Kanser Çocukta Travma Olusturabilir
Çocuk ve ergenlerde görülen kanserin depresiflik, sinirlilik, endise, suçluluk, yalnizlik, üzüntü gibi olumsuz hislere hatta travmaya neden olduguna dikkat çeken Uzman Psikolog Tara Çapar, "Kanser, yalnizca çocugun degil ailesinin de psikososyal açidan etkilendigi bir hastalik sürecidir. Bu süreçte psikososyal destek alinmalidir" dedi.
Acibadem Adana Hastanesi Psikoloji Uzmani Tara Çapar, kanserin her yastan bireyin sagligini tehdit ettigini belirterek kanser tanisi konulmus çocugun yasaminda kisa veya uzun süreli sosyal, duygusal ve davranissal problemlere yol açtigini söyledi.
Kanser tedavisi gören çocugun fiziksel yan etkilerin yani sira ümitsizlik, belirsizlik, çaresizlik, korku ve benzeri olumsuz ruh halleri hissederek psikososyal olarak etkilendiginden bahseden Psikolog Çapar, çocugun hastalik ile bas etmesini yas, gelisim düzeyi, kültür, hastaliga karsi bakis açisi, yeti kaybi ve sosyal destek gibi faktörlerin etkiledigini anlatti.
Beden imajindaki degisiklik ile çocugun okul ve arkadaslarindan uzak kalmasinin önemine isaret eden Psikolog Çapar, "Ergenlikte benlik saygisi gelismeye basladigi için fiziksel görünüm önemlidir. Ergenlik döneminde tedavi süreci boyunca meydana gelen fiziksel degisimler çocukta travma olusturabilir ve tedaviye uyumu güçlestirebilir. Çocugun beden imajinin bozulmasi yeni iliskiler kurmaktan kaçinmasinin ve daha az iliski kurmasinin nedenlerindendir" ifadelerine yer verdi.
"Resim, müzik ve filmler çocuklari olumlu etkiliyor"
Çocuklarina kanser teshisi konmus bireylerin, tedavi süresince kaygi, çocugunu kaybetme korkusu, umutsuzluk, sok gibi duygular yasadigini aktaran Psikolog Çapar, "Bu süreçte ebeveynin bas etme mekanizmalari önemlidir. Ebeveynlerin egzersiz yapmasi, müzik dinlemesi, kitap, dergi okumasi, TV, dizi, film seyretmesi, sevdikleriyle görüsmesi olumlu hissetmelerini saglar. Öte yandan, çocuklarin bu süreçte televizyon, film, dizi seyretmesi, müzik dinlemesi, resim ve boyama yapmasi gibi faaliyetler çocuklarin ruh halini olumlu etkiler" diye konustu.
Çapar, özellikle daha önce hastane deneyimi olmayan çocuk ve ebeveyninin bilmedikleri bir çevrede olmalari ve teshis sonrasi olusabilecek kaygi düsünüldügünde hekim, hemsire, psikolog, psikiyatrist ve hastane personelinin aileye sunacagi psikolojik destek, yakinlik ve anlayisli tutumun çocuk ve aile için çok önemli oldugunu ve belirsizligin hazirladigi korkuyu azaltacagini sözlerine ekledi.
"Çocuklar oyun sayesinde kendisini ifade edebilir"
Psikolog Çapar, ebeveynlere saglanacak psikososyal destegin zorlu yasam sartlarina, tedavi sonrasinda ortaya çikabilecek psikolojik rahatsizliklarin önüne geçilmesine, aile ve sosyal iliskilerin yeniden güçlenmesine, yasamlarina devam edebilmelerine, kendi kapasitelerini fark edip güçlenmelerine ve problemlerle basa çikma becerilerinin gelismesine katki saglayacagini dile getirdi.
