31 Mayis'i Tütünsüz Geçirin

Dünya Saglik Örgütü’ne (WHO) üye ülkelerde 31 Mayis, 1987 yilindan bu yana “Dünya Tütünsüz Günü” olarak kutlaniyor. Dünya Saglik Örgütü bu yaklasimla, sigarayi kullanicilarin hayatindan kalici olarak uzaklastirmayi hedefliyor. Yakin Dogu Üniversitesi Hastanesi Gögüs Hastaliklari Anabilim Dali Uzm. Dr. Fadime Tülücü, 31 Mayis’ta tüm tütün ve tütün ürünü kullanicilarini, 24 saat süreyle, sigarayi birakmaya çagirdi.

31 Mayis'i Tütünsüz Geçirin
Tütün ve tütün ürünleri kullanimi; cilt bozuklugu, diseti hastaliklari, agiz ve yutakta tat alma eksikligi, girtlak ve nefes borusunda iltihaplanma, ses tellerinde hasar, ani bebek ölümleri, kalp ve damar hastaliklari, kisirlik, iktidarsizlik ve birçok kanser türüne sebep oluyor. Bu zararlar sigara kullanicilari tarafindan bilinmesine ragmen hala bir çok kisi tütün ve tütün ürünü kullanmaya devam ediyor.

Tütün ve tütün ürünleri sadece kullaniciya degil, çevresindeki kisilere de zarar veriyor

Tütün ve tütün ürünleri kullaniminda pasif içicilik diger adi ile sigara dumanindan ikinci el maruziyete ek olarak artik üçüncü el içicilik ya da üçüncü el maruziyet tanimi da literatüre girmis durumda.

Ikinci el içicilik, sigara kullanicisindan çikan dumanin solunmasi, üçüncü el içicilik ise sigara kullanicisinin eline, tenine hatta nefesine yapisan duman içerisindeki toksik maddelerin, kullanicinin özellikle es ve çocuklari basta olmak üzere, birinci derece yakinlarini etkilemesi durumudur. Uzm. Dr. Fadime Tülücü üçüncü el içicilerde görülen saglik sorunlari ile ilgili; “Sigara içen anne ve babalarin çocuklarinda solunum yolu enfeksiyonlarini oldukça sik görmekteyiz. Bunlar tedavisi zor saglik sorunlari da olabiliyor. Direkt içici olmadiklari halde ileride sigara ile iliskili hastaliklara yakalanma ya da sigara bagimlisi olma olasiliklari da çok daha yüksektir” ifadelerini kullandi.

Pasif içiciligin önüne geçmek için dumansiz hava sahalari olusturulmasi, sigara içilmeyen park, bahçe, kafe ve restoranlarin yayginlastirilmasi gerektigini söyleyen Uzm. Dr. Fadime Tülücü, “Günümüz belediyeciliginde bu tarz ortamlarin olusturulmasi tesvik edici, özendirici ve saygin bir davranis olacaktir” dedi.



Elektronik sigaralar masum degil

Nargile ve elektronik sigara gibi masum oldugu düsünülen ürünlerin kullanimi son yillarda artis egilimi gösteriyor. Nargile kullanimi bütün diger tütün ürünleri gibi zararli olmakla kalmayip, ayrica, Hepatit B ve tüberküloz gibi enfeksiyon hastaliklarinin bulasmasinda risk faktörü olarak gösteriliyor.

Tütün endüstrisi tarafindan sigarayi biraktirma özelligine sahip oldugu iddia edilen elektronik sigaralarin, klasik sigaralarla esdeger tehlike olusturdugunu söyleyen Uzm. Dr. Fadime Tülücü söyle devam ediyor; “Elektronik sigaralar, nikotin ve diger zararli maddeleri vücuda soguk buhar yöntemiyle veren sigara kadar zararli ürünlerdir. Elektronik sigaralarda tütün yerine soguk buhar yöntemi ile buharlastirilan ve agiz yoluyla cigere çekilen bir sivi bulunur. Bu sivinin içerisinde genellikle degisken miktarlarda sivi nikotin, gliserin, koku verici maddeler ve propilen glikol vardir. Elektronik sigaradan alinan nefes ile sivi, soguk buhar haline gelir ve cigerlere ulasir. Nikotin içeren bu dumanin solunmasi ile 5 dakika içinde vücuttaki serum nikotin düzeyi en yüksek degerine ulasir.”

Sigara deneyen her 5 kisiden 3’ü sigara bagimlisi oluyor

Elektronik sigaralar kullaniciyi cezbedici kokulu aromalar da içeriyor. Yapilan çesitli çalismalar elektronik sigara ile klasik sigara dumanindaki zararli partiküllere, vücuttaki küçük hava yollari ve akcigerlerde ayni oranda rastlandigini gösteriyor. Elektronik sigaralar, klasik sigaralara göre daha az oranda da olsa kanserojen oldugu bilinen zehirli maddeler içeriyor.

Tütün endüstrisinin özellikle gençleri hedef aldigina dikkat çeken Uzm. Dr. Fadime Tülücü, “Sigara deneyen her 5 kisiden 3’ü sigara bagimlisi oluyor. Bu nedenle genç neslin tütün ile mücadele bilincine hakim bir sekilde yetistirilmesi büyük önem tasiyor. Bu bilincin yerlestirilmesi için ise toplumlarda anaokulundan baslayarak çocuk, genç ve yetiskinlere özgü egitim programlari düzenlenmesi büyük bir gereksinimdir” dedi.

Kaynak: İHA