Izmir bizim için o yogun bakim ünitesi oldu. Burada bulunan okulumda göreve basladim. O benim için bir yogun bakim oldu. Ben sinifa girdigimde hala kaybettigim okul düzenimin, ögretmen arkadaslarimin bir sekilde tekrar yerine gelmesiyle yogun bakimdan çiktim. Insan iyilesse de hastalik hala kaliyor. Üzerinden bir yil geçmesine ragmen o anlari tekrar tekrar hatirlayinca duygular artiyor” dedi.



“Izmir bizim için güzel bir ani olarak kalacak”

Mehmet Eken, ilerleyen süreçte ise tekrar memleketi Adiyaman’a dönmeyi düsündüklerini belirterek, söyle konustu:

“Çünkü her ne kadar buraya geldiysek, her ne kadar çevredeki olumlu yaklasimi görsek de memleketten gittiginiz zaman kendinize bir nevi oradaki ölenlere ya da kalanlara kismen ihanet etmis gibi düsünebiliyorsunuz. Evimiz yakildi ve en son gördügümde arsa haline gelmisti. Izmir bizim için güzel bir ani olarak kalacak; ama memleketime de dönmeyi istiyorum. Biz aslinda depremden kaçmadik. Izmir’de de depremler olmasina ragmen biz o ‘hayati kaybetmek’ denilen durumu yasamak istemedik. Bir sekilde hayat düzenimizi kurmak istedik. Kaçarak kurtulmak degil de, bir sekilde üst düsünceyle hareket etmenin gerekliligini düsünerek Izmir’e geldim.”

“Beni en çok ögrencilerim aradi”

Ögretmenlerin yasadigi duygulardan bir tanesinin de ögrencileriyle yakinlik kurulmasi oldugunu söyleyen Eken, “Ben depremden önce bu yakinligin ne kadar saglikli oldugunu sorgulamaya baslamistim. Depremden sonraki süreçte arabada kalirken, akliniza gelen sey yakinlariniza haber vermek ve yakinlarinizdan haber almak. Ben bu süreçte sunu gördüm; beni en çok arayan ögrencilerim oldu. Farkli illerde ve durumlarda olsalar da geri dönüs yaptilar. Ben ondan sonra bu sorguyu biraktim. Bu da toplumsal dayanismanin bir göstergesi oluyor. Insallah bir daha hiç kimse depremi yasamaz” ifadelerini kullandi.
Kaynak: İHA