Tani aldigi andan itibaren ailelerine uygun bir dille hastalik ve tedavi süreci hakkinda bilgi verilmesi gerektigini vurgulayan Psikolog Çapar, "Bu dönemde çocugun gelisim sürecinin yasina uygun sekilde devam edebilmesi desteklenerek, hastaligi ile ilgili korkulari, kaygilari paylasmaya tesvik edilmelidir. Çocuklar bu süreçte kaygi ve korkularini aileleri, hastane personelleri veya tanimadiklari kisilerle paylasmayi tercih edebilir. Bu yönden profesyonel olarak disaridan verilen ve süreklilik olusturan psikososyal destek büyük önem tasir. Bu dönemde çocugun oyun oynamasinin büyük ölçüde olumlu sonuçlar dogurabilecegi unutulmamalidir. Oyunlar sayesinde yasamin tüm asamalari için gerekli becerileri ögrenirken oyunlar çocugun duygularini ve kendisini ifade etmesine yardimci olur. Çocugun hastaligi ile ilgili düsüncelerini, duygularini gündeme getirmelerine imkan saglar" dedi.
"Tedavi sirasinda aile bütünlügünü koruyun"
Okuldan ve arkadaslarindan uzakta kalan, özlem duygusu yasayan çocuga güven duygusunu hissettirmek, günlük rutini olan yemek yeme, uyuma ve oyun oynamasini devam ettirmeye çalismak gerektigine deginen Psikolog Çapar aile bütünlügünün korunmasini ve ayriliklarin azaltilmasina dikkat edilmesini tavsiye etti. Çocugun hastalik ile ilgili neleri bildigini anlamak ve anlattiklarini anlayarak sorunlarina açik anlasilir cevaplar vermenin belirsizlik, kaygi ve öfkeyi azaltacaginin altini çizdi.
Kanserin çocuk ve ergenlerde depresiflik, sinirlilik, endise, suçluluk, yalnizlik, üzüntü gibi olumsuz hislere neden olduguna dikkat çeken Psikolog Çapar, "Yasamini kaybedecek olma korkusu, akademik olarak performansini gösterememe kaygisini da kapsayan birçok psikososyal soruna yol açar. Kanser, yalnizca çocugun degil ailesinin de psikososyal açidan etkilendigi bir hastalik sürecidir. Tani almis çocuk ve ailesi için psikososyal destek sorunlari en aza indirmek, uyumu arttirmak, gelecekte karsilasabilecekleri muhtemel sorunlar ile bas etme mekanizmalarini güçlendirmek için faydali ve gereklidir" ifadelerini kullandi.
Kaynak: İHA
Kanser tedavisi gören çocugun fiziksel yan etkilerin yani sira ümitsizlik, belirsizlik, çaresizlik, korku ve benzeri olumsuz ruh halleri hissederek psikososyal olarak etkilendiginden bahseden Psikolog Çapar, çocugun hastalik ile bas etmesini yas, gelisim düzeyi, kültür, hastaliga karsi bakis açisi, yeti kaybi ve sosyal destek gibi faktörlerin etkiledigini anlatti.
Beden imajindaki degisiklik ile çocugun okul ve arkadaslarindan uzak kalmasinin önemine isaret eden Psikolog Çapar, "Ergenlikte benlik saygisi gelismeye basladigi için fiziksel görünüm önemlidir. Ergenlik döneminde tedavi süreci boyunca meydana gelen fiziksel degisimler çocukta travma olusturabilir ve tedaviye uyumu güçlestirebilir. Çocugun beden imajinin bozulmasi yeni iliskiler kurmaktan kaçinmasinin ve daha az iliski kurmasinin nedenlerindendir" ifadelerine yer verdi.
"Resim, müzik ve filmler çocuklari olumlu etkiliyor"
Çocuklarina kanser teshisi konmus bireylerin, tedavi süresince kaygi, çocugunu kaybetme korkusu, umutsuzluk, sok gibi duygular yasadigini aktaran Psikolog Çapar, "Bu süreçte ebeveynin bas etme mekanizmalari önemlidir. Ebeveynlerin egzersiz yapmasi, müzik dinlemesi, kitap, dergi okumasi, TV, dizi, film seyretmesi, sevdikleriyle görüsmesi olumlu hissetmelerini saglar. Öte yandan, çocuklarin bu süreçte televizyon, film, dizi seyretmesi, müzik dinlemesi, resim ve boyama yapmasi gibi faaliyetler çocuklarin ruh halini olumlu etkiler" diye konustu.
Çapar, özellikle daha önce hastane deneyimi olmayan çocuk ve ebeveyninin bilmedikleri bir çevrede olmalari ve teshis sonrasi olusabilecek kaygi düsünüldügünde hekim, hemsire, psikolog, psikiyatrist ve hastane personelinin aileye sunacagi psikolojik destek, yakinlik ve anlayisli tutumun çocuk ve aile için çok önemli oldugunu ve belirsizligin hazirladigi korkuyu azaltacagini sözlerine ekledi.
"Çocuklar oyun sayesinde kendisini ifade edebilir"
Psikolog Çapar, ebeveynlere saglanacak psikososyal destegin zorlu yasam sartlarina, tedavi sonrasinda ortaya çikabilecek psikolojik rahatsizliklarin önüne geçilmesine, aile ve sosyal iliskilerin yeniden güçlenmesine, yasamlarina devam edebilmelerine, kendi kapasitelerini fark edip güçlenmelerine ve problemlerle basa çikma becerilerinin gelismesine katki saglayacagini dile getirdi.
Tani aldigi andan itibaren ailelerine uygun bir dille hastalik ve tedavi süreci hakkinda bilgi verilmesi gerektigini vurgulayan Psikolog Çapar, "Bu dönemde çocugun gelisim sürecinin yasina uygun sekilde devam edebilmesi desteklenerek, hastaligi ile ilgili korkulari, kaygilari paylasmaya tesvik edilmelidir. Çocuklar bu süreçte kaygi ve korkularini aileleri, hastane personelleri veya tanimadiklari kisilerle paylasmayi tercih edebilir. Bu yönden profesyonel olarak disaridan verilen ve süreklilik olusturan psikososyal destek büyük önem tasir. Bu dönemde çocugun oyun oynamasinin büyük ölçüde olumlu sonuçlar dogurabilecegi unutulmamalidir. Oyunlar sayesinde yasamin tüm asamalari için gerekli becerileri ögrenirken oyunlar çocugun duygularini ve kendisini ifade etmesine yardimci olur. Çocugun hastaligi ile ilgili düsüncelerini, duygularini gündeme getirmelerine imkan saglar" dedi.
"Tedavi sirasinda aile bütünlügünü koruyun"
Okuldan ve arkadaslarindan uzakta kalan, özlem duygusu yasayan çocuga güven duygusunu hissettirmek, günlük rutini olan yemek yeme, uyuma ve oyun oynamasini devam ettirmeye çalismak gerektigine deginen Psikolog Çapar aile bütünlügünün korunmasini ve ayriliklarin azaltilmasina dikkat edilmesini tavsiye etti. Çocugun hastalik ile ilgili neleri bildigini anlamak ve anlattiklarini anlayarak sorunlarina açik anlasilir cevaplar vermenin belirsizlik, kaygi ve öfkeyi azaltacaginin altini çizdi.
Kanserin çocuk ve ergenlerde depresiflik, sinirlilik, endise, suçluluk, yalnizlik, üzüntü gibi olumsuz hislere neden olduguna dikkat çeken Psikolog Çapar, "Yasamini kaybedecek olma korkusu, akademik olarak performansini gösterememe kaygisini da kapsayan birçok psikososyal soruna yol açar. Kanser, yalnizca çocugun degil ailesinin de psikososyal açidan etkilendigi bir hastalik sürecidir. Tani almis çocuk ve ailesi için psikososyal destek sorunlari en aza indirmek, uyumu arttirmak, gelecekte karsilasabilecekleri muhtemel sorunlar ile bas etme mekanizmalarini güçlendirmek için faydali ve gereklidir" ifadelerini kullandi